YILMAK YOK, YIKILMAK YOK… ASIL MÜCADELE ŞİMDİ BAŞLIYOR… Ali Eralp

Mustafa Kemal Atatürk

Karanlık bir dönemden geçiyoruz…

Karanlık bir iktidar… Karanlık yöntemlerle yeniden bir seçim kazandı… Seçimde ne ararsan var demokrasiden başka…

Hırsızlık, sahtekârlık, kan, kavga, baskı… Tam 40 ilde elektrik kesintisi yaşandı…

AKP, sandıktan çıkabilmek için her yola başvurdu… Hem de başvurmak zorunda… O, sonunun nereye varacağını çok iyi biliyor çünkü.

İktidarını sürdürme, iktidarda kalma uğruna kendi ülkesine füze atacak kadar gözü dönmüş, türbeyi koruyan askerlere saldırı düzenleyecek kadar şaşırmış bir konumda girdi seçimlere…

Demokrasi oyunu oynuyor… Sandıktan çıkarak, yolsuzluklarını, günahlarını, suçlarını unutturacağını, onlara meşruluk kazandıracağını sanıyor…

Siyasal literatürde bunun adına “Sandık Demokrasisi” denilir. Bu sistemde seçimi kazanan parti kendisini tek güç, her şeyi yapmaya muktedir “ilahi bir güç” olarak görür…

Hukuksuz, adaletsiz, demokrasisiz, sorgusuz sualsiz bir dünyada “Kanun benim” der,

Bir zamanlar bu demokrasiye Uğur Mumcu’lar, İlhan Selçuk’lar “Cici demokrasi, Filipin Tipi Demokrasi” adını takmışlardı.

Şimdi bazı aydınlarımız, asıl suçluları, asıl günahkârları gözden kaçırarak, gizleyerek, bu seçim yenilgisinin tüm suçunu, günahını halka yükleyeceklerdir, hemen onu “aptallıkla, cahillikle” suçlayacaklardır… Hedef tahtasına yatıracaklardır…

Moral bozacaklardır… “Bu halkla hiçbir şey olmaz, bir yere varılmaz…” diyerek karamsarlık, yılgınlık tohumları ekeceklerdir…

Bu yöntemle zafer kazanılmaz… Atatürk’ün ağzından bir kez olsun böyle bir yakınma, aşağılama duyan, işiten var mı?

Zamanında yaza yaza, söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Küçük gruplara, küçük partilere “Asgari benzerliklerde birleşin, güç birliği yapın… Koltuk sevdasını, sen ben kavgasını, particiliği bırakın, mevzu bahis ‘vatansa gerisi teferruattır’…” dedik…

Duyan olmadı…

Sonra döndük muhalefete seslendik:

“Atatürk’ün yolundan, Atatürk’ün devrimlerinden, tam bağımsızlık ilkesinden sapmayın, ödün vermeyin… Çağdışı feodal unsurlarla, ağalarla, beylerle, tarikat, aşiret, cemaat şeyhleri ile, bölücülerle, ABD ile, emperyalistlerle güç birliğine gitmeyin, bu işi sizden iyi becerenler var… Gerçeği dururken taklidini ne yapsınlar, bunlar size oy getirmez…” dedik…

“Koltuk değnekliğini bırakın, muhalefet olun…

Adam olun” dedik…

Anlatamadık…

Dinletemedik…

Şimdi yüce Türk milletine, Türk halkına sesleniyoruz:

Devrimci mücadelede “sandık”, tek çözüm yolu, tek kurtuluş yöntemi ve aracı değildir.

Bundan böyle artık Türkiye’nin geleceğini demokratik direnişler, mücadeleler belirleyecektir. Bunun örneklerini 19 Mayıslarda, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda gördük…

Berfin cenazesinde gördük…

Geride AKP’ye oy vermeyen yüzde 60’lara yakın vatandaş var…

Bu muazzam gücün farkında değil Başbakan ve halk düşmanları…

Onlar sandıktan çıkarak her şeye ve herkese hükmedeceklerini sanıyorlar…

Geçti o dönemler…

Geçti o saltanatlar…

Şimdi artık gizlenemeyecek kadar büyük ayakkabı kutuları, çelik para kasaları, para sayma makineleri, para sıfırlama telefonlaşmaları var. Mızrak çuvala sığmıyor artık… Kendi ülkesine atılacak olan füzeler, kendi askerine yapılacak saldırılar ise işin cabası…

Bundan sonra sandıktan da çıksan, cemaatin inine de girsen iktidar olmak zor…

Hem de çok zor…  Olamazsın…

Ne diyordu Yüce Atatürk, “Gençliğe Hitabe”sinde?

“Bağımsızlık ve cumhuriyetini yok etmek isteyecek düşmanlar, bütün dünyada eşi görülmemiş bir galibiyetin temsilcisi olabilirler…

Üstelik bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi istekleriyle birleştirebilirler. Ulus fakirlik ve çaresizlik içinde yorgun ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin evladı! İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır…”

O yüce insan, bugünkü ihanet ortamını o yıllardan görmüş ve tüm ulusu uyarmıştı…

Hitabede anlatılan öngörülerle içinde yaşadığımız bugünkü ortam bire bir örtüşüyor. Eksiği var fazlası yok… İhanet ortamında yaşıyoruz…

Ve hemen yanıt veriyoruz sevgili Ata’mıza:

“İşte, bu durum ve şartlar içinde bile görevimizin Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmak olduğunu” biliyoruz.  Gösterdiğin yolda, gösterdiğin hedefe ulaşabilmek için kanımızın son damlasına dek hainlerle savaşacağız…

Yılmak yok, yıkılmak yok… Asıl mücadele şimdi başlıyor…

([email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir