Terörist,devlete meydan okumaya başladı…

  - 100 2890

 

NECDET  BULUZ

 

                                                            PKK ile mücadelede bugünkü anlayış ile bir çözüme kavuşmanın mümkün olamayacağını birçok yazımızda dile getirdik. Başbakan Erdoğan’ın “açılım” saçmalığı ile başlattığı terör ve teröriste verdiği cesaretten sonra dikkat edilecek olursa, PKK daha da palazlanmış, PKK’nın başı devletle pazarlık yapabilecek tek muhatap haline getirilmiştir. Çok başlılığın sürdüğü terör örgütü içinde dün olduğu gibi bugün de farklı sesler yükselmektedir.

                                                            PKK’nın Kandil’deki elebaşısı Murat Karayılan, Başbakan Erdoğan’ın “Silah bırakılması halinde PKK’lılar başka ülkeye gidebilir” açıklamasına yanıt verirken adeta devlete de meydan okumuştur. Karayılan “Gündemimizde silah bırakma yok, aksine daha çok silahlanmak istiyoruz” diyerek, mücadeleden yana olduklarını söylemek istemiştir. Bir de şu var ki, PKK silahlı mücadelede büyük kazanımlar elde ettiği görüşü içindedir ve isteklerine silahlı mücadele ile kazanacaklarını görmektedirler.

                                                             GERÇEKLERİ GÖREBİLMEK

                                                             Terör örgütünün istekleri bellidir. Türkiye’nin bölünmesi, bölgede Irak, Suriye, İran ve Türkiye’deki Kürt’lerin de içinde olacağı Bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulmasıdır. Buna iç ve dış bölücüler de destek veriyor. Öncelikle bu gerçeği görmezden gelemeyiz. Suriye’deki iç çatışmalar ve PKK’nın bu ülkedeki uzantıları PDK’lıların varlığı ve ağırlığı bir noktada terör örgütü PKK’ya moral de veriyor. Biz, ne acıdır ki, Suriye politikalarında bu gerçekleri bile göremedik. Halen de Suriye politikalarında yanlışları sürdürüyoruz.

                                                              PKK, Kuzey Irak’ta yuvalanmış, burada eğitimini, silahlanmasını ve desteğini sağlamış bir örgüttür. Kuzey Irak bataklığı kurutulmadan da bu örgütle mücadelede bir başarı zor görünüyor. Çünkü ağır silahlar buradan Türkiye’ye getiriliyor, topraklarımızda güvenlik güçlerimize karşı planlanan baskınlar buradan yönetiliyor. Öncelikle bunların önlenmesi gerekirdi, önlenemedi.

                                                              Yanlış mücadele şekli ve verilen tavizler de bu örgütü daha da şımarttı, bugünkü konuma getirdi. Bunun tek sorumlusu olarak biz bugünkü Hükümeti görüyoruz. 2002 yılında sıfır terör sorunu ile ülkede yönetime gelenlerin, bugün terör konusunda Türkiye’yi hangi noktaya getirdiklerine baktığımızda bu gerçeği açık biçimde görmüş oluruz.

                                                              BU TEHDİT DEĞİL Mİ?

                                                              PKK’nın Kandil’deki elebaşısı Karayılan’ın şu açıklamalarını biz devlete bir tehdit olarak değerlendiriyoruz:

                                                              “ Bugün Ortadoğu çok karışık, biz niye silah bırakalım? Biz, ne için silah aldık? Bugün niye bırakalım? Bugün, Suriye Kürtleri önceden yaşananları tahmin etmeyi etmeyip, silahlanmayıp, savunma gücünü kurmasaydı perişan olurlardı. Böyle bir durumda biz niye silah bırakalım? Silah bırakmanın da şartları vardır. Bugün Türkiye dese ki “Bugüne kadar Kürtlere baskı yaptık, zulüm yaptık. Ortadaki sorunu silahsız çözelim.” Böyle bir diyaloga varız. Yoksa biz silah gücümüzle haklarımızı almaya kararlıyız.”

                                                             Görüleceği gibi, PKK silaha güveniyor. İç ve dış desteğe güveniyor. Bugünkü Hükümetin istekleri giderek kabul eder hale geldiğini, bunu da silah gücü ile gerçekleştirdiklerinin mesajını vermeye çalışıyor. Ortadaki sorun olarak gördükleri konu PKK’nın özerklik isteğidir. Daha sonra bu isteğin, bölgede Bağımsız bir Kürt Devletine dönüşeceği planıdır. PKK’nın siyasi uzantıları BDP’lilerin, sivil örgütü KCK’lıların isteklerinin de aynı doğrultuda olması bunların gerçek niyetlerini ortaya koymuyor mu?

                                                              KANDİL’E BAYRAK DİKİLMEDİKÇE

                                                               Bu isteklere biz hiç şaşırmıyoruz. Çünkü Başbakan Erdoğan ve kadrosu, PKK ile mücadeleyi iyi yönetemedi. Örgüte tavizler verildi. Oslo görüşmeleri, ardından İmralı canisi ile doğrudan görüşmeler ve PKK’nın isteklerinin adım adım yerine getirilmesi bu süreci hızlandırdı. Sonunda da görüldüğü gibi, terörist artık devleti tehdit eder, devlete meydan okur hale geldi.

                                                               Şu gerçeğin de görülmesi gerekiyor:

                                                               PKK, Kuzey Irak’ta yuvalanmış, bir noktada Barzani’nin, Amerika’nın şemsiyesi altındadır. Güvenlik güçlerimizin Kandil’i silip süpürmesine ise izin verilmiyor. Bunun enine boyuna düşünülmesi gerekmiyor mu? MHP Genel Başkanı Bahçeli, konu ile her konuşmasında “Kandil’e Türk bayrağı dikilmeden, bu sorun çözülemez” demiyor mu?

                                                               Kaldı ki, dış güçler PKK’da çok başlılığın sürdürülmesini de istiyorlar. Bu konunun kendi çıkarlarına hizmet etmeye devamı için çalışıyorlar. PKK ile mücadele edilirken, bütün bu gerçekleri de görmek ve adımlarımızı da buna göre atmak durumundayız.

e.mail: [email protected]

 

                                                               

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir