Devlet adamının taşıması gereken sorumluluk…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

                                                   Gezi Parkı eylemleri konusunda Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’ın kıyaslandığında, Gül’ün Devlet Adamlığına daha yakışır bir tavır sergilediğini görüyoruz. Gül, eylemlere ve eylemcilere karşı her alanda sağduyulu hareket etmiş, “Verilmek istenilen mesaj alınmıştır, gereği yapılacaktır” diyerek tansiyonu düşürmeye çalışmıştır. Başbakan’ın yurt dışında bulunduğu sırada da olaylara yaklaşımı, sorunlara eğilişi, dinlemeye özen göstermesi ile de Başbakan’ın bir adım önünde yer almıştır.

                                                   Başbakan yurt dışındayken, yerine vekâlet eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile, eylemlerle ilgili yaptığı açıklamalarda daha yumuşak bir tavır sergilemiş “Gençlerimizi anlıyoruz, bizi birilerinin uyandırması gerekirdi, verilen mesajları da aldık ve değerlendireceğiz” diyerek Cumhurbaşkanı Gül gibi tansiyonu düşürmeye çalışmıştı. Biz, bunların doğru bir yaklaşım olduğunu değerlendirmiştik.

                                                   ORTADA BİR RAHATSIZLIK VAR

                                                   Gezi Parkı eylemleri, gençlerimizin ve kadınlarımızın her alanda belirleyici olabilecek güç ve kapasitede olduğunu da gösteriyor. Sadece İstanbul değil, yurdun hemen her yerinde seslerini yükselten bu çoğunluğun sesine kulak vermek, verilmek istenilen mesajları iyi okumak, önlemleri almak ve tansiyonu düşürmek de bizi yönetenlerin görevi olmalıdır.

                                                    Konu ile ilgili olarak baştan bu yana yazdığımız her yazıda yöneticilerimizi sağduyulu ve tarafsız davranmaya çağırdık. Marjinal grupların dışındaki eylemcilerin sadece seslerini duyurmak, rahatsızlıklarını anlatmak amacı ile meydanlara çıktığını söyledik. Bunun doğruluğu da zaman içinde görüldü. Her zaman olduğu gibi marjinal grupların şiddet olaylarının karşısında olduk. Zaten, eylemciler de bu grupları aralarına almadılar.

                                                      Ortada bir rahatsızlık var. Bu rahatsızlıkların neler olduğunu bugünkü Hükümet yetkilileri biliyor. Bunları burada yinelemek istemiyoruz. Önemli olan bizi yönetenlerin bu rahatsızlıkları giderecek önlemleri almaları ve toplumu rahatlatmalarıdır.

                                                            HER SÖZÜ TEHDİT KOKUYOR

                                                        Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı ile başlayan eylemlerde baştan bu yana izlediği tutum ile ortamı germeyi, kitleleri ayrıştırmayı, tehdit ve sindirme ile olayları yatıştırmayı ön planda tutmuştur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Cumhurbaşkanı Gül’ün olaylara yaklaşımının tam tersini sergilemiştir. Bir devlet adamının taşıması gerektiği sorumluluklardan uzaklaşmayı uygun bulmuştur.

                                                     Bir Başbakan, eylemlerle seslerini duyurmak isteyenlere karşı “Sizin karşınıza 1 milyon kişiyi çıkarırım” dememelidir. Bir Başbakan, “Camilere ayakkabıları ile girdiler, içki içtiler” diyerek olayların daha da ateşlenmesine çanak tutmamalıdır. Nitekim böyle bir şeyin olmadığı da ortaya çıktı. Olmuş olsa bile, Başbakan kitlelerin din duygularını harekete geçirip, kitleleri birbirine düşürecek söylemlerden uzak kalmak durumundadır. Devlet adamının sorumluluğu bu olmalıdır. Birleştirici, bütünleştirici, kucaklayıcı olmak, herkese aynı mesafede bulunmak bu sorumluluk alanına giriyor. Başbakan her konuşmasında “Siz, biz” diyerek bu ayrıştırmayı daha da kızıştırmıştır.

                                                          BİRLEŞTİRİCİ OLABİLMEK

                                                      Başbakan, halen tehdit kokan sözler söylüyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’de mitingler düzenleyeceklerini vurguluyor. Eylemcilere karşı gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor. Yurt dışından gelişi ile başlayan gövde gösterilerine yenilerini ekleyerek “İşte benim gücüm” imajı yaratmaya çalışıyor. Aslına, atılan ve atılmakta olan bu adımlar, gerginliği daha da artırır, ayrışmayı hızlandırır.

                                                   Dış dünyada da Gezi Parkı eylemleri gündem oluşturuyor. İçte olduğu kadar dışarıda da Erdoğan’ın konu ile ilgili attığı adımların yanlışlığı tartışılıyor. Hatta AKP içinde bile bir ayrışmanın gün ışığına çıkmış olduğunu gözlemliyoruz. AKP milletvekilleri ve teşkilatlarında aykırı sesler yükseliyor. Başbakan, bütün bunlara bile kulaklarını tıkıyor “Herkes kendi işine baksın” diyor.

                                                           Gezi Parkı eylemlerinden bugüne kadar geçen sürede Hükümet olanlar konuya gereği gibi yaklaşamadılar. Hükümet de sorunu iyi yönetemedi. Gezi Parkı eylemleri AKP Hükümeti’ni sınıfta bırakmıştır. Özellikle gençlerimizin, kadınlarımızın varlığı, belirleyiciliği, inancı bir kez daha ağırlığını ortaya koymuştur.

e.mail: [email protected]