AKP’NİN KORKULU RÜYASI DİRENEN HALK TOPLULUKLARIDIR… Ali Eralp

Korku dağları bekler… - akp milletvekilleri

Korku dağları bekler…

Bekler beklemesine de…

Ne var ki AKP muhalefetten korkmuyor artık… Adaletten, askerden, emniyetten korkmuyor…

Dağların arkasında adalet yok çünkü…

Asker yok…

Emniyet yok…

Tüm dünyanın da vurguladığı gibi muhalefet gereği gibi görevini yapmıyor, yapamıyor…

AKP, ABD ile sırt sırta vererek tümünü yok etti, kendine bağladı…

Emir kulu yaptı…

Şimdi çok rahat…

Karışan yok, görüşen yok… Hesap soran hiç yok…

Albaylar ölüyor boşu boşuna… Hastalananlar… Ölümü bekleyenler… İntiharlar ise cabası…

Çocuk cinayetleri, tecavüzler aldı başını gidiyor…

Yiğit komutanlar hala zindanlarda tutsak… Hem de en yetkili ağızlardan “Orduya kumpas kuruldu…” denildiği halde…

Karışan yok, görüşen yok… Hesap soran hiç yok…

Bakanlara, bakanların çocuklarına, oğullara, yandaşlara savcının, yargıcın birisi dava açsa, soruşturma açsa, görevine son veriliyor hemen, ya da başka bir göreve atanıyor. Sorun çözümleniyor…

Deniz Fenerinde suçlular bırakıldı, savcılar soruşturuldu… Açıktan hem de… Milletin gözünün içine baka baka… Kimsede çıt yok…

Şimdi MİT’i de bir yasa ile kendilerine bağladılar, çekinecek hiçbir şey kalmadı…

Peki, kim var dağların arkasında onları korkutan o zaman? Kimler var? Neden korkuyor onlar şimdi?

Neden korku dağları bekliyor?

Halk var, halk… Direnen halk var…

Hak arayan halk… TOMA’lara, gazlara, gaz kapsüllerine, plastik mermilere, basınçlı sulara, coplara göğsünü siper eden halk…

19 Mayıs, 29 Ekim, 10 Kasım yasaklarını delen halk… Silivri duvarlarına dayanan halk…

Kırmızılı kadınlar, siyahlı kadınlar, çantalı kadınlar…

Analarımız, bacılarımız, sevdalılarımız…

Devrim yapan milletlerin tarihinde halk, emekçi halk en büyük güçtür…

Tüm kuvvetlerin üstündedir…

Tüm dünyada, Çin’de, Rusya’da, Küba’da, Venezülla’da, Latin Amerika’da, Mısır’da, Fransa’da, Atatürk Türkiye’sinde hep bu böyle olmuştur…

Tüm parçalanmışlığımıza, tüm dağınıklığımıza, tüm ihanet içerisinde yüzen sarı sendika liderlerine karşın yine de bu halk tüm direnci ile hainlerle, satılmışlarla, Amerikan uşakları ile dişe diş mücadele ediyor…

AKP bu yüzden korkuyor işte…

Direnen topluluklardan…

Meydanlardan, sokaklardan, caddelerden…

Öcüden korkar gibi korkuyor…

O gezi direnişlerinde dersini aldı, öğreneceğini öğrendi çünkü…

Bu yüzden vermemek için direniyor Taksim Meydanını, Ulus Meydanını… Çünkü devrimin oralardan başlayacağını çok iyi biliyor…

Bunun için 39 bin polisi, 40 akrebi, 30 – 40 TOMA’yı dikiyor 1 MAYIS Bayramını kutlamak isteyenlerin karşısına… Emekçilerin karşısına… Bunun için komşu kentlerden uçaklarla takviye kuvvetler taşıyor…

Sonra da tüm imkânlarını kullanarak başlıyorlar halka saldırmaya…

Karşılarında düşman askerleri olsa bu kadar sert davranmazlar, bu kadar öfke, hınç ile gaz bombaları, plastik mermiler, basınçlı sular sıkmazlar…

Bu nasıl bitmez bir kin, bu nasıl bir öfke? İnsan öz vatandaşını düşman bilir mi?           

İşe gitmek isteyenlerin, evlerine dönmeye çalışanların seyahat özgürlükleri, ulaşım yasakları ile çiğnendi, anayasal hakları ayaklar altına alındı…

Yine elleri satırlı, sopalı, bıçaklı adamlar 1 Mayıs kutlamalarında da sahnedeydi. Taksim’e gitmek isteyenlerin önlerini kestiler, onları tehditlerle korkutmaya çalıştılar…

Onlarca basın emekçisi yaralandı, milletvekilleri tartaklandı…

Polisin meskenlerde, hastanelerde rast gele gaz sıkmasına tepki gösteren vatandaşlar dipçiklerle darp edildi, 3-5 metre mesafeden plastik mermi yağmuruna tutuldu…

Taksim Cumhuriyet Anıtına çelenk koymak isteyen iki DİSK’li işçi, polisin tazyikli suyuna maruz kaldı. Uzun süre ellerinden çelengi bırakmayarak direndiler… Bunun sonucunda bir çelik kuvvet amiri çelengi işçilerin elinden alarak yerlere savurdu.

DİSK genel sekreteri bayan, çelengi bulunduğu yerden kaldırdı. Ellerinde parçalanmış çiçekler vardı…

Ama polisin olmadığı her yerde, her kentte 1 Mayıs huzur içinde, şenlik havasında kutlandı. Halaylar çekildi. Türküler çağrıldı…

Önümüzdeki yıllarda mutlaka, ama mutlaka tüm Türkiye’yi 1 Mayıs’ların kutlama alanına çevireceğiz. Bu, tüm direnen, mücadele eden yurtsever halkımızın gücüyle olacaktır…

Ve ondan sonra tüm yurtta hep bir ağızdan 1 Mayıs Marşını söyleyeceğiz:

 

Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından / Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından / Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.

 

1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramı / Devrimin şanlı yolunda, ilerleyen halkların bayramı.

([email protected])

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir