TAYYİP SAVAŞTA

Mustafa Kemal Atatürk
  • TAYYİP SAVAŞTA

    Rusya Devlet Başkanı V. Putin, Suriye krizinde kimyasal silahların durumu etrafından gelişen çözüm planı ve sürecinin, BM Güvenlik Konseyi’nin Hindistan,Brezilya,Arjantin,Endonezya ile kollektif çabasının eseri olduğunu söylüyor.
    “Suriye’de kimyasal silahların imhasıyla ilgili çalışmaların şimdi nasıl yürütüldüğüne bakılırsa doğru yolda olduğumuzu söyleyebiliriz.Yine de ABD gibi biz de güç kullanımını dışlamıyoruz” derken,Güvenlik Konseyinin kararına bağlılığını ve kollektif kararlılığa işaret ediyor.

    *
    Güvenlik Konseyi kararı zımnen, Devlet Başkanı Esad’ın devrilmesi halinde Suriye’nin etnik ve dini kimlik temelinde bölüneceği,ülkenin 14 eyaletinin 13’ünde faaliyet gösteren Sünni İslamcı radikalizmin bölgede başlıca aktif güç haline gelmesinin önlenmesini de kapsıyor.
    Ortak mücadeleye Sünni radikalizmin Batılı camiayı ve ilişkili bölgeleri, Kuzey Kafkasya- Orta Asya’da Rusya’yı, bölgesinde İran’ı tehdit eder duruma yükselmesinden duyulan endişe,
    Başta Türkiye’de AKP hükümeti olmak üzere İslam ülkelerinde iktidara ulaşmış İslamcıların,ülkelerinde kendilerini Batı’nın bir parçası olarak gören siyasal eliti reddedişi,
    İslamiyet’in sadece bir din değil topyekün bir hayat tarzı olduğu algısı ve onun emirlerinin ne pahasına olursa olsun İslam hukukuna ve Allah’ın egemenliğine dayalı bir devletle yerine getirilebileceği fikri, zemin oluşturuyor.

    *
    Radikalizm ile ortak mücadelede, Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi tecrübesini El-Yevm gazetesine açıklıyor.
    General Sisi 2012’de,”Müminler, kendi sorunlarını ancak şeriatın tesisi aracılığıyla oluşacak ve onunla başarı şansı bulacak bir İslami ideoloji oluşturmak suretiyle çözebileceklerdir” inanışı temelinde oluşturulan anayasanın, Müslüman Kardeşler örgütünün dini ve ideolojik yapısını gösterdiğine değiniyor.
    “Silahlı Kuvvetler, yönetime müdahale ederken milli güvenlik ve ülkenin menfaatini gözetti.
    Eski Cumhurbaşkanı Mursi kendi kişilik özellikleri, gerçek hedefleri, bağlı olduğu teşkilatla ilişkisi yüzünden ülkenin menfaatlerine değil, ideolojik yapısı sorunlu,milli boyutu olan konuları idrak edemeyen Müslüman Kardeşler Örgütü’nün menfaatine öncelik verdi.
    Ülke ya Müslüman Kardeşlerin ideolojisiyle yönetilecekti -ki bu imkansız- ya da Müslüman Kardeşler örgütü dini ve ideolojik yapısından sıyrılarak devleti gerektirdiği gibi yönetecekti” diyor.

    *
    Bu tablonun önünde Times gazetesinde Rosemary Righter’ın,”Diktatörlüğün korkusu Türkiye’nin üzerinde. Erdoğan’ın skandala dönüşen adaletsiz davaları, İslamî faşizmin işareti” görüşüne yer veriliyor.
    “Devlet kurumlarının İslamlaşması ve tartışma özgürlüğünün de kaybolması AKP’nin İslam’la demokrasiyi birleştirdiği iddiasını çürütüyor”deniyor.
    Batı’da radikalizm ile ortak mücadele doğrultusunda bu ve benzeri görüşlerle kamuoyları oluşturulurken;

    *
    Mısır eski Cumhurbaşkanı Mursi’den sonra Başbakan Erdoğan’ın Sünni İslamcı ideolojisine de ortak mücadele açıldığını görmek gerekiyor.
    İyi ama Erdoğan, İslamiyet’in topyekün hayat tarzı idealinde mutlakiyetçi ve yöneticiliğine itaat ister bir uslûpla açılan mücadeleye mukabelede bulunuyor.
    Bazen, Mısır’da yaşananlara “Şehadete inanmış bu insanlar, er veya geç Mısır’da bu demokratik haklarının neticesini de alacaklardır. Batı bunu anlamak durumundadır. Nitekim bu konuda Batılı ülkeler -eğer, samimi davranmazlarsa artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlanacaktır” yollu sert yanıtlar veriyor.
    Bazen,Dışişleri Bakanı J.Kerry’nin Suriye’nin kimyasal silahları imha etmeye başlamasından övgüyle bahsetmesi ardından ABD diplomasisinin Esad rejiminin de içinde olacağı bir çözüm fikrine meyletmesine ve Esad’ın daha uzunca bir süre iktidarda kalacağının anlaşılması üzerine,Esad’ı devlet adamı olarak değil terörist olarak gördüğünü söyleyerek BM Güvenlik Konseyi kararını tersliyor.

    *
    Çünkü Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen ile birlikte -bir zaman,ABD’den aldıkları destekle,Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyetini sonlandırmış ve yerine ileri demokrasi başlığında totaliter,Sünni İslamcı-liberal polis devletine dayalı İkinci Cumhuriyeti oluşturmuştur.
    Şimdilerde İkinci Cumhuriyet’te AKP ile cemaatin birbirine geçmiş koordinasyon, sorumluluk,denetim ilişkilerinde ya da, devletin derin yapılanmasında görünmezlik, o görünmezliğin gösterdiği istikamette devletin görünür yüzünde tümüyle Sünni İslamcı-Liberal hedefe hizmetkâr yeni yasama,yürütme, yargı, asker, tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte sivil toplum örgütleri yol alıyor.
    Hem Türkiye’de -artık, değiştirilen sosyolojilerde bireysel dini duyarlılıkları ağır basan insan tipi yerine siyasal manada dini anlayışları ön plana çıkaran ve cemaatleşmenin ötesinde partileşmiş,hedefini kendi radikal dini referanslarında belirleyen insan tipi yetiştiriliyor,cihad ordusu büyütülüyor.

    *
    Erdoğan ve Gülen’in İslamcı idealde oluşturduğu koreografiyle Türkiye, reddedilmesi halinde uluslararası ekonominin,siyasetin,sosyo-kültürel yapının her an kırılacak fay hattıdır.
    İslamcı hedefler doğrultusunda uluslararası her türlü ticarette,banka-finans,enerji,ulaştırma hareketleri ağını çökertecek en büyük siber silahtır!

    *
    Mısır eski Cumhurbaşkanı Mursi bunu başaramadığı için düşürüldü.
    Fakat Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen’in bir merkezden denetlediği ve yürüttüğü koca bir Türkiye -işbu,karşı devrimci kurumlaşma üzerinden,
    BM Güvenlik Konseyinin kollektif kararı olan Sünni İslamcı radikalizminin tasfiye edilmesi mücadelesine bu büyük güçle karşı duruyor.

    *
    Din’in toplumsal bir bağ ve duyarlık yarattığı kabul ediliyor ama toplumsal davranışı ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olması -hâlâ, çağdaş dünyada “Karşı Devrim” olarak anılıyor.
    Kimse Erdoğan’ın ulaştığı gücü küçümsemiyor- ama,
    Ulu önder Atatürk, “Bizim milletimiz vatanı için, özgürlüğü ve egemenliği için özverili bir halktır; bunu kanıtladı. Milletimiz, yaptığı devrimlerin kıskanç savunucusudur da. Benliğinde bu erdemler yerleşmiş bir milleti, yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz” diyor…
    Bu gücün kollektif hareketi için nasıl ivmelenmesi gerekiyor?

    10.10.2013

Okumaya devam et  ABD’nin yaptırım kararları! Halkbank davası…