ateist: türkiye’de linç edilmek istenen kişi

ateist

türkiye’de linç edilmek istenen kişi.

tarih: 27 ocak 2013
saat: sabah 5:30
yer: atatürk havalimani

istanbul’a sadece 4 günlüğüne geldim ve işlerimi hallettikten sonra geri dönüyorum. 4 gün boyunca sabahtan akşama kadar ordan oraya koşturdum, millete laf anlattım. bütün işlerim bitince de son gece arkadaşlarla buluştuk, ev partisi, taksim falan derken sabaha kadar takıldık. 4:00’daki havataş otobüsü ile de havalimanına gittim.

havalimani saatine ve gününe bağlı olarak normalde olduğundan çok daha yoğundu ve kitlesi farklıydı çünkü umre zamanıymış.öncelikle umre’ye gidenlerle bi sorunum yok. hatta benim ya da başkalarının hayatına karışılmadığı sürece hiçbir sorunum yok kimseyle. isteyen istediğine inanır, istediği şekilde yaşar ve giyinir (popi meselesi). her yerde yarı çıplak, ayaklarında terlikler olan amcalar ve komple kapalı teyzeler var. beyaz ve siyahın müthiş ahengi tüm havalimanını sarmıştı (soru: umreye giden kadınlar da beyaz giyinir diye biliyordum ben ama burdaki teyzeler komple siyahtı. bilgisi olan arkadaşlar bu konuda bana bilgilendirici mesaj atarlarsa mutlu olurum)… bu gruba karşı yapabileceğim tek eleştiri ayaklarını lavabolarda yıkayan amcalar oldu. az ileride mescid olmasına rağmen girdiğim her tuvalette bir amca lavaboda ayağını yıkıyor ve ayaklarını her yere değdirmekte bir sakınca görmüyordu… bu durumdan tiksindiğim için (ayakları temiz olsa da ben hijyenik bulanıyorum) havalimanından varacağım noktaya gelene kadar tuvaleti kullanmadım.

güzel güzel check-in yaptım, bavulumu teslim ettim, pasaport sırasında bekliyorum. sıralar tabii ki de içerideki kitle ile orantılı olarak umre’ye giden vatandaşlardan oluşuyor. önüm arkam her yer ya beyazlı amca ya da siyah teyze. hatta arada beyazlar içerisinde çocuklar da var.

bu süreçte ilk tepkiler gelmeye başlıyor kulağıma. “nebçim giyinmiş”, “alkol mü almış o”, “yabancı da değil, elinde türkçe kitap var (kitap da marquis de sade’dan tanrıya karşı söylev[evet o gruptan dayak istediğim doğrudur] ), türk ve müslüman küpe takar mı” gibi tepkiler. cevap vermiyorum çünkü arada çıkabilir böyle insanlar diye düşünüyorum. total olarak umre’ye gidenlere mal etsem yaptığım ayıp olacak. pasaport kontrolü ciddi bir iş olduğu için (gruptakilerin büyük kısmının ilk defa yurtdışına çıktığını varsayıyorum çünkü genel prosüedürlerden %99’unun haberi yoktu) sadece bana söylenmekle yetiniyorlar. ben de eleştirileri çok takmıyorum zaten.

kontrol sonrası hem uçağıma biraz daha zaman olması, hem kitleden biraz uzaklaşmak hem de kitap okurken takılmak için bira içmeye gidiyorum (sabahın o saatinde sadece ben değil, orada bulunan herkes alkol alıyordu bu arada). biramı bitirdikten sonra kafede kendi kendime takılırken umre’ye giden gruptan bir amca yavaşça sokuluyor yanıma ve “delikanlı bizim tarafa gelebilir misin, sana birşey sormak istiyoruz” diyor. ben de saflığıma yanayım ki “heralde bilet, kapı, uçak vs. ile ilgili soru soracaklar” diye gidiyorum yanlarına.

görüntü şu: oturma yerlerinin orda beni bekleyen yaklaşık 20 kişilik siyah ve beyaza bürünmüş bir grup ve nefretle bakan gözler. giderken resmen 3,5 atmaya başlıyorum. “amca noldu istersen burda sor” diyerek kaçmaya çalışıyorum ama amca sanki beni idama götürür gibi yapışmış koluma “yok yok gel sen” diye mırıldanıyor. gittikten sonra “he amca buyur sor” dememi beklemeden arkadan yaşlı bir teyze “evladım sen türk ve müslüman değil misin?” diye acı bir ses çıkartıyor. “ha ney?” falan diye dumur olmuşken yaşça biraz daha genç bir abi “sen utanmıyor musun” diye ikinci soruyu soruyor. “ne diyorsunuz siz? ne utanması?” dememe kalmadan “bizi günaha sokmaya utanmıyor musun?” diye bir köşede ölmek üzere lan amca soruyor. “en sonunda biraz da sesimi yükselterek “ne diyorsunuz siz, ne günahı, ne utanması” diye konuşuyorum. beni oraya getiren amca “evladım sırada alkol kokuyormuşsun, kulağında küpe var, içeri girdikten sonra seni alkol alırken görmüşler. umre’ye gidenlerin yanında bir müslüman olarak bunu yapmaya utanmıyor musun?” diye açıklamayı yapıyor.

işte o anda elim ayağım titremeye başlıyor, beynim zonkluyor. “amcacım öncelikle size ne benim giydiğim kıyafetten?” diye sinirli bir şekilde konuşuyorum (hayır daha sesimi yükseltmedim). “hem ayrıca alkol almamdan size ne? siz alkol almıyorsunuz ki. alkol kokusu yüzünden de abdest bozulmaz, bişi olmaz” diye devam ediyorum. benim cevabım üzerine gruptaki yaşlılar arkaya doğru gerilerken gençler öne doğru çıkmaya başlıyor, “olmaz” diye sert bir dille beni uyarıyorlar(!). “ne demek olmaz ya? size ne benim yaptıklarımdan?” diyorum. “biz umre’ye gidiyoruz, senin imanın da bizi etkiler” gibi saçma bir söylemde bulunuyorlar. “benim imanımdan size ne? ben zaten müslüman bile değilim, allah’a ya da başka bir varlığın gücüne inanmıyorum. din ile alakam yok” dememle ipler kopuyor. genç olanları iyice yanıma geliyor ve “ne diyon sen” moduna geçiyorlar. çevredeki insanlar da bu sırada yavaş yavaş huzursuzlanmaya da başlıyorlar. “kardeşim sizle mi uğraşacağım, işim gücüm var benim” diye arkamı dönmemle bir tanesinin koluma yapışıp “kafir misin sen?” diye bağırması bir oluyor. şansıma o sırada yakından havalimanı polisi geçiyor da “memur bey bakar mısınız” diye sesleniyorum. polisin geldiğini gören grup geri çekilip kolumu bırakıyor. ben de hala saf bir şekilde “yardım isterim polisten, beni en azından kapıya kadar götürür. bu grup da bir daha bulaşmaz bana” diye düşünüyorum ki meşhur türk polisini nasıl unuttuğum için sonradan kendime kızdım.

polis klasik olarak “noluyor burda” laflarından sonra ben birşey demeden gruptan bir “memur bey bu adam bize hakeret ediyor” şikayeti geliyor(!?!?!). lan yüzsüzlüğe bak; polisi çağıran ben, şikayet karşı taraftan. tabii ki de yüze türk polisi benim gibi bir genç yerine umre’ye giden ulvi kişileri dinleyecekti; “ne diyorsun sen” diye bana çıkışıyor.

ben:”memur bey, ben kendi halimde kitap okuyordum. aha bu amca geldi beni çağırdı sonra da bana hakaret etmeye başladılar”
gruptan biri: “ne hakareti lan? sen demedin mi ben allah’a inanmıyorum diye?”
polis: “allah’a mı inanmıyor? çıkar bakim cüzdanını (da neden lan neden?)
ben: “neden memur bey, allah’a inanmıyorum demek kötü birşey mi?”
polis: “sen çıkar bakim cüzdanı”

neyse cüzdan çıkartılır verilir. bu arada cüzdan ile ilgili bir bilgi: (bkz: #28121212)

polis: “neden boş senin din hanen?”
ben: “memur bey ben ateistim”…

işte bu laf. aha bu lafı bu grubun içinde dedim. türk polisi bu grubun yanındayken dedim… polisin “nasıl lan” demesi ile grubun “puuuu rezil”vb. lafları, polisin “git gözümün önünden kendini çok sevdirmeden” tarzı lafları sayesinde arkamda bana küfreden bir grup ve grubun yanında yer alan bir polis ile uzaklaştım oradan. çok eminim ki havalimanında olmasak hem o polis hem de grup tarafından fiziksel temasa (koldan tutmadan daha fazlası) maruz kalarak ayrılacaktım oradan…

oysa ki ne kadar da güzel bir 4 gün geçirmiştim lan türkiye’de. işlerimi halletmiş, arkadaşlarımla güzel vakit geçirmiş şekilde yüzümde gülümseme ile geri dönüyordum. hatta bir sonraki işim türkiye’de olsun da daha çok böyle güzel zamanım olsa diye düşünürken son kararımı verdim; nah dönüyorum. çünkü bu olay sonuç değil başlangıç. “ecdadımız”, “dinimiz”, “peygamberimiz” düşünceleri “ama biz hep ezildik ve eziliyoruz” cümleleri ile iyice arttı ve artacak. toplum müslüman-diğerleri şeklinde ayrılmış durumda ve müslümanlar öyle bir güç kazanmış durumdalar ki kendi halinde takılan insanları bile güzellikle(!) dine döndürmeye çalışıyorlar.

biliyorum bütün müslümanlar böyle değil. biliyorum bu arkadaşları eleştiren müslümanlar da var ama böyle gruplar git gide artmakta ve yüzsüzce insanlara saldırmakta.

Mustafa Kemal Atatürk

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Turkish Forum Editör, İngilizce, Almanca, Türkçe. Sitemizde Medya takibi ve editörlük yapmak isteyenler bizimle irtibata geçebilirler.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. Adalet; Hakka-Gerçeğe Hizmet? KUR’AN! Yüceler Yücesi Yaratıcı Güç, müthiş-muhteşem bir akışla çevirdiği bu dünyada, sistemini hak-adalet ilkeleri üzerine kurmuş. Zaten…

  2. Sadece (Bakara,136)ayeti ekleyerek ve içeriği olduğu gibi aynı bırakarak; (Peygamber(ler)in ALLAH’a Ortaklığı-Hadisler-KUR’AN) yazısı, yeni başlıkla kabul görür mü? Tüm ilgi-alâka,…

  3. Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?-KUR’AN?! (Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak…

  • ÜNİVERSİTENİN AMACI; DÜNYAYA GENİŞ AÇIDAN BAKABİLME ÖZELLİĞİ KAZANMIŞ İNSAN YETİŞTİRMEKTİR

    ÜNİVERSİTENİN AMACI; DÜNYAYA GENİŞ AÇIDAN BAKABİLME ÖZELLİĞİ KAZANMIŞ İNSAN YETİŞTİRMEKTİR

    Geçen hafta yüz yüze eğitimin gerekliği konusundaki “Diploma Kalitelerinin Zedelenmemesi için Yüz-Yüze Eğitim veya Eğitimi Yaz Dönemine Ötelenmesi Önerilebilir” başlıklı yazım sonrası Emekli eğitim emekçisi […]


  • KUR’AN’A ABDESTSİZ DOKUNULAMAZ MI?

    KUR’AN’A ABDESTSİZ DOKUNULAMAZ MI?

    Aşağıdaki takvim yaprağı, DİP takviminin 30 Mart 2023 tarihli yaprağıdır.Görüldüğü gibi DİB, Kur’an’ın kâğıda basılı haline abdestsiz dokunulamayacağını söylüyor.Bilgisayar, tablet, cep telefonu vs. elektronik cihazlar […]


  • Altın Manyaklığı Kitabı

    Altın Manyaklığı Kitabı

    Bülent ESİNOĞLU Nasıl yapayım, nereden başlayayım bilemedim. Lakin olayların başlangıç yeri Altın Manyaklığı kitabı olsa gerek. Amerika’da, durup dururken, Altın Manyaklığı kitabı çıkmaz diye düşünüyordum. […]


  • 2070 yılına kadar seyahatlerde neler değişecek?..

    2070 yılına kadar seyahatlerde neler değişecek?..

    Şu bir gerçek: İnsanların her geçen yıl seyahat ve tatil tercihleri değişiyor. Bu gerçekler ışığı altında sektör yenileme çalışmalarına hız vermeli. İngiltere merkezli hava yolu ve […]


  • MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (3)

    MİLLİYETÇİLİK ve ULUSALCILIK (3)

                Ulusalcılık kavramının oluşumundaki ‘tarihsel kalıt’a  eski dilde ‘Ecdadın ruhu’ da denilebilir, ki geçen yazıda buna kısaca değinmiştik. İşte Fransızların ‘kadim ruh’ (l’âme antique) dedikleri […]


  • YSK, RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR

    YSK, RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR

    RTE’NİN ANAYASAL OLMAYAN ADAYLIĞINI ONAYLAYAN BU YSK, ALDIĞI KARARLA RTE’NİN NOTERİ OLMUŞTUR YSK’nın son aldığı kararı, RTE’nin CB seçimine aday olarak katılmasını oy birliğiyle almış […]


  • Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

    Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı? Ölüm?

    Dünya Hayatı; Çoğaltma Yarışı?Ölüm?-KUR’AN?! (Mülk,2)”O, davranış ve eylem bakımından hanginizin daha güzel amel edeceğini-en güzel eseri kimin yapacağını belirlemek-sınamak için ölümü ve hayatı yarattı.” Yaşamın […]


  • EKONOMİMİZ GERÇEKTEN DE UÇUYOR MU?

    EKONOMİMİZ GERÇEKTEN DE UÇUYOR MU?

    Sn. Erdoğan ve Maliye Bakanı Nebati, Türk ekonomisinin uçtuğunu, uygulanan sisteme Batılıların bile hayran kaldığını üstüne basa basa söylemekteler. Sn. Erdoğan, “Benim alanın ekonomi, bunların […]


  • KARA NİYETLİ PAPAZ

    KARA NİYETLİ PAPAZ

    KARA NİYETLİ PAPAZ HÜSEYİN MÜMTAZ                 Rusya-Ukrayna savaşı ile Lozan’ın, 100 yıl sonra aynı karede yer alabileceğini hiç düşünebilir miydiniz?                 Heybeli’deki kara cübbeli, kara […]


  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Suudiler, İran ile barıştı…

    Suudiler, İran ile barıştı…

    Suudi Arabistan ile İran’ın 7 yıllık kesintinin ardından Çin’in arabuluculuğuyla diplomatik ilişkileri başlatma kararı, İsrail dışında tüm bölge ülkeleri tarafından memnuniyet verici bir gelişme olarak […]


  • “Rumlarla eşit şartlarda müzakere ederiz…”

    “Rumlarla eşit şartlarda müzakere ederiz…”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs yönetimi ile resmi müzakere masasına oturmak için çerçevenin belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, egemen eşitlik ve eşit […]



Posted

in

by