Onun adı Rachel Corrie

Onun adı Rachel Corrie. - 63017 214250172040017 1858270702 n
,

Onun adı Rachel Corrie.

Belki gazetelerde okudunuz, televizyonlarda gördünüz. 23 yaşındaki Amerikalı Rachel, 16 mart 2003 de, bir İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürüldü. Gaza’daki Refah mülteci kampında bir Filistinli öğretmenin evinin yıkılmasına engel olmaya çalışıyordu. israilli buldozer şoförü herkesin gözleri önünde çelikten canavarı üzerine sürdü, önce ileri, sonra geriye iki kez üzerinden geçti. arkadaşları tarafından hastaneye ulaştırıldığında rachel ölmüştü.

63017_214250172040017_1858270702_n

Rachel, Washington eyaletinin Olympia kasabasından… İki noktanın küredeki yerlerine bakarak buraya gerçek anlamıyla ‘dünyanın öteki ucu’ diyebiliriz. Yaşam tarzı farkı olarak aradaki mesafe daha bile büyük. Pasifik okyanusu kenarında ormanlarla kaplı olan Washington eyaleti, dünyada refahın en yüksek olduğu bölgelerden birisidir. oysa Rachel’in öldürüldüğü Refah kampı daha geçenlerde dünyanın en yoksul yeri ilan edilmiş!

Rachel, Amerika’daki rahatını bozup barış savunuculuğu yapmak, İsrail hükümetinin insafsız ev yıkma politikasına karşı kalkan olmak üzere Filistin’e gelmiş olmasa, televizyon dizilerinden aşinası olduğumuz türden rahat orta sınıf yaşamını sürdürecek, büyük bahçeli evlerde oturup, geniş asfalt yollarda kocaman arabalar kullanarak ‘amerikan tarzı hayat’tan payını alacaktı. o kalkıp refah kampının minicik odalarda 8-10 kişinin uyumaya çalıştığı sefaletine ve çocukların İsrailli askerler tarafından tavşanlar gibi avlandığı dehşetine gelmeyi tercih etti.

Niçin?

Dinsel fanatik değildi, beyni yıkanmış bir tarikat mensubu değildi, ideolojik saplantısı yoktu. öyleyse niçin yoksul Filistinlilerin evlerinin yıkılmasına engel olmak için dev buldozerlerin önüne kendisini atıyordu? Niçin?

Bu sorunun yanıtını annesine yazdığı bir mektupta . (Guardian gazetesinde yayımlanmış, belki bugün bizim gazetelerimizde de çıkar.) İçim, her şeye rağmen, insanlık için umutla doldu.

Mektubunda, Filistin mülteci kampında tanık olduğu korkunç olayları, zavallı kamp sakinlerine reva görülen insanlık dışı muameleleri, seraların ve portakal bahçelerinin sırf intikam olsun diye yerle bir edilişini, akıl hayal almayacak acımasızlık tablolarını anlattıktan sonra şöyle diyor:

‘Evet, yine dans etmek istiyorum, erkek arkadaşlarım olsun istiyorum, iş arkadaşlarıma karikatürler çizeyim istiyorum, ama bunu durdurmak da istiyorum. burada gördüklerime inanamıyorum, yüreğim dehşetle doluyor. düş kırıklığı içindeyim. dünyamızın temel gerçekliği bu olduğu için düş kırıklığı içindeyim. bunu durdurmak istiyorum.’ kendi sonunu da tahmin eden bir mektubu şöyle bitiyor:

‘Filistin’den döndüğümde uykumda kâbuslar göreceğimi, burada olmadığım için suçluluk duygularıyla kıvranacağımı biliyorum. bunları daha fazla çalışmaya yönlendirebilirim. buraya gelmek hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biri oldu. oraya geldiğimde deli saçması şeyler söylersem ya da İsrail ordusu beyazları vurmama konusundaki ırkçı eğilimlerinden vazgeçip bir şey yaparsa şu yargıya varmakta hiç tereddüt etmeyin: dolaylı olarak desteklediğim ve hükümetimin başlıca sorumlusu olduğu bir soykırımın göbeğindeyim.’

”BİR ŞEYİ YAPMAK İÇİN,ONU ÇOK SEVMELİSİNİZ.BİR ŞEYİ SEVMEK İÇİN,ONA DELİCESİNE İNANMALISINIZ…!!”

Hey Rachel!
Melek yüzlü sonbahar!
Filistinli bir çocuk gibi gülümsüyorsun, yağmurlar senin için yağıyor.
Ne diyeyim sana Rachel! Kanlı biberonlardan süt içerken bebekler, haberleri izlemekle yetinmedin.
Ne diyeyim sana Rachel! Hamam böceği gibi yaşayanlara inat, adam gibi öldün işte!
Ne diyeyim sana Rachel!
Korktular senden Rachel!
Filistinlileri sevmenden, onlarla birlikte uyumandan, yüreğini sızlatmandan korktular!
Korktular senden Rachel!
Gazze Şeridi’nde yürümenden, başka çocukları merak etmenden, zulmün karşısına dikilmenden korktular.
Korktular senden Rachel!
Gazzeli çocuklarla aynı rüyaları görmenden, diğerlerine örnek olmandan, tankları deviren cesaretinden, Olympia’yı terk etmenden korktular.
Korktular senden Rachel!
Portakal bahçelerinden, sarı saçlarından, megafon tutan o küçük ellerinden korktular!
Korktular senden Rachel!
Başkaları için yaşamandan, mazlumdan yana taraf olmandan, göklerde uçurtma uçuran gözlerinden korktular.
Korktular senden Rachel!
Bir acıya ortak olmandan, yaraları sarmak istemenden, umutları yeşertmenden korktular!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir