Güneydoğu’da neler oluyor?…

NECDET BULUZ - necdet buluz

 

NECDET BULUZ

 

Güneydoğu’da “Barış süreci” ile başlayan gelişmeler giderek dozunu kaçırmaya başladı. Terör örgütü, bu sürecin başlaması ile birlikte daha rahat hareket etmeye, alan genişletmeye başladı. Bununla da kalmayıp, Güneydoğu’yu adeta kendi alanı haline getirme çalışmalarına başladı. Konu ile ilgili olarak daha önce geniş yazdık, bunları yinelemek istemiyoruz.

PKK ve yandaşlarının Güneydoğu’da şov üzerine şov yapması, daha çok taraftar bulması, yeni katılımlarla güç kazanması hiç kuşkusuz küçümsenmemesi gereken olaylardır. AKP Hükümeti’ni köşeye sıkıştırdıkları görüşünde olan terör örgütü, bunu çok iyi değerlendirerek, bitmeyen isteklerinin de yerine getirilmesi tehdidini savuruyor.

                                                        KURTARILMIŞ BÖLGELER Mİ?

Ancak, Güneydoğu’da Türkiye’nin geleceği açısından hiç de olumlu şeylerin olmayacağına işaret eden bazı gelişmelere değinelim.

PKK, özellikle Şırnak ve Hakkari ile çevresini adeta “kurtarılmış bölge” konuma getirmeye çalışıyor. Daha önce silahlı mücadelede elde edemediklerini, “çözüm süreci” adı altında neredeyse elde etmiş bulunuyor. Dağlarda ve şehirlerde iyice yer eden PKK ve destekçileri adı geçen illerde ve çevresinde gece-gündüz dinlemeden yol kesiyor, araç ve kimlik kontrolleri yapıyor. Bu konuda güvenlik birimlerine yapılan tüm çağrılara rağmen, bugüne kadar bir sonuç alınamadığını belirtelim. Hatta buralarda birçok karakol kapatıldı, güvenlik birimleri azaltıldı.

                                                        Hemen şunu da ekleyelim:

Buralarda dağıtılan bildirilerde, yapılan toplantılarda özellikle şu vurgu yapılıyor: “Buralarda Türk askeri istemiyoruz. Buralarda baraj ve karakol yapımı istemiyoruz. Bir an önce de koruculuk sisteminin de ortadan kaldırılmasını bekliyoruz. İsteklerimiz dışında atılacak her adımın karşısında olacağız ve halkımızı savunacağız. Bunun için birimlerimiz hazır beklemektedir.”

                                                      DEVLET SADECE SEYRCİ Mİ?

Burada anlayamadığımız nokta da şudur:

Devletin istihbarat birimleri var. Devlet, buralarda ne oluyor ne bitiyor hepsini biliyor. Kimlerin suç işlediğini, kimlerin organize suçlara karıştığını da biliyor. Ancak, hiçbir şey yapılmıyor. Suç işleyen sucu ile kalıyor. Siz, kalkıyorsunuz, masumane ve hukuksal bir hak olan Gezi eylemcilerini gözaltına alıyor, cezaevlerine tıkıyorsunuz. Tehdit ediyor, korku salıyor, polisle halkı karşı karşıya getiriyorsunuz, ama devletin temeline dinamit koyan Güneydoğu’daki atılan her adımın suç olmasına rağmen bunlara ses çıkarmıyorsunuz. Böyle bir devlet yönetin şekli olabilir mi? Böylesine bir ortamda toplumsal barış sağlanabilir mi? Böylesine işlenen suçlar karşısında seyirci kalınabilir mi?

                                                         Çok uzaklara gitmeye gerek yok, yeni bir olayı gündeme getirelim. Şırnak’ın Beytüşşebap yakınlarındaki Kato Dağı’nda PKK şov yaptı, devlete meydan okudu, PKK yandaşları suç işledi. Binlerce terör örgütü ve destekçileri Kato Dağı’nda PKK’nın 15 Ağustos 1984 yılında yaptığı ilk silahlı eylemin yıldönümünü kutladı. Göstericiler tepelere ateşten “apo” yazıp, sloganlar attı, sabaha kadar havaya ateş atıp, silahlı çatışmalarda ölen PKK’lıların fotoğraflarını taşıyan bez parçaları ve PKK bayrakları ile adeta devlere meydan okudular. Kürtçe olarak “şehitler ölmez”, “PKK halktır, halk da buradadır” sloganları ile Kürt ulusal marşını da okudular.

İÇİNİZE SİNDİREBİLİYOR MUSUNUZ?

Türkiye’de böylesine bir ayrımcılık, böylesine bölücülük hareketi suç mudur, değil midir? Suç değilse, gezi eylemcilerinin yaptığı nedir? Siz, gezi eylemcilerini suçlayamazsınız. Suç ise, devlet neden gereğini yapmaz? Kaldı ki, Güneydoğu’da atılan her adımda suç kokusu vardır. Bu kan dökücülerine meydanın böylesine boş bırakılması bizi rahatsız ediyor, bizim gibi milletimizi de rahatsız ediyor.

                                                       PKK’nın Eruh ve Şemdinli’de yaptığı katliamlar alkışlanıyor, bu katliamların arkasında duruluyor. Türk askerine kurşun sıkanlara “şehit” deniliyor, yere göğe sığdırılmıyor. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bölücü hareketlere izin vermezler. Bugün gelinen çözüm süreci için de “Bu işi silahla çözdük” deniliyor. Devletin PKK’ya mağlup olduğu ve boyu eğmek durumunda kaldığı söyleniyor. Hadi içinize sindirebilirseniz sindirin bakalım. Adeta devlete göz dağı verilip “Gerekirse eskiden olduğu gibi yeniden silahlı mücadeleye başlarız” denilmek isteniliyor.

e.mail: [email protected]