RECEP İVEDİK TÜRKİYE’SİNDEN DÜNYA’YA UYANMAK

10.6.2013 - yigit bulut1

“Gezi Direnişi” bütün yurtta kendiliğinden kökleşerek yayılırken, lidersiz ve herkesin kendi görüşünü,kendi hoşnutsuzluğunu esas aldığı ya da belli bir ideolojinin olmadığı bir görünüm sergiliyor.
Toplumun bir kesimini oluşturan, sayısız akademik ve ticari ağla devlet ve serbest bilgisayar ağının birbirine bağlandığı siber uzay ve kültürle küreselleşmiş, entelektüel sermayeleri ile üretim faktörlerinin önüne geçtiklerinin bilincinde ve daha çok entelektüel sermaye üretmenin heyecanında aktif orta sınıf, gençler ve şehir sakinlerinin verdiği mesajlar farklı ideolojileri yansıtıyor.

*
Direnişin bir lideri yoktur ama direnişi belirleyen temel ideolojinin;
Birincisi, dünyadaki hızlı değişim dalgasından-özellikle,neoliberal politikalardan etkilenen, din, bilişsel, seksüel özgürlükler konusunda ve özel hayata devletin müdahalesi karşısında bireyin vicdanı ve hayat tarzı açısından tam bir özgürlüğe sahip olduklarına odaklı liberal, sosyal demokrat ve sosyalist ideolojiler,
İkincisi, yukarıdaki demokratik kesimlere kaynaklı, “Demokratik Çözüm Sürecini” güçlendirmek ve birlikte yeni bir Türkiye yapılanması yolunda sürecin istedikleri yönde ilerlemesi için üstüne düşen sorumluluğu yerine getirme kaygısında Kürtçü ideoloji,
Üçüncüsü toplumun temel kurumlarından devletin rejimi ve işleyişini akılcı ve bilimci,vicdan ve düşünce özgürlüğü, ulusal birlik ve bütünlük, yurtta ve cihanda barış, millete ve insanlığa adanmışlıkla özgür bireyler olmak idealini sistematikleştiren Kemalist ideoloji bileşenlerinden oluştuğu görülüyor.

*
Bu bileşkeyi bağrında toplayan Gezi Direnişi’nin küresel neoliberal ideoloji çerçevesinde gerçek çehresini ise;
Birincisi, ABD’nin Türkiye’yi model ettiği Arap İslam ülkelerinde ulusal devlet modelinin aşılarak Ortadoğu’nun sınırlarının anlamsızlaştırılması ve Osmanlı modelinde herkese ortak vatan edilmesi projesinin her ülkede tıkanması,
İkincisi, ABD’nin -hâlâ, ekonomik büyümeyi nasıl arttıracağı,nasıl istihdam sağlayacağına dair ciddi bir çözüm planı olmamasından kaynaklanan sıkıntısıyla Orta Doğu sorunları çözümüne doğrudan müdahale edememesi,
Üçüncüsü,bu durumda Suriye savaşının yayılarak radikal bir çatışmaya dönüşmesi tehlikesinin önüne geçmek, Irak’ta her gün artan radikalizmi önlemek,İran’ın nükleer gelişmesine diplomasiyle engel olmak zorunluluğunun anlaşılmasıyla,

*
Rusya ve Çin gibi küresel güçlerle birlikte;
Birincisi İsrail’in güvenliği merkeze alınıp Filistin ile yeni bir barış sürecinin başlatılması -bunun temin edilebilmesi için,
İkincisi,Suriye ve İran sorunlarının diplomatik ve siyasal müzakerelerle çözülmesi, Orta Doğu kaynaklarının dağıtımının zamanla birleşik, bağımsız Kürdistan ulus devleti üzerinden yapılması eğilimi -bu işleyiş yürürse,Türkiye’nin giderek yeni bir Sevr’e götürülmesi,
Üçüncüsü, Füze savunma sistemleri,NATO’nun genişlemesi gibi kimi diğer sorunların da çözülmesi ardından meşruiyeti ve güvenilirlik sorunu ile tartışılan BM Güvenlik Konseyinde, ulusal çıkarları için ayrıcalıklı pozisyonlarını dünya siyasetinin belirleyicisi yapan mevcut statükonun değişmesinde işbirliği yürütülmesi konsepti oluşturuyor -ki, iki kere iki dört ediyor!

*
Gezi Direnişi Türkiye’ye büyük bir mesaj da veriyor -bu,
Dünya siyasetinin mevcut statüsünün değişebilmesinin öncüsü olarak Suriye’de Esad rejiminin ve muhaliflerin neden,nasıl 90 bin insanın hayatını kaybettiği bir iç savaşın tarafları haline geldiği,dış saiklerinin sorgulanacağı bileşkesinden yeni Suriye’nin kurulmasına gidilirken,
Tayyip Erdoğan’ın dinci felsefesine parsa toplamak karşılığında ABD’nin Ortadoğu çıkarlarından devraldığı yetkiyle -şimdi,dinciliğin radikalizmden başka bir poka yaramadığının dehşetle anlaşılması,
Erdoğan’ın Eşbaşkan olmasının bedelini ödemesiyle eşzamanlı radikalizmin İslam coğrafyasından hızla tasfiye edilmesi sürecinin de başlamış olduğudur.

*
Nitekim Gezi Direnişi “Başbakan İstifa ” sloganlarıyla gök kubbeyi sarsmaktadır -tam da bu noktada, Recep İvedik Şahan Gökbakar maskesinde saklanmak zahmetine daha çok dayanamıyor.
Sosyal paylaşım sitesi twitter sayfasından takipçilerine “Adam gibi konuşacak olanlara bir sorum var? Diyelim hükümet istifa etti, yerine kim gelecek?” diye soruyor.
Ağzının payı Ekşi Sözlük’ten, ” .iktir git -de ki, Salih Memecan on numara yazardır / Yiğit Bulut gazeteci / Sabah Gazetesi gazetedir,hem de en iyi gazetedir / Mehmet Barlas yorumcunun kralıdır / ATV en izlenesi kanaldır / NTV haber yapar / Acun Ilıcalı adamın dibidir” yanıtıyla geliyor!

*
Ya da Milliyet’te Şükrü Andaç, Sarıyer sırtlarında İstanbul Boğazı’na tepeden bakan evinde buluştuğu yabancı bir iş adamının ağzından,” Ben de Türk olsaydım o meydanda olurdum. Erdoğan’ın özel hayata müdahale çıkışlarını, uzlaşmaz tutumunu yerinde bulmuyorum ama o’nun alternatifinin olmadığını, o’nun kadar güçlü bir lider olmadığını görüyorum. O yüzden Erdoğan’ı yüzde 100 destekliyorum” diye kendini aktarıyor!

*
Bakınız- hâlâ, küreselleşme ve sanayii toplumu şartlarından bilgi toplumuna geçişte, yeni ortama uygun çözümlerin üretilmesini bir lidere bağlamak yanlışı sürüyor.
Halk artık nicel ölçütlerden kalite ölçütlerine yükselmiş,hizmete ilişkin karar alma süreçlerinde katılım taleplerini yükseltmiştir.
Genel ilkeler ve eğilimler üzerinde uzlaşıldıktan sonra bir piyasa ya da piyasa benzeri bir yapıda yapılan işlemin etik olduğu,insan davranışlarına rehber olabilecek nitelikte olduğu; yurtseverlik ya da dini gerekçelerle özgürlüklerin sınırlandırılmasının olanaksızlığı anlaşılmıştır.
Bu çerçevede bireysel gelişimi sağlayan güçlü mülkiyet hakları, serbest piyasalar ve serbest ticaret ve bu ilişkiye kurumsallık sağlayan devlet herkes için güçlü bir liderlik sayılıyor.

*
İşte dünya istifasını isterken, herşeyin farkında ve Allah hiç bir ulusa böylesi bir lideri nasip etmesin, Başbakan Erdoğan ağır bir kumar oynuyor.
Atatürk Hava Limanı’nda, Mersin’de,Esenboğa Hava Limanı’nda tüm ülkeye yayılan Gezi Direnişiyle ilgili ,”Ülkenin değişik yerlerinde bulunanlar, yakıp yıkanlar. Soruyorum, bunları hangi özgürlük adına yapıyorlar? Sorar mısınız, ya da görüştükleriniz varsa kendilerine sorun. Siz ne adına bunları yapıyorsunuz? Demokrasi adına mı?”diyor!

*
Sıkıştığı noktada can havliyle yüzde 50’lik saydığı kitlesini Gezi Direnişi karşısında “Tay-yi-bin as-ker-le-ri-yiz” diye avaz avaz bağırtıyor.
İnanız ki, bir an Suriye’de öldürdüğü kurbanının kalbini çıkarıp yiyen, radikalizm ile egosu şişmiş yamyam terörist ABD’de Obama,Rusya’da Putin, Çin’de Wen Jiabao,Almanya’da Merkel ve diğerlerinin gözü önünden geçiyor.
Başbakan’ın şahsi çıkarları uğruna -hem, Türkiye -hem dünyayı dinci kitlesini sokağa dökmek ya da bir iç savaşla mı tehdit ettiği ya da askere verdiği mesajla mağdur rolü oynamaya mı yönlendiği istihza ile izleniyor.

*
Radikalizmden beslenen -o yüzden,kaderini Başbakan Erdoğan’a bağlamış Suriye Özgür Ordusu Yüksek Askeri Konsey Başkanı Salim İdris bu gidişten eksik değildir.
Suriye sorununa çözüm bulunması amacıyla Cenevre’de düzenlenecek konferansa yeni silah ve cephane yardımı yapılmadığı taktirde muhalefetin katılmayacağını açıklarken,..radikalizm şiddetle kaşınmaktadır…

10.6.2013