“Gerçek Lider oğlunu saklamaz…”

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Azerbaycanlı gazeteci kardeşimiz Azar Hasret, geçenlerde “Gerçek Lider oğlunu saklamaz” başlığı altında bir yazı yayınladı. Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkındaki iddiaların, hukuka taşınmasının önlenmesinin yanlışlığına değinen Hasret Sovyet Liderlerinden Stalin’in vatan ve devlet uğruna oğlundan bile vaz geçtiğini, bunun bir liderlik vasfı olduğunu, bunun aynı zamanda dünya liderlerine örnek bir hareket olduğuna değindi.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu:

Azerbaycanlı Gazeteci Azer Hasret, yazısında komünist diktatör Stalin’i övmüyor. Ancak, söz konusu vatan, millet ve ülkesinin çıkarları olunca, bu liderin oğluna bile acımasız davrandığının altını çiziyor. Bunu da çarpıcı bir örnek olarak gösteriyor.

                                                     Bizim de ilgimizi çeken bu yazıyı, sizlerle paylaşmak istedik. İşte Azer Hasret’in “Gerçek Lider Oğlunu Saklamaz” başlıklı yazısı:

“ 2. Dünya Savaşı Sovyet topraklarına yeni gelmiştir. 1941 yılının 16 Temmuz günü Stalin`in büyük oğlu Yakov Almanlar tarafından esir alınır. Bir süre ondan haber alınamaz. Aradan belli bir süre geçtikten sonra oğlunun esir düştüğü haberi Stalin`e ulaşır. Başteğmen olan Yakov`un esir düşmesi diktatör babayı üzse de “binlerce Sovyet askerinden bir tanesidir, ne yapalım” diyerek geçiştirir.

 

Zaman ilerler, Almanlar`ın çok önemli askerleri Sovyetler tarafına asır düşer. Bu zaman Hitler, elinde Stalin`in oğlunun olduğunu hatırlar ve pazarlık yapmaya kalkışır. Fürer, 1943 yılında Stalingrad (Şimdiki Volgograd) yakınlarında esir düşmüş 6. Ordu komutanı, general feldmareşal Friedrich Wilhelm Ernst Paulus`u geri almak için Stalin`e oğlunu geri verebileceği haberini yollar. Stalin`in cevabı kesin ve kısadır: “Ben bir askeri generalle değişmem! Savaşsa, savaştır!”

 

Böylece 1943 yılının 14 Nisan günü İosif Stalin`in oğlu Yakov Cugaşvili Alman esirliğinde, Sachsenhausen toplama kampında (Konzentrationslager Sachsenhausen) bekçi tarafından vurularak öldürülür.

 

Evet, Stalin oğlunun hayatı söz konusu olsa bele savaş kurallarına sonadek uymayı başarmış, Vatanına, Devletine sona dek sadakatini koruyabilmiş bir liderdir.

 

Şu acı ve ibret verici hikâyeyi anlatmakta amacımız Stalin`i övmek değildir. Tüm Sovyet halkları gibi Azerbaycan Türkleri de Stalin zulmünden nasibini almış ve hiç bir zaman yeri doldurulamayacak kayıplara uğramıştır. Ama her kötünün bir de iyi tarafı olur derler ya. İşte Stalin`in iyi tarafı Vatanı karşısında oğlunu bele kurban vermeyi başarabilmesidir.

 

Şimdi gelelim günümüz Türkiye`sine. Neler oluyor? Ülkeyi yöneten kişi yolsuzlukta şüpheli bilinen oğlunu saklıyor. Veya onun oğlu kendisi saklanıyor. Farkı görüyorsunuz, değil mi?

 

1940`ların Sovyet diktatörü Stalin “savaşsa savaş” diyerek oğluna hiç bir ayrıcalık tanımıyor, 2010`ların Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yolsuzlukta suçlanan oğlunun ortalığa çıkmasını sağlamıyor. Ama aynı emelde suçlanan bir sürü şahıs artık tutuklanmış. Ne bu ayrıcalık, Sayın Başbakan? Nerde Vatan, Millet, İman sevgisi ve dürüstlük? Peki, Müslümansınız, var mı İslam`da böyle davranma hakkı? “Hubbul Vatan min el-iman” (Vatanı sevmek imandandır) demiyor mu Kuranı Kerim? Eee, nerde kaldı iman? Oğlunu saklayan bir başbakan nasıl vatansever olabilir ki?

 

Bir de şu Başbakan Kıbrıs harekâtının askeri, 30 binden fazla günahsız insanın kanını dökmüş terör başı Abdullah Öcalan`ı 1999 yılında ele geçirmiş korgeneral, MHP Milletvekili Engin Alan paşamızı hâlâ hapiste tutuyor! CHP tutuklusu, ardından da PKK`ya karıştığı ortada olan BDP milletvekilleri serbest bırakıldı, ama Engin Alan Paşamız hapisten bir türlü kurtarılamıyor!

 

Yolsuzlukta suçlanan oğlunu saklarsın, terör başını yakalayan Vatansever generalini hapse atarsın, PKK gibi azılı terör örgütüyle pazarlığa oturursun, bir de Vatanı sevdiğini, Millete hizmet verdiğini iddia edersin! Var mı böyle bir şey?

 

Hem ordunun neferi konumunda olan oğlun bu Vatan için general Engin Alan`dan daha önemli birisi mi?

 

Stalin`e bak da örnek al, sayın başbakan. Bakarsın, Stalin gibi azılı bir diktatörü tek bir örneğe göre övecek hale gelmişizdir. Sen de örnek sergile, oğlun ortaya çıksın, suçsuzsa, yüce adalet bunu tespit eder. Suçluysa, Vatanı, Milleti için kendi oğlunu bele bağışlamayacak kadar adil bir başbakan olarak tarihe geç.”

e.mail: [email protected]