Savaşa neden bu kadar meraklıyız?…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

                                           Suriye’de 2,5 yıldan bu yana süren iç çatışmalar ve krizden en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olduğunu biliyoruz. Bu kriz derinleştikçe, bizim de bundan daha fazla etkileneceğimiz kaçınılmazdır. Buna rağmen, Suriye’deki iç çatışmaların sona ermesi konusunda siyasi çözüm yerine, çatışmaları daha da hızlandıracak bir politika uygulamamız bizi bu batağın içine daha da çekmiyor mu?

                                          Suriye sınırında bir Suriye helikopterinin Türk savaş uçaklarınca düşürülmesinin yankıları sürüyor. Başbakan da, Dışişleri Bakanı da, önüne gelen her yetkili “Bizi tehdit eden sınırımızdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı şiddetle karşı koyacağız” diyor. Savaş tamtamları çalanların da giderek çoğaldığını görüyoruz.

                                              BÖLGEMİZ ÇOK SIKINTILI

                                                 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de New York’ta gazetecilerle yaptığı toplantıda “Savaşa hazırız” diyor. Bu açıklama öylesine itici, öylesine rahatsız edici ki, kendisini dinleyenlerde bir şok etkisi yarattığını da sanıyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanı gibi çok önemli bir görevde bulunan kişinin savaştan söz etmesi hiç kuşkusuz yadırganacaktır.

                                                  Neden savaş? Tüm dünya, Suriye’deki krizin daha da derinleşmemesi için barış konusunda anlaşırken, Suriye’ye yapılması planlanan askeri operasyondan da vaz geçilmesi biz yönetenlere bir mesaj niteliği taşımıyor mu? 

                                               Şu noktaya dikkatleriniz çekelim:

                                                  Dünya’da ne kadar terörist grup varsa, bugün Suriye’de Esad’a karşı savaşıyor. 20 ülkeden 50 bin terörist grubun Suriye’de bulunduğu vurgulanıyor. Bunun da gelecekte bölgede büyük sıkıntı yaratabileceği ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Gül, bunu bilmiyor mu? Çok iyi biliyor. Şu açıklaması da bu endişesini gösteriyor:         

                                                “ Bizim için Suriye bir Milli güvenlik meselesidir. Radikalizm ve terörizm Türkiye’nin en önemli konularıdır. Bölgeye tehdit olacak bir yapılanmayı asla tolere edemeyiz.”

                                            AZILI TERÖRİST GRUPLAR VAR

                                               Esad’ı bir an önce devirmek amacı ile dünyanın hemen her noktasından aşırı İslami grupların eğitimini, silahlandırılmasını, Suriye’ye geçişini kim sağladı? Bu aşırı terörist grupların arkasında duran kimler? El Kaide Suriye’de insanın kanını donduracak katliamlara imza atıyor, bunu diğer aşırı gruplar izliyor. İran destekli Hizbullah boş mu duracak? Esad’ın artık gidip gitmemesi o kadar önemsenmiyor. Esasında Esad sonrası Suriye ve bölgede ne olup, ne biteceğinin hesapları yapılıyor. Aşırı İslamı grupların Türkiye de dahil çok büyük tehlike oluşturacağı söyleniyor.

                                              O nedenle Cumhurbaşkanı Gül’ün ağlamasına, şikâyette bulunmasına gerek görmüyoruz. Gül, makamının verdiği gücü elinde tutabiliyorsa, Türkiye’nin baştan bu yana izlediği yanlışlarla dolu Suriye politikasına müdahale edebilirdi, etmedi. Dış politika konusunda deneyim sahibi olan Gül, bölgede büyük tehlike oluşturacak aşırı İslami grupların varlığını bilmiyor muydu? Bunlara her türlü desteğin AKP Hükümeti tarafından verildiğinden haberi yok muydu? “Savaşa hazırız” diyerek uygulanan bu yanlış Suriye politikasına destek vermiş olmuyor mu?

                                                     SAVAŞI KİMSE İSTEMİYOR

                                                         Dikkat edin, Suriye ile savaşmayı en fazla bizi yönetenler istiyor. Kamuoyunun isteklerine önem veren yok. “Suriye ile savaşalım mı?” diye bir çağrı yapılsa, bu kamuoyuna sunulsa sonucun ne çıkacağı bilinmiyor mu? Dünya kamuoyunun % 72’sinin bile istemediği bir savaş bize ne kazandıracak? Suriye ile bir savaşın bizim için kurulmuş bir tuzak olduğunu da mı göremiyoruz?

                                               Zaten Suriye konusunda Türkiye masaya bile alınmadı. Karar vericiler Amerika ve Rusya’dır. Bize işin hamallığını ve taşeronluk kısımlarını veriyorlar. Suriyeli sığınmacıların bütün yükü omuzlarımızda mı, değil mi, biz buna bakarız. Suriye ve Mısır’daki yanlış politikalar nedeni ile Türkiye’den 4 milyar Dolar çıktı mı çıkmadı mı? Bu paralar hepimizin cebinden çıkmıştır ve çıkmaya da devam ediyor.

                                                        Çatışmaları sona erdirecek, siyasi çözüm konusunda Türkiye’den hiçbir hareket, hiçbir hamle olmadı. Bu da ayrı bir yanlıştır ve bunun bedelini de ağır biçimde ödemekteyiz. Bu politika, bizi sadece Suriye sorunu ile baş başa bırakmıyor, müttefiklerimizle de, komşularımızla da, tüm dünya ile de ters düşmemize neden oluyor. Biz ise hala “savaşa hazırız” naraları atıyoruz.  

e.mail: [email protected]