ORTADOĞU’NUN ” FAHİŞELERİ ”

YAPILAN BİR ARAŞTIRMAYA GÖRE İSE BUGÜN TÜRKİYE,KADIN HAKLARINDA İNGİLTERE'NİN 100 YIL GERİSİNDE SEYREDİYOR. - 154751

YAPILAN BİR ARAŞTIRMAYA GÖRE İSE BUGÜN TÜRKİYE,KADIN HAKLARINDA İNGİLTERE’NİN 100 YIL GERİSİNDE SEYREDİYOR.

RÜZGARLA SAVRULUNAN NAZLI ÇİÇEK MODUNDAN DERHAL ÇIKILMALI,BİR ŞEY’LER YAPMALI!

 

d9qn9fcevik_kuvvet_polis_gosterici_dayak

 

Kadın !: Mitolojide suyun, ekmeğin, aşın kaynağı, bereket sembolü…Toprağın ta kendisi. Kadın. Kimi hikayelerde ağaç, yaprak, dal, kimisinde bulut, kuş, kelebek. Gür, parlak çimenler onun saçları; papatya, menekşe, erguvan saçlarına yakıştırdığı tokaları.

Mitolojinin abisi dine gelince kadın, sadece anne olunca kadın. Çimen saçları süpürge olmadıkça, ellerini soğuk suya sokmadıkça, sırtını hayat yüküyle eğmedikçe, vasıflarından uzak ikincil bir cinsiyet.

Ortadoğu ve kadın !: Yüzü gülmeyen iki kelime. Yan yana durdukları her cümlede araya bağlaç girip de mani olmasa dövüşlerine, ellerini kana bulayacak olan iki kelime.

Kadın  ve Ortadoğu !: Evveli olmayan iki coğrafya. İkisinin de bedeni yaralı. İkisinin de zihninde İblisler dolaşıyor ezelden beri.

Dün Lübnanlı kadınlar sokaktaydı.

Bu kez dans ettiler.Ülkenin parlamento sözcüsü Nabih Berri’nin evinin tam önünü mesken tutup, kadına şiddetin cezasının arttırılmasını istediler.

Bir hafta kadar önce ise Suudi Arabistan’da 30 kadın tarihte ilk kez şura konseyinde yemin etti. 24 Şubat’ta da göreve başladılar. Tarihte ilke kez olması, tarihini kadınlara borçlu bir devlet için ayıp elbette.

Türkiye’de medya bu kadınların burkalarıyla alay etmekten, kadın kimliklerine vakit ayırmayı akıl edemedi. Halbuki bu 30 kadın, Suudi Arabistan için bir devrim. Arabistan’a bahar gelecekse bu kadınlar sayesinde gelir. Hepimizin aklını kurcalayan soru, zaten krallıkla yönetilen bir ülkede konseydeki kadınların sadece vazodaki çiçekler olarak kalıp kalmayacağı. Ancak eminim ki henüz Suudi kralı dahi kadınların neler değiştirebileceğinin farkında değil. Bizim farkına varmamız gereken ise bu kadınların harem kadınlarına hiç mi hiç benzemediği gerçeği olmalı.

Suudi Kralı Abdullah basına verdiği demeçte şunları söylemiş;

“Asıl görevleri, Suudi kadınlara tıpkı erkekler gibi milli sorumluluklar almaları gerektiğini göstermektir” demiş.

Aslında niyet belli. Bu 30 kadın sadece kendilerine biçilen kılıfa göre hareket etmek durumundalar. Kadınların yer aldığı konseyin durumu da pek iç açıcı değil zaten. Bu meclis kılıklı konseyin yasa tasarısı hazırlama, krala sunma ya da kralın sunduklarına itiraz etme gibi hakları var.

Yani Suudi Arabistan’da sene 1800’lerin sonu şu sıralar. Ne zaman bir istibdat gelir de bu kadınlar görevlerini yapamaz olur, bilinmez ancak bu kadınlar Suudi din adamlarının Twitter’da bas bas bağırdığı gibi “fahişe” değiller.

Kral Saud Üniversitesinden bir öğretim görevlisi, Salih El-Sugair, Twitter’da şunları yazmış.

“Bu makyaj yapan küstah kadınlar toplumun temsilcileri öyle mi? Allah’ım, hayır. Bu kadınlar toplumun kiri.”

Kendi zihni ve vicdanının karasının bu 30 kadının burkasının rengiyle yarıştığı bir adamın sözü elbette mühim değil.

Bir başka tepki “işsiz erkeklerimiz varken neden bu kadınları göreve getirdiniz” şeklinde gelmiş.

Tabi bu kadınların akademisyen kimliği unutulmuş.

Bu öğretim görevlisi, bu adımı “Batılılaşmak” olarak değerlendirmiş ve devam etmiş. “Taviz tavizi doğurur.”

Hepimiz Suudi Arabistan adına zaten bunu umuyoruz. Umarız bu taviz, yeni tavizlere gebedir.

Neyse ki Arabistan’da sadece karşı çıkan güruhtan fazlası var.

Suudi Yazar Maha El-Şahri “Tüm bu açıklamalar ve hakaretler suçtur. Derhal yasal işlem yapılmalıdır” ifadesini kullanmış.Hakkı da var. Eğer bu kadınların konseydeki varlıkları yasayla korunmazsa, çok uzun kalamayabilirler….

Tartışmalar ne kadar da tanıdık. Dejavu yaşatıyor insana. Dejavunun bilimsel açıklaması , beynin o anki görüntüyü hafızadaki bir başka görüntüyle benzerlik ilişkisinden dolayı karıştırmasından ileri geliyor imiş.Buna bakılırsa milli hafızamız bizi 100 yıl öncesine götürüyor.

Suudi Arabistan Türkiye’nin yüzyıl öncesini yaşıyor. Yani kadınlarımız fahişelikten aklanalı bir hayli geçmiş.

                                            

Yapılan bir araştırmaya göre ise bugün Türkiye, kadın haklarında İngiltere’nin 100 yıl gerisinde seyrediyor.

Rüzgarla salınan nazlı çiçek modundan derhal çıkmalı, bir şeyler yapmalı.