NEREDEN NEREYE, CENEVRE’DEN LAHEY’E Mİ?

22.1.2014 - mossad agent

Erzurum Kongresi’nde Milli Misak’a temel olan Müdafaa-i Hukuk Nizamnamesi’nin Milli İrade ile ilgili 8.maddesini Mustafa Kemal yazdı.
“Milletlerin kendi mukadderatını bizzat tayin ettiği bu tarihi devirde,merkezi hükümetimizin de milli iradeye bağlı olması zaruridir.
Çünkü milli iradeye dayanmayan her hangi bir hükümet kurulunun kendine göre ve şahsi kararlarına milletçe uyulmadıktan başka haricen de geçerli olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar ki olaylar ve sonuçlarla sabit olmuştur.” dedi.

*
Onca yıl sonra Türkiye’de İslamcılığın siyasi lideri Erdoğan ve dini lideri Gülen ekonomik, siyasal ve toplumsal güç kazandı.
11 yılda, ABD/CIA ve İsrail/MOSSAD’ın desteğiyle tüm sistemi kontrol altına aldılar, Türkiye’de altı üst, üstü alt ettiler.
Görüyorsunuz -işte,paralel yapıda AKP’ye devlet ve cemaate derin devlet kurdular, Kürt derin devletinin de oluşmasına göz yumdular.
Milli Misak’dan gelişen ve demokrasinin dayandığı “Milli İrade” ilkesini yalnızca kendi dünyaları paydaşları ve ayrıkçı Kürtler için üleştiler.
Yeni Türkiye devletini partilerinin ve cemaatin sığ iradesi üzerinde inşa ettiler, bunların dışındakileri dışladılar, ülkenin “Milli İrade”si paramparça oldu.
Bu çerçevede,mevcut Anayasa’ya göre -hâlâ, anayasal suç işliyorlar,fena suçludurlar…

*
Cumhurbaşkanı Esad’ın “Suriye’ye yönelik savaş iki aşamalı oldu. İlk aşamada Suriye devletini birkaç hafta ya da birkaç ay içinde düşürmeyi planladılar. İkinci aşamada terörü desteklediler.Terörle mücadele sona ermeden zaferden söz etmek mümkün değildir” ifadesiyle açıkladığı iç savaşta da “Suriye Milli İrade” si paramparça oldu.

*
İki komşu Türkiye ve Suriye’de “milli irade”lerin çökmesi, dünyanın en tehlikeli bölgesi Ortadoğu’da yer alan tümü stratejik derinlikten yoksun ve saldırıya açık petrol ülkelerinin ekonomilerinin bağlı olduğu petrol ve gaz akışının Hürmüz Boğazı ve diğer bölgesel su yollarından serbest olarak yapılmasına ve küresel istikrar,güven, barışın oluşmasına engel oluşturuyor.
Şimdi, yeni bir plan,ABD’nin tek küresel sistemi içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı ülkelerin benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri yeni bir Avrasya’yı öngörülüyor.
Bu çerçevede -işte, Rusya ile birlikte küresel istikrar, büyüme,güven ve barışı sağlamak üzere -mesela,Ortadoğu’dai İsrail-Filistin arasındaki yeni bir barış planı merkezinde: Yeni Suriye’nin kurulması: İran’ın nükleer programının diplomatik usullerle engellenmesi:Sünni-Şii ekseninde yumuşama oluşmasına çalışılıyor.

*
Yeni Suriye’nin kurulması iç savaşta işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin -varsa, bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleri anlamına geliyor.
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu bileşkeden çıkarılması; Suriye’de ve Türkiye’de yeniden “Milli İrade”lerin inşa edilmesi, bu sistematik hukukun BM merkezinden yeni bir dünya statüsünün oluşmasına yol açması gerekiyor.

*
Bugün Suriyeli taraflar arasında doğrudan görüşmelerin başlatılması,ülke yönetiminin geleceğine ilişkin kararın bizzat Suriyeliler tarafından verilmesine olanak tanıyacak ve Suriye’ye bir “Milli İrade” sonucu verecek Cenevre II Barış Konferansı toplanıyor.
İsviçre/Montrö’de herhangi bir önşart olmadan toplanacak Konferans’ın ilk gününde katılımcı ülkelerin önemli gördükleri konuların tartışılması,
24 Ocak’ta Cenevre’de BM Özel Temsilcisi İbrahimi’nin başkanlığında sürecek görüşmelerde ise Suriyeli tarafların müzakereleri öngörülüyor -iken,
Birdenbire CNN International ve Guardian’ın elde ettiği, Anadolu Ajansı’nın da yayınladığı,muhaliflerin girişimleriyle 500 bin kare fotoğraftan oluşan “Suriye’de savaş suçları” belgeleri -hem kaynakları -hem hazırlayan hukuk firmasının Katar destekli olması -hem de tutarsızlıklarıyla şüphe uyandırıyor ama gündemi de sarsıyor.

*
Dünyada Cenevre II Barış Konferansı öncesinde “Şimdi ne olacak?” sorusu yankılanırken,
“Bu rejim kimyasal silah kullandı.Rejim, bu suçun cezasını çekmeli “düşüncesinden geliştirdiği “Bütün vebalin Esad’a yüklenmesi ve Lahey Adalet Divanı’nda Esad’ın yargılanmasını” savunan,fakat Türkiye’nin “milli iradesi”ni de paramparça eden Başbakan Erdoğan;500 bin kare fotoğrafın verdiği moralledir.

*
Brüksel’de kendisine destek için gelen ve çoğu kefen giymiş taraftarlarına yaptığı konuşmada,”Dünya, birçok televizyon kanalından Suriye’deki vahşeti izledi. On binlerce insanın, şu ana kadar 150 bin insanın 7’den 70’e kadınıyla erkeğiyle nasıl öldürüldüklerini izlediler. Yarın Cenevre-2 toplantısı var. Şimdi biz de Brüksel’den sesleniyoruz: Ey dünya, 150 bin insanın öldürüldüğü Suriye’ye karşı acaba sessiz mi kalacağız? Cenevre-2 ses ver demek zorundayız” diyor.

*
“Suriye’de savaş suçları” belgeleri Cenevre II Barış Konferansı’nın mantığını belirleyen “Suriye’de güvenlik tesis edilmeden reformların yapılamayacağı” esasını ve
taraflardan biri konumunda olan Suriye hükümeti’nin anayasal,kanuni ve meşru sorumluluğu olarak güvenliğin tesis edilmesinde birinci derecede sorumluluğunu tartışmalı hale getirmiştir.
Böylece ulusal bir misak çerçevesinde egemenlik,bağımsızlık,toprak bütünlüğüne tutunan bir konferans ile Suriye’nin siyasi geleceğinin resmedileceği, anayasa ve yargı sistemini öne koyan, siyasi ve ekonomik gereklilikleri belirleyen, siyasi partiler, seçimler,yerel yönetimler ve daha başka konulara ilişkin yeni anlaşmaların sağlanmasının ancak Suriye toplumunun tüm bileşenlerinin temsil olacağı genişletilmiş bir hükümetle yapılması -ardından, anayasanın halk oyuna sunulması öngörüsü yara almış -belki de, çökmüş bulunuyor.

*
Çökmüş ise bunun yerine Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Esad’a dava açması gerekiyor, ama Suriye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye olmaması nedeniyle bir dava açabilmenin ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararıyla mümkün olabileceği bir yola giriliyor.

*
Bu durumda Cenevre II Barış Konferansı sürecini, BM Güvenlik Konseyinde veto yetkisi olan ve yetkisini hep Suriye ve İran için kullanan Rusya ve Çin’in belirleyeceği anlaşılıyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye rejiminin işlediği vahşi cinayetlerin yer aldığı fotoğraflarla ilgili değerlendirmesinde, iki tarafın da savaş suçu işlediğini, ancak bunların ateşkesin sağlanmasının ardından soruşturulması gerektiğini söylüyor -ama;

*
Yine de Rusya’nın ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiği olduğuna dikkat etmek,
Cenevre II Konferansının tıkanması halinde çıkarlarına gelen petrol ve gaz akışının Kuzey Irak,Kuzey Suriye’den Doğu Akdeniz’e akıtılması tercihini doğrultusunda;
Uluslararası Ceza Mahkemesinde Esad’ın karşısına Erdoğan’ı oturtacak, Türkiye’de yeniden milli irade inşasına yol açacak bir siyasete yönelmesine şaşmamak gerekiyor -ki, yakın zamanda göreceğiz…

22.1.2014