Davutoğlu’ndan Esad için “Kötünün iyisi” yorumu…

NECDET BULUZ - davutoglu16701

NECDET BULUZ

 

İç politikada yaşananlar, iktidar-Cemaat çatışması, yoğun gündem nedeniyle neredeyse dışta olup bitenleri göremez hale geldik. Özelikle komşumuz Suriye ve Irak’taki El Kaide gelişmesi hem Türkiye, hem bölge için giderek tehlikeli olmaya başladı. Dünyanın en tehlikeli en acımasız ve yıkıcı İslami terör örgütlerinden biri olarak gösterilen El Kaide’nin Suriye’den sonra Irak’a da kayması ve birçok bölgeyi ele geçirmesi üst düzey gelişen bir tehlike olarak görülüyor.

El Kaide’nin bölgede ve Suriye’de güçlenmesinde Türkiye’nin etkin rol oynadığı söyleniyor. Esad’ı devirmek için Suriye’deki radikal unsurlara Türkiye’den yardım ve desteğin sürmesi ile El Kaide bölgede etkinliğini artırdı. Bir noktada Suriye sınırında ele geçirdiği bölgelerle komşumuz haline geldi. Bu örgütün acımasızlığı, uyguladığı infazlar dünya kamuoyunun da tepkilerini çekince, Amerika Türkiye’nin dikkatini çekmek ve Suriyeli muhaliflere yardımı kesme kararını verdi. Türkiye de ister istemez sınırı bu örgüte kapatmak ve desteği kesmeye yönelik önlemler almak zorunda kaldı.

                                                         EL KAİDE TEHLİKESİ

                                                         Şimdi şu tabloya bakalım:

                                                             El Kaide’ye bağlı cihatçı grup Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) savaştıkları Suriye ve Irak’ta toprak kazanıyor. Bu yerlerde de hemen şeriat düzenini kurup, infazlara başlıyorlar. Örgütün Irak’ın Anbar Eyaletinin Felluce ve Ramadi’de siyah bayrağını dalgalandırmaya başlaması ve dehşet görüntüler endişe ile izleniyor. Hedef Bağımsız İslam Emirliği’ni ilan etmek ve güç kazanmak olarak da değerlendirilebilir.

                                                         Yüzümüzü şimdi de Suriye’ye dönelim:

                                                             IŞID militanları Suriye’de Esad’a karşı savaşan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile de savaşıyor. ÖSO, şimdi Esad’ı bir kenara bırakıp, El Kaide’cilere karşı cepheler açtı. Savaş içinde savaş yaşanıyor. Esad da fırsat buldukça kendisine karşı olan grupları vuruyor ve güç kazanıyor. Özetle, Suriye’deki Esad karşıtları darmadağın oldular.

                                                         SURİYE POLİTİKALARI SİL BAŞTAN

Türkiye ne yapıyor? Dışişleri Bakanı Davutoğlu, yaptığı açıklamada adeta Suriye politikalarında çok önemli bir değişliğe gidildiğinin mesajlarını verdi. Bakan “Suriye’deki radikal unsurlar yanlış yöntemler uyguladılar. Bu tutum da rejimi (Esad) ehven-i şer (Kötünün iyisi) haline getirdi” diyor.

Bu açıklama, Türkiye’nin Suriye politikalarının iflası anlamına gelmektedir. Ne acıdır ki 3 yıldır uygulanan bu politikalarda yanlış yapıldığının geç de olsa farkına varılmıştır. Bugüne kadar o radikal unsurları cesaretlendiren, destekleyen, dünya görüşü ile ters düşen başkaları mıydı? Suriye’deki durumun Libya’dan çok farklı olduğunu görememek, büyük bir yanılgı olmamış mıdır? Bu yanlışlıkta ortaya çıkan fatura bugün Türkiye’ye, hali ile milletimize kesilmektedir.

Başbakan Erdoğan da Tokyo ziyaretinde yaptığı açıklamada “Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olmak gibi bir hedefi yok. Böyle bir hırsımız da yok” diyerek Suriye’de yanlış yaptıklarını ve havlu attıklarını mı ifade etmek istemiştir? Davutoğlu’nun açıklamalarını da buna eklediğimizde Suriye politikalarımızda köklü bir değişikliğe gidileceği görülüyor.

DOĞRUYU BULABİLMEK

Daha önce Davutoğlu da, Erdoğan da bölgede çok güçlü olduklarını, özellikle de Ortadoğu’da “Bölgesel güç” konumuna geldiklerini, oyun kurucu konumuna ulaştıklarını çeşitli açıklamalarda dile getirdiler. Şimdi ise Başbakan böyle bir hedeflerinin olmadığının mesajlarını veriyor.

                                                      Bölgede Rusya-Amerika ve İran etkisini görmezden gelmek, en büyük yanlışlıktır. Dikkat edilecek olursa bu ülkeler bugün neredeyse aralarında “ittifak” yapmış durumdalar. Suriye konusunda da bu üçlünün nasıl bir rol oynadığı da ortadadır. Türkiye’ye söz söyleme fırsatı bile tanınmamıştır. İran-Batı yakınlaşması ise bütün politikaları yere yatırmıştır.

                                                          Biz, o günlerde yazdığımız yazılarda Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin yanlış yolda olduklarını, dış güçlerin buna izin vermeyeceklerini anımsatıp “Özellikle Suriye’de batağa giriliyor” uyarılarında bulunmuştuk. Nitekim dış politikada söz sahibi meslektaşlarımız da, dış basında bölge uzmanları da aynı uyarıları defalarca yazmışlardı. Bu politikalar komşularımızla olan sıfır sorunları da ortadan kaldırdı, her kesimle sorunlu hale geldik. En büyük müttefikimiz Amerika ile bile ters düştük. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, şimdi bunların faturası kesilmektedir.

e.mail: [email protected]