MAYA ASTROLOJİSİ, ENERJİ, HALKLAR VE 1071 RUHU

<p>
Maya uygarlığı Kolomb öncesi Meksika,Honduras,El Salvador ve Guatemala'yı kapsayan bir bölgedeydi.
Astroloji'de güneş ve ay tutulmasını,yeryüzünün dönüş hızındaki değişimleri,gök cisimlerinin hareketlerini zamanın senkronizasyonu,idraki ve kaydedilmesi konularında yetkinleştiler,bulguları -bugünün,Astronomi bilimine tam uyum gösterdi.
O nedenle Haab takviminin 21 Aralık 2012'de sona ermesi milyonlarca insanda zamanın sonuna mı gelindiği paniği oluşturdu.
Neyse ki,Guatemala'nın yağmur ormanlarında antik Maya kenti Xultun'da,21 Aralık 2012'de sona eren Haab takviminin sonrası tarihlere işaret eden bir nüsha daha bulundu da korkular dağılır gibi oldu!</p>
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Mehdi'nin,Deccal'in,Hızır'ın ve İsa Peygamberin zuhuruyla kıyametin kopacağı açıklaması da yüreklere su serpti...</p>
<p>*
Uzmanlar Haab takviminde 21 Aralık 2012'nin  Samanyolu Galaksisinde tam 584 bin 283 yılda bir gerçekleşen  pek çok gezegen ve yıldızın birbirlerini tutacağı konuma işaret ettiğini söylüyor.
Bu evrenin temel kuvvetleri atom çekirdeğinde kararsızlık oluşturan elektromanyetik kuvvet ve zayıf etkileşim kuvvetinin,atom çekirdeğini bir arada tutan güçlü etkileşim kuvvetinin,nesneleri birbirine doğru çeken çekme kuvvetinin zaman içinde etkileneceği anlamına geliyor.
Böylece öncelikle  bilimcilerin önünde -aslında, bu kuvvetlerin aynı şeyin farklı görünümleri olduğu bilimsel iddiası olan Birleşik Alan Teorisinin gözlemlenmesinin süreci açılıyor.
İnsanlık Albert Einstein'ın İzafiyet ve Genel Görelilik teorileri modundan,"Tanrı'nın zihnini okuma"moduna geçiyor-yoksa, bu perspektif "Bilgi'nin Efendisi Hızır"ın yeryüzüne gelişi anlamına mı geliyor?
Elbette bu değişimin ruhsal formdan işleyerek giderek insanı, toplumu ve dünyayı etkileyeceğini ummak gerekiyor -ki, bu dünyanın dönüşeceği anlamına geliyor...</p>
<p>*
O halde -geliniz,dönüşümü biri enerji,diğeri insan  odağında gözleyelim.
Uluslararası Enerji Ajansı üyelerinin enerji -bilhassa, hidrokarbon kaynakları ile ilgili sorunlarına çözüm getirmektedir.
Ajansın dünyanın enerji ihtiyacını analizleyen raporu Asya ülkelerinin ekonomik gelişmelerinin etkisiyle bugünden 2035 yılına enerji ihtiyacının üçte bir artacağına işaret ediyor.
Öncelikle 2035'e kadar fosil yakıtların öneminde değişiklik beklenmiyor -iki ülke, birincisi ABD  enerjinin pahalılaşacağı bu süreçte en çok ve büyük petrol kaynaklarını doğrudan ya da dolaylı kontrol edebilme kudreti, sonra Rusya en büyük  doğal gaz kaynaklarına sahip olması kudretiyle öne çıkıyor.
2035 yılına kadar Irak'ın küresel petrol üretimindeki artışın yüzde 45’ini  tek başına sağlayacağı varsayılıyor ardından Suudi Arabistan,İran,Kanada,Kazakistan'ın en büyük tedarikçiler olacağı anlaşılıyor.
Avrupa'nın enerji gereksiniminde ciddi bir artış beklenmemektedir -ama, Orta Doğu  hidrokarbonlarının yüzde 90'ı Çin'e ve diğer büyük Asya ekonomilerine yöneliyor.
Bu tablo küresel ya da bölgesel anlamda enerji kaynakları ve nakil yollarının paylaşımında ne denli zor mücadelelerin sergileneceğini gösteriyor.
Küresel sistemde enerji maliyetleri ve ekonomi dinamiklerinin kökten değişimiyle birlikte ülkelerin ve bölgelerin önemlerinde çok sert ve çok derin dönüşümler yaşanacağı  açıkça görülüyor.</p>
<p>*
Aslında  bir süredir dünya dönüşümünün ayak sesleri,insanın internetin dünya çapında ağı, siber uzay ve siber kültürle yerelinden küreselleşmesinde ve denetimsiz,açık entellektüel sermayenin giderek bütün üretim faktörlerinin önüne geçmesi durumunda da  hissedilmektedir.</p>
Bir yandan da iletişimden alınan payla akıl geliştikçe,dönüşüm sürecinde bilgi üretiminde geride kalan milyarca insan ya dönüşüme adapte olmak ya da yok olmamak talebindedir.
Her yerde dönüşümden yararlanamayanlar mali sistemin iyileştirilmesi,servet dağılımındaki eşitsizlik ve sınıflar arasındaki büyük uçurumların ortadan kaldırılması talebi ile neoliberal mali politikaları,yolsuzluk ve yoksulluğu ve bütçe kısıtlamalarını protesto ediyor.
Mesela, Yunanistan ve İspanya'da azalan ücret ve artan vergiler insanları gıda ve temel sağlık hizmetlerini karşılamaktan alıkorken,yetkililerin olası protestoların karşısına dikmek için güvenlik unsurlarının bütçesini arttırmaları dikkat çekiyor.</p> Zengin -bilhassa Doğu Avrupa ve Asya'da düşük yaşam koşullarından ve düşük ücretlerden hareketle kâr eden Özel Ekonomi Bölgeleri oluşturmayı hedefliyor.
Zenginin anti toplumsal devrimine karşı hak talebini yükselten kesimler ise küresel-birleşik bir planlama ile bağımsız örgütlenme çatısı altında etkili bir mücadele ile yanıt vermeyi kurguluyor.
Birçok devlet adamı hükümetlerin küresel rekabeti tutmak ya da rekabetten düşenleri tamamen kapatmak için sermaye sahipleriyle birlik olunan ve trilyonlarca euro'yu zenginlere kazandıran politikanın yanlış olduğunu,işleri ve ücretleri kesme sonucunda Avrupa'nın devrim eşiğinde olduğu uyarısında bulunuyor.
Dönüşüm sürecinde kendini hakça kurtaranların beherinin "Mehdi" olduğu günler yaşanıyor. *
Bu esnada Başbakan Erdoğan Konya'da Osmanlı mesajları vermektedir.
"2071'e yani 1000.yıl dönümüne Allah'ın izniyle o zaman Türkiye -işte, Selçuklu'daki,Osmanlı'daki o ulaştığı dereceye yeniden ulaşacak"diyor.
Yetmiyor,"Yav işte 326 milletvekiliniz var hala mı bahane diyorlar?Ama işte bu kuvvetler ayrılığı denen şey var ya" ifadesiyle imparator olma hayalini arş'a vurduran Erdoğan'ın 2071 ruhundan kastı;o gün Türk'ün,Kürt'ün,Doğu Hristiyanlık ittifakının bugünden-yarına demokratik kurumların inşası ve güçlendirilmesi,
Yoksulluğun önlenmesinde ve mülkiyet hakkı karşısında toplumun korunmasında mükellef her müslümanın yapması gereken  farz kabul ettiği vergi yerine zekattan,ihtiyarî yardımlar ve sadakalardan himmetle yeni sosyal yapıların oluşması,
Yeni nesillerin yetiştirilmesiyle yeni Ümmet devletinin yargı,idari ve mali bürokrasisi,asker-polis ve istihbarat gücünün kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve ahlaki fazilet ilkesiyle dini eğilimler üzerinden oluşturulması hedefidir.
Ne ki hedefe bu "akıl ve bilimle asla bağdaşmayan taassub" ve "komşularla sırf sorun" politikasıyla ulaşılması gayreti" "Deccal"den birinin Türkiye'de olduğunu gösteriyor. *
Maya takvimi 21 Aralık'la çok sert ve acımasız bir  küresel dönüşüm sürecine işaret ediyor.
Bir de ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamamak durumu vardır...</p> 18.12.2012 - 7593


Maya uygarlığı Kolomb öncesi Meksika,Honduras,El Salvador ve Guatemala’yı kapsayan bir bölgedeydi.
Astroloji’de güneş ve ay tutulmasını,yeryüzünün dönüş hızındaki değişimleri,gök cisimlerinin hareketlerini zamanın senkronizasyonu,idraki ve kaydedilmesi konularında yetkinleştiler,bulguları -bugünün,Astronomi bilimine tam uyum gösterdi.
O nedenle Haab takviminin 21 Aralık 2012’de sona ermesi milyonlarca insanda zamanın sonuna mı gelindiği paniği oluşturdu.
Neyse ki,Guatemala’nın yağmur ormanlarında antik Maya kenti Xultun’da,21 Aralık 2012’de sona eren Haab takviminin sonrası tarihlere işaret eden bir nüsha daha bulundu da korkular dağılır gibi oldu!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Mehdi‘nin,Deccal’in,Hızır‘ın ve İsa Peygamberin zuhuruyla kıyametin kopacağı açıklaması da yüreklere su serpti…

*
Uzmanlar Haab takviminde 21 Aralık 2012’nin  Samanyolu Galaksisinde tam 584 bin 283 yılda bir gerçekleşen  pek çok gezegen ve yıldızın birbirlerini tutacağı konuma işaret ettiğini söylüyor.

Bu evrenin temel kuvvetleri atom çekirdeğinde kararsızlık oluşturan elektromanyetik kuvvet ve zayıf etkileşim kuvvetinin,atom çekirdeğini bir arada tutan güçlü etkileşim kuvvetinin,nesneleri birbirine doğru çeken çekme kuvvetinin zaman içinde etkileneceği anlamına geliyor.
Böylece öncelikle  bilimcilerin önünde -aslında, bu kuvvetlerin aynı şeyin farklı görünümleri olduğu bilimsel iddiası olan Birleşik Alan Teorisinin gözlemlenmesinin süreci açılıyor.
İnsanlık Albert Einstein’ın İzafiyet ve Genel Görelilik teorileri modundan,”Tanrı’nın zihnini okuma”moduna geçiyor-yoksa, bu perspektif “Bilgi’nin Efendisi Hızır“ın yeryüzüne gelişi anlamına mı geliyor?
Elbette bu değişimin ruhsal formdan işleyerek giderek insanı, toplumu ve dünyayı etkileyeceğini ummak gerekiyor -ki, bu dünyanın dönüşeceği anlamına geliyor…

*
O halde -geliniz,dönüşümü biri enerji,diğeri insan  odağında gözleyelim.
Uluslararası Enerji Ajansı üyelerinin enerji -bilhassa, hidrokarbon kaynakları ile ilgili sorunlarına çözüm getirmektedir.
Ajansın dünyanın enerji ihtiyacını analizleyen raporu Asya ülkelerinin ekonomik gelişmelerinin etkisiyle bugünden 2035 yılına enerji ihtiyacının üçte bir artacağına işaret ediyor.
Öncelikle 2035’e kadar fosil yakıtların öneminde değişiklik beklenmiyor -iki ülke, birincisi ABD  enerjinin pahalılaşacağı bu süreçte en çok ve büyük petrol kaynaklarını doğrudan ya da dolaylı kontrol edebilme kudreti, sonra Rusya en büyük  doğal gaz kaynaklarına sahip olması kudretiyle öne çıkıyor.
2035 yılına kadar Irak’ın küresel petrol üretimindeki artışın yüzde 45’ini  tek başına sağlayacağı varsayılıyor ardından Suudi Arabistan,İran,Kanada,Kazakistan’ın en büyük tedarikçiler olacağı anlaşılıyor.
Avrupa’nın enerji gereksiniminde ciddi bir artış beklenmemektedir -ama, Orta Doğu  hidrokarbonlarının yüzde 90’ı Çin’e ve diğer büyük Asya ekonomilerine yöneliyor.
Bu tablo küresel ya da bölgesel anlamda enerji kaynakları ve nakil yollarının paylaşımında ne denli zor mücadelelerin sergileneceğini gösteriyor.
Küresel sistemde enerji maliyetleri ve ekonomi dinamiklerinin kökten değişimiyle birlikte ülkelerin ve bölgelerin önemlerinde çok sert ve çok derin dönüşümler yaşanacağı  açıkça görülüyor.

*
Aslında  bir süredir dünya dönüşümünün ayak sesleri,insanın internetin dünya çapında ağı, siber uzay ve siber kültürle yerelinden küreselleşmesinde ve denetimsiz,açık entellektüel sermayenin giderek bütün üretim faktörlerinin önüne geçmesi durumunda da  hissedilmektedir.

Bir yandan da iletişimden alınan payla akıl geliştikçe,dönüşüm sürecinde bilgi üretiminde geride kalan milyarca insan ya dönüşüme adapte olmak ya da yok olmamak talebindedir.
Her yerde dönüşümden yararlanamayanlar mali sistemin iyileştirilmesi,servet dağılımındaki eşitsizlik ve sınıflar arasındaki büyük uçurumların ortadan kaldırılması talebi ile neoliberal mali politikaları,yolsuzluk ve yoksulluğu ve bütçe kısıtlamalarını protesto ediyor.
Mesela, Yunanistan ve İspanya’da azalan ücret ve artan vergiler insanları gıda ve temel sağlık hizmetlerini karşılamaktan alıkorken,yetkililerin olası protestoların karşısına dikmek için güvenlik unsurlarının bütçesini arttırmaları dikkat çekiyor.

Zengin -bilhassa Doğu Avrupa ve Asya’da düşük yaşam koşullarından ve düşük ücretlerden hareketle kâr eden Özel Ekonomi Bölgeleri oluşturmayı hedefliyor.
Zenginin anti toplumsal devrimine karşı hak talebini yükselten kesimler ise küresel-birleşik bir planlama ile bağımsız örgütlenme çatısı altında etkili bir mücadele ile yanıt vermeyi kurguluyor.
Birçok devlet adamı hükümetlerin küresel rekabeti tutmak ya da rekabetten düşenleri tamamen kapatmak için sermaye sahipleriyle birlik olunan ve trilyonlarca euro’yu zenginlere kazandıran politikanın yanlış olduğunu,işleri ve ücretleri kesme sonucunda Avrupa’nın devrim eşiğinde olduğu uyarısında bulunuyor.
Dönüşüm sürecinde kendini hakça kurtaranların beherinin “Mehdi” olduğu günler yaşanıyor.

*
Bu esnada Başbakan Erdoğan Konya’da Osmanlı mesajları vermektedir.
“2071’e yani 1000.yıl dönümüne Allah’ın izniyle o zaman Türkiye -işte, Selçuklu’daki,Osmanlı’daki o ulaştığı dereceye yeniden ulaşacak”diyor.
Yetmiyor,”Yav işte 326 milletvekiliniz var hala mı bahane diyorlar?Ama işte bu kuvvetler ayrılığı denen şey var ya” ifadesiyle imparator olma hayalini arş’a vurduran Erdoğan’ın 2071 ruhundan kastı;o gün Türk’ün,Kürt’ün,Doğu Hristiyanlık ittifakının bugünden-yarına demokratik kurumların inşası ve güçlendirilmesi,
Yoksulluğun önlenmesinde ve mülkiyet hakkı karşısında toplumun korunmasında mükellef her müslümanın yapması gereken  farz kabul ettiği vergi yerine zekattan,ihtiyarî yardımlar ve sadakalardan himmetle yeni sosyal yapıların oluşması,
Yeni nesillerin yetiştirilmesiyle yeni Ümmet devletinin yargı,idari ve mali bürokrasisi,asker-polis ve istihbarat gücünün kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve ahlaki fazilet ilkesiyle dini eğilimler üzerinden oluşturulması hedefidir.
Ne ki hedefe bu “akıl ve bilimle asla bağdaşmayan taassub” ve “komşularla sırf sorun” politikasıyla ulaşılması gayreti” “Deccal”den birinin Türkiye’de olduğunu gösteriyor.
*
Maya takvimi 21 Aralık’la çok sert ve acımasız bir  küresel dönüşüm sürecine işaret ediyor.
Bir de ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamamak durumu vardır…

18.12.2012

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir