KUM TORBASINA BİR SAĞ BİR SOL

<p>İmralı'daki görüşmesinden sonra HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Abdullah Öcalan'ın hükümeti  temsil eden heyetle yaptığı iki görüşmeden bahsediyor.
Bu görüşmelerde  "Bölgesel Özerk Yönetim Yasası" ve "Demokratik Sivil Toplum Yasası" konusunda mutabakat sağlandığını iddia ediyor.</p>
<p>*
"-Mutabakata mı varılmış?
- Evet, evet. İki tane yasanın çıkması konusunda Sayın Öcalan çok ısrarlı. Daha önce de yasalar öneriyordu. Müzakere Çerçeve Yasası diyordu, Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nun kurulması yönünde çok yoğun çaba gösteriyordu. 'Mutlaka çıkması gerekir' diyordu, ama bu sefer ki görüşmede iki tane yasadan bahsetti. 'Bu iki yasa çıkarsa Kürt sorunu bu çerçevede çözüme kavuşacak' dedi" diyor.</p>
<p>*
8 Mayıs'ta Cumhuriyet Gazetesi,"Başlıkları dile getirilen, içerikleri henüz kamuoyuyla paylaşılmayan yasal düzenlemeler, ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Bu tür bir mutabakat olmasa, Buldan neden böyle bir demeç versin?" diye soruyor...</p>
<p>*
Çıkarılması istenen Demokratik Sivil Toplum Yasası, sivil toplum kuruluşlarının işleyişlerinde mali ortamın, özel bağışlar ve sponsorlara yönelik vergilerin ve teşviklerin, kamu fonlarının, hibe tahsisatlarının, vergi muafiyetlerinin ve kamu yararı statüsünün yeniden belirlenmesi,
Bu suretle sivil toplum kuruluşlarının isteklerini duyuracakları ve politika yapımında yer alacakları katılımcı mekanizmaların oluşmasını belirleyen bir yasal çerçevedir.</p>
<p>*
Bu taleple, belli ki 30 Haziran -5 Temmuz'da,"Demokratik Ulus ve Özgür Yaşam" başlığında toplanan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Halk Kongresi 9.Genel Kurulu'nda Demokratik Konfederalizm ilkesi çerçevesinde alınan;
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) siyasal örgütlenmesi sisteminin temeli akademilerin, komün, kooperatif ve meclislerin hızla yaygınlaştırılması,
Demokratik konfederalizm temelinde demokratik uluslaşmanın oluşturulması,
Komünal ekonominin ve demokratik özerkliğin inşasının tabandan örgütlendirilmesine dönük bir dizi kararın hayata geçirilmesinde yeni bir aşamaya daha geçiliyor.</p>
<p>*
O kongrede karara alınan, Demokratik çözüm sürecinde  AKP Hükümeti nezdinde Türkiye'den "anayasada Kürt halkının doğal ve demokratik hakları yer almalı, Anayasa Demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan'ı açık bir ifadeyle ortaya koymalı" talebi, PKK'nın terör listesinden çıkarılması, tüm Kürdistani güçlerle birlik ve ittifak siyasetinin geliştirilmesi, Abdullah Öcalan'ın özgürlüğe kavuşturulması mücadelesinde bir adım daha atılıyor.</p>
<p>*
Biraz ötesinde seçimle işbaşına gelinmiş  Diyarbakır,Mardin gibi büyükşehirlerde etnik, kültürel ve dini faktörler altında kendi yönetim biçimini bizzat belirleyen Demokratik Toplum Kongresinin yerel parlamentoya dönüşmesi ve Demokratik Özerkliğin bu merkezden yaygınlaştırılması planlanıyor.</p>
<p>*
Nasıl?
Kongre'de konuşulan en önemli husus, Atatürk'ün Türkiye Ulus Devletini kurarken, Şeyh Sait İsyanı'ndan sonra Kürtçülük Sorununu bir çözüme kavuşturmak amacıyla hazırlanan çeşitli raporların Başbakanlık, İçişleri,Adalet Bakanlıkları ve Genelkurmay'ın oluşturduğu bir komitece bir programda belirlenen " Şark Islahat Planı" idi..
Şark Islahat Planı'nın önemi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu unsuru 1923 Lozan Barış Antlaşması'nın Kürt Sorununu çözmenin ana çerçevesini oluşturan planla çelişmesidir...</p>
<p>*
O yüzden Halk Kongresinde -bir yandan, bir çalışma ile uluslararası platformlarda 1925'te  Şeyh Sait ayaklanmasıyla başlayan ve Şark Islahat Planı belgesiyle Kürt halkına fiziki,kültürel ve siyasi soykırım yapıldığının takdimi ve ilgili belgenin soykırım suç belgesi olarak kabul edilmesine yönelinmiş, Lozan Barış Antlaşmasını tartışmaya açmaya yeltenilmiş,
Bir yandan da, Şark Islahat Planının tüm maddelerinin ortak noktasının Kürdistan'da Kürtleri kültürel soykırıma tabii tutmak,bir kürdü tümden Türk haline getirerek Türkiye diye tabir edilen sınırların içerisinde tek tip bir Türk ulusu yaratmak olduğundan hareketle,en yoğun fiziki kıyım Dersim'de yapılmıştır noktasından,
CHP'nin  Dersimli, Alevi ve Kürt  lideri Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden politika yürütmeye karar verilmiştir.</p>
<p>*
Nitekim, 7 Mayıs'ta CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu,1937 ve 1938 yıllarında Dersim'e yönelik kapsamlı olarak sürdürülen 'Tunceli Harekâtları'nın, bütün yönleriyle araştırılması ve objektif verileriyle değerlendirilmesi  ve geçmişle yüzleşmenin bir adımı olarak TBMM Başkanlığı'na yasa teklifi vermiş bulunuyor.
Bu suretle CHP, 12 Haziran 2011  seçim bildirgesinde yer alan "Yasa ile kuracağımız, uluslararası standartlara uygun komisyonlar yoluyla faili meçhulleri aydınlatacak ve kayıpları bulacağız. Sorumluları cezalandırarak halkımızın acılarını dindirecek ve adaleti sağlayacağız" taahhütünü, Dersim Arşivi yoluyla yerine getirmeyi hedeflerken "Hakikatleri Araştırma Komisyonu"nun da kapısını aralıyor.
CHP yine aynı bildirgede yer alan Avrupa yerel yönetimler özerklik şartında Türkiye'nin çekincelerini kaldırması taahhüdünü,bir siyasi özerklik olarak değil, ama bir idari özerklik olarak ele almayı da öngörüyor.</p>
<p>*
Abdullah Öcalan'ın talepleri doğrultusunda AKP iktidarı ile CHP'nin, sanki derinlerden gelişen ortak yaklaşımları,Kürt Sorununun çözümünde Türkiye'yi sonu çok  belirli bir noktaya götürüyor...</p>
 
11.5.2014 - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

İmralı’daki görüşmesinden sonra HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Abdullah Öcalan’ın hükümeti  temsil eden heyetle yaptığı iki görüşmeden bahsediyor.
Bu görüşmelerde  “Bölgesel Özerk Yönetim Yasası” ve “Demokratik Sivil Toplum Yasası” konusunda mutabakat sağlandığını iddia ediyor.

*
“-Mutabakata mı varılmış?
– Evet, evet. İki tane yasanın çıkması konusunda Sayın Öcalan çok ısrarlı. Daha önce de yasalar öneriyordu. Müzakere Çerçeve Yasası diyordu, Hakikatleri Araştırma Komisyonu’nun kurulması yönünde çok yoğun çaba gösteriyordu. ‘Mutlaka çıkması gerekir’ diyordu, ama bu sefer ki görüşmede iki tane yasadan bahsetti. ‘Bu iki yasa çıkarsa Kürt sorunu bu çerçevede çözüme kavuşacak’ dedi” diyor.

*
8 Mayıs’ta Cumhuriyet Gazetesi,”Başlıkları dile getirilen, içerikleri henüz kamuoyuyla paylaşılmayan yasal düzenlemeler, ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Bu tür bir mutabakat olmasa, Buldan neden böyle bir demeç versin?” diye soruyor…

*
Çıkarılması istenen Demokratik Sivil Toplum Yasası, sivil toplum kuruluşlarının işleyişlerinde mali ortamın, özel bağışlar ve sponsorlara yönelik vergilerin ve teşviklerin, kamu fonlarının, hibe tahsisatlarının, vergi muafiyetlerinin ve kamu yararı statüsünün yeniden belirlenmesi,
Bu suretle sivil toplum kuruluşlarının isteklerini duyuracakları ve politika yapımında yer alacakları katılımcı mekanizmaların oluşmasını belirleyen bir yasal çerçevedir.

*
Bu taleple, belli ki 30 Haziran -5 Temmuz’da,”Demokratik Ulus ve Özgür Yaşam” başlığında toplanan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Halk Kongresi 9.Genel Kurulu’nda Demokratik Konfederalizm ilkesi çerçevesinde alınan;
Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) siyasal örgütlenmesi sisteminin temeli akademilerin, komün, kooperatif ve meclislerin hızla yaygınlaştırılması,
Demokratik konfederalizm temelinde demokratik uluslaşmanın oluşturulması,
Komünal ekonominin ve demokratik özerkliğin inşasının tabandan örgütlendirilmesine dönük bir dizi kararın hayata geçirilmesinde yeni bir aşamaya daha geçiliyor.

*
O kongrede karara alınan, Demokratik çözüm sürecinde  AKP Hükümeti nezdinde Türkiye’den “anayasada Kürt halkının doğal ve demokratik hakları yer almalı, Anayasa Demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan’ı açık bir ifadeyle ortaya koymalı” talebi, PKK’nın terör listesinden çıkarılması, tüm Kürdistani güçlerle birlik ve ittifak siyasetinin geliştirilmesi, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğe kavuşturulması mücadelesinde bir adım daha atılıyor.

*
Biraz ötesinde seçimle işbaşına gelinmiş  Diyarbakır,Mardin gibi büyükşehirlerde etnik, kültürel ve dini faktörler altında kendi yönetim biçimini bizzat belirleyen Demokratik Toplum Kongresinin yerel parlamentoya dönüşmesi ve Demokratik Özerkliğin bu merkezden yaygınlaştırılması planlanıyor.

*
Nasıl?
Kongre’de konuşulan en önemli husus, Atatürk’ün Türkiye Ulus Devletini kurarken, Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra Kürtçülük Sorununu bir çözüme kavuşturmak amacıyla hazırlanan çeşitli raporların Başbakanlık, İçişleri,Adalet Bakanlıkları ve Genelkurmay’ın oluşturduğu bir komitece bir programda belirlenen ” Şark Islahat Planı” idi..
Şark Islahat Planı’nın önemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu unsuru 1923 Lozan Barış Antlaşması’nın Kürt Sorununu çözmenin ana çerçevesini oluşturan planla çelişmesidir…

*
O yüzden Halk Kongresinde -bir yandan, bir çalışma ile uluslararası platformlarda 1925’te  Şeyh Sait ayaklanmasıyla başlayan ve Şark Islahat Planı belgesiyle Kürt halkına fiziki,kültürel ve siyasi soykırım yapıldığının takdimi ve ilgili belgenin soykırım suç belgesi olarak kabul edilmesine yönelinmiş, Lozan Barış Antlaşmasını tartışmaya açmaya yeltenilmiş,
Bir yandan da, Şark Islahat Planının tüm maddelerinin ortak noktasının Kürdistan’da Kürtleri kültürel soykırıma tabii tutmak,bir kürdü tümden Türk haline getirerek Türkiye diye tabir edilen sınırların içerisinde tek tip bir Türk ulusu yaratmak olduğundan hareketle,en yoğun fiziki kıyım Dersim’de yapılmıştır noktasından,
CHP’nin  Dersimli, Alevi ve Kürt  lideri Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden politika yürütmeye karar verilmiştir.

*
Nitekim, 7 Mayıs’ta CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu,1937 ve 1938 yıllarında Dersim’e yönelik kapsamlı olarak sürdürülen ‘Tunceli Harekâtları’nın, bütün yönleriyle araştırılması ve objektif verileriyle değerlendirilmesi  ve geçmişle yüzleşmenin bir adımı olarak TBMM Başkanlığı’na yasa teklifi vermiş bulunuyor.
Bu suretle CHP, 12 Haziran 2011  seçim bildirgesinde yer alan “Yasa ile kuracağımız, uluslararası standartlara uygun komisyonlar yoluyla faili meçhulleri aydınlatacak ve kayıpları bulacağız. Sorumluları cezalandırarak halkımızın acılarını dindirecek ve adaleti sağlayacağız” taahhütünü, Dersim Arşivi yoluyla yerine getirmeyi hedeflerken “Hakikatleri Araştırma Komisyonu”nun da kapısını aralıyor.
CHP yine aynı bildirgede yer alan Avrupa yerel yönetimler özerklik şartında Türkiye’nin çekincelerini kaldırması taahhüdünü,bir siyasi özerklik olarak değil, ama bir idari özerklik olarak ele almayı da öngörüyor.

*
Abdullah Öcalan’ın talepleri doğrultusunda AKP iktidarı ile CHP’nin, sanki derinlerden gelişen ortak yaklaşımları,Kürt Sorununun çözümünde Türkiye’yi sonu çok  belirli bir noktaya götürüyor…

 
11.5.2014

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir