BM,YENİ DÜNYA STATÜSÜ VE TÜRKİYE

12.9.2013 - mossad agent

ABD Başkanı B.Obama, Rusya’nın Şam yönetimine kimyasal silahları BM’e teslim etmesi için baskı yapmasını kabul ettiğini söyledi.
Bu gelişmenin ne kadar ciddi olduğunun değerlendirilmesini Dışişleri Bakanı J.Kerry’nin yapacağını belirtti.
J.Kerry, 9 Eylül’de Amerikan hükümetinin savaşın Suriye halkına bir faydası olmayacağının bilincinde olduğunu ve Suriye’nin kimyasal silah stoklarından vazgeçmesi durumunda ABD müdahalesinin olmayacağını söylemişti.
Şimdi Dışişleri Bakanları S.Lavrov ve J.Kerry, Perşembe günü Cenevre’de Rusya’nın Suriye yönetimiyle görüşerek kimyasal silahların uluslararası kontrole devretme önerisine ilişkin somut planını görüşme hazırlıklarındadır.

*
Suriye iç savaşı ardından bölgenin askeri ya da siyasi çözümle barışa evrilmesi için atılan her adım,Türkiye’de Başbakan Erdoğan’ı “olmak ya da olmamak” nafilesinde ilgilendiriyor.
İç Savaşa ait hologramın kısaca hatırlanması dahi bu iddiayı teyid etmektedir -bakınız;çok yakın bir geçmişten bugüne hologram,nasıl akıyor?

*
ABD, F.Gülen ve R.T.Erdoğan’ın dinin demokrasiye aykırı olmadığı yargısına tanıdığı krediyle İslam Birliği’ne model ettiği Türkiye’de ve bir çok İslam ülkesinde toplumların -bir zaman sonra, çağdaş düzeyi sorgulama, yakalama ve aşma anlayışından koptuklarını ve taassuba yöneldiklerini -ancak,
Eylül 2012’de İslam düşmanlığını işleyen bir filmin servis edilmesiyle başlayan ve İslamcı teröristlerin Libya Bingazi’de ABD Konsolosluğuna saldırması ardından protestoların Mısır’da,Irak,İran,Yemen,Sudan, Fas,Tunus,Afganistan,Pakistan,Bangladeş,Hindistan,Endonezya, Malezya’da ve bir çok Avrupa başkentinde genişlemesini gördüğünde farketti; mücadelede ile geçen onca yıl sonra gördüğü İslamcı radikalizmin mevcut boyutundan dehşete düşüldü.

*
Obama “ABD’nin Asya’dan Afrika’ya,Amerika’dan Yakın Doğu’ya kadar sadece demokrasiyi desteklemeye devam edeceğini” ilan etti.
Ulusal İstihbarat Başkanı J.Clapper, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesi halinde Suriye’nin etnik ve dini kimlik temelinde bölüneceğini,ülkenin 14 eyaletinin 13’ünde faaliyet gösteren İslamcı radikalizmin bölgede başlıca aktif güç haline geleceğini açıklayınca kamuoyları daha çok endişelendi.

*
Şubat’ta Obama,Rusya Devlet Başkanı Putin’e yazdığı mektupta İsrail-Filistin arasında yeni bir barış planı merkezinde,
Suriye’de iç savaşın önlenmesi,yeni Suriye’nin kurulması -giderek;İran’ın nükleer gelişiminin engellemesi:füze savunma sistemlerinde işbirliği: Silahlanmanın yeniden Stratejik Silahların Azaltılması Andlaşması’ndaki çerçeveye getirilmesi -ama,öncelikle uluslararası camiayı ve Kuzey Kafkasya- Orta Asya’da Rusya’yı tehdit eder duruma yükselen İslamcı radikalizm ile mücadeleyi önerdi.
Uluslararası hukukun Rusya ve Çin’in de çıkarları doğrultusunda geliştirilecek stratejik müttefiklikle BM merkezinden küresel sistem ağlarına yansıtılmasına ve yeni bir dünya statüsünün oluşturulmasına umud verdi.

*
Mayıs’ta ABD ve Rusya; Suriye savaşının radikal bir çatışmaya dönüşmesi -ya da, dünyayı tehdit eden Sünni-Şii radikalizmine engel olunması konusunda Cenevre-2 Konferansı ile başlayıp-sürecek ortak bir çalışmanın ön hazırlıklarını tamamlamışlardı.
Prensibi, J.Kerry, “ABD ve Rusya Suriye’nin kaderini Suriyelilerin kendisinin belirlemesinden yanadır.Ancak ABD ve Rusya kanıtlanması durumunda Suriye’de kimyasal silah kullanımına çok sert bir tepki vermek konusunda anlaştılar”,
S.Lavrov, “Cenevre Görüşmelerine engel olacak adımlardan kaçınılmasını gerekir. Bu tür adımlar tek taraflı olarak tüm günahlardan Esad rejiminin suçlanması, teröristlerin yaptıkları zulüm ve muhalif güçler tarafından işlenen insani hukuk ihlallerinin göz ardı edilmesi ve bu durumun BM Genel Kurulu’nda tek taraflı kararlarla kabul ettirmek istenmesidir” ifadesiyle ilan etti.

*
Haziran’da, konu Kuzey İrlanda G8 Zirvesi’ne getirildi,Suriye sorununu çözümlemek ve Suriyelilere istedikleri değişiklerde yardımcı olmak kararına varıldı.
İngiltere Başbakanı D.Cameron, Suriye konusunda kararlaştırılan hususları şöyle açıkladı.
“Geçici bir yönetimi sağlayacak Cenevre sürecini desteklemek; Irak’tan dersler çıkararak devletin temel kurumlarının geçiş sürecinde korunmasını sağlamak; Suriye’yi teröristlerden ve aşırılık yanlılarından arındırmak için çalışmak; kimyasal silah kullanımını önlemek; Sünni, Şii ya da Alevi değil tüm Suriyelilerin onayını alan bir Suriye hükümetini desteklemek!”

*
Temmuz’da, İslamcı politikalarını henüz tam olarak devlet kurumsallaşmasına yansıtmamış olan Mısır’da; Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütünün Hürriyet ve Adalet Partisi iktidardan düşürüldü.
Mısır Darbesi -son zamanda, İslami radikalizm ile mücadelenin ilk önemli adımıdır -bugün,İslami Cihadçı Müslüman Kardeşler örgütünün demokratik siyaset kazanımlarını bırakıp silahlı mücadeleye ağırlık vereceği düşünülmüyor.

*
İslamcı radikalizm ile mücadelede -sırada; İslam ülkelerinde tüm müslümanların haklarını savunan dini bir çekirdek olmak kaydıyla,
Türkiye’nin genel siyasetini ve askerini MİT merkezinde ABD/CIA, İsrail/MOSSAD, NATO unsurları ile R.T.Erdoğan ve F.Gülen unsurlarınca yönetilen,
Bir İslamcı kadro hareketinin Türk Milleti çerçevesinde devletin elit kadroları tüm yapılardan sildiği, hareketini kısıtlayan ekonomik dengeleri yeniden düzenlediği ve devleti Osmanlı’nın İslam toplumlarındaki siyasal kültürün kurumları ve kültürel kodlarının sözde çağdaşlaşmasına yönelik politikalarıyla kurumsallaştırdığı yapının lağvedilmesi işi bulunuyor.

*
Ağustos’ta, İsrail ve Filistin arasında 1967 sınırlarına harfiyen uymak yerine aralarında toprak değişimi yapabilmeleri, İsrail Devleti’nin Yahudi devleti olarak tanınması, yerleşim inşasının dondurulması ve mahkûmların serbest bırakılması gibi konularla barış görüşmelerine başlanmış -iken,
ABD ve Rusya’nın mutabakata vardıkları Suriye’deki beyhude ve yıkıcı askeri seçeneğin karşıtı olarak, krize siyasi bir çözüm bulmak üzere tüm ilgili tarafların katılımıyla, misyonu çoğulcu demokratik bir sisteme geçişin sağlanması ve ideal siyasi araçların araştırılması olan 2.Cenevre Konferansı -ki, taraflardan biri Suriye rejimidir,

*
Diğerinin, Erdoğan iktidarının muhalif ve İslamcı radikal örgütlerle sağladığı etkili beraberliklerle, -hem,onları silahlandırıp-yönlendirmek ve Suriye’de savaşa salmak, diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmek, başka bir devlet sınırları içinde iç savaş çıkarmak,hukuku ihlal edenlerle yardımlaşmak fiilleri -hem de,İsrail’in bölgede izolasyonuna neden olarak güvenliğini sekteye uğratmakla itham edilen Türkiye’dir;
Konferans Suriye’de herkes için zararın telafi edilmesi konusunda bu taraflar arasında gerekli uzlaşmalar sağlanamadığı için düzenlenemiyor!

*
Ne ki, ABD ve Rusya’nın planı işlemektedir ve tarafların uzlaşmasını teminen ABD,Fransa ve İngiltere’nin Suriye İç Savaşında rejim ordusunun,Suriye ve Rusya’nın ise muhaliflerin kimyasal silah kullandıkları iddiaları çerçevesinde -önce,
ABD’nin BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın caydırıcılığını azmettirmek,Suriye’de rejimi değiştirmeyi değil,rejimin kimyasal silah kullanımına askeri yanıt vermek, işlenen bir çok insanlık ve savaş suçunun vebalini yüklenmek istemeyen -bu yüzden,Cenevre süreciyle siyasal çözümü tıkayan tarafları müzakerelere çekmeyi hedefleyen askeri müdahale gündeme alınıyor.

*
Sonra, 5-6 Eylül’de St.Petersburg G-20 Zirvesinde Obama ve Putin’in Suriye’nin kimyasal silahlarını uluslararası denetime teslim etmesi konusunu görüşmelerinin ardından,Rusya etkili gücüyle devreye giriyor.
Kişisel çıkarları için çatışmaya göze alacak yerel liderlere, gereksiz bir biçimde çatışmayı tırmandıracak kararlara ve oturup görüşme yapmama eğilimlerine karşı-işte, Suriye’de Esad’sız erken seçime gidilmesi ve kimyasal silahların Suriye’de uluslararası kontrole devredilmesi planı gelişiyor.
Esad,vatandaşlarının hayatlarını ve ülkenin güvenliğinden hareketle Rusya’nın girişimini memnuniyetle karşılıyor ve Suriye’nin Cenevre’ye önkoşulsuz olarak katılacağını ilan ediyor.

*
Başbakan Erdoğan’ı Cenevre Konferansına götürmek üzere sayısız yöntem bulunuyor.
Halbuki -bakınız, İslamcının Dışişleri Bakanı hâlâ, “Bugün böyle kozmetik bir yöntemle eğer geçmişte uygulanan o büyük suçu unutturmak adına nerede olduğunun tespit edilmesi bile aylar alacak olan bir kimyasal silahlar envanterinin çıkarılması veya devri gibi konuyla zaman kazandırılmaya çalışılırsa, Beşar Esad’ın bundan sonraki katliamlarına yeşil ışık yakılmış olur” diyor!
Uluslararası hukuktan ve Uluslararası Ceza Mahkemesinden kurtulmak için söyleminikendisi uyguluyor -nafile,zamana oynuyor.

12.9.2013