Mutfaklardaki yangın büyüyecek…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Dövizdeki artış, Merkez Bankası’nın faiz artırımı, piyasalardaki dalgalanma, güven ortamın sarsılması ne anlama geliyor? Ekonomide deprem oluyor. Şimdi, kimse bunu görmüyor, ya da görmek istemiyor. Son iki ayda Türk Lirası % 30 değer kaybetti. Özetle paramız devalüe oldu. Paranın değer kaybetmesi, dövizin artması pahalılık demektir, bu da enflasyonla iç içe yaşamaya devam edeceğimiz anlamına gelir.

Çarşı-Pazar ve marketlerde artan fiyatlar zaten nasıl bir dalgalanmanın içinde olduğumuzu gösteriyor. Gıda maddeleri başta olmak üzere temel tüketim mallarına ortalama % 20-35 arası zam yapıldı. Bu satırlar yazılırken süt ve süt ürünlerinin de fiyatlarının % 12 oranında arttığı haberlerini aldık. Bu pahalılık ve zamların bu kadarla sınırlı kalmayacağını da anımsatalım.

                                               Ortada bir gerçek var: Pahalılık ve enflasyon artacak. Büyüme yavaşlayacak, piyasalarda durgunluk yaşanacak. Bütün bunlar yatırımları vuracak, iş yerleri kapanacak, işsizlik patlayacak. Bütün bunlar da mutfaklardaki yangını körükleyecek.

                                              Geçenlerde usta ekonomist ve gazeteci ağabeyimiz Güngör Uras “Faiz artışı efsane bir ilaç” başlığı altında bir yazı yazdı. Yazıda ekonomideki tehlikeye parmak basılıyor. Faiz artırımının ve dövizdeki yükselişin getirebileceği riskler ortaya dökülüyor. Konumuz içinde olduğu için Güngör Uras ağabeyimizin bu yazısından bazı bölümleri sizlerle paylaşalım:

-Faizin bu kadar yükseltilmesine rağmen ya faiz artışı döviz fiyatındaki tırmanışı önleyemez ise… Ya faizde istikrar sağlanamaz ise…
Faiz ekonomi yönetiminin ihtiyaç duyuldukça kullanacağı bir silahtır. Ama her derde deva bir ilaç değildir. Başbakan faize karşı olduğu için, Merkez Bankası faiz silahını bugüne kadar kullanamadığı için, “faiz” efsaneleşti.” Döviz fiyatındaki tırmanışı durduracak, ani tesir, kati netice gösterecek tek ilaç” olarak öne çıktı.
O kadar ki, faiz artışının yükü sırtlarına binecek olanlar bile, “faiz artsın, faiz artsın” korosuna (faiz lobisine) katıldı.
Unutulan şu:
– Faiz artışının dövizdeki yükselişi engelleyeceği konusunda garanti yok.
– Faiz artırımının ekonomiye getireceği önemli bir yük var. Faiz artırımı ile döviz fiyatları istikrara kavuşsa bile, bugüne kadar döviz yükümlülerinin ve genelde ekonominin sırtına binen döviz riskine ek olarak bir de faiz oranı artınca;
– Hazine daha yüksek faiz ile eski borçları yenileyebilecek. Yeni borçlanmada daha yüksek faiz ödeyecek.
– Daha önce düşük faizli Devlet İç Borçlanma Senetlerini (bonoları tahvilleri) almış olanlar büyük zarara uğrayacak. Çünkü faiz yükselince ellerindeki kâğıtların piyasa fiyatı ucuzlayacak yükü binecek.

2) Yurt içinde bankalardan döviz kredisi kullananların yükü arttı
Yurtiçinde bankalar müşterilerine döviz kredisi kullandırdı. Kullandırıyor. Önceki dönemlerde tüketiciler de döviz kredisi kullanırdı. Ne iyi ki şimdilerde tüketici artık TL ile borçlanıyor. Ama reel kesimin büyük döviz riski var.
– Toplam banka kredilerinin 273 milyar TL’lik bölümü (135 milyar dolar) döviz kredisi
– KOBİ kredilerinin 47 milyar TL’lik bölümü (25 milyar dolarlık kısmı) döviz kredisi yazı da çıksa, tura da çıksa kaybedenler vardır ya… Ayşe Hanım Teyzem işte o durumda. Belki Ayşe Hanım Teyze’min bankadaki 3 paralık mevduat hesabının faizi biraz yükselecek ama faizden gelen parayı, fiyat artışları silip süpürecek.
Ufukta çift dikişli fiyat artışları var (1) Döviz fiyatındaki artışın getireceği fiyat artışı (2) Faiz artışının maliyetlerdeki yükü sonucu ortaya çıkacak fiyat artışı.
Sonuç: Uzun süre dar ve sabit gelirli kesim dünden daha az imkânlarla hayatını sürdürme zorunda olacak. Bütün bunların sonunda ekonomide tüm dengeler yeniden kurulana kadar büyüme yavaşlayacak, piyasalarda durgunluk yaşanacak…
Ne yapalım bu da bizim kaderimiz… On yılda, onbeş yılda bir biz bunu yaşıyoruz.”

e.mail: [email protected]