MAKAM FARKI

MAKAM FARKIHÜSEYİN MÜMTAZ - huseyin mumtaz

MAKAM FARKI
HÜSEYİN MÜMTAZ

Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu üyesi Münir Kafili, Kerkük’te uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Türk milletinin başı sağ olsun. Allah Rahmet eylesin..
Türk Dışişleri Bakanlığının yaptığı “sert” açıklamada; “Tüm Irak makamlarından, Türkmen kardeşlerimizin ve onların siyasi temsilcilerinin güvenliğinin sağlanması, katillerinin süratle yakalanarak adalet önüne çıkarılması için artık ciddi şekilde çaba sarf etmelerini beklemekteyiz” denilmiş..
Olur..
Hangi “makam”? Irak’ta “makam” mı kaldı?
Irak’ta, “ebedi dostumuz” Amerika ile “ezeli işbirliğimiz” sayesinde Kuzey’de Kürtler, ortada Sünniler, güneyde de Şiiler var artık..
Türk yok..
Elma ile kavunun toplanmayacağını ilk okulda öğretmişlerdi..
Peki, nasıl oluyor da bir etnik grup (Kürtler); iki mezhep (Sünni ve Şii) ile aynı kefede tartılabiliyorlar?
Irak ille de bölünecekse ya Türk-Kürt-Arap yahut Şii-Sünni diye bölünmesi gerekmiyor mu?
Öyle bir denklem/formül yapalım ki, Türk aradan çıksın. Türk olmasın..
Dâvutoğlu bir önceki yıl Kerkük’te; “Biz, Türkiye olarak Irak’ta yaşayan her kesime eşit mesafedeyiz. Onlar bizim kardeşimiz ve akrabalarımızdır. Biz onlarla kardeş olacağız. Kerkük ile Konya’nın kardeş şehir yapılmasından dolayı teşekkür ediyorum. Onur duydum” demişti.
Lâfı tekrarlayalım.
Irak’ta “de facto” olarak Kürtler, Sünni’ler ve Şiiler var.
Başka kimler var?
Irak Aşiret Devrimcileri Askeri Meclisi, Ensar El-İslam, Ceyşu’l-İslam, Ceyşu’l Mücahidin, Ketaib Sevretül İşrin, Baasçı Nakşibendi Ordusu ve Irak-Şam İslam Devleti…
Dâvutoğlu’nu bilmem ama ben bunların hiç biri ile kardeş ve akraba değilim. Hepsine, bırakın eşit mesafeyi, son derece uzak duruyorum.
Türk/men’e ise yakınlık ne kelime, “özüm Türkmenem”.
Dışişleri “makam” diyor, öldürülen Türkmen’in katilini “eşit uzaklıkta olduğu” makamlardan istiyor?
Hangi “makam”dan?
Sayılan “makam”ların hiç biri Şehit Münir Kafili’yi kendine eşit uzaklıkta görmüyordu ki?
Tam bir yıl önce Tuzhurmatu’da gerçekleşen bir intihar saldırısında katledilen ITC Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu ve Selahaddin Vali Yardımcısı Ahmet Koca da diğer bazı Türkmen soydaşlarımızın katilleri bulunmuş muydu?
O “eşit mesafedeki” makamlar o katilleri bulmuş muydu?
Türkmen bölgesine “40 bin 757 kişilik gıda kolisi, 12 bin 500 kişilik çadır ve 218 bin ilaç” gönderilmiş.
Bu koli, battaniye, çadır ve ilaçlar Kafili’nin yarasına merhem olmayı bırak, katlini engellemedi.
“Telafer’e El Uzat” sloganıyla başlattıkları yardım kampanyasıyla ilgili olarak Kızılay Genel Başkanı demiş ki; “125 bin Telaferli Türkmen çöl ortasında imdat bekliyor. Halkımızın açtığımız kampanyaya katılmasını ve o Türkmenler için Türk Kızılayı’na bağışta bulunmalarını istiyoruz”.
2 milyon Suriyeli için böyle kampanya açmış mıydın kardeşim?
Onlara sessiz sedasız, hangi fasıldan, hangi kalemden, nereden, ne veriyorsan; Türkmenlere de öyle versene.

Neyin reklamını yapıyorsun?
“125 bin Telaferli Türkmen”in “Türkmen” oldukları, çöl ortasına düşünce mi aklına geldi?
“Türkmenler” çöl ortasına düşene kadar neredeydin?
Bakın Barzani ne diyor?
“IRAK Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, Irak’ın artık bir arada kalabilmesinin güç olduğunu belirterek, bugünkü Irak’ın iki hafta öncesinden farklı olduğunu; ülkedeki son gelişmelerden sonra Kürt halkının kendi geleceğini belirlemesi için ortaya çıkan fırsatı değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Barzani, ‘Irak dağılıyor. Bağımsızlık konusunda Kürt halkının kararı neyse onu destekleyeceğiz. Geleceğimiz tayin etme vakti geldi’ dedi.
‘Kerkük’ün Kürdistan’ın bir parçası olduğundan hiçbir şüphemiz yok. Irak Anayasası’nın 140’ıncı Maddesine uyarız. Son 10 yıldır bu maddenin uygulanmasını bekliyoruz. Fakat merkezi hükümetten bu konuda hiçbir ciddiyet göremedik. Bizce Kerkük, Kürdistan’ın bir parçasıdır ve bu konuda konuşmaya gerek yoktur’ dedi”.

Kerkük’te katledilen Türkmen(lerin) hesabını soracağınız “makamı” bilmiyorsunuz, “Kerkük benim” diyen Barzani’ye sormuyor, ses çıkaramıyorsunuz..
Aranızda makam farkı var..

Yoksa siz başlıktaki “makam”ı; “işgal edilen statü-memuriyet”, “makam odası”, “makam şöförü” filan mı zannettiniz?
Oysa ben Türk müziğindeki “makam”dan bahsetmiştim.
Çünkü “eşit mesafede” olduklarınızla öyle farklı tellerden çalıyorsunuz ki! 25 Haziran 2014

57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir