Korku imparatorluğu mu, mağdur edebiyatı mı?..

NECDET BULUZ - literature edebiyat kitap

NECDET BULUZ

 

                                                        Başbakan Erdoğan’ın “Ben de dinleniyorum” açıklaması hiç kuşkusuz bugünkü hükümet döneminde ortaya çıkan dinlemelerin halen devam etiğini gösteriyor. Peki, bu dinlemeleri kim veya kimler yapıyor? AKP cephesinden gelen tepkilerde” Derin devlet halen iş başında” deniliyor. Dinlemelerin de Ergenekon ile bağlantı haline getirilmeye çalışılıyor.

                                                        AKP Hükümeti döneminde Anayasa Mahkemesi üst düzey yöneticiler, Genelkurmay Başkanları, siyasi partilerin Genel Başkanları, birçok komutanın ve üst düzey yöneticileri ses kayıtları internete düşmüş, çokları bu dinlemeler nedeni ile tutuklanmıştı. Bugün Başbakan bile dinlendiğini iddia ediyor ve hala derin devletten söz ediyorsa buraya bir nokta koymalıyız.

                                                        SUÇLU VARSA ORTAYA ÇIKARILMALI

                                                         10 yıldır iktidarda olan bugünkü hükümet, eğer ortada gerçek anlamda bir derin devlet varsa, bunu oluşturanları bulup ortaya çıkarmak da yine bugünkü hükümetin görevidir. Başbakan, yakınmayı bırakmalı, sözünü ettiği derin devlet yapısını ortaya çıkarmalıdır. Eğer, bunu yapamıyorlarsa, bunun altında çok şeyleri aramak gerekir.

                                                        Derin Devlet dedikler, MİT’in, askerin, polisin içindeki bazı yasa dışı güçlerden oluşuyor. Bu saydıklarımız, Başbakan’ın emrindeki kurumlardır. Yasa dışı oluşumlar varsa, bu kurumlar ayıklanmadı mı? Şimdi niye yakınılıyor? Başbakan’ı dinleyen cemaat mi, CIA mi, MOSSAD mı, neden olmasın?

                                                        Şimdi akla gelen, Başbakan’ın eski taktiklerin başvurmuş olması, mağdur ve mazlumları oynamaya başlamadır. Artık, yasa dışı işlere karışanların yakalanmasını, ortaya çıkarılmasını, yargının önüne konulmasını bu ülkede herkes istemektedir.

                                                         Başbakan Erdoğan, gündemi değiştirmede usta olduğunu gösteriyor. Yaptığı açıklamalarda da bunu itiraf ediyor. Kendisinin dinlendiğini söylemesi de bir gündem değiştirme olabilir mi? Kaldı ki, bu konun Ergenekon ile bağlantılı olduğunun iddia edilmeye başlanması, kafalarda başka soru işaretleri de oluşturuyor. Burada eskiden olduğu gibi, yine mağdur edebiyatı mı oynanıyor?

                                                          YİNE Mİ MAĞDUR EDEBİYATI?

                                                           Söz konusu mağdur edebiyatından açılmışken, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan’ın dinlenmesi olayı ile ilgili olarak çok yerinde teşhislerde bulundu, kendisini dinleyelim:

                                                           “ Milleti mağdur ediyorlar. İnsanları susturuyor, izliyor, dinliyorlar. Baskı, tehdit ve şantajla korku imparatorluğu kuruyorlar. Şimdi kalkmış zeytinyağı gibi üste çıkmak için ( Ben de dinleniyorum ) diyor. Yahşi Cazibe’deki Simge’yi geçtiniz. Her konuda (Mağdurum ben mağdurum) . 12 Eylül mağduru bunlar, 27 Nisan mağduru bunlar, 28 Şubat ürünü olup da mağdurum diyen bunlar. “

                                                           Mağdur edebiyatı konusunda MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman da sesini yükseltenlerden. Büyükataman, Başbakanlık makamının ciddiyetini ve inandırıcılığını giderek kaybettiğine dikkati çekip, şunları söylüyor:

                                                           “ AKP Hükümeti her meselede olduğu gibi bu meselede de mağduru oynamaktadır. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de önceki dönemlerde kendisinin de dinlendiğini ifade etmektedir. Bu durum, mağdur edebiyatı, ya da cambaza bak cambaza oyunu değilse “Biz bile dinleniyorsak, aklınızı başınıza alın herkes dinleniyordur” anlamına gelmekte ve bir korku imparatorluğu inşa edilmektedir. Erdoğan, kendisini dinleyenleri ortaya çıkarmalı ve bunlar yargı önünde hesap vermelidir.”

                                                            KORKU İMPARATORLUĞU MU?

                                                            Dinleme ile ilgili gelişmeler, bir korku imparatorluğuna doğru hızla ilerlediğimizi de gösteriyor. Çünkü dinlenme konusunda herkes birbirine şüphe ile bakar hale geldi. Bu, aynı zamanda korkuyu, endişeyi, şantajı ve baskıyı da getirdi. Bu koşullar içinde demokrasiden, insan haklarından, çağdaşlıktan söz etmek mümkün olabilir mi? Türkiye, yıllardır, bu dinlemelerden sıkıntı çekiyor. Yıllardır bu konu gündemden düşmüyor.

                                                             Şimdi birçokları “Bu ülkede Başbakan bile dinlenebiliyorsa, bizler haydi haydi dinlenebiliriz” kuşkusuna kapılmaz mı?

                                                             Biraz daha gerilere gidelim:

                                                              Dinleme konusunda AKP’li bazı bakanlar ve yöneticiler “Dinlenmek istemeyen telefonla konuşmasın” demişlerdi. Hatta dinlenenlerin ortaya çıkmalarında alay bile ediyorlardı. Bugün yaratılmaya çalışılan korku imparatorluğu öncelerden başlamıştı. Şimdi ise doruklara çıkarılmaya çalışılıyor. Ya da mağdur edebiyatına devam ediliyor.

e.mail: [email protected]

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir