Takdir-i ilahi

1778’de Lizbon’da deprem olduğunda bazı din adamları “Takdir-i İlahidir bu” (“Tanrı’nın takdiridir”) demişti. - 20124candundar

1778’de Lizbon’da deprem olduğunda bazı din adamları “Takdir-i İlahidir bu” (“Tanrı’nın takdiridir”) demişti.

Fransız düşünürü Voltaire onlara şu dizelerle cevap verdi:

“Bu kurban yığınını,

kanlar içinde yatan bu çocukları

gördüğünüzde şöyle diyecek misiniz:

‘Tanrı cezalandırdı.

Ölmeleri, suçlarının bedelidir.’

Bu çocuklar hangi suçu işlemiştir?”

Tartışmaya Fransız filozofu Jean Jacques Rousseau da katıldı ve Voltaire’e bir mektup yazarak dedi ki:

“Tanrı’nın iyiliğine inanmak gerek. İnsanın çektiği acılar, kendi hatalarının neticesidir.”


Bunlar yaklaşık 2,5 asır önce oldu.

Sonra medeniyet, epey yol katetti.

İnsan ihmaliyle oluşan felaketleri “Takdir-i İlahi” sayan zihniyet geriletildi.

Bunun aczin ifadesi olduğu, insanlığın baş edemediği afetler, çözemediği dertler karşısında bu bahaneye sığındığı, bunun da felaketi önlemeye değil, sadece acısını hafifletmeye yaradığı anlaşıldı.

İnsanlık, aklı ve ilmi keşfettikçe kul gafletinden kaynaklanan felaketleri dini referansla açıklamayı bıraktı.

İbret aldı. Tedbir aldı. Çare buldu.

Uygarlık böyle gelişti.


Sonra ne mi oldu?

Yüzyıllar sonra bir gece, Afyon’da 20 günlük 25 asker, 75 yıllık el bombalarını sayarken depo infilak etti.

25 genç beden paramparça oldu.

Bir bakan geldi.

“Kul yapımı” bu faciaya “Takdir-i İlahi” diyerek insanoğlunun 2,5 asırda katettiği yolu bir çırpıda geri çevirdi.

“Takdir-i İlahi”, canı yanan kulun, Allah’ın adaletine sığınışının ifadesidir. Maneviyat ihtiyacıdır, tevekkül hissidir. İnsanidir.

Ama bir devlet adamının açıklaması bu olamaz.

Voltaire’in dizeleriyle soralım bakana:

“Kanlar içinde yatan bu çocuklar, hangi suçu işlemiştir ki, İlahi takdir, böyle tecelli etmiştir?”

Pakistan’da sıkça olduğunu söylediğiniz şeyin, söz gelimi Finlandiya’da hiç görülmemesinin “ilahi” manası nedir?

20 günlük askere bomba taşıtmanın ilahiyatla ilgisi nedir?

İlgisi varsa niye ülkeyi Diyanet değil de Hükümet yönetmektedir?


Afyon faciasından bir kez daha öğrendiğimiz şudur:

Okumaya devam et  Can Dündar’ın mahkemede yaptığı savunmanın tam metni

Asıl mücadele, cehaletle medeniyet arasında…

Kendi tedbirsizliğini, basiretsizliğini, aczini, Allah’a havale edip koltuğa yapışan kafayla, felaketin nedenini sorgulayan, hesabını soran, çaresini arayan, bulamazsa koltuğunu bırakan kafa arasında…

Yani hurafe ile akıl arasında…

Genelkurmay Başkanı’nın, inceleme sonrası merakla bir açıklama bekleyen şehit ailelerine ve kamuoyuna söylediği lafa bakın:

“Konuşmayacağım. Her şey ortada…”

Oysa kazaya dair hiçbir şey bilinmiyor.

“Ortada olan” tek bir şey var:

O ne idüğü belirsiz bombaların şu günahsız delikanlıları paramparça etmesine de, bütün yaşananlara rağmen sizin hala o koltuklarda oturuyor olmanıza da, “Allah’ın takdiri” deyip geçemeyiz.

Mümin, Allah’ın iyiliğine, merhametine, hakkaniyetine inanır.

İnanması zor olan, sizinkisi..

Can Dündar


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir