Suriye’deki iç çatışmalar uzadıkça…

NECDET BULUZ - woman 1007603 1280

NECDET BULUZ

 

Yoğun iç gündem nedeni ile yanı başımızdaki Suriye’yi adeta unuttuk. Hâlbuki komşumuzdaki iç çatışmaların uzaması, Türkiye için daha da tehlikeli olmaya başladı. Her şeyden önce sayıları 1 milyonu aşan sığınmacıların yükü, öte yandan Esad’ın konumunu güçlendirmesi, Hizbullah’ın sınır hâkimiyetini artırması, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin daha da tehlikeli bir hale gelmesi, çözülmesi zor sorunları önümüze koyuyor. Esad’a karşı savaşan aşırı İslami gruplara dışarıdan yapılan yardım ve desteklerin sona ermemesi halinde Suriye’de iç çatışmaların kısa süre içinde sona ermeyeceği biliniyor.

ÇATIŞMALAR NEDEN UZAYACAK?

Konu ile ilgili olarak Amerika’da bir akademik araştırma yapıldı. Bu çalışma sonunda yapılan açıklamada “Suriye’deki iç savaşın yakın zamanda bitmesi mümkün görünmüyor” denildi. Peki, iç çatışmalar neden uzayacak? Neden 3 yıldır süren bu çatışmalar bitmeyecek? Yapılan araştırmada bu konulara satır başları ile şöyle yanıt veriliyor:

                                                            “ Çatışmanın devamından beslenen çeşitli gruplar var. Karaborsacılar ve savaş baronlarının aradığı fırsatlar var. Suriye’de muhaliflere yapılan yabancı kaynaklı yardımlar var. Bütün bu unsurları bir araya getirip değerlendirdiğimizde Suriye’deki iç çatışmaların kolay biçimde ve kısa zamanda sona ermeyeceği gerçeğini görüyoruz.”

                                                            Burada dikkat edilecek olursa, savaşın uzamasının en önemli nedeni, muhaliflerin silahlandırılması ve cesaretlendirilmesidir. Bu konuda üstü kapalı da olsa Türkiye’nin üstlendiği role de dikkat çekiliyor. Hazırlanan raporda aynı zamanda Suriye’deki iç savaşı Bosna Hersek, Afganistan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki savaşlarla kıyaslayan çalışmada, “ülke içindeki bölünmeler ve muhalif grupların birbirleriyle savaşması”, “rejimin sivilleri hedef almayı bir taktik olarak benimsemiş olması”, “insani yardımların siyasi amaçlarla engellenmesi”, “savaş ekonomisinin yaratılması” ve “radikal hareketlerin ortaya çıkmasının” bu savaşlar arasındaki başlıca benzerlikleri oluşturduğunun altı çiziliyor.

MUHALİFLER DESTEKLENDİKÇE

Şimdi her şey açık ve net: Görülüyor ki, muhaliflere yapılan dış yardım savaşı uzatıyor. Esad’ın şu aşamada devrilmesi de mümkün görülmediğine göre burada batağa batan ve giderek daha çok sıkıntıya giren tek ülke olarak Türkiye kalıyor. Neredeyse Esad’ın gitmesini bekleyenler bulundukları koltuklardan gitmek üzereler. Tablo komşumuz Suriye’de böylesine tersine dönüyor.

                                                   Amerika’da “Arap İsyanı” adlı kitabın yazarı Marc Lynch Başkanlığında bir araya gelen çalışma grubu üyeleri “Suriye Savaşının Siyasal Bilimi” adlı çalışmada  savaşın kendine has özellikleri ve muhtemel sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer verildi. Çalışmada, savaşta dış güçlerin etkileri, savaşın neden bitmediği sorularına yanıt aranırken, muhalifleri silahlandırmanın olumsuz sonuçlarına değinildi. Suriye’de olayların başlangıcında yeni oluşmaya başlayan muhalefetin bölünmesine dış güçlerin desteğinin neden olduğu ileri sürülen çalışmada, yabancı güçlerin, muhaliflere silah ve mühimmat yardımı yaparak, bu grupları kendi çıkarlarına hizmet eder hale getirdiği belirtildi. Northwestern Üniversitesi’nden Wendy Pearlman, bölgedeki etkin ve güçlü devletlerin muhaliflere yardım ederek savaşın uzaması ve radikal hareketlerin güçlenmesine yol açtığını savunarak, ayrıca mültecilerin barındığı kamplara yaptığı ziyaretlerde, koordinasyon eksikliği nedeniyle düzensiz şekilde dağıtılan yardımların ihtilafı körüklediğini söyledi. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) Roger Petersen da Suriye’deki gibi kanlı çatışmaların halk üzerinde kini ve nefreti artırarak infiale neden olabileceğini kaydetti.

YANLIŞTAN DÖNÜLMELİDİR

Biz, baştan bu yana Türkiye’nin Suriye politikalarını eleştirdik. Yanlışları dile getirdik. İç çatışmaların uzamasının da Türkiye aleyhine olduğunun altını çizdik. Amerika’da yapılan bu çalışma ve açıklanan sonuç görüşlerimizin doğrultusundadır. Hiç değilse bizi yönetenlerin bu çalışma ve raporları iyi değerlendirerek yeni politikalar oluşturmaya yönelmesi zararlarımızı da azaltacaktır.

                                                    Esad’ın ülke genelinde hâkimiyetini yeniden kazanamaya başlaması ve muhalifleri dağıtmaya başlaması da önemli bir gelişme olarak önümüzde duruyor.

                                                    Türkiye, dış politikada da boyunu aşan olaylara giriyor. Müttefiklerimizle bile ters düşülüyor. Belki de bugün yaşananlar, dış dünyanın Türkiye’ye bir uyarısı olamaz mı? Hani Başbakan “Dışarıdan da komplolar hazırlanıyor. Güçlü bir Türkiye istenilmiyor” diyor ya, biraz da yüzünü bu yöne dönse yanlış mı yapar?

e.mail: [email protected]