Ve Pandora’ nın kutusu iyice açıldı…!

Ve Pandora’ nın kutusu iyice açıldı…! - referandum

Ve Pandora’ nın kutusu iyice açıldı…!

 

Eveleyip geveleyip duruyordu. Toplumun bunu da rahatlıkla hazmetme kıvamına geldiğine kanaat getirmiş olmalı ki, (bizce de çoktandır beklenen) asıl bombayı patlattı.

 

Kendisinin başkanlığa seçilmesini sağlamak asıl amaç olduğu artık su götürmez şekilde açığı çıkan ve bu yolda bir araç olarak düşünülen “yeni anayasada” vatandaşlığı tanımlayan Türk milleti ibaresi de gidecek. Yerini “Türkiyelilik” alacak!

 

Başbakan’ın dış gezisi nedeniyle Salı’dan Çarşamba’ya kayan ve en son yaptığı 1 saatlik gurup toplantısına ilişkin konuşmasının özeti bu..

 

Başka şeylerde söyledi..

 

Mesela, “Bu yargı paketlerinin ötesinde en önemlisi, yeni anayasa çalışmalarıdır. Bu çalışmalarda Mart sonuna kadar bitmesi noktasında Meclis Başkanımızın açıklamasını biliyoruz. Temennimiz odur ki Mart sonuna kadar bu iş biter, bitmesi halinde sağlıklı şekilde bizlerde yaşamış oluruz. Bitmemesi halinde, AK Parti’nin bu konuda yaptığı çalışma Meclis gündemine taşınacaktır. İnşallah Meclis gündeminde bizim yeni anayasa tasarımızı, böylece orada halkımıza, milletimize sunmuş olacağız. Eğer biz parlamentoda beklediğimiz desteği aldığımız anda bunu gündeme getiririz, referandum gücünü yakaladığımız anda da biz millete gideriz.”

 

Ardından parti gurubuna ve gerekli yerlere de talimatları verdi:

 

Bunu topluma anlatın!”

 

Türkçesi diğerleri gibi “bunu da hazmettirin” ki, sorunsuz bir amacımıza daha ulaşalım..

 

Talimat verilince, yandaş, candaş ve tembihli yazılı medya elemanları; sıkça kullandıkları algı yönetimi (inandırma politikası) metodu gereği zihinleri uyuşturmak için anında yazıları döşenmeye başladılar.. Bunun yanı sıra akademik unvanları en tepede olan hükümetin medya bülbülleri de, konuk oldukları (sıfatları Türk olup, yayınlarıyla ve topluma sundukları fikirleriyle Türk milletiyle asla bağdaşmayan) bazı televizyonlarda. Başbakan’ı bile solda sıfır bırakır bir halde bu konuyu gündemin en tepesine oturttular…

 

Mesela liberal fikirleri savundukları söylenen ancak kendilerine çokta yakışan adlarıyla.. Yani liboş Mustafa Erdoğan, Fuat Keyman ve pek tabiidir ki, Türk’e dair bir şey duyduğunda tüyleri diken diken olan Kürtçü Mithat Sancar…

Okumaya devam et  Ne söylediklerine değil, ne yaptıklarına bakmalı! -1-

Başbakan işaret fişeğini yakar yakmaz, “yol temizliğine” yönelik taktik üstüne taktikler önererek hemen toplum mühendisliğine başladılar..

 

Mutlak dikkatinizi çekmiştir. Başbakan 1 söylese bunlar ve benzerleri en az 10 söylemeyi nedense bir vazife sayıyorlar?! Durumdan vazife çıkartmak dedikleri bunların yaptıkları olsa gerek(!)

Üstelik bunlara kalsa bırakın, Türk’ü, Türk milletini, anayasadan silmek bile kesmeyecek gibi. İnanın ilk fırsatta Türkiye’nin adını dahi değiştirmeye kararlılar..

 

Değerli okurlar sizlere soruyorum:

Zaten Başbakan’ın niyeti de bu değil mi?

 

Kendisi Refah Partisinde İl Başkanı iken, geçmişte olduğu gibi şimdi de akıl hocalığını yapan Mehmet Metiner’e hazırlattığı 18 Aralık 1991 tarihli “Kürt Raporunu” harfi harfine onaylayıp, rahmetli Erbakan’a sunmamış mıydı?

Bu raporu ve içinde ne yazdığını bilmeyen, bilip de unutan veya merak edenler “google”a sorsunlar, ne demek istediğim daha rahat anlaşılır.

 

Sadece ön bilgi olarak, bu günkü PKK talepleriyle birebir örtüştüğünü söyleyeyim de, gerisini artık siz anlayın.

 

Hasılı bu olanlardan sonra hiç kimse bize “yok siz bühtanda bulunuyorsunuz, yok iftira atıyorsunuz, yok niyet okuyorsunuz, falan, filan” gibi saçma sapan suçlamada asla bulunmasın…

 

Çünkü Başbakan ve ekibinin mütemadiyen belirttiğimiz üzere; şahsi veya siyasi menfaatlerini koruma uğruna ve “terör sorununu çözüyoruz” yalanlarıyla, aslında Türkiye’yi ve Türk milletini çözme hususunda, geçmişte yaptıkları artık yapacaklarının teminatı haline gelmiştir!

 

Bu arzularına kavuşmak için hiç kuşkunuz olmasın, Makyavelizm’in temel kuramı olan, “Amaca giden yolda her şey mubahtır ilkesini sapmadan uygulamaktadırlar..

 

Mesela bir önceki yazımda, “…Ve diyorum ki, bu kirli ittifak ve sözde çözüm arayışları; Başbakan’ın bizzat şahsına münhasır olarak uygulamaya koymayı düşündükleri başkanlık sistemi ile “yeni” anayasayı da bölücüleri mutlu edecek şekilde yaptıkları an bitecektir..

Okumaya devam et  Suriye sorunu ne oldu ha ne oldu?!!

Lütfen bunu tarihe not alarak düşün…!” diyerek ip uçlarını verdiğim süreç.

Tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi bir kez daha aynı oyunla sürdürülmektedir.

 

Lütfen hatırlayınız 12 Eylül referandumu öncesi de milletin sinir uçlarını törpülemek üzere PKK ve onun siyasi uzantılarıyla yine mütareke yapılmış, “… aman silah patlatmayın, aman şehit haberleri sakın gelmesin, yoksa referandum aleyhimize döner. Siz hiç merak etmeyin sizlerin arzusunu da zamanla yaparız..” mealindeki sözler verilmişti.. Yeri gelmiş BDP ile mecliste işbirliği yapılmıştı. Nitekim referandum sonrası yargı tamamen denetim altına alınmış, ordu kıpırdayamaz hale getirilmiş, teröristlerin ve bölücülerin bazı istekleri yerine getirilmişti. Ancak siyasi bölücüler lehine yaptıkları şeyler bunları bir türlü tatmin etmemektedir. Bu nedenle dağdaki unsurları yeniden silaha başvurup sürekli yeni tavizler talep etmektedirler.

 

Şimdi durum geçmişin yine bir tekrarıdır. Eh madem Başbakan’da hem anayasa değişikliğinde hem de kendisine başkanlığın yolunu açacak referandum ve seçimlerde bu terörist eşkıyalara ve onların destekçilerine ihtiyacı vardır..

Öyleyse hemen bunlarla bir mütareke imzalayıp, müzakerelere başlanılmalıdır(!)

 

Bunun içinde vakit geçirmeden hemen İmralı canisini hem de birinci elden muteber adam konumuna getirip, uzantılarıyla da mecliste tokalaştılar…

 

Ardından İçişleri eski bakanı İdris Naim Şahin alınıp, yerine sıkı “açılımcı” bakanın ikame edilmesiyle ‘ada’ya verilen sözlerin ilk emareleri göründü..

 

Derken AKP ile BDP’nin işbirliği, bölünmenin ilk adımı sayılabilecek olan “anadilde savunma yasası” birlikte çıkartılıp; Çankaya tarafından jet hızıyla onaylanmasında bir kez daha net olarak görüldü.

 

Muhtemeldir ki, anayasa uzlaşma komisyonunda istedikleri gibi bir sonuç çıkmaması halinde. Başbakan’ın yukarıya aldığım konuşmalarına istinaden kendilerinin yazdığı ve bölücülerinde taleplerini içeren “yeni anayasa” meclis gündemine süratle getirilecek ve halkoyuna götürmek için eksik olan parmak sayısını da kesinlikle BDP’ den tamamlayacaktır.

Okumaya devam et  Ne söylediklerine değil, ne yaptıklarına bakmalı! -2-

 

Hatta korkarım ki, Kemal Kılıçtaroğlu’nun CHP’sinden de bu konuda bazı parmaklar (az sayıda da olsa) iktidara destek olabilecektir.

Çünkü geçtiğimiz günlerde Güneydoğu kökenli bir milletvekilinin, partisinden başka bir şeyi bahane edip istifa etmesi buna ilk işarettir…

Ve durum onu gösteriyor ki, bunlar BDP dışındaki partilerdeki türdeş arkadaşları gibi ırkçı bir yaklaşımla blok halinde hareket etmektedirler.

 

O zaman iş bu kerteye geldikten sonra bize de şöyle bir çağrı yapmak artık farz oldu.

 

Başkanlık kürsüsünden bir sataşma üzerine “..bende Ülkücüyüm, bende milliyetçiyim” diyen AKP’li meclis başkan vekili Sadık Yakut ve Türk milliyetçiliğinin banisi merhum Alparslan Türkeş’in küçük oğlu Ahmet Kutalmış’a sesleniyorum. Aynı zamanda benzer ifadeyi veya milli hassasiyetlerini kapalı kapılar ardında veyahut dost meclislerinde söyleyen ve sayılarının en az 25-30’u bulduğu söylenilen AKP’li milletvekillerine ve Apo’nun isteği doğrultusunda görevden alınan İdris Naim Şahin’e de bu çağrımı duyurmak istiyorum…

 

Bölücü başı ve onun uzantılarıyla güya çözüm adına her türlü siyasi işbirliği yaparak.. Sultan Alparslan’la kapılarını açıp bin yıldır bu topraklarda varlığını sürdüren Türk Devletinin temeline dinamit koyan.. Ve kendisini sınırsız yetkiyle donatılmış Başkanlık makamına taşımak uğruna Türk milletini anayasasında bile yok sayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a..

 

YETER ARTIK SON SÖZ TÜRK MİLLETİNİNDİR!

 

Demeniz gerekmiyor mu?

 

Eğer siz bunu demez ve Türk milletinin birlik ve beraberliğinden yana milli tavır gösterenlerin yanında yer almaz iseniz biliniz ki, tarih önünde bu millete karşı büyük bir vebal altında kalırsınız…

Çünkü bu millet size “bölücülerin isteklerini yerine getirin” veya “kendilerini bile bile kandırın” diye oy vermedi!

 

Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir