Türkiye, kendi kendisini yalnız bıraktı…

NECDET BULUZ - TurkiyeHalki

NECDET BULUZ

                                                        Suriye krizinde Türkiye’nin yalnız kaldığı görülüyor. Bu yalnızlık nasıl oluştu, buna bakalım. Krizin ilk günlerinde başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler Suriye krizinin içine girmek istemediler. Olayları kendi seyrine bıraktılar. Buna karşılık Türkiye, Suriye konusunda kendisini ön plana attı. Bunu niye yaptı, yoksa dış güçler mi yaptırdı, bugüne kadar hep tartışıldı.

                                                         Olayları iyi analiz ettiğimizde ortaya çıkan tablo şu oluyor:

                                                         Türkiye, Suriye konusunda kendisini bağladı ve yalnız kaldı. İlk başlarda sanki bizi bu işin içine Amerika, Batı ve Arap ülkelerinin soktuğunu düşünüyorduk. Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “Bölgede belirleyici olan ülke olacağız. Buraları artık biz dizayn edeceğiz” görüşü etkili olmuştur.  

                                                          TÜRKİYE KENDİ KENDİNİ BAĞLADI

                                                           İlk başlara döndüğümüzde Türkiye’nin Amerika’nın, Batı’nın ve Arap ülkelerinin desteğini sağlayıp, Esad’ın gitmesini sağlayacağı görülüyordu. Ancak, Rusya ve Çin’in BM’deki direnişi, İran’ın ağırlığını ortaya koyması ile Esad’ın gitmesi geciktiği gibi, bir de Suriye’deki PKK bağlantılı PDK’lıların ortaya çıkması ile Türkiye büyük bir sıkıntının içine girmiştir.

                                                           İşin boyutu bu kadarla sınırlı kalamıyor. Daha başlarda 10-15 bin civarında Suriyeli sığınmacının geleceği hesaplanıyordu. Bugün bu rakam 100 binin üzerine çıkmıştır. Suriyeli sığınmacılar da Türkiye için bir ağırlık oluşturuyor. Şimdi ortaya “Bölgesel güç olacağız” diye çıkan Türkiye’nin hesaplarının alt-üst olduğunu da görüyoruz.

                                                            Bu işin sıkıntısı başladığında Türkiye BM Güvenlik Konseyi’nden, NATO’dan ve diğer müttefik olarak gördüğü ülkelerden beklediği desteği de alamadı. Hiç kimse bu işin içine bulaşmak istemedi. Şimdi de istemediklerini görebiliyoruz.

                                                             İYİCE KÖŞEYE SIKIŞTIK

                                                             Ortadaki tablo net görünüyor:

                                                              Türkiye’nin destek verdiği Özgür Suriye Ordusu, beklenen başarıyı gösteremedi. Bu ordunun aşırı İslamcılardan oluşması, Suriye’de var olduğu saptanan kimyasalların bu grupların eline geçme olasılığı başta İsrail olmak üzere diğer ülkeleri de endişelendiriyor. Bu nedenle Türkiye’ye daha önce destek veren Suudi Arabistan ve Katar, ABD’nin de baskısı ile artık ağır silah sevkiyatını durdurdular. Yine başta ABD ve NATO olmak üzere, Türkiye’nin Suriye ile çatışmasını istemiyor, bu konuda frene basılıyor ve böyle bir çatışmanın olmaması için Türkiye’ye baskı yapılıyor. Öte yandan Çin ve Rusya, Suriye’ye dışarıdan yapılabilecek bir müdahaleye karşı olduklarını baştan bu yana söylüyorlar. İran ise her zamanki gibi tetikte bekliyor.

                                                            Şimdi, Suriye sınırında hareketlilik yaşanıyor. Suriye tarafından atılan top mermilerinin Türkiye içlerine düşmesi karşısında atılacak adımların sonunun nereye dayanacağını kimse bilemiyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun çok acil olarak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Çin Dışişleri Bakanı Yang Cieçı ile bir telefon görüşmesi yapıp, sınırdaki gelişmelerle ilgili görüş alış-verişinde bulunması da Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu açıkça ortaya koyuyor. Yapılan bu görüşmelerden de sadece bir tavsiye kararı çıktığının da altını çizmek istiyoruz.

                                                              YANLIŞ HESABIN KURBANIYIZ

                                                               Suriye kriziyle başlayan süreçte, bugüne kadar gelinen noktaya baktığımızda, Türkiye’nin bu konuda yalnız kaldığını görüyoruz. Burada, başkalarını suçlamaktan çok, kendi hesap hatalarımızın yüzünden yalnız kaldığımızı görmek ve bundan sonra atılacak adımları da buna göre ayarlamak durumundayız. Konunun tüm siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin görüşü ile gündeme taşımanın yararlı olacağını da belirtelim.

                                                               Suriye krizinin faturası bizim için ağır olmuştur. Uluslar arası alanda da Türkiye’nin ağırlığının ortada olmadığı görülmüştür. Eğer, kapımıza dayanan ekonomik krizden etkilenmeye başladıysak, bunda Suriye krizinin etkisi büyüktür. Bir yandan sığınmacılara para yetiştiremiyoruz, öte yandan Suriye’ye yaptığımız ihracatımız durdu, buradan ve İran’dan gelen turist akını durdu. Nereden bakacak olursak olalım bu işin zararı öncelerden görülmedi ama şimdi açık biçimde ortaya çıkmaya başladı.

                                                                Başbakan ve Dışişleri Bakanı ikilisi Türkiye’yi bu şekilde batağa ve zarara soktular. Yanlış yapılan hesabın kurbanı olduk. Bize göre, bu zarar ve sıkıntılar bitmeyecektir. Çünkü Suriye’deki gelişmelerin nerede nasıl sonuçlanacağını da kimse bilemiyor. Kaldı ki, bölgemizde bir de mezhep ve iç çatışmaların olabileceğini görenlerin ve söyleyenlerin sayısı da hızla artmaya başlamış bulunuyor.

e.mail: [email protected]

 

 

 

         

                               

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir