Nelson Mandela terörist miydi?

Mustafa Kemal Atatürk

Nelson Mandela terörist miydi?

Bu aralar dünyanın dört bir yanında Mandela övülüyor. Türkiye buna dahil, ülkede en çok okunan gazeteler “Dünya ağladı” gibi manşetler vardı. Aslında düşünürsek, bu olay çok ilginçtir. Sırf Türkiye için değil ama tüm dünya için. Nelson Mandela’nın gerçek yüzünü bilen çok az insan var aslında, bu olay çok büyük titizlikle gizlendi.

Bu olay Türkiye için daha da hassas, örneğin Türkiye Öcalan’a “kan kardeşim” diyen, PKK’yı öven, Türkiye’ye “faşist, diktatör ülke” diyen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en onursal ödülü olan Atatürk Ödülü’ne “Kürtleri bastırıp onlara soykırım yapan bir ülkenin hiç bir ödülünü kabul edemem” diyen bu sözde barışcıl adamın neresini övüyor? Cevabı aslında çok basit, batı dünya Mandela’yı övdüğü için Türkiye de övüyor. Sonuçta Türkiye kuruluştan bu yana batı dünyasının (yalakası demiyelim, çok kaba ve argo olacak) takipçisidir.

Baştan başlamak gerekirse, Mandela gençlik yıllarında şiddetsiz eylemlere başladı. Kendisi o dönemde Hindistan’ın Gandi’sini örnek aldığını söyledi. Bu çok güzel tabi ki. Şiddet her zaman ve her yerde yanlıştır. Fakat Mandela öyle düşünmedi. Şiddetsiz eylemleri pek etki yapmayınca, Mandela 1960 yılında US, veya kendi dilinde Umkhonto we Sizwe, adlı terör örgütü kurdu. Bu terör örgütü 50’den fazla bombalı saldırı düzenledi ve bu saldırılarda 200’e yakın (çoğu mahsum) vatandaş öldü. Ayrıca US terör örgütü ‘boyun bağı’ adlı işkenceyi başlattı. Bu işkence şeklinde bir esirin boynuna araba tekeri asılıyor ve yakılıyor. Tekerin yanmasıyla mağdurun boynu ve kafası da yanıyor ve acı içerisinde ölüyor. Bu işkence şekli US tarafından görüntülenip halkı korkutmak için dağıtılmıştır.

İşte bu yüzden Mandela 1963 yılında tutuklandı. Yargılanırken Mandela tüm suçlarını kabul etti, şiddet kullandığını, insan öldürdüğünü, hep kabul etti. İşte bu yüzden 30 yıl hapis cezası aldı Mandela. Onun terör örgütü ise, tıpkı Öcalan ve PKK gibi, saldırılara devam etti. US terör örgütü yaptığı işkencelerle, PKK ile işbirliği ile, yolda döşedikleri mayınlarla ünlendi. Bunu kuran adamı mı övüyoruz?

Neyse, onu da geçelim. 1964 ve 1965 yıllarında Uluslararası Af Örgütü (Amnesty İnternational) Mandela ile görüştü. Kendisine yardım etmek istediklerini ve Mandela’ya sahip çıkabilmek için Mandela’den tek ricada bulundular: “Bundan sonra şiddet kullanmayacaksın ve şiddet kullananları kınayacaksın” ama Mandela bunu ret etti. Sırf bu yüzden Uluslararası Af Örgütü (Amnesty İnternational) Mandela’yı hiç bir zaman “suçsuz mahkum” veya “Düşünce mahkumu” ilan etmedi, edemedi. Bunu Uluslararası Af Örgütü’nün kendi resmi sitesinde okuyabilirsiniz. Bazı söylentilere göre “Bu aklılara şiddet gerekiyor, başka bir dilden anlamıyorlar” dedi. 31 Ocak, 1985 yılında Mandela’ya tekrar teklif götürüldü: şiddetten vazgeçersen sana af çıkarırız. Mandela yine ret etti. Böylece Mandela’nın kurduğu US terör örgütü, Mandela’nın emriyle 1990 yılına kadar insan öldürmeye devam etti. Sürekli “beni serbest bırakana kadar terör devam edecek” mesajı veren Mandela, kendisinin 1990 yılında serbest kalmasıyla US terör örgütünü bitirdi.

Okumaya devam et  Türkiye’yi yakından ilgilendiren Almanya’daki PKK davası başladı

Fakat 1990 yılından sonra da Mandela teröristlere karşı olan sempatisini hiç bir zaman gizlemedi. Öcalan’a sarfettiği “kan kardeşim” sözlerini, Mandela Arafat’a da söyledi. Hatta Mandela Türkiye’ye “faşist, diktatör devlet” derken İsrail’e de aynısını dedi. Türkiye’ye hakaret ettiği gibi, İsrail’e de (haklı veya haksız olarak) etti. İşte bu yüzden İsrail başbakanı ‘para konusu’nu bahane ederek Mandela’nın cenazesine gitmedi. Burada takdir edilecek bir İsrail var, sırf onlar kendilerine hakaret eden ve (en azından 1960 ile 1990 arası, bazılarına göre hala) terör lideri olan birisinin cenazesine gitmeyi ret ettiler. Tüm dünyadan baskı yapılmış olsa da, İsrail gitmeyi ret etti. Şahsen ben de asla terörist bir şahsın cenazesine gitmem.

İsrail cenazesine gitmeyi ret etse de, Mandela’ya doğrudan “terörist” demedi. Bunu diyenler de var ama. Örneğin İtalya ve Belçika’dan bazı siyasetçiler açık açık “bu teröristi anmak istemiyoruz” dediler. Ne yazık bu siyasetçiler derhal görevlerinden alındılar. Şimdi eğer bu kişiler haksızsalar eğer, ve boş yere Mandela’ya “terörist” diyorlarsa neden içerikli olarak yanıt verilmiyor bunlara da, doğrudan işte atılıp görevden alınıyorlar? Nasıl Fransa’da Ermeni Meselesi’ne eleştiri yasaksa (ki gerçekleri söylemek, yani soykırım olmadığını söylemek orada yasak), bu konuda da gerçekleri söylemek isteyenler engelleniyor. Bunu da sorgulamak gerekiyor. Nerede eleştiri yapan biri sözlerle değil de, yasalar ve yasaklarla yanıtlanırsa bil ki orada bir iş var. Batı dünyasında uygulanan bu sansür Mandela’nın imajını zeddelememek için yapılmaktadır. Aslında Mandela’nın gerçek yüzü çok daha farklıdır.

Örneğin Mandela Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek ödülü olan Atatürk Barış Ödülü’nü ret etmişti. Ret ederken Türkiye’nin “cunta rejimi” olduğunu ve “Kürtleri bastırıp onlara soykırım yapan bir ülkenin hiç bir ödülünü kabul edemem” gibi cümleler kullanmıştı. Şimdi 1980 yılında gerçekleşen darbenin, 1992 yılında Mandela’ya verilmek istenen ödülle ne alaka olduğunu anlamış değilim. Demek ki vikipedia o yıllarda olmadığı için, Mandela tarihleri 12 yıl farkla karıştırmış. Olabilir tabi, bu sadece onun biraz yüzeysel düşündüğünü ve Türkiye’ye karşı bir antipatisi olduğunu gösterir. Zaten daha sonra Öcalan’la işbirliği yaptığını, PKK’ya yardım ettiğini, Öcalan’la mektuplaştığını, Öcalan’a “keşke Kenya yerine Güney Afrika’ya gelseydin, ben sana ömür boyu bakardım”, kendi şahsi avukatını Öcalan’a gönderip PKK terör lideri için çalışmasını istediği ve Öcalan’ı överek konuştuğunu 1999 yıllarında öğrendik.

Okumaya devam et  Ya İtalya’da olsaydı

Buradan Mandela’nın gerçek yüzünü görebiliyoruz. Zaten Mandela Güney Afrika’nın cumhurbaşkanı iken Güney Afrika’nın en yüksek onurunu sadece ve sadece Libya diktatörü Kaddafi ve Endonezya diktatörü Suharto’ya verdi. Bunları sorgulamak gerekiyor. 1967 yılında askeri darbe ile başa gelip 1998 yılında kadar başta kalan Endonezya diktatörü Suharto, Doğu Timor adasına saldırıp orada 100.000 mahsum insan katlettikten sonra Mandela tarafından Güney Afrika’ya davet edilip orada törenle karşılandı. Bu tören şimdiye kadar sayılı insanlara yapılmıştır, daha kısa süre önce kanlı bir şekilde 100.000 suçsuz vatandaş öldüren diktatör Suharto bunlardan biriydi. O zaman sormak lazım, bu sözde barışcıl Mandela neden bu soykırımcı Suharto’yu övdü? Cevabı da var, parasız kalan Güney Afrika rejimi parasız kalınca Suharto’nun Mandela’ya iki defa para verdiğini ve bu paranın toplam 60 milyon dollar olduğu ortaya çıktı. Daha sonra Suharto gibi, Güney Afrika ödülü olan Libya diktatörü Kaddafi’nin de Mandela’ya para ödediği ortaya çıktı. Kaddafi 1979 yılında askeri darbe ile başa gelip 2011 yılında kadar Libya lideri olup 2011 yılında öldürülmüştür. Mandela o zaman da Kaddafi ile ilgili “Kaddafi’ye asla sırtımı dönmem” demişti.

Şimdi Türkiye’de askeri darbeyi eleştiren ve sadece bir kaç yıl başta kalan askerleri eleştiren Mandela, neden 31 ve 32 yıl başta kalan darbecileri destekleyip ödüllendirdi? Bunları sorgulamak gerekir.

Unutmayalım ki, Mandela sırf Kaddafi ve Suharto diktatörleriyle iyi ilişkiler kurmadı. Nedense Mandela’nın en büyük dostları genelde diktatörlerden oluşmaktaydı. Örneğin Kübalı Fidel Kastro da bunlardan biriydi ama hadi onu geçtik ki bir çok insana göre Kastro diktatör değil.

Şimdi Mandela kendisini terör lideri Öcalan ile karşılaştırırken, bazı insanlar Mandela’yı Atatürk’le karşılaştırmaktadırlar. Mandela’yı Atatürk’le karşılaştırmak Atatürk’e resmen hakaret efendim. Mandela bir terör örgütü kurdu. Bu terör örgütü 50’den fazla bombalı saldırıda 200’e yakın (çoğu sıradan vatandaş, zenci ve ak dahil olmak üzere) insanın ölümüne neden oldu. Bu yüzden tutuklandı ve 30 yıl hapiste kaldı. Yargılanırken Mandela tüm suçlarını itiraf etti. Böylece Büyük Britanya ve Amerika Birleşik Devletler gibi bir çok ülke Mandela’yı terörist olarak kabul etti. ABD ancak 2008 yılında Mandela’nın “terörist” statüsünü değiştirdi. Tekrarlıyorum: Mandela gibi bir yargılanan teröristi Atatürk’le mukayese etmek doğrudan yanlıştır. Yanlış olmakla beraber Atatürk’e hakarettir. Atatürk hiç bir zaman terör örgütü kurmadı, ayrıca rastgele çöp kutularına bomba bırakıp alışveriş yapan insanları vahşice katletmedi.

Ayrıca kişilik olarak da bu iki insan çok farklıydı. Atatürk mütevaziliği ile bilinirken, Büyük Britanyalılar Mandela’yı bencil ve narsişt biri olarak tanıdılar. 1990 Yılında Londra’yı ziyaret eden Mandela, 1987 yılında Mandela’nın örgütüne “terör örgütü” dediği için İngiltere başbakanı bayan Margaret Thatcher’le görüşmeyi ret etmişti. İngiltere’de bir çok milletvekili ile görüşüp başbakanla görüşmeyi istemeyen Mandela, geçmişte olanları unutamayan ve bu yüzden kin ve nefret besleyen biri olarak tarihe geçti.

Okumaya devam et  İSRAİL, İRAN, PAKİSTAN AFGANİSTAN

Barışcı olarak bilinen Mandela, ayrıca cumhurbaşkanı iken özellikle Güney Afrika ordusuna para harcadı ve kurduğu US terör örgütünün üyelerini Güney Afrika’nın ordusuna kattı. Örneğin, sırf 1998 yılında fakirlik sorunu olan Güney Afrika, corvette savaş gemileri ve deniz altı savaş gemileri gibi savaş araçlara toplam 38 bilyon dolar harcadı. Bir yılda!

İşte bu yüzden başta Hollanda olmak üzere, dünyanın dört yanında eylemler oluyor Mandela’ya karşı. Hollanda’nın Utrecht kentinde ‘Nelson Mandela köprüsü’ olarak bilinen köprüye eylemciler ‘Katil Köprüsü’ diye pankart astılar. Aynı eylem Hollanda’nın Zoetermeer kentinde de yapıldı. Bu gruba göre Güney Afrika’da cumhurbaşkanlık yapan Mandela ve onun ANC adlı siyasi partisi ak tenlilere ırkçılık yapmaktadır. Bu nedenden dolayı 450.000 ak tenli Güney Afrika’da aç ve işsiz durumda. ANC’in ırkçı davranışlarının son örneği ise “Öldür çiftçiyi (aklılar), öldür onu!” başlıklı şarkısı. Güney Afrika’nın hakimi bu şarkıyı “ırkçı” olarak nitelendirip “ırkçı propagandası” ilan etmesine rağmen, Mandela’nın partisi bu mahkeme kararına uymayacağını ve şarkıyı söylemeye devam edeceğini açıklamıştır. Ne tuhaf, bir parti kendi ülkesindeki hakimleri takmayıp istediğini yapınca ne deniliyordu? Bir hatırlatma yapalım: diktatörlük deniliyordu buna.

Düşünün, Türkiye’de hükümet partisi olan AKP resmi şarkı olarak “Öldür Kürtleri, öldürün onları!” diye bir şarkı bestesi yapsa, ne düşünürsünüz? Peki bunu yapan Mandela ve onun ANC partisi neden “barışcıl partisi” oluyor? Bütün bunları yaptıktan, ve dedikten sonra Mandela “ama artık barışcıl” olsa ne yazar? Öcalan da şimdi barış istiyor sözde, ciddiye alabilir misiniz? Mandela, Öcalan, Bin Laden hepsi aynı kefededir. Bin Laden’in son sözleri de “durun, öldürmeyin beni, görüşmek istiyorum” imiş. Ona da mı Barış Ödülü verip uluslararası cenazı töreni hazırlayalım şimdi?

NOT
Mandela sağ iken de bu bilgileri insanlarla paylaştım, yazılar yazdım (AIP sitesinde Hollandaca yazılarım var bu konuda). Mandela öldüğü için arkasından konuşmak gibi olmasın yani. Ayrıca Apartheid rejimi derinden kınan birisi olarak, keşke şiddet ve terör eylemleri değil de şiddet kullanmayarak Apartheid’e karşı uğraş gösterenlere saygı göstersek diyorum. Bunlardan belki en güzel örnek Güney Afrikalı Desmond Tutu’dur.