“YANDAKİ BİNA”

“YANDAKİ BİNA”HÜSEYİN MÜMTAZ - huseyin mumtaz

“YANDAKİ BİNA”
HÜSEYİN MÜMTAZ

Kimse kendini kandırmasın, “Yandaki bina”; tabuta çakılan son değilse sondan bir önceki çividir.
Amerika’nın “number two”su, “two” tane zırhlı binek aracı taşıyan “Air Force Two” ile Kıbrıs adasına geldi.
Larnaka Hava alanında “Anastasiadis’in daveti üzerine geldiğim Kıbrıs’ta tek otorite tanıyoruz” dedi.
Alanda ABD, Kıbrıs Cumhuriyeti ve AB bayrakları vardı. Üniformalı Rum tören kıtasını selamladı, Üniformalı Rum Askerî bandosu iki ülkenin milli marşlarını çaldı.
Amerika’nın “number two”su, Makariodade’nin kara sakallı, kara cübbeli, kapkara heykeline çelenk koydu, saygı gösterdi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki ilk resmi ziyaretini de Başpiskoposluğa gerçekleştirdi.
Kara sakallı, kara cübbeli, kapkara bakışlı II’inci Hrisostomos tarafından kapıda karşılandı. Beraberce içeri yürüdüler. Geniş giriş salonunda Hrisosotomos’un “astları” tek sıra halinde dizilmiş bekliyorlardı.
“Number two” gayet saygılı bir şekilde, iki eli önünde bitişmiş, Hrisostomos’un yanında yürüyordu.
Yaklaştılar, Hrisostomos tek sıra bekleyen azınlık dini liderlerini tanıttı “Number two”ya.
Lâtin, Ermeni, Maronit azınlık liderlerinin en başında da adadaki Müslümanların dini lideri, “Kıbrıs Müftüsü” sıfatıyla bulunuyordu.
Yâni KKTC Din İşleri Başkanı…
“Müftü”, yâni “KKTC Din İşleri Başkanı” sonradan basına, “Hala Sultan’da 5 vakit ibadet için izin istediklerini” söyleyecekti.
Üç senedir kara vicdanlı papazla görüştüklerini söyleyen “Müftü”, ondan alamadığı izni “Number Two”dan istiyordu.
“Müftü” acaba hesap biliyor muydu? Larnaka’daki Hala Sultan’a, 365 gün, günde beş vakit kaç kişilik cemaat toplayabileceğini düşünüyordu?
“Müftü” acaba “azınlık dini liderlerinin” en başında beklerken; Kıbrıs Türkleri’nin statüsünü aynı Batı Trakya ve Adalar Türkleri’ne dendiği şekliyle “Yunanistan Müslümanları=Kıbrıs Müslümanları” statüsüne indirgediğinin farkında mıydı?
Bu kartviziti takmak için ille de Nicosia’daki Rum Ortodoks Metropolitliği’ne gitmeye değer miydi?
Öğleden sonra “Yandaki bina”ya geçildi.
Buradaki “yandaki bina” tanımı kesinlikle “müştemilat” anlamında kullanılmamalıdır, değildir.
Daha “number two” gelmeden hem Amerikan Dışişleri yetkilisi, hem Rum yetkililer; KKTC’ye geçildiğinde Eroğlu ile görüşülürken “Kıbrıs Türk toplumunun” statüsünün yükseltilmesine yol açılmayacağını, altını ısrarla çizerek belirttiler.
“Görüşme”; bayrak ve amblemlerin olduğu “KKTC Cumhurbaşkanlığı binası” yerine, “yandaki binada” gerçekleşecekti.
“Görüşmede” masada bayrak olmayacaktı.
Olmadı..
“Mukavemet” ve “Mücadele” sıfırla çarpıldı, bilmem hangi ülkenin “number two”su gelecek/lütfen teşrif edecek diye 83, 74, 67, 64 ve dahi 1960 yok sayıldı.
1877-78’e geri dönüldü.
Tek farkla, bu sefer “müstecir” İngiliz değil, Amerikalı idi.
Öyle ki, muhteremin gelişinden önce “görüşme” mekânı, yâni “yandaki bina” inceden inceye incelendi, “KKTC’nin statüsünü yükseltecek her hangi bir görüntü/düzenleme” olduğu takdirde ziyaretin gerçekleşmeyeceği ifade edildi.
“Number two” kara gözlüklerini çıkarmadan arabadan indi, Eroğlu tarafından “yandaki binanın” kapısında karşılandı, Eroğlu’nun çabasına rağmen dönüp el sıkışırken fotoğrafçılara poz vermedi.
İçerideki masada da bayrak mayrak yoktu.
BRT’nin ısrarla bahçede, ağaçların arasından esas binadaki KKTC bayraklarını göstermesi hiç bir işe yaramadı.
“Number Two”, Cumhurbaşkanımızı “Cumhurbaşkanı” olarak tanımıyor.
Ama biz meclisçilik, hükümetçilik, bakancılık, milletvekilcilik oynuyoruz..
Kendi kendimize rozetler, unvanlar, statüler yakıştırıyoruz..
Ortalıkta ahkâmlı ahkâmlı geziniyoruz.
Yazık oluyor.
Farkında olmadan; bulunulan süreçte ve başkaları nezdinde mahalle muhtarı ve ihtiyar heyetinden hiç farkımızın kalmadığını algılayamıyoruz.
Dâvutoğlu geçen haftaki altı saatlik ziyaretinde acaba “number two”nun ziyaret koşullarının ön hazırlığını mı yapmıştı?
Peki ama o zaman; “number two”nun, Makariodade’nin anıtına çelenk bırakacağını öngörememiş miydi de; Küçük ve Denktaş’ın mezarları yerine Şeyh Nazım’a gitmişti?
Dâvutoğlu demiş ki;
“(Biden’ın) Sayın Eroğlu’nu KKTC’de ziyaret etmiş olması başlı başına tarihi bir adımdır. Taraflara eşit yaklaşıldığını gösteren, bizim açımızdan olumlu bir mesaj verilmiştir. Çünkü iki tarafa da eşit yaklaşılmadıkça kalıcı bir çözümün bulunması güç. 52 yıl sonra böyle bir ziyaretin yapılmış olması dahi hem iki tarafa hem uluslararası topluma güçlü bir destek mesajı vermek noktasında önemli olmuştur.”
Hâlbuki adaya gelişinde açıklamalarda bulunan Biden;
1.Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson’un ‘bu güzel ada’yı ziyaretinden sonra kendisinin adaya gelen ilk ABD Başkan Yardımcısı olduğunu ve Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiades ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin davetlisi olarak adada bulunduğunu belirtmişti.
2.“Öncelikle ABD’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’yle büyümekte olacak işbirliğine verdiği değeri vurgulamak isterim. Bu ilişki şimdi samimi bir stratejik ortaklıktır ve daha da fazla şey vadetmektedir” demişti.
3.Amerika Birleşik Devletleri’nin sadece Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini tanıdığına işaret eden Joe Biden açıklamasını şöyle sürdürmüştü:
“ABD buna açıklık getirmek istiyor ve sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek yasal hükümetini tanıyor. Benim ziyaretim ve ada genelinde görüşmelerim bunu değiştirmeyecektir. Bu benim kişisel görüşümdür, bu Amerika Birleşik Devletleri’nin görüşüdür ve bu bütün dünyanın görüşüdür.”
4.Açıklamasının son bölümünde Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Biden, Cumhurbaşkanı Anastasiadis’e işbirliğinden, iki ülke arasında gelecek için daha fazla vaat içeren samimi bir stratejik ortaklık kurmaya yardımcı olma çabalarından dolayı teşekkür etmişti..
Dâvutoğlu mu başka bir adaya yapılan başka bir ziyaretten bahsediyor yoksa biz Kıbrıs’ta bütün gün televizyonlardan başka bir ülke ve başka bir ziyareti mi izledik?
Bu arada, Eroğlu’nun yaverinin gömleği ile ilgili olarak önceki yazılarımda yaptığım bütün eleştirileri geri alıyorum.. “Yandaki bina”da hiçbir şekilde bayrak-fors-amblem-rozet olmayacağını düşünemediğim için Türk Subayı üniformasının da bulundurulmayacağı ihtimali hiçbir şekilde aklıma gelmemişti.. 23 Mayıs 2014

Okumaya devam et  7’ler, 5’ler, 9’lar ve 8’ler

57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir