İşte toplumu böyle bölüyorlar…

NECDET BULUZ - necdet buluz

 

NECDET BULUZ

 

                                           Taksim’deki son gezi eylemlerinde, eli palalıların eylemdeki kadınların üzerine saldırması, bununla da yetinmeyip, linç eder gibi ayakları ile öldüresiye vurmaları toplumda büyük bir tepki yarattı. Bu yapılanların saklanması mümkün değil, kare kare belgeleri ortada duruyor. Kaldı ki, daha önce yapılan Gezi eylemleri ve bu eylemlere destek gösterilerinde de polislerle birlikte ortaya çıkan eli sopalılar, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden adeta linç girişiminde bulunmuşlardı.

                                             İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu açıklama yapıyor “Eli palalı iki zanlı gözaltına alındı” diyor. Bunlar ne kadar inandırıcı olur, ne kadar halkın öfkesini yatıştırır bilemiyoruz. Ortaya çıkan görüntülerin ürküntü verdiğini, bu olaylara seyirci kalmanın da toplumu iyice bölünme noktasına getirdiğini söylemeliyiz.

                                                 MİLLETİ İKİYE BÖLÜYORLAR

                                                    Taksim’de ortaya çıkan eli palalıların, polislerin arasında olduğu ve polislerle birlikte hareket ettiği görülüyor. Görüntüler zaten her şeyi açık biçimde ortaya koyuyor. Elinde su tabancası olan gençleri apar topar gözaltına alan bu polisler, eli satırlı saldırganları niye göz altına almıyor? Niye, sırtlarını sıvazlıyor? Hiç kimse kusura bakmasın, polis adeta bu saldırganları kutluyor. Böyle bir ayırımcılık, böyle bir sistem toplumsal barışı getirir mi?

                                          Eli palalı saldırganlar ne acıdır ki polislerle birlikte hareket etmişlerdir. Burada acı ve ürkütücü olan, devlet gücünü elinde bulunduran ve görevi halkın huzurunu korumak olan polislerin tepkisiz kalması ve hatta saldırganları korumasıdır. Bunun sorumluluğunu bugünkü AKP iktidarı taşıyor. Bu, yaşanan ilk de değildir. Eğer, hala bu tür saldırganlar korunmaya devam edilirse bunun önünü almak da mümkün olmayabilir. Çatışmalar, iç savaşlar hep bu nedenle çıkmaktadır.

                                            Burada şunu da sormak gerekiyor:

                                            Daha önceki eylemlerde baş örtülü bir bayanın tartaklandığı, yere yatırılıp tekmelendiğini bizzat Başbakan Erdoğan söylemişti. Hatta her mitingde de bunu tekrarladı. Ellerinde de belgeler olduğunu, bunu da paylaşacaklarını söyledi. Biz, bu tür olayların da karşısındayız. Kadınlara yapılan çirkin her saldırıyı lanetliyoruz. Ancak, Başbakan’ın her fırsatta söylediği bu olayın ne bir görüntüsü ne bir göreni ortaya çıkmadı. Tartaklandığı ve tekmelendiği söylenen baş örtülü kadın da ortaya çıkıp “Bu benim” demedi.

                                                      Aynı Başbakan, eli palalı saldırganların, Taksim meydanında kadınların linç edilme ile karşı karşıya kaldığı ve belgelerle ortaya çıkan görüntüleri karşısında susuyor. Başbakan şimdi ortaya çıkıp “Bu şerefsizler benim hanım kardeşlerime saldırdı, tekme attı” diyebilecek midir?

                                              İNSANLIK SUCU İŞLENİYOR

                                              Eyleme katılan çocuklar, yaralı yerlerde yatarken bile, tekmelenen, tokatlanan “Tayyip’in askerleriz” diye bağırarak etrafa saldıranlar aslında toplumu daha da bölüyorlar. Buna destek veren, seyirci kalanlar da bu bölünmeyi hızlandırıyor.

                                                Daha önceki yazılarımızda da sıkça dile getirdik. Biz, bölücü grupların saldırgan ve şiddetten yana uygulamalarına tamamen karşıyız. Bunlara karşı yapılan mücadelede de devletimizin ve polisimizin yanında olduk. Demokratik eylem hakkını kullanan, şiddetten uzak duran, sıkıntılarını dile getirenlere karşı polis şiddetine, ölüm ve yaralanmalara yol açan her türlü uygulamaların da, orantısız güç kullanımının da şiddetle karşısında olduğumuzu bir kez daha yineleyelim.

                                                    Taksim’deki son Gezi eylemlerinde bir insanlık sucu işlenmiştir. Polislerin gözleri önünde işlenen bu suçta, orada bulunan polisler de ortaktır. İçişleri Bakanı “2 eli palalı yakalandı, gözaltına alındı” diyor ama orada görevini yapmayan polisler hakkında da soruşturma açtırmalıdır.

                                            Bize son olarak gelen bir okurumuzun mail’inden bir alıntı ile bugünkü yazımızı noktalayalım:

                                          ““Camiye ayakkabı ile girdiler” diye bas bas bağırıp, fellik fellik kamera kaydı arayan, kamera önünde insan avına çıkanları ise görmeyen, direnişin ardında kendi kindar sureti yerine dış mihrak, faiz lobisi, marslılar filan arayan, bulamayınca da, evinde zor tuttuğu yüzde elliyi nihayet sokağa salıp, halkının yarısına savaş açan başbakan bu suça ortaktır. 
İktidar korkusundan gerçekler yerine belgesel yayını rekoru kıran tüm korkak medya bu suça ortaktır. 
Ama bu millet unutmaz. Unutmayacak. Sıksınlar bakalım gazlarını, sallasınlar bakalım palalarını… Hatta canilerle polisler birlikte karakolda zafer fotoğrafları çektirsinler yine.. Ruhları incinen, bedenleri hırpalanan gençler, çocuklarına pala sallanan anneler bu günleri asla unutmayacak.”

e.mail: [email protected]