Erdoğan’ın bildiği birşeyler mi var?…

NECDET BULUZ - cumhurbaskani erdoga 97a665602c16938dc855

 

NECDET BULUZ

 

Erdoğan’a yakın bazı isimlerle görüştük. Adlarının yazılmaması kaydı ile görüşlerini açıklayan bu üst düzey isimler ve kurmayların şu açıklamalarının altını çizelim:

“Eylül ayı ile birlikte başlayacak olan sonbahar, beraberinde gezi eylemlerinin devamını getirebilir. Başbakan da bundan endişe ediyor. Özellikle Mısır’da başlayan olayların Türkiye’ye de sıçrayabileceği ihtimali ile gerekli önlemler alınıyor. Bu noktada Başbakan’ı en çok endişelendiren, bu olayların dış kaynaklı olması ve dış güçlerin Türkiye için de bir tezgah hazırlığı içinde olmalarıdır. Gezi olayları bunu açık biçimde ortaya koydu. Şimdi Mısır’a bakınız, katliamlar yapılıyor, binlerce insan hayatını kaybediyor, dış güçlerin sesi çıkmıyor. Herkes, kör, dilsiz ve kulaksız. Böyle bir olayda Türkiye’de birkaç kişi hayatını kaybetse dünya bize adeta savaş açar. Başbakan da bundan endişe ediyor.”

                                                               TÜRKİYE KARIŞTIRILABİLİR Mİ?

Zaten, Başbakan hemen her konuşmasında Gezi eylemlerine değiniyor. Gezi eylemlerinin sonbahar ile birlikte yine alevlenebileceği kuşkusunu dile getiriyor. Bu konu gerekli önlemleri aldıklarını, suça katılanların hukuk önünde cezalandırılacakları söyleyip yine tehdit, korku ve endişeye sevk ediyor.

Başbakan Erdoğan, Mısır’daki olayları değerlendirirken, eylemlerle ilgili olarak da şunları söylemeden edemiyor, paylaşalım:

“ Türkiye içinde ve dünyada Mısır en rahatsız olanlar var. Bugün Mısır ama yarın başka bir ülke, belki Türkiye’yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü Türkiye istemiyorlar. “

                                                                   Dikkat edilecek olursa Erdoğan bu sözleri birkaç kez yineledi. Bu noktada “Acaba, Başbakan bizim bilmediğimiz bir şeyler mi biliyor?” sorusu akıllara geliyor. Bir şeylerden endişe ettiğine göre, gezi ile ilgili endişe edeceği bilgiler mi kendisine ulaştırıldı bilemiyoruz? Ancak, bu korku ve endişenin altında yatan bzaı gerçeklerin var olduğun da görülüyor. Bunu da zaten kendisine yakın olan kurmayları açık biçimde ifade ediyorlar.

Okumaya devam et  Hangi Kapıya Yöneldiğini Bilmeyen Hiçbir Zaman Uygun Esen Rüzgarı Bulamaz

ERDOĞAN HERKESİ KUÇAKLAYABİLMELİ

Hiçbir zaman ülkemizde bir huzursuzluğun çıkmasını, olaylar zincirine yeni halkalar oluşmasını istemeyiz. Gezi eylemlerinin hedefi ve ulaşmak istediği nokta da bellidir. Bu eylemleri “komplo” teorileri içine sokmak, “Ergenekon” ile ilişkilendirmek ve “Darbe korkusu” içine girmek son derece yanlıştır. Başbakan ve ekibi bu noktadan yola çıkıyor ve eylemcilere hiç de hak etmedikleri şekilde yanıt veriyorlar. Polis gücünü orantısız kullanıyorlar. Anayasal hakları yasaklayarak, insanları sindirmeye, korkutmaya çalışıyorlar.

                                                                Konuya bu açıdan baktığımızda, daha dirençli, daha kararlı ve korkmayan, çekinmeyen bir büyük halk topluluğunun kendiliğinden oluştuğunu görüyoruz. Zaten, Gezi eylemcilerinin bir lideri, yönetenleri yok. Bu oluşum kendiliğinden ortaya çıkıyor. Tehdide, korkuya ve sindirmeye karşı bir kalkışma olarak değerlendiriliyor.

Bu noktada bizi yönetenlerin hata yaptıklarını ve bu hataları bundan sonra yinelememeleri gerektiğini anımsatmak isteriz. Başbakan, kendisine oy veren % 50’nin yanında, kendinse oy vermeyen ve eleştiren diğer % 50’lik kesimi de kucaklama, itelememe, başka bir noktaya koymama kararlılığını gösterebilmelidir. Eğer toplumu ayrıştırma gibi konuşmalar, hatalar yapmaya devam ederse, toplum olarak bunun bedelini de ağır biçimde ödemek durumunda kalabiliriz. İşte o zaman, korkulan, endişe edilen kaos ortamı ortaya çıkar ki, bu ortamdan istifade etmek isteyen marjinal gruplar, dış güçler de unun önünü kapatmak, bizi yönetenlerin elindedir.

                                                          TOPLUM AYRIŞTIRILIRSA…

                                                              Özellikle Ortadoğu’da sıkıntı yaşayan, olayların bitmediği ülkelere baktığımızda, ülkeleri yönetenlerin toplumu ayrıştırma içinde olduklarını, bu ayrıştırmanın da bugün bedelinin ödendiğini görmüş oluruz. Mısır’da yaşananlar bunun son ve somut bir örneğidir. Eğer iktidardaki Mursi yönetimindeki Müslüman Kardeşler, böyle bir ayrıştırma içine girmemiş olsalar, tüm Mısır halkını tek bir halk olarak görmüş olsalardı belki de askeri darbe olmaz, Mısır da bugünkü duruma düşmezdi.

Okumaya devam et  ABD’nin Yaptırım Kararı Öncesi Yayınlanan Kırım Bildirisi Neyin Sinyaliydi?

Gezi eylemleri ve bunun ortaya koyduğu mesajlar eğer iyi okunur, geçmişte yapılan hatalar yinelenmezse Türkiye’ye hiçbir şey olmaz. Bu konuda bir endişe taşımaya da gerek yoktur.

e.mail: [email protected]