Gâvur İzmir’in Müslüman Gençleri Gâvura Fatiha okunmaz!

Dün (14 Mayıs 2013) ödenen 420 milyon dolarlık son taksitle birlikte 1 Ocak 1961 tarihinden başlayarak Türkiye ile IMF arasında yapılan 19 Stand by düzenlemesi sonucu bu kuruluştan almış olduğumuz kredi borçlarının tamamı ödenmiş oldu. Yani bugün itibarıyla IMF’e borcumuz yok! AKP iktidarı tarafından son on yılda IMF’e ödenen borç miktarı ise 23.5 milyar dolarmış. Doğrusu güzel bir gelişme. Darısı diğer yabancı kurumlara olan dış borçlarımızın başına ki; 2012 yılı sonu itibarıyla sadece kamu sektörünün yabancı kurumlara olan borcu 103.117 milyar dolardır! Bu borca özel sektör borçlarını da eklersek Türkiye’nin dış borcu 2012 yılı sonu itibarıyla toplam 336.863 milyar dolara ulaşıyor. Özetle; fazla sevinmemize hiç gerek yoktur. Çünkü IMF’e olan ve sıfırlanan dış borcumuz sadece devede kulak mesabesindedir. - referandum

Dün (14 Mayıs 2013) ödenen 420 milyon dolarlık son taksitle birlikte 1 Ocak 1961 tarihinden başlayarak Türkiye ile IMF arasında yapılan 19 Stand by düzenlemesi sonucu bu kuruluştan almış olduğumuz kredi borçlarının tamamı ödenmiş oldu. Yani bugün itibarıyla IMF’e borcumuz yok! AKP iktidarı tarafından son on yılda IMF’e ödenen borç miktarı ise 23.5 milyar dolarmış. Doğrusu güzel bir gelişme. Darısı diğer yabancı kurumlara olan dış borçlarımızın başına ki; 2012 yılı sonu itibarıyla sadece kamu sektörünün yabancı kurumlara olan borcu 103.117 milyar dolardır! Bu borca özel sektör borçlarını da eklersek Türkiye’nin dış borcu 2012 yılı sonu itibarıyla toplam 336.863 milyar dolara ulaşıyor. Özetle; fazla sevinmemize hiç gerek yoktur. Çünkü IMF’e olan ve sıfırlanan dış borcumuz sadece devede kulak mesabesindedir.

 IMF’e borç bitti AKP’liler şükür namazına durdu!

 Özellikle yandaş medya organlarına bakılırsa; IMF’e olan borçların sıfırlanması sebebiyle vatandaş sevinçten göbek atıyor. AKP iktidarına yapılan hayır duaların bini bir para. “Allah hükümetimizden razı olsun…” şeklindeki hayır duasından başlayarak işi üç İhlas bir fatiha okumaya, hatta şükür namazı ve cenaze namazı kılmaya kadar götürenler var! Kimdir bunlar? Elbette AKP’nin siyasi rant elde etmek maksadıyla yönlendirdiği ve propaganda aracı olarak kullandığı insanlar. Bu insanlardın birisi de AKP İzmir Teşkilatına bağlı gençler. Medyaya yansıyan haberlere göre AKP İzmir Gençlik Teşkilatı IMF’in ruhu için cenaze namazı kılıp fatiha okumuşlar! Konuya ilişkin baber şöyle:

 “İzmir’de Ak Partili gençler, Türkiye’nin IMF’ye borcunun sıfırlanması nedeniyle üzerinde ’IMF’ yazılı tabutun arkasında temsili cenaze namazı kıldı. Sağanak yağmurun altında IMF’nin cenaze namazı kılanlara bazı vatandaşlar, ‘Halkın bankalara olan borcu ne olacak?’ diye sordu. Namaza 40 kişi katıldı. Buca Gençlik Kolları İlçe Yönetim Kurulu Üyesi olan İlker Soydaş, sarık takıp cüppe giyerek, imamı canlandırdı ve ‘IMF’den kurtulduk, onu tarihin derinliklerine gömeceğiz. Ruhuna el Fatiha’ sözleri üzerine, partililer dua etti. IMF için lokma da döktürüldü. Sağanak yağmurun altında kılınan namazda bazı vatandaşlar, ‘Halkın bankalara olan borcu ne olacak?’ dedi. Ak Parti Gençlik Kolları İzmir İl Başkanı Bilal Kırkpınar, 19 yıl sonra ilk kez IMF’ye borçsuz duruma gelindiğini belirterek, ‘Birçok uluslar arası kuruluşun bile kaynak aradığı bu dünyada IMF’ye 5 milyar dolar borç verecek bir Türkiye var. İlk kez IMF’ye karşı alan el değil veren eliz. Artık hangi yılda ne adım atacağını, hangi sektöre ne kadar kaynak ayıracağını, dış politikada hangi tavrı alacağını kendi belirleyen bir Türkiye var’ dedi”(1).

 Gençler Kendinize Gelin Namazla Dalga Geçilmez!

Namaz, Müslümanlığın şartlarından ve İslam’da, Allah’a kulluğun en önemli göstergelerinden birisidir. Belki de birincisidir. Kur’an’da pek çok ayette, ısrarla yerine getirilmesi emredilen Namaz İbadeti için Hz. Peygamber “Namaz dinin direğidir” demiştir. Bu demektir ki; namaz insanın dinini ayakta tutan en büyük destektir. Bu destek ortadan kalkarsa din yıkılır! Bir başka hadisinde ise Hz. Peygamber “Namaz gözümün nuru kılındı” buyurmuştur. Kur’an’ın 107. sûresi olan Maun Suresi’nde şöyle diyor Yüce Allah: “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yapanlardır; hayra da mâni olurlar”(2).

Dolayısıyla; namaz, öyle kendisiyle dalga geçilecek bir ibadet, öyle kolayca alaya alınabilecek bir İslami ritüel değildir. Bu bakımdan PKK’lı teröristlerin dağda namaz ibadetiyle dalga geçme görüntülerine bakarak, onları haklı olarak Zerdüşt ve Mecûsi, yani Ateşperest olmakla suçlayan Sayın Başbakan’ın, Müslümanların namazını alaya alan Partisinin İzmir teşkilatına bağlı gençler hakkında yapacağı işlemi veya varacağı kanaati merakla bekliyoruz.

Gâvur İzmir’in AKP’li Gençleri Gâvura Fatiha Okunmaz!

Ayrıca IMF için cenaze namazı kılıp, ruhuna fatiha okuyan AKP’li gençlere önemle hatırlatalım ki; 1-IMF bir tüzel kişiliktir, Tüzel kişiler için cenaze namazı kılınmaz. 2-Cenaze namazı ancak ölüler için kılınır, IMF ise ölmemiştir hâlâ dipdiri ayaktadır. 3-Cenaze namazı Müslümanlar için kılınır. IMF ise gayrimüslimlerin kurduğu ve egemen olduğu bir kuruluştur. Bu sebeple iyi biliniz ki; gayrimüslim bir kuruluş için kıldığınız namaz ve okuduğunuz fatiha boşa gitmiştir. Gerçi benim, sizin en azından IMF’in ruhu için namaz kılıp fatiha okurken abdestli olduğunuzdan da şüphem var ya hadi neyse…

AKP’liler Bunu Hep Yapıyor

AKP’lilerin dini siyaset aracı olarak kullanmaları ve dini ritüelleri propaganda vasıtası yapmaları ilk değildir ki; AKP, esasen, Anayasa Mahkemesi tarafından ”laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle cezalandırılmış bir partidir. Diğer bir deyişle AKP, dini ritüelleri ve yüce din duygularını alaya aldığı yasal olarak da tescil edilmiş bir partidir! Hatırlayın lütfen, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum öncesinde bir takım ne idüğü belirsiz gençler Mekke’de Kâbe’nin avlusunda, yani tavaf alanında “EVET” pankartı açmışlardı. El alem Kâbe’nin etrafında Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için tavaf yaparken, onlar aynı noktada siyaset yapmışlardı. Yani tıpkı dün İzmir’de namaz ibadetiyle dalga geçen gençler gibi, 29.08.2010 tarihinde de hac ibadetiyle dalga geçmişti bu gençler. Bu gençlerin fotoğrafını görünce Kâbe’de Siyaset ve ‘EVET’ Propagandası” isimli şu küçük şiiri yazmıştım:

 Dedikleri bu olsa gerek o altın nesil!

“EVET”le Kâbe’de poz veren iki embesil,

İki şerefsiz ki; Fîl Ordusu’na mümâsil?

Gönder Yârâb, nerede kaldı, hani Ebâbil?

 

Kâbe Allah’ın evi, seçim meydanı değil,

Bırak siyaseti, secde yap, Allah’a eğil,

Dilerim üstünüze Ebâbiller üşüşsün,

Siccil ne ki? Başınıza Kâbe kadar taş düşsün!

(11.09.2010)(3).

IMF’e Olan Borç Ödendi Ama…

IMF’e olan borçlar ödendi. Gerçekten de çok güzel bir gelişme. Ancak o kadar da sevinmeye, övünmeye, hatta tepinmeye hiç gerek yoktur. Hele hele bunun için İslami ritüelleri ayaklar altına almanın hiçbir lüzumu yoktur. Çünkü bizim borçlu olduğumuz yabancı kurum sadece IMF değil ki. Bakınız AKP iktidarı, 2002 yılında işbaşına gelmiştir. AKP’nin iktidara geldiği tarihte Türkiye’nin yabancı borç miktarı toplam 129 milyar dolardır. 2012 yılının sonu itibarıyla ise toplam dış borç 337 milyar dolara ulaşmıştır. Yani bu iktidar ülkeyi neredeyse üç kat daha borçlandırmıştır. 2012 yılı sonu itibarıyla Türkiye’nin sadece toplam dış borcu 336.863 milyar dolar olup, bunun 103.117 milyar doları kamunun, yani devletin borcudur. Özel sektör borçlarının kefilinin de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. 2012 sonu itibarıyla kamunun borç stoku ise iç borçlarla birlikte 252 milyar dolardan 563 milyar dolara çıkmıştır. Borç stokunun 154.6 milyar doları ise yine dış borç stoklarından oluşmaktadır(4).

Ekonomi profesörü Hayri Kozanoğlu şöyle diyor: “IMF’ye verilen borçların tasfiye edilmesi Türkiye ekonomisinin iyi durumda olduğunu göstermiyor. Dünyada 188 ülke içinde stand by anlaşması yapan ve IMF’den kredi alan yedi ülke var. Altı ülkenin de genişletilmiş fon kolaylığı anlaşması var. AKP iktidara geldiğinde 129 milyar dolar olan dış borç bugün 336 milyar dolar… Mevcut tablo aslında ekonominin düzeldiği anlamına da, IMF kapısına tekrar gidilmeyeceği anlamına da gelmiyor… Brezilya, Arjantin, Polonya, Güney Afrika gibi Türkiye benzeri ülkelerin hiçbirin IMF’den kredi kullanmamaktadır. Dünyada 188 ülke arasında sadece yedi ülkenin IMF ile stand by anlaşması vardır…O nedenle Türkiye’nin ayırt edici özelliği veya başarısı söz konusu değil. IMF’ye verilen borçların tasfiye edilmesi Türkiye ekonomisinin iyi bir durumda olduğunu göstermiyor…

 52 yıllık hesabı kapattık diyorlar ama bu olgusal olarak gerçeği işaret etmiyor. Çünkü mesela 1984-1994 arası gibi Türkiye’nin IMF ile işinin olmadığı başka dönemler de oldu. Türkiye’nin IMF’den ilk kredi alışından bu yana 52 yıl geçti… Özellikle özel sektörün borçları 100 milyar doların üstünde, finansal olmayan şirket kesimlerinin borçları da 120 milyar dolar civarında. Bunlar çok ciddi sinyal veriyor. Borçları değerlendirirken diğer önemli bir konu borçların vadesidir. Özellikle kısa süreli borçlarda kritik sonuçlara yol açabilir. Türkiye’nin şu anda son bir yıl içinde ödenmesi gereken 100 milyar dolar kısa vadeli borcu var. Bir yıl içinde ödenmesi gereken orta-uzun vadeli borçları da kattığımız zaman yaklaşık 140 milyar dolar borcun ödenmesi söz konusu…”(5).

Şimdi iktidar yanlıları bizim gibi düşünenlere “Siz, IMF’ye olan borçlarımızın kapatılmasından sevinç duymadınız mı?” şeklinde bir soru sorabilirler. Böyle bir soru, PKK ile yapılan müzakerelere karşı çıkanlara “Siz bu ülkeye barışın gelmesini istemiyor musunuz?” şeklinde sorulan soru kadar abestir aslında.  Ya da PKK militanlarının silahlarıyla birlikte sınır dışına çıkmalarına karşı çıkanlara “Siz teröristlerin bu ülkede kalmasını mı istiyorsunuz. Cehennemin dibine gitsinler” şeklindeki yapılan çıkışlar kadar. Dış borçların ödenmesinden ve bu ülkeye barışın gelmesinden hangi Türk vatandaşı sevinç duymaz ki? Ancak bunun için vatandaşı doğru bilgilendirmek gerekiyor.

Örneğin, IMF’e olan borçların sıfırlanmasının ülkenin dış borçlarının bittiği anlamına gelmediğini açıkça söylemek gerekiyor. Bu ülkenin hala 337 milyar dolar dış borcunun bulunduğunu, ancak ekonomimizin en azından şimdilik vadesi gelen dış borçları ödeyecek güçte göründüğünü de söylemek gerekiyor. IMF’ye olan minik bir borç taksiti (420 milyon dolar) ödendi diye lokmalar döktürüp gıyabi cenaze namazı kılmanın abesle iştigal olduğunu açık yüreklilikle dile getirmek gerekiyor. Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One Minute” çekme cesareti gösteren bir Başbakanın, kendi vatandaşından korkmaması ve onu doğru bilgilerle aydınlatması gerekiyor.

Aslına bakarsanız, bir ülkenin dış borcunun yüksek olması o kadar da önemli bir şey değildir. Önemli olan, o ülkenin ekonomisinin, borçlarını ödeyecek kapasitede olup olmadığıdır. Bugün dünyanın en borçlu ülkelerinin başında Japonya, İtalya ve ABD gibi dünyanın en gelişmiş ülkeleri, yani G-7 grubuna dahil ülkeler gelmektedir. Ancak bu ülkeler, oldukça büyük borç yüküne karşın, dünyanın en gelişmiş ekonomilerine sahiptir. Keşke biz de dünyanın en borçlu ülkelerinden birisi olan ABD ölçeğinde bir ekonomiye sahip olabilseydik. Hiç olmazsa böyle borçlu bir ülkenin elinde borçsuz şamar oğlanı olmaktan kurtulurduk…     

____________________

1-http://ekonomi.haberturk.com/is-yasam/haber/844453-buyrun-imfnin-cenaze-namazina,

2-Kur’an-ı Kerim, 107/4-7,

3-http://ahmetdursun374.blogcu.com/kabe-de-siyaset-ve-evet-propagandasi/8854293

4- Daha geniş bilgi için bk. Bahar Aşçı, “IMF’ye Borç Bitti Ama…” başlıklı makalesi, &

5-