PLUTOKRASİ ÖNÜNDE İKİ ABD VE KARŞITLIK

23.10.2012 - turkiye abd
  

Amerika güçlü bir merkezi hükümetin buyruğunda “Zengin azınlığı çoğunluktan korumak ilkesi üzerine kurulmuştur” temelindeki anayasasından yükseliyor.
Zenginler monarşiden kaçınmak için birbirini dengeleyen üç ayrı yönetim alanı yasama,yürütme ve yargı oluşturmuştur,bu alanları özel mülkiyet,özel sözleşmeler ve bilumum çıkarlarında mütemadiyen kendilerini koruyan ve nesilden nesile geçen hizmekârlarıyla doldurmuşlardır-buna,plutokrasi deniyor.
Modern zamanda plutokrasinin sömürüsü ulus devletin ötesinde dizayn edilmektedir,karşıtların eşitlik mücadelesi de emperyal demokrasi sürecini oluşturuyor.

*
Bu şablonda 8 Kasım başkanlık seçimleri öncesi Başkan Barack Obama ile Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney  CBS News’ta ABD’nin küresel emperyal demokrasi için münazaralar serisinin sonuncusundadır.
Emperyal demokrasi ABD başkan adaylarını bu kez dış politika konularında küresel görüşe sunuyor-elbette,demokrasi farklı coğrafyalarda farklılıklarıyla algılanınca da, 8 Kasım öncesi yoğun küresel hareket yaşanıyor.
*
Başkan Obama ile rakibi Romney’in TV münazarasında tartışma konuları ABD dış politikasının belirleyenleridir.
İşte -ilkini,Amerikan zenginliğinin güvenliğini sağlamaktan hareketle İran ve Kuzey Kore’nin nükleer programı,Usame bin Ladin’in ardından Arap Baharı sürecinde -bilhassa, Libya Büyükelçisinin öldürülmesi vakasında uluslararası terör oluşturuyor.
Başkan adaylarının terörle mücadelede tedbir,istihbarat ve mukabelede bulunmak farklılığında kristalize olan küresel Füze Savunma Sistemleri konusu Rusya ve Çin ile bloklarını,bölgelerini,İsrail’in güvenliğini ve küresel silahlanma iştahını ilgilendiriyor. 
*
İkincisini,ABD’nin ekonomik sorunlar nedeniyle dış politikasında Irak’tan çekilmesinde,Afganistan’dan 2014 sonunda çekilme vaadinde ve Arap Baharı sürecinde Suriye krizinde sürdürdüğü  baskıcı konfrantasyonel  politikalar yerine;
Başkan adaylarının  yeni  askeri stratejiyi belirleyen küresel sorunlarda nerede,ne zaman ve nasıl olursa olsun düşmana karşılık vermenin düşmanlarla savaşıp savaşmamaya değil bunun nasıl yapılacağına dair strateji üretme üstünlüğüne yaklaşımları,hakimiyeti ve kararlılıkları oluşturuyor.
*
Sonuçta hangi aday kazanırsa-kazansın ABD’nin ağır silahlar ve güçlü bir savunma gücüne sahip Suriye’de, İran’da ve Kuzey Kore’de askeri operasyonlar yapmasının zorluğu meydandadır.
Buna karşın Başkan adaylarının TV münazarasında Suriye’den gelişen İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde giderek yükselen gerilimde, İsrail’in bölgedeki geleneksel güvenlik ortaklarından izolasyonu büyürken Ortadoğu barışını nasıl kuracakları,  
Ya da Hazar Havzasında  Rusya’dan geçen hatlara bağımlılıklarının kaldırılmasını teminen Balkan ve Kafkasya ülkelerinin bağımsızlığını,alternatif ihraç yollarının bulunmasını ve mevcut rejimiyle İran’ın Hazar enerjisinde rol almaması siyasetini nasıl yürütecekleri,
Ya da emperyal demokrasinin barışçıl ve istikrarlı dünyasına Arap Baharı sürecinde Tunus’ta,Libya,Mısır,Lübnan,Bahreyn,Yemen,Türkiye’de,Irak,Suriye’de yardımcı olan  İslami Cihad temsilcisi terör örgütlerini nasıl etkisizleştirecekleri ve -bütünüyle bunları, başta Rusya ve Çin’e zarar vermeden nasıl realize edecekleri görülecektir.
*
Bu durum emperyal demokrasinin bir sonucudur ve ABD plutokrasisi başkanlık seçimlerinde aday tercihlerinde etkilenebileceği düşüncesinde küresel boyutta kimi karşı cepheden kimi  Başkan Obama vasıtasıyla hareketlenmelere muhatap ediliyor.
*
Mesela ABD’nin istihbaratı ile Suriye’ye askeri malzeme taşınmasının önlenmesi ve Türkiye üzerinden sınır boyunda muhalifler için güvenlikli bir koridoru  teminen uçuşa yasak hava sahası oluşturmak için indirilen Suriye uçağı yanlış istihbaratın sonucu uçakta mühimmat bulunmaması ve gönderinin BM prosedürleri çerçevesinde olması nedeniyle Ankara-Şam,Ankara-Moskova arasındaki ilişkilerde gerginlik yükselmiştir.
Rusya’nın çıkarlarına karşı yapılan bu eylemin Türkiye’ye olası komplikasyonlarının ne olabileceği başkanlık seçimlerine yüründüğü şu günlerin merak edilen konusudur.

*
Ya da Suriye’den Türkiye’nin de yükselttiği gerilim giderek İsrail’e ve bölgeye sıçrama potansiyeli göstermeye başlamıştır.
Başkanlık seçimlerinin önünün kararmaması için Kurban Bayramı vesilesiyle ateşkes ile soğutulmak isteniyor.
Ne ki,bu münasebetle Devlet Başkanı Esad BM Özel temsilcisi ile görüşme halinde iken, Şam’da  Başkanlık Konutu’nun biraz uzağında Bab Tuma’da büyük bir patlamada oluk gibi kan akıyor.
Küçüklü-büyüklü kim oldukları,amaçlarının ne olduğu bilinmeyen onlarca gruptan ve terör örgütünden oluşan Suriye muhaliflerinin temsilcisi Özgür Suriye Ordusu Kuvvetleri komutanı Albay El Nimah ateşkesi  reddediyor!

O sırada Türkiye’de terörle mücadelede yeniden İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmeler ve Oslo benzeri müzakereler yapılacağı dillendirilirken -sanki,bir şaşırtma yapılmakta gibidir!
Çünkü terörle mücadele kapsamında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone vasıtasıyla önerilen ileri teknoloji, kolluk kuvvetleri ve özel harekâtla terörün merkezinden çökertilmeye hazırlanıldığı bilgileri geliyor!
İslami terörle mücadele kapsamında Libya’da devrik lider Muammer Kaddafi’nin en küçük oğlu Hamis,Beni Velid kentinde babasının katledildiği günün yıldönümünde öldürülüyor.
Hemen ardından Lübnan’da Sünni kökenli İstihbarat  Başkanı Wissam el Hassan’ın öldürülmesi Suriye’de mezhep savaşının nasıl yayılabileceğinin ibretidir.
Nitekim Dışişleri  Bakanı Ahmet Davutoğlu,”Sünni El Hassan’ın öldürülmesi Lübnan’ı karıştırabilir”derken,Esad destekçisi Lübnan Hizbullah’ına işaret ediyor!
Lübnan’da sünniler  Beyrut,Trablusşam,Sidon ve Bekaa Vadisinde protestolarını arttırıyor,Suriye çatışmalarının Lübnan’a sıçramasından korkuluyor.
*
Öte yanda Rusya ABD’nin Füze Savunma Sistemini tek taraflı gerçekleştirmeye devam etmesi halinde gerekli askeri önlemleri alacağını duyurmuştur.
Bunun üzerine ABD ve İsrail Füze Savunma sistemlerini de test edecekleri,İsrail’in hava savunma sistemlerinin tek komuta merkezinden idare edeceği  askeri tatbikatı başlatılıyor.
Menzili 40-400 kilometre olan anti balistik füzelerle Şii cephesine ve ardında Rusya’ya gövde gösterisinde bulunuluyor.
*
Bir yandan da Arap Baharı ile Türkiye ve Osmanlı’nın ardından oluşan devletlerde İslam Birliğinin ekonomik güç olması vaadi ile sağlanan değişimlerde İslami Cihad’ın temsilcisi İslami örgütlere iktidar yolu açılırken-nasılsa,ülkelerin değişim sürecinde ekonomik ve sosyo-politik değişkenlerinin etkileştirilmesiyle zayıflatılmışlardır,hem de  İslami örgütlerin iktidar olma sorumlulukları nedeniyle İsrail’in İslamcı tehditlere karşı güvenliği sağlanmış bulunuyor.
İsrail’in güvenliğini sağlayan -işbu, sünni eksenin lideri Türkiye’ninde -bilhassa,Şii İslam radikalizmini kompanse eden,gerilim düşüren paratoner işlevli ve bu amaçla “One Minute” la başlayan İsrail karşıtı olmak politikasına son vermesi ve ait olduğu yere dönmesi gerekiyor!
O nedenle -işte,İsrail’den “Türkiye ile önkoşulsuz masaya oturmak istiyoruz” çağrısı yapılıyor.
*
Ya da İran uranyum zenginleştirilmesiyle ilgili görüşmeler yapmaya hazır olduğunu açıklıyor.
Nükleer probleminin dünya toplumunda uyandırdığı tedirginliğin düzeyini düşürmek üzere barışçı nükleer programı için yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum sevkinin yapılması  halinde esnek bir tutum alacağını bildiriyor.
Karşılığında güveni sağlamlaştırmak amacı ile gerçekleştireceği her tedbire karşılık olarak kendisine uygulanmakta olan yaptırımlardan birinin kaldırılmasını öngörüyor.
Rusya İran’a karşı güç kullanılması durumunun Nükleer Enerji Programı hakkındaki tüm görüşme sürecinin kesilmesine neden olacağı yönünde uyarmaktadır.
Bu esnada ABD’nin İran ile nükleer programı konusunda bire bir müzakereler yapma yönünde prensip anlaşması yaptığı haberi kargaşa yaratıyor.

*
Nihayet Genel Sekreter Rassmussen NATO’nun Türkiye’yi korumaya hazır olduğunu ve Suriye krizi için planlar geliştirdiğini açıklayınca;Rusya’dan son dakika açıklaması yapılıyor:
Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov,BM Özel Temsilcisi Brahimi’nin yakında  Moskova’da olacağını,bu ziyarette Suriye krizinin çözümüne yönelik Cenevre Bildirisi çerçevesinde yeni açılımda bulunulacağını bildiriyor!
Türkiye ve Suriye’nin sorunlarının çözümü için birbirleri ile doğrudan diyaloga girilmesi isteniyor.
Ve en önemlisi Rusya’nın ABD ile arasında stratejik işbirliği ilişkilerinin oluşumunda en büyük engelin Füze Savunma Sistemleri olduğu açıklanıyor.
Rusya’nın bu açıklaması ABD başkanlık seçimleri öncesi  yumuşaması anlamına mı geliyor?

*
ABD plutokrasisi ve emperyal demokrasisi bu almaşıklarda  başkanlık seçimlerine gidiyor.
Mavi köşede bir güvercin  OBAMA, kırmızı köşede bir şahin  Romney!
Başkan seçimlerine gidilen son 1.5 yılda Türkiye ulus ve bağımsız devlet geleneği ve özgür iradesiyle asla ortaklaşamayan Başbakan Erdoğan iktidarıyla ABD’nin fedailiği görevindedir -giderek,tükeniliyor.

23.10.2012


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir