Ülke ve insanlar kamplara ayrılırsa…

Can Ataklı

 

NECDET BULUZ

 

                                                            Balyoz Davası sonunda sanıklara verilen cezalar, çeşitli platformlarda tartışılıyor. Genel olarak cezaların ağırlığından, çoklarının bunu hak etmediğinden yakınılıyor. Bize göre de kamu vicdanı rahat değil ve kanıyor. Bütün bunlar, “Adalet mülkün temelidir” sözünün artık sadece sözde kaldığını gösteriyor. Bugün dikkat edilecek olursa hukukçular, köşe yazarları, siyasiler, eski askerler yaptıkları açıklamalarda cezaların ağır olmasından, hukukun bundan sonra daha da tartışılacağı konusunda bir noktada buluşabiliyorlar.

                                                           Zaten Türkiye, çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. İçeride PKK belası ile uğraşıyoruz ve bu mücadelede bir sonuç da alamadık. Ekonomide ibre eksiye doğru kayıyor. Bütçedeki açık kapatılamıyor ve zam sağanağı başladı. Yanı başımızda Suriye sorunu bizi her an vakumlayıp içine çekebilir, endişeliyiz.

                                                           HUKUK TARTIŞILMAYA BAŞLADI

                                                            Günlerdir Antalya’dayız. Turizmin başkentinde bazı vatandaşlarla ve meslektaşlarımızla da görüşme fırsatımız oldu. Geçenlerde de Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Can Ataklı ile Halkın Gündemi”nde Kültür Merkezi’ndeki söyleşiye katıldık. Salonu dolduranlarla da konuştuk. Balyoz Davası, her ortamda tartışılıyor. Herkes huzursuz, geleceğinden umutsuz görünüyor. Hukukun da böylesine çiğnenmesinden rahatsız olanların bu rahatsızlığının her tarafına yayılmış olduğu izlenimini edindik.

                                                            Gazeteci arkadaşımız Can Ataklı da konuşmasında Balyoz Davası’nda verilen cezalara değindi ve “ Maalesef Türkiye’de insanlar kamplara ayrılıyor. Bunu çok da tehlikeli buluyorum. Balyoz Davası’nda verilen kararlar adeta bir intikam havası yarattı ki bunun gelecekte nelere mal olacağını tahmin bile edemiyorum” diyerek kaygılarını dile getirdi.

                                                             Can Ataklı, güncel konuların hemen hepsine değindi ve görüşlerini dile getirdi. Yerimiz kısıtlı olduğu için bu konuşmadan fazla alıntıyı sizlerle paylaşamıyoruz. Ancak Ataklı’nın “Hukuka kimsenin güveni kalmadı” dediğinin de altını çizelim. Eğer, bir ülkede hukuka güven kalmamış ve tartışılır hale geldiyse orada demokrasiden söz edilemez. Bunu da biz söyleyelim.

                                                             Çok uzaklara gitmeye gerek görmüyoruz. Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada “Biz yargıya gereğini söyledik” diyebiliyorsa, bu ülkede hukuk tartışılır hale gelmez mi?

                                                             ASKER ÜZERİNDE OYUN OYNANIYOR

                                                             Biz her zaman şu görüşümüzü dile getirdik:

                                                              Darbelere kesinlikle karşıyız. Askerler arasında bu görüşte olanlar olabilir. Bunlar her zaman ayıklanmışlardır. Kaldı ki, Türkiye, bugüne kadar üç askeri darbe yaşadı. Bu darbelerin arkasında da Amerika’nın var olduğunu bilmeyen mi var? Bugüne gelecek olursak, artık Türkiye’de bir darbenin olmayacağı 1990 yılında belli olmuştur. Çünkü Sovyetler Birliği’nin parçalanması ile Türkiye’nin bekçilik görevi de sona ermiştir. Konuyu bu boyutu ile ele alacak olursak, askerlerin bir ABD desteği ve oluru olmadan ayağa kalkmaları ve darbe yapmalarına olanak yoktur.

                                                               Darbe teşebbüsü nedeni ile ve düzmece belgelerle askerler üzerinde oynanmak istenilen oyunların da her zaman karşısında olduk. Bunun, askeri yıpratmaktan, çökertmekten başka bir işe yaramayacağını söyledik. Bugün, bunu yaşıyoruz.

                                                              Yapılan uygulamalara baktığımızda adeta askerlerden bir intikam alındığı izlenimi ediniyoruz. Çokları da bunu açık dille ifade edebiliyorlar. Bunun bir yararı olabilir mi? Bu uygulama bir noktada Türkiye’nin askeri bakımından zayıf düşürülmesi demektir. Dış basına baktığımız zaman, bizimle aynı görüşleri paylaştıklarını da görüyoruz.

                                                               İNSANLAR KAMPLARA AYRILIYOR

                                                                Burada önemli olan, ülkenin, insanlarımızın, medyanın kamplara ayrışmış olmasıdır. Birçokları verilen bu cezaları kasıtlı ve ağır bulurken, bir kesim adeta bayram ediyor. Korktuğumuz, istemediğimiz bir ortama sürükleniyoruz. Ülke ve insanlarımız kamplara ayrılıyor. Bu da bölünme sürecini hızlandırır. Ülkenin çok büyük bir bölümü kan ağlarken, diğer bir bölümü adeta bayram ediyor. Mutsuzlarla, mutlular ayrı kamplardalar. Böyle bir ülke, böyle bir ülke yönetimi olabilir mi? Böyle bir durumda olan ülkemiz için demokrasiden söz edilebilir mi?

                                                                Ülkenin ve insanlarımızın kamplara ayrılması Balyoz Davasındaki sonuçlarla da sınırlı kalmayabilir. Bugünkü AKP Hükümeti ve Başbakan adeta işi kışkırtmaya varan noktalara getiriyor. Bugün Suriye’de yaşananlar ve gelecekte hem bizi, hem de bölgeyi kasıp kavuracağına inandığımız mezhep ayrışması da ensemizde hissettiğimiz büyük bir tehlikedir. Bunun mutlaka iyi okunması gerekiyor.

[email protected]

 

 

 

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir