SURİYE VE UKRAYNA

1.3.2014 - woman 1007603 1280
 
 

ABD yüksek teknolojisi ile gelecek yıllarda dünyaya enerji ihraç eden bir ülke olarak ekonomik ve siyasi gücünü konsolide edeceğini hesaplıyor.
Gelişmekte olan ülkeler grubunda küresel mal talebinin ve küresel büyümenin en önemli motoru ve dünyanın ikinci ekonomisi  Çin’in dışında,
Diğerlerinin teknolojik olarak gelişmemiş üretime bağlı olmaları yüzünden gelişmiş ülke kategorisine ulaşamayacaklarını öngörüyor.

Bu yüzden tek küresel sistemi içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı -mesela,Rusya’nın genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendisine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstleneceği yeni bir Avrasya öngörüyor.
Böylece ABD ve Rusya kutupları arasındaki  ülkelerin birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine  birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmesine, ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmesine -sonuçta, her birinin küresel ekonominin istikrarına ve büyümesine katkı vermesine olanak tanıyor.

*
Mesela,yeni Ortadoğu için Rusya ile birlikte İsrail-Filistin arasındaki yeni bir barış planı öngörüyor,birlikte  Yeni Suriye’nin kurulması: İran’ın nükleer programının engellenmesi: Sünni-Şii ekseninde yumuşama:İslamcı radikal unsurların tasfiyesine çalışılıyor.

*
Ne ki,3 yıl aradan sonra İsrail -Filistin arasında  geçen Haziran’da başlatılan ve süresi 29 Nisan’da sona erecek olan doğrudan müzakerelerde,
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry’in sadece çerçeve anlaşması üzerinde uzlaşabilecekleri, Filistin-İsrail çatışmasının çözümüne ilişkin nihai belgenin hazırlanması ve onaylanması için en az dokuz ay daha gerekeceği açıklaması;

İsrail’in Suriye ve İran ile yapılan görüşmelere yönelik paranoid inançsızlığıyla müzakerelerde gösterdiği samimiyetsiz tutumu nedeniyle Filistin heyeti başkanı Saib Arikat tarafından reddediliyor -yoksa, Ortadoğu’da  barışa engel mi oluşuyor?

*
Ya da Cenevre II Barış Konferansı ikinci tur görüşmeleri, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun tek hedefi olan rejimi değiştirme ısrarıyla sonuçsuz kapanmıştır.
Tek sonuç,rejime karşı bir araya getirilen, birbirinden çok farklı gruplar ve bireylerden oluşan, her bir grubun diğer gruplardan ciddi farklılar gösteren bir takım hak ve iddiaları temsil eden Koalisyon yapısıyla,
Özgür Suriye Ordusu’nun çatışmalarda  -gerek, hükümet birlikleri -gerekse, radikal İslamcılara karşı yenilgiye uğradığı -böylece, Koalisyon’un müzakere masasındaki performansının  zayıf kaldığının görülmesidir.
Şimdi Suriye üzerindeki çıkarlarda rejim tarafıyla ortaklaşabilmek için Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonun güçlendirilmesine çalışılıyor…
*
5+1 grubu ile İran’ın nükleer programına ilişkin yapılan müzakerelerde, Batılılar İran’ın otomotiv ve petrokimya endüstrilerine,bankalarına,ulaşımına ve tanker sigortalamaya karşı sınırlandırmaları yumuşatmıştır.
Ama müzakereler İran’ın ekonomisine karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması talebi ve uluslararası toplumu nükleer programının barışçıl nitelik taşıdığına inandırmanın dar boğazında seyrediyor…

*
Ya da İslamcılığın demokrasiyi çökerttiği: İslamcılıkla ülke ekonomilerinin rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutmanın söz konusu olamayacağı: Cihad örgütlerinin bu karanlıktan beslendiği: Bu yüzden İsrail’in güvenliğinin beklemede kaldığının anlaşılması üzerine,
Mısır’da demokrasiyi kullanarak ülkeyi dine dayalı bir yönetim şekline zorlayan ve kitleleri İslami Cihad’a yönlendirme potansiyeliyle Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütü iktidardan uzaklaştırılmıştır.
Benzer durumuyla siyasi lideri Erdoğan ve dini lideri Gülen’in olduğu yeniTürkiye’nin; tarikatlar,cemaatler ve dini kurumların siyasetleri hariç, ritüellerini toplumsal hayat ve kültürde serbestçe yaşayacağı, devletin bu toplumu küresel siyasi ve ekonomik kriterler dengesinde tutacağı bir yapıya dönüştürülmesi çalışmalarının da daha vakit alacağı anlaşılıyor.

*
Bu sıralarda 19 Şubat’ta 7.Kuzey Amerika Liderleri Zirvesi Meksika/Toluca’da “21. Yüzyılda Kuzey Amerika: Dünyada En Büyük Rekabet Gücü ve Canlılığa Sahip Bölgenin Kurulması” temasında toplanmıştır.
Herşeyin “Küresel Büyüme” için planlandığı ve tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı ülkelerin genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendisine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstleneceği yeni konsept doğrultusunda,
ABD,Kanada ve Meksika arasındaki “Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması”nı kapsamayan kimi konular “Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşmasına” dahil ediliyor.

*
Fakat Başkan B.Obama şiddet olaylarının yaşandığı Suriye ve Ukrayna’nın ABD ile Rusya arasında bir çekişmeye dönüşüp dönüşmediği sorusuna “İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, adil ve serbest seçimler, rüşvet vermeden iş yapabilme, dininiz ve inançlarınızdan dolayı ayrımcılığa uğramamanın Suriye ve Ukrayna’daki insanların özlemi olduğunu düşünüyorum -ki, bunlar herkesin yararlanmak istediği temel haklardır.
Sayın Putin bu konuların bir çoğunda farklı görüşe sahip. Bunun gizli bir şey olduğunu sanmıyorum. ABD’de biz, Ukrayna ve Suriye’yi Rusya ile rekabete girdiğimiz Soğuk Savaş’ın satranç tahtası olarak görmüyoruz. Bizim hedefimiz, Ukrayna’daki halkın kendi geleceklerine kendilerinin karar verebilmesinden, Suriye’deki insanların, bombalar patlamadan, kadınlar ve çocuklar öldürülmeden, kimyasal silahlar kullanılmadan veya şehirler bir despot iktidara tutunmak için açlığa mahkum edilmeden karar verebilmelerinden emin olmaktır. Bunlar bizim değerlerimizi ve ulusal çıkarlarımızı ifade ediyor ve bu ulusal çıkarları vurgulamaya devam edeceğiz” açıklaması;
Rusya’da, ABD ve Avrupa’nın Suriye ve Ukrayna’daki çıkarları için güç kullanarak iradesini kabul eden grupları iktidara getirmek için elinden geleni yaptığı biçiminde anlaşılıyor.

*
Yoksa,yeni konsept henüz başlarken sona mı eriyor?

*
Ortadoğu’da İsrail-Filistin barışı, yeni Suriye’nin kurulması, İran’ın nükleer gelişmesinin engellenmesi, İslami Cihad örgütleri ve felsefesinin lağvedilmesi ABD’nin kendi çıkarlarını daha yükseltmek gayretiyle zordadır.
Şimdi, ekonomisinin içinde bulunduğu IMF’ye 3.7 milyar dolarlık geri ödemesi, Rusya’ya 17 milyar dolarlık doğal gaz borcu, bu borçların 2014 itibariyle ödenmesi gerekliliğiyle -bir taraftan, Avrupa’nın içinde bulunduğu  ekonomik krizden etkilenen  -öteki taraftan, en büyük ticari partneri Rusya’nın doğal gazına olan bağımlılığı ve Rusya’nın Beyaz Rusya ve Kazakistan ile oluşturduğu Gümrük Birliği’ne katılması halinde kazanacağı  ticari ayrıcalıklar arasında kalmasıyla özetlenen Ukrayna;

*
Hükümetin 29 Kasım 2013’te imzalanması beklenen Avrupa Birliği Serbest Ticaret ve İşbirliği Antlaşması’nı askıya almasıyla Kiev’de eylemcilerin sokağa dökülmesi ardından içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi durum çerçevesinde;
Bir taraftan AB’nin Ukrayna ile kuvvetli ilişkilerin geleceğine olan açıklamaları,
Öte taraftan Ukrayna ana muhalefet partisi lideri Arseniy Yatsenük’ün Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Rusya’nın Gümrük Birliği’ne katılmasına ilişkin anlaşmayı imzalaması halinde ülkeyi yeni protesto eylemleri başlatmakla tehdit etmesi,
Bir taraftan da Gümrük Birliği’nde gözlemci statüsüne sahip Ukrayna hükümetinin henüz tam üyeliğe hazır değiliz açıklamaları arasında tükenmiştir.


*
Devrilen Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç Rusya’nın başta ekonomik ve tarihi bağlar olmak üzere çeşitli nedenlerle Ukrayna için hep stratejik ortak olduğunu ve öyle kalacağını belirtirken,”Rusya’nın eyleme geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Rusya, Ukrayna ile mevcut anlaşmalar çerçevesinde eyleme geçme hakkına sahiptir”açıklamasıyla,
Rusya Devlet Başkanı Putin’in,”Olaylar dışarıdan yönlendiriliyor. Muhalefetin meşru iktidarı devirme girişimleri 2015’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemeyi hedefliyor.Biz Ukrayna halkının tercihi ne olursa olsun, buna saygı ile yaklaşacağız” açıklaması  Ukrayna’nın son durumunu özetliyor.
*
Şimdi Ukrayna AB’nin genişleme politikalarının etkisinde ya da  AB ve Rusya arasında Ukrayna’nın endüstriyel doğusu ile yoksul batısında yaşayanların sosyal eşitsizliği üzerinden -hem, bir tampon bölge -hem de, köprü olması bakımından taşıdığı stratejik öneminde ayrışmaya gidiyor.
Kırım Özerk Cumhuriyeti Başbakanı Sergey Aksenov,Ukrayna Merkez Yönetimi ile iilşkilerinin ancak Kiev’de durumun düzene oturmasıyla normale döneceğini açıklıyor.

*
ABD’nin daha fazla kâra dayalı gözü doymaz kapitalist ahlâkı işbaşındadır.

1.3.2014


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir