Bugünkü yazımın konusu tarihteki ilk yağcılık örneği. Yanlış okumadınız, ayrıca rüşvet verme olayı da. Sümerler iyi ki yaşadıkları tüm olayları ve bilgileri çivi yazılı tabletlere aktarmışlar, bu sayede bizden önce neler yaşanmış gayet güzel bir şekilde öğreniyoruz.
Konumuz hakkında biraz bilgi verelim. Konu bir öğrencinin babasıyla, öğretmeninin arasında geçiyor. Parçalar halindeki çivi yazılı tabletler bir araya getirilip 1909 yılında kopyalandı ve yayınlandı. Daha sonra başka konunun uzmanları da üzerinde çalışma yaptılar fakat yazılardan bir şey anlaşılamadı. Fakat 1938 yılında Samuel Noah Kramer, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde iyi korunmuş bir versiyonunu bulunca gerçek ortaya çıktı. Bu bir “okul günlüğü” idi. Bakalım konumuzla ilgili neler yazılmış.
Tabletin ilk kısmında bir öğrencinin okul hayatıyla ilgili olaylar soru cevap şeklinde anlatılmakta. Fakat esas konumuzla ilgili kısma gelince olay şöyle anlatılıyor.
Belli ki o gün öğrenci için kötü geçmişe benziyor. Okulda; konuşmak, ayağa kalkmak, kapıdan çıkmak gibi düşüncesizlikler yaptığı için çeşitli öğretmenlerinden sopa yemiş. En kötüsü ise öğretmeni ona “yazın kötü demiş” ve sopayı yemiş. Bu sopa olayı çocuğun fenasına gitmiş ve babasına öğretmeni eve davet edip biraz hediye ile yumuşatmanın “iyi bir fikir” olacağını söyler. İşte bu tarihte “ilk yağcılık” olayının örneğidir. Metin şöyle devam eder.
“Baba, çocuğun söylediklerini dikkate aldı. Öğretmen okuldan getirildi ve eve girer girmez baş köşeye oturtuldu. Öğrenci ona eşlik etti, hizmette bulundu ve tablet yazma sanatı hakkında öğrendiği her şeyi babasına bir bir saydı.”
O zaman babası öğretmene şarap ikram eder, ziyafet çeker.
“onu yeni giysilerle donattı, bir armağan sundu, parmağına bir yüzük taktı.” Bu cömertlik karşısında çok mutlu olan öğretmen, şiirsel sözcüklerle gözü yükseklerde olan öğrencinin güvenini tazeler. Bir kısmı şöyledir:
“Delikanlı, sözlerimi tuttuğun, kulak ardı etmediğin için, yazmanlık sanatının zirvesine erişesin, hakkıyla bu sanatın üstesinden gelesin… Kız kardeşlerinin önderi sen olasın, arkadaşlarının başı sen olasın, öğrencilerin en yükseği sırasına yerleşesin… Okul etkinliklerini çok iyi yerine getirdin, bir bilgi adamı oldun.”
Öğretmenin bu coşkulu sözleriyle çivi yazılı tablet sona erer. Anlatılanlar günümüz için de tanıdık geldi değil mi. Demek ki binler sene geçmesine rağmen fazla değişen bir yok.
Sumerler, onlardan daha çok öğrenecek şeylerimiz var. Keşke Irak’ta kargaşa olmasa, keşke bilime daha çok önem verip, arkeolojik kazılara devam edip diğer tabletlerde bulunabilse idi. Batılı devletler her şeyi kendilerine saklama gibi huyları da olmasaydı. Örnek vermek gerekirse Philadelphia Üniversite Müzesi’nde Sumerlerin kullandıkları ilaçlar hakkında bir çiviyazılı tablet vardır. Bu tabletin çevirisini yaptıkları halde yayınlamamışlardır. Bunda art niyet yok mudur? Bunun haricinde İstanbul Arkeoloji Müzesi depolarında Muazzez İlmiye Çığ’ın tasniflerini yaptığı yüzlerce tablet çevirisinin yapılmasını beklemektedir. Bir tarafta çevirisi yapılıp saklanan tabletler, diğer tarafta ise ilgilenilmeyen tabletler. İşte dünyamızın hali. Diğer yazılarımda görüşmek üzere esenlikle kalın.
Dip.Ark. Kadir YILDIRIMSAL
e-mail: kyildirimsal@istanbul.com
Yazıları posta kutunda oku