Bayrak düştü ezanların susması yakındır!

Bayrak İnmez Ezan Susmaz He mi? - turkiye cumhuriyeti bayrak

Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yârabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yârabbi!
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Gaalib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın!

Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu,
Ardında Oğuzun elli bin tuğu,
Andırır Altaylardan kopan bir çığı,
Budur Peygamberin övdüğü Türkler,
YA ALLAH BİSMİLLAH ALLAHUEKBER.

Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!
Adalar`dan mı? Tunus`dan mı, Cezayir`den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi,
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?

Evet, bu ülkenin şakıyan dilleri olan şairlerimiz, Türk Ordusu’nu böyle hayal edip, böyle destanlmaştırmışlar.
Destanlaştırmışlar destanlaştırmasına da, destanlaştırdıkları o ordudan şimdilerde eser yok ortada!
Bırakın milletin şerefini ve namusunu korumayı, kendi şerefini korumaktan bile aciz bir Türk Ordusu var artık!
Öyle ki; teröristler artık askeri garnizonlara girip, gönderdeki bayrakları bile indirebiliyorlar.
Hem de ellerini kollarını sallaya sallaya.
Bu kaçıncı bilmiyorum ama Diyarbakır Lice’deki son olay, Milletin TSK’ye güveni konusunda bardağı taşıran son damla olmuştur.
Bu konuda milletin zaten güven bunalımı vardı, Lice olayından sonra olan güven kırıntıları da büsbütün uçup gitmiştir.
TSK’nin konuya ilişkin evlere şenlik açıklaması bile TSK’ye güvenmeyenleri haklı çıkaracak türden bir açıklamadır.
TSK “Saldırıyı yapanın bulunmasının takipçisi olacağız…” demiş!
Bak bak bak; takipçisi olacaklarmış!
Senin orda nöbetçin filan yok mu be adam.
Alçak herifi neden anında derdest edip yakalamamışlar?
Ya da neden vurup bok torbası gibi düşürmemişler direkten aşağı?
Tıpkı 1996 yılında Kıbrıs’ta aynı şerefsizliği yapmaya çalışan Rum gencine yaptıkları gibi.
Yoksa siz nizamiye kapılarına nöbetçi asker yerine bostan korkuluğu mu yerleştiriyorsunuz efendiler?

Okumaya devam et  Ay’a giden bayrak evine dönüyor

Bayrak İnmez Ezan Susmaz He mi?

Size bir şey diyeyim mi?
Aslında, Türk Bayrağı’nın yere düşmesi yeni değildir.
4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak’ta 11 seçme Türk askerinin başına çuval geçirilince Türk Bayrağı zaten düşmüştü yere!
Geçtiğimiz yıllarda Mersin’in altını üstüne getiren PKK sempatizanları Türk Bayraklarını yaktıklarında Türk Bayrağı zaten düşmüştü yere!
Geçtiğimiz yıl ve ondan önceki yıl Ankara’da yapılan BDP kongrelerinde kongrenin yapıldığı spor salonunun tavanından koparılıp aşağı fırlatılınca Türk bayrağı zaten düşmüştü yere!
Geçtiğimiz 30 Mart yerel seçimlerinde AKP’nin Ağrı’da yapmış olduğu miting sonrası bir avuç o… çocuğunun ellerindeki Türk Bayraklarını yere attıklarında ve diğer bir grup piçin de ayakkabılarının çamurlarını yerdeki bayraklarla temizledikleri anda Türk bayrağı zaten düşmüştü yere.
Bunlardan çok daha vahimi; askeri birliklerin çatılarında veya yandaki dağın yamacında yazan “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözleri kaldırılmaya başlandığında Türk Bayrağı zaten düşmüştü yere!
Elazığ depreminde göstermiş olduğu başarıdan dolayı ülkenin başbakanı tarafından kucaklanıp öpülerek tebrik edilen 8. Kolordu komutanı Korg. Mustafa Korkut Özarslan vb. askerler, sonraki tarihlerde kumpas eseri olarak kurgulanan Balyoz Davası kapsamında kodese tıkıldıklarında Türk Bayrağı zaten düşmüştü yere.
Kardak adasına Türk Bayrağını diken kahramanlardan birisi olan astsubay Sadettin Doğan, önce kumpas eseri Balyoz Davası kapsamında ordudan atıldığında ve sonra da ekmek parası için gittiği Somali’de El-Kaide militanlarınca şehit edildiğinde Türk Bayrağı zaten düşmüştü yere.
TSK’nin başındaki adam olan Org. İlker Başbuğ, terör örgütü lideri olmakla suçlanarak kodese tıkıldığında Türk Barağı zaten düşmüştü yere.
Özetle: Genel Kurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in, cephanelik patlaması sonucu 25 eğitimli askerin şehadetiyle sonuçlanan olayı, yerinde incelemek için gittiği gün, Afyon’da, vali tarafında kendisine hediye edilen Kök Boyalı Bayat kilimini, meşhur Afyon sucuk ve lokumlarından oluşan hediye paketlerini koltuğunun altına alıp akşam evine götürdüğü gün Türk Bayrağı zaten çoktan düşmüştü yerlere.
“Bayrak inmez ezan susmaz” diyorsunuz değil mi?
Oysa bu, koskoca bir yalandır!
Bu, Türk Bayrağı’nın kaçıncı yere düşüşüdür beyler?
Bayraksız yerde okunan ezanın ezan olduğunu mu sanıyorsunuz siz?
Hayır; bayraksız yerde okunan ezan, asla ezan değildir; o, sadece üç beş Arapça cümlenin peş peşe sıralanıp camilerin hoparlöründen çıkan ve gürültü kirliliği yaratan mekanik seslerdir sadece.
Ezanca ezan, semasında hürriyetimizin timsali olan Ay Yıldızlı Al bayrağımızın dalgalandığı ve özgürlük şarkılarının söylendiği vatan toprağında okunan bir şeydir ki; Arif Nihat Asya bakın şair inceliğiyle ne güzel anlatmış konuyu:

Okumaya devam et  KIBRIS PAZARI YAZILARI (BENİM RADYOLARIM)

Biz, kısık sesleriz…minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!
Mahyasızdır minareler…göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!
Bize güç ver…cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah’ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah’ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah’ım!
Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah’ım!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir