Biz devletimize güvenmek istiyoruz…

NECDET BULUZ - trust guven elele

 

NECDET BULUZ

 

                                           Barış süreci ile ilgili olarak kamuoyunun kafasının karışık olduğunu söyleyelim. AKP Hükümeti tarafından görevlendirilen akil adamların 15 günlük çalışmaları sonunda ortaya çıkan tablo şöyle: Kamuoyu endişeli, ne oluyor, ne bitiyor bilmiyor. Bu da kafaları karıştırıyor. Bu görüşlerin akil adamların görüşü olduğunu da belirtelim. Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes kendi görüşünü millete kabul ettirmeye çalışıyor. Millet tatmin olmayınca da bunlara tepki gösteriyor. Başbakan başka söylüyor,akiller başka söylüyor.

                                            Ortada yanıt bekleyen sorular var. Bu sorulara doğru dürüst yanıt verilmiyor. Hükümet olanlar da açıklamalarında çelişkili şeyler söylüyor. Yine Hükümet tarafından görevlendirilen akil adamlar da gittikleri yerde çok değişik, çok çelişkili açıklamalarda bulunuyorlar. Tepki de alıyorlar. Kendilerini dinleyenlerin sorularına yanıt veremiyorlar.

                                           MİLLETİN KAFASI KARIŞIK

                                           Burada şu noktayı dikkatlerinize sunmak istiyoruz:

                                           Bu milletin muhatabı bugünkü hükümettir, hali ile devlettir. Biz, devletimize güvenmek istiyoruz. Bu nedenle de özellikle Başbakan Erdoğan’ın barış süreci ile ilgili sözleri bizim için önemlidir. Son günlerde akil adamların birçok bölgede tepki görmesi üzerine Erdoğan yine bir açıklamada bulundu ve çözüm süreci ile ilgili millete güvence verdi. Başbakan “Biz risk aldık. Muhalefet ise risk almıyor. Neticeye ulaştığımızda muhalefet mahcup olacak. Teröre hiçbir taviz vermedik.” Diyor.

                                              Zaten, herkesin temennisi de budur. Teröre taviz verilmeden ulaşılacak bir barışa herkes gönülden destek veriyor. Ancak, İmralı’dan, Kandil’den, BDP’den gelen açıklamalar ve yapılmak istenilen bazı uygulamalara baktığımızda Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının havada kaldığını görüyoruz. Buna bir de akil adamların yaptığı açıklamaları eklediğimizde ortaya çıkan tablo milletimizi endişelendiriyor.

                                             MUHALEFETE DÜŞEN GÖREV

                                             Ancak, bu noktada muhalefet partilerinin de yapması gerekenler vardır. Eğer, milletin kafası karışıksa, bazı konuları bilmiyorsa, endişe ve panik içindeyse, muhalefet partileri bu işi üstlenmelidir. Çünkü millet, kendisine sahip çıkacak, arkasında güç bulacağı noktalar arıyor. İşte MHP’nin Bursa ve Manisa mitingleri bu açıdan önemlidir. Milleti bilgilendirme, cesaretlendirme, sorunlara sahip çıkma açısından bu tür mitingler ve geziler ara verilmeden çoğaltılmalıdır.

                                              Geçenlerde görevinden istifa eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç yaptığı açıklamada “ CHP’ye oy verenlerin %65’i barış sürecini destekliyor. Çok önemli bir orandır. Sürecin ne içerdiğini bilmediği halde barışa evrilmesi gerektiğine inanan bir CHP var” demişti. İlmeden destek verenler

                                               Demek ki, ortada bir barış süreci var ama bu sürecin ne içerdiğini bilmeden destek verenler de var. Bu noktada muhalefet partileri ve oluşturacakları alternatif akil adamlar bu süreçte milletin kafalarındaki sorulara yanıt verecek adımları atmalı ve ortadaki boşluğu mutlaka doldurmalıdırlar.

                                                DEMOKRASİ ÇOK SESLİLİKTİR

                                                Yazımızın başında “Biz Devletimize güvenmek istiyoruz” dedik. Güvenelim güvenmesine ama ortada yapılan ve yapılmak istenenlere bakınca güven duygumuz yara alıyor. Başbakan her ne kadar terör örgütü ile bir pazarlık içinde olmadıklarını, hiçbir taviz vermediklerini söylüyorsa da, açıklamalar ve ortadaki soruların yanıtsız kalması milletimizi rahatsız etmektedir.

                                                  Millet, kendisi için yanlış olanlara tepki gösteriyor. Akillere gösterilen tepkiler de çoğalıyor. Bu noktada Hükümet olanların, muhalefet edenlere, görüşlerini açıklayanlara saldırı niteliğindeki tepki göstermesi, “barışı sabote ediyorlar” açıklamaları bu rahatsızlıkları daha da artırıyor. Millet, kendisi için doğru olmayanları kabul etmek zorunda değildir. Toplumsal barış isteniliyorsa, her kesimi dinlemek, her kesimin görüşüne saygılı olmak gerekiyor. Hükümet olanlar “Benim yaptığım, benim söylediğim doğrudur. Kimse sesini çıkarmasın” mantığı ile hareket ediyor. Sesini çıkaranları da hem suçluyor, hem tehdit ediyor. Hem” ileri demokrasi” den söz ediyoruz, hem de demokrasinin olmazsa olmazlarından “çok sesliliğe” karşı çıkıyoruz. Böyle bir anlayış içinde barış ve çözüm sağlanabilir mi?

                                              Evet, biz devletimize güvenmek istiyoruz. Başbakan çıkıp, bu millete doğruları söylemelidir. 30 yıldır silahlı mücadele veren, savaşı kazandığını iddia eden PKK’lılar neden silah bırakıp, sınır dışına çekilecek? Bunun karşılığı ne veriliyor? Bunların yanıtı henüz verilemiyor. Millet barışı istiyor,destekliyor ama, bu soruya da kesin yanıt bekliyor.

e.mail: [email protected]

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir