YAVUZ SULTAN SELİM VE FIRILDAK

Billahi ben de Yavuz Sultan Selim'in yalancısıyım: - iran
,

Billahi ben de Yavuz Sultan Selim’in yalancısıyım:

 

“Sanma şahım / herkesi sen/ sadıkane/ yar olur

Herkesi sen/ dostun mu sandın/ belki ol/ ağyar olur

Sadıkane/ belki ol /alemde bir /dildar olur

Yar olur,/ ağyar olur,/ dildar olur,/ serdar olur.”

(Y.S.Selim)

ağyar= yabancı dildar=gönül alan;sevgili serdar=asker; komutan

 

Şimdicik bu muhteşem şiiri bir de “/” ile ayırdığımız yerlerden, yukardan aşağıya doğru bir okuyun da, dideleriniz hem yaşarsın hem de “Vezn-i aher” nasıl olurmuş bir görsünler.

Amma ve lakin,Yavuz Sultan’ımız devrinde kadınlar katiyyen asker olamadığına göre, amanın yoksam Yavuz’umuzun “serdar” sevgilisi.. töbeler olsun..er kişi miydi ?

Saniyen, Yavuz’umuz bir başka şiirinde ise, yalanım varsa gözüm çıksın;

“Ben yatam layık mı ol karşımda ayağın dura

Serv-i nazıma deyin ben öldükte namazım kılmasın”

(Y.S.Selim)

Serv-i naz = Uzun boylu sevgili

Kadın kısmı katiyyen cenaze namazı kılmadığından ayakta namaza duran sevgili sakın ola.. vay başımaa..er kisi mi ola ki ? Fakirin ölüp gittikte yatacak yerimiz yok billa.

Oldu olacak, Selim Han’ımızın güzel bir suretini de risalemize eklemişizdir ki bu da guşumuza menguş (kulağımıza küpe) ola.

18 Haziran gecesi semaya bakanlar Çulpan’ımızın (Venus) önce ay dedemiz arkasına saklanıp az sonra da alt ucundan “ce-eee” diyerekten çıktığını görmüşlerdir haliyle. “Occultation” ya da “örtülme” tesmiye edilen bu durumu görmeyen varsa deyu, bu görüntüyü sevabımıza iş bu risalemiz mabadına eklemiş bulunmaktayız.

Mademki yeri gelmiştir, birkaç yıl mukaddem bizzat başımıza gelmiş, gülmeye müstehak gerçek bir fıkrayı da nakledelim istedik. Muhterem zevcemiz (eşimiz) Nilüfer ile bir tıp toplantısına gitmiş olduğumuz, “San Diego” nam Amerikan şehrinin okyanus sahilinde gördüğümüz bir renkli dükkana girmemizle dükkanın sadece uçurtma, fırıldak, maytap misali eşya ticaretinde olduğuna şaşmakla, dükkancıdır, fakire bakıp yaşımıza başımıza kılığımıza uygun, güneşimizin yedi rengini muhteva bir renkli fırıldağı takdim edince, “oh ne güzel motorumuzun kıçına takar fırıl fırıl döndürerekten göl üzerinde herkeslere hava atarız” muradıyla fırıldağı almış idik. Fenton gölümüze geldikte, fırıldağı gemimiz kıçına takip sırıtaraktan tenezzühe (gezintiye) çıkmamızla, fırıldaktır, fır fır bir dönmekte ki, Mevlevi dervişi kaç para. Derken bizi gören gençten iki adet, ayıptır söylemesi, “jet skici”, motorumuz etrafını tavaf (etrafını dolaşma) ile çığlıklar atıp bize “V” şeklinde el işmarı etmekle, biz dahi sevincimizden “V” işmarını aynen iade etmiş idik. Göl ortasına yaklaştıkça, teşvik ve tezahüratın haddi ve hesabı olmayıp, lakin tek tük de olsa bazı kendinden bihaber kimesneler (kendini bilmez kimseler) ise bizden yana, “tüh Allah belanızı versin” anlamına el peşrevleri çekmişler idi. Bu mihval üzre nice günler tenezzühat (gezintiler) geçirmiş olup, artık bizi görenlerin çığırtmalarına iyicene alışmakla biz dahi kendileri ile çığırtma ve hatta korna ile muhabbet teati (sevgi değiş tokuşu) etmekte idik. Haftalar sonradır ki, bir gün karaya çıktığımızda kapı komşumuz bizi sırıtaraktan karşılayıp, “Yaşından başından da mı utanmamaktasın bre harif; senin komşun olmaktan hicab etmekteyiz, ibneysen ibnesin..ne diye reklam edersin” anlamına, İngilizce dilinde ” I sincerely congragulate you for getting out of closet” demesiyle, biz ise anlayışımız kıtlığından, kelamının esbab-ı mucibesini (nedenini) sual etmemizle, komşudur, “Gök kuşağı renkli fırıldağın eşcinsellerin evrensel sembolü olduğunu” eyitmesiyle. .bu laf pek hoşumuza gelmiş olsa da, fırıldağı apar topar yerinden sökmüş idik.

21 Haziran’da en uzun gün oluncaya kadar sevgili güneşimiz her günün ortasında az biraz daha yükselir, taa ki 21 Haziran’da en tepeye ulaşıp adeta az bir duraklamasıyla, 22 Haziran’dan itibaren ise her geçen günün ortasında daha da az bir yüksekliğe çıkaraktan yılımızı bitirir. Güneşimizin 21 Haziran’daki bu duraklaması, “SOLSTICE” tesmiye olunur ki Latin dilinde “duran güneş” demek olup biz ise “Gün dönümü” tabir etmekteyiz. Ozan Sekspir’in “Mid summer’s night” nam sahne oyunu ahacık bu günde geçer ki, seyrine doyum olmaz.

Gözleriniz hep yükseklerde olsun.

Hakir-i pür taksir, Timur

www.timursumer.com

Okumaya devam et  Çanakkale’de Yüzü Parçalanan Asker