LEFKOŞA’DA “ÇARŞI”

<p>LEFKOŞA’DA “ÇARŞI” Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Lefkoşa’da (KKTC demek istiyorum) siyasetin içinde bulunduğu durumun fecii halini bir önceki yazımızda incelemiştik.
Siyaseti böyledir de sosyal yapısı nasıldır Lefkoşa’nın?
Sosyal çöküntü içinde olan bir toplum, siyaseten kendisini nasıl kurtaracaktır?
İşte onun için bu kez de “çarşı”yı ele almak istiyoruz. “Çarşı” derken de ekonomi ve sosyal yapıyı kastediyoruz.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de “Çarşı herşeye karşı”dır ama Lefkoşa’da herkes, her şeye karşıdır.
Bütün sendikalar devlete karşıdır, öğretmen sendikaları öğretime; gümrük sendikaları gümrük kapılarına; elektrik sendikaları elektrik üretimine; telefon sendikaları telefon haberleşmesine karşıdır.
Memurlar “çalışmaya” karşıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan “esnek” öğlen tatili vardır.
Memur, istediği saatte öğlen yemeği arası verebilir. Hiçbir devlet dairesinde, hiçbir zaman bütün memurları tam kadro görme olanağınız yoktur.
Vatandaş, devlete karşıdır. Gider tanımadığı Rum’un kimlik ve pasaportunu alır.
Devlet de devlete karşıdır. Rum kimlikli/pasaportlu “vatandaşına” (politikacı, devlet memuru, sporcu, öğrenci, iş adamı) yurt dışına “izinsiz” gittiği zaman bile harcırah/yolluk verir.
Meclis, tatilde olmadığı zaman haftada bir, a)Meclis çalışanları grev yapmıyorsa, b)Çoğunluk sağlanabiliyorsa ancak toplanır.
Bakanlar Kurulu olağan toplantısı “Başbakan’ın yoğun gündemi” dolayısı ile iptal edilir.
Rum taksileri “t”lerini kapatarak “sorma gir hanı”nın kapısından girer, Rum turist otobüsleri çarşı-pazar dolaşır ama Türk taksi ve otobüsleri güneye geçemez.
Kapılardan Rumların “toplu taşımacılık” yapmasına ses çıkarmayan taksiciler Ercan’dan Türk otobüslerinin tarifeli toplu taşımacılığına karşı çıkarlar.
Vatandaş ise kuralların her çeşidine karşıdır. Herkes istediği her yere, arabasını kıçı üç karış dışarıda park edebilir; her dükkâncı dükkânının önüne istediği en-boy ve genişlikte kaldırım/şemsiye/masa/tabure koyabilir.
Kimse ceza kesemez, çünkü ceza kesecek “görevli” ortada görünmez.
Yoktur..
“Olay”ı ihbar ettiğinizde de, “Kaç kişiyik burda bilin? Ma heryere yetişemeyik ya!” üslûbunda “resmi” bir yakınma duyarsınız telefonda.
Lefkoşa’da herhangi bir “otorite” yoktur. Biraz ciddiyet “mutlaka” İngilizlerden kalmıştır, nemelazımcılık Osmanlılardan, düzensizlik/başıboşluk da 74 sonrası anavatandan ithal edilen göçmenlerden.
Yukarıdan beri sıraladığım olumsuzlukların hiç biri Kıbrıs Türkleri için söylenmemiştir, “kıprıslıtürkler”dir söz konusu olanlar. “k”yı da, “t”yi de aşağılamak için hep “küçük” ve bitişik yazarlar. Burada “karşı oldukları” şey de, “Türk dili yazım kuralları”dır.
Ama ne çare ikincilerin sesleri hep daha fazla çıkar ve çoğu zaman birinciler de sessizce yılanın kendilerine dokunmamasını dilerler..
Yâni ikinciler, yabancı fonlamaların sağladığı yoğun pervasızlık sonucu çirkeflikleri ve edepsizlikleri ile; birincileri “sokakta” sindirmişlerdir.
Rum ve Yunanlıların radikal solcu ve komünist olanları önce Rum/Yunanlı sonra komünisttir ama “bizim” komünistler önce de sonra da her ne hikmetse Rum ve Yunanlıdır.
Sosyal yapının yanında ekonomi de “çökmüştür”.
Çıkış için bağımsız-yabancı ekonomistler tarafından şöyle bir “yapılandırma” önerilmektedir:
“Eşel mobil uygulamasının kaldırılması. Devlet ve KİT maaşlarının (13’üncü maaş da dâhil) azaltılması ve önümüzdeki üç yılda toplam azaltmanın yüzde 15 olması. Kamu ve KİT’lerde maaş zammının sıfırlanması. Kamu ve KİT’lerdeki ödeneklerin sıfırlanması. Her türlü ek mesainin azaltılması. Bakanlık harcamalarının GSMH’ye oranının azaltılması. Kamu görevlisi sayısının azaltılması. Yarı devlet kuruluşların özelleştirilmesi, çalışma ve maaş ayrıcalıklarının kaldırılması. Emeklilik yaşının yükseltilmesi, yeni sağlık planı oluşturulması. Esnek istihdam yöntemleri uygulanması. ÖZEL SEKTÖR İÇİN TEDBİRLER: İşleyişi devam ediyorsa, eşel mobil sisteminin özel sektörde de kaldırılması. 13’üncü maaşın özel sektörde de kaldırılması, maaş zamlarının sıfırlanması.Bunun sonucu olarak devlet, yarı devlet, banka ve özel sektör çalışanlarının gelir ve menfaatleri azalıyor. Tüketim harcamaları azalıyor bu da ticarete ve işletmelere doğrudan etki yapacak. KDV’nin yüzde 2 oranında artırılmasıyla hane halkının giderleri artacak. Konut ve diğer maksatlarla alınan kredilerin geri ödemesinde ciddi sorunlar yaşanacak. Çalışanların işten çıkartılması tehlikesi artıyor, Kıbrıslıların mevduat yatırımları azalıyor. İŞLETMELER İÇİN TEDBİRLER: Eşel mobil sisteminin tasfiyesi nedeniyle üretim maliyeti düşecek, 13’üncü maaşın özel sektörde de kaldırılacak olması nedeniyle giderler azalacak. Böylelikle tüketimin işletme cirolarındaki etkileri darbelenmeye çalışılacak. İşletmelerin gelirleri daralacak veya tüketimin azalması dolayısıyla zararları artacak. Eşel mobilin kaldırılması ve işçi maliyetinin azalması nedeniyle tasarruf sağlanacak. KDV oranının yüzde 2 artırılması ve genel durgunluk (resesyon) ortamı nedeniyle işletmelerin iş hacminin daralacak olması dolayısıyla işten çıkarma veya daha da küçülme tehlikesi artacak. EMEKLİLER VE DİĞER NÜFUS GRUPLARI İÇİN TEDBİRLER: Eşel mobil sistemi tamamen kaldırılacak. Emekli maaşları yüzde 10 oranında azaltılacak ve sosyal ödenekler kaldırılacak veya azaltılacak. Böylelikle emekli maaşları fakirlik sınırının altına çekiliyor. Emeklilerin gelirleri ve dolayısıyla yaşam düzeyleri düşüyor. KDV artışı nedeniyle emekli hane halkının giderleri artıyor”.
“Yabancı ekonomistler” bu raporu hazırladı, hükümet de aynen uygulama sözü verdi ve hayrettir; grev yapmak için havadaki bulutların Toroslar yönünden gelmiş olmasını yeterli bahane sayan sendikalar çıt çıkarmadı.
Çünkü raporu hazırlayanlar Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Komisyonu ve IMF yetkililerinden oluşan Troyka heyeti idi, rapor Güney Kıbrıs için hazırlanmıştı. Hatta Rum gazetelerinin haberlerine göre ekonomiyi teftiş eden IMF ekonomisti Delia Velculescu, AB destek mekanizmasına başvuran Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’a sunturlu bir “fırça” atmıştı..
Hadi cümle “kıprıslıtürkler” ve dahi “linobambakiler”… Birleşin bakalım güneyle.. Güneyle birleşince bir eliniz yağda, bir eliniz balda olacaktı. Kuzeyde oturup, güneyin nimetlerinden faydalanacaktınız.. Kuzeyde oturmaktan vaz geçemiyordunuz, çünkü kuralın olmadığı yerde kendi orman kanunlarınız uygulayabiliyordunuz. Hâlbuki güneyde “yasa ve kural” vardı. Siz sıkıntıya gelemezdiniz. Hiç sıkılmadan Rum kimliği, pasaportuyla Lefkoşa-Girne-Magosa’da yaşamakta beis görmüyordunuz..
Ya kuzeydeki “ekonomi” nasıldır?
YENİ DÜZEN’de Didem Menteş 5 Ağustos 2012’de yazdı:
“BU ÜLKE BATTI.
Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren Türkiyeli göçmen dernekleri, adadaki işçilerin Türkiye’ye geri dönmesinin altında ‘ekonomik sıkıntı’ ve ‘UBP Hükümeti’nin yanlış politikaları’ olduğunu dile getirdi. Türkiye’deki iş oranının artış gösterdiğini dolayısıyla işçilerin göç etmeye başladığını vurgulayan dernekler, Kuzey Kıbrıs’taki Muhaceret Yasası’nın çalışanlara zorluk yaşattığı gerekçesiyle geriye dönüşleri artırdığını belirtti.
Ekonomik olarak Kuzey Kıbrıs ile Türkiye’deki şartların aynı noktaya geldiğini söyleyen göçmen dernekleri, iş sahasının azalmasının dolayı daha iyi koşullar için Türkiye’nin yeniden tercih edildiğini aktardı.
EKONOMİ ÖLDÜ... Göçmenler Derneği Genel Sekreteri Özlem Dinçoğlu: İşçiler ekonominin çökmesi nedeniyle geri dönüş yaptı. Kıbrıslı Türkler de başka ülkelere göç etmeye başladı.
İŞ SAHASI AZALDI… KKTC Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Turan Büyükyılmaz: Af yasası, ekonomik koşulların düşmesi ve iş sahasının azalması nedeniyle Kuzey Kıbrıs’taki işçiler Türkiye’ye döndü.
‘20 BİN HATAYLI DÖNDÜ’… KKTC Hataylılar Derneği Başkanı Bertan Zaroğlu: Muhaceret Yasası’nın yaşattığı zorluklar ve Türkiye’deki ekonomik şartların iyiye gitmesi nedeniyle geri dönüş başladı. Yaklaşık 20 bin Hataylı işçinin geri döndüğünü biliyoruz.
GÜLLÜK GÜLİSTANLIK DEĞİL… Gaziantepliler Derneği Başkanı Mesut Ayar: Türkiye’deki iyi hayat şartları ve UBP Hükümeti’nin kayıt dışılıkta almış olduğu kararlar bu duruma etken.. UBP Hükümeti’nin politikaları yanlış… Başbakan ve Maliye Bakanı ülkenin güllük gülistanlık olduğunu söylüyor. Ekonomi uçuyor diyorlar. Hani nerede güllük gülistanlık, insanlar mutlu değil.
İYİ KOŞULLAR YOK… Maraş Birlik ve Dayanışma Derneği Başkanı İdris Demirsöz: Türkiye’de ekonomik durum iyiye gidiyor. Bu nedenle işçiler de dönüyor. Türkiye’de inşaat sektörü canlandı, işçiler daha iyi koşullarda iş olanağı buldu. Bu nedenle de Türkiye’yi tercih ettiler”.
Vre gumbarolar, bir karar verin.
“Türkiyeli” işçiler iyi mi, kötü mü?
Hani kuzey onlar aracılığı ile asimile ediliyordu?
Hani hastahane acil servislerinde hep Arapça ve Kürtçe konuşuluyor ve sıra bulamıyordunuz?
Hani devlet okullarında çocuklarınıza yer kalmıyordu?
Peki şimdi onlar gidince…
Deniz kıyılarında “eşdeğer” karşılığı aldığınız villalarınızda otururken, Lefkoşa surlar içinde onlara kiraya verdiğiniz harabelerinizden nasıl kira geliri elde edeceksiniz?
Pompacı, otoparkçı, garson, temizlikçi…. kim olacak?
Girne kapısındaki istasyonda en son benzinimi iki Rus’tan almıştım…Magosa’da Gürcü garson hizmet etmişti.
Bir karar verin artık, a)“Türkiyeli işçiler” kalsın mı; b)Troyka’nın suyunu çıkardığı Rum’la hâlâ birleşmek istiyor musunuz?
Özelleştirmeye gideceklerini, 13’üncü maaşı ve eşel mobili kaldıracaklarını, emeklilik yaşını yükseltip maaşları düşüreceklerini duydum da…
Eminim “Troyka ne paranı istiyoruz ne memurunu” gösterisi yapacaksınız da, hangi elçiliğin önünde?
Hadi bir Nicosia’ya geçip şu Alman, Fransız yahut İngiliz elçiliklerinin önünde pankart açsanız da gözünüzü göreyim..
Hadi, bekliyorum….17 Ağustos 2012</p>
<p>57′NCİ ALAY HER YERDE HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ</p> - untitled

<p>LEFKOŞA’DA “ÇARŞI” Hüseyin MÜMTAZ</p>
<p>Lefkoşa’da (KKTC demek istiyorum) siyasetin içinde bulunduğu durumun fecii halini bir önceki yazımızda incelemiştik.
Siyaseti böyledir de sosyal yapısı nasıldır Lefkoşa’nın?
Sosyal çöküntü içinde olan bir toplum, siyaseten kendisini nasıl kurtaracaktır?
İşte onun için bu kez de “çarşı”yı ele almak istiyoruz. “Çarşı” derken de ekonomi ve sosyal yapıyı kastediyoruz.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de “Çarşı herşeye karşı”dır ama Lefkoşa’da herkes, her şeye karşıdır.
Bütün sendikalar devlete karşıdır, öğretmen sendikaları öğretime; gümrük sendikaları gümrük kapılarına; elektrik sendikaları elektrik üretimine; telefon sendikaları telefon haberleşmesine karşıdır.
Memurlar “çalışmaya” karşıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan “esnek” öğlen tatili vardır.
Memur, istediği saatte öğlen yemeği arası verebilir. Hiçbir devlet dairesinde, hiçbir zaman bütün memurları tam kadro görme olanağınız yoktur.
Vatandaş, devlete karşıdır. Gider tanımadığı Rum’un kimlik ve pasaportunu alır.
Devlet de devlete karşıdır. Rum kimlikli/pasaportlu “vatandaşına” (politikacı, devlet memuru, sporcu, öğrenci, iş adamı) yurt dışına “izinsiz” gittiği zaman bile harcırah/yolluk verir.
Meclis, tatilde olmadığı zaman haftada bir, a)Meclis çalışanları grev yapmıyorsa, b)Çoğunluk sağlanabiliyorsa ancak toplanır.
Bakanlar Kurulu olağan toplantısı “Başbakan’ın yoğun gündemi” dolayısı ile iptal edilir.
Rum taksileri “t”lerini kapatarak “sorma gir hanı”nın kapısından girer, Rum turist otobüsleri çarşı-pazar dolaşır ama Türk taksi ve otobüsleri güneye geçemez.
Kapılardan Rumların “toplu taşımacılık” yapmasına ses çıkarmayan taksiciler Ercan’dan Türk otobüslerinin tarifeli toplu taşımacılığına karşı çıkarlar.
Vatandaş ise kuralların her çeşidine karşıdır. Herkes istediği her yere, arabasını kıçı üç karış dışarıda park edebilir; her dükkâncı dükkânının önüne istediği en-boy ve genişlikte kaldırım/şemsiye/masa/tabure koyabilir.
Kimse ceza kesemez, çünkü ceza kesecek “görevli” ortada görünmez.
Yoktur..
“Olay”ı ihbar ettiğinizde de, “Kaç kişiyik burda bilin? Ma heryere yetişemeyik ya!” üslûbunda “resmi” bir yakınma duyarsınız telefonda.
Lefkoşa’da herhangi bir “otorite” yoktur. Biraz ciddiyet “mutlaka” İngilizlerden kalmıştır, nemelazımcılık Osmanlılardan, düzensizlik/başıboşluk da 74 sonrası anavatandan ithal edilen göçmenlerden.
Yukarıdan beri sıraladığım olumsuzlukların hiç biri Kıbrıs Türkleri için söylenmemiştir, “kıprıslıtürkler”dir söz konusu olanlar. “k”yı da, “t”yi de aşağılamak için hep “küçük” ve bitişik yazarlar. Burada “karşı oldukları” şey de, “Türk dili yazım kuralları”dır.
Ama ne çare ikincilerin sesleri hep daha fazla çıkar ve çoğu zaman birinciler de sessizce yılanın kendilerine dokunmamasını dilerler..
Yâni ikinciler, yabancı fonlamaların sağladığı yoğun pervasızlık sonucu çirkeflikleri ve edepsizlikleri ile; birincileri “sokakta” sindirmişlerdir.
Rum ve Yunanlıların radikal solcu ve komünist olanları önce Rum/Yunanlı sonra komünisttir ama “bizim” komünistler önce de sonra da her ne hikmetse Rum ve Yunanlıdır.
Sosyal yapının yanında ekonomi de “çökmüştür”.
Çıkış için bağımsız-yabancı ekonomistler tarafından şöyle bir “yapılandırma” önerilmektedir:
“Eşel mobil uygulamasının kaldırılması. Devlet ve KİT maaşlarının (13’üncü maaş da dâhil) azaltılması ve önümüzdeki üç yılda toplam azaltmanın yüzde 15 olması. Kamu ve KİT’lerde maaş zammının sıfırlanması. Kamu ve KİT’lerdeki ödeneklerin sıfırlanması. Her türlü ek mesainin azaltılması. Bakanlık harcamalarının GSMH’ye oranının azaltılması. Kamu görevlisi sayısının azaltılması. Yarı devlet kuruluşların özelleştirilmesi, çalışma ve maaş ayrıcalıklarının kaldırılması. Emeklilik yaşının yükseltilmesi, yeni sağlık planı oluşturulması. Esnek istihdam yöntemleri uygulanması. ÖZEL SEKTÖR İÇİN TEDBİRLER: İşleyişi devam ediyorsa, eşel mobil sisteminin özel sektörde de kaldırılması. 13’üncü maaşın özel sektörde de kaldırılması, maaş zamlarının sıfırlanması.Bunun sonucu olarak devlet, yarı devlet, banka ve özel sektör çalışanlarının gelir ve menfaatleri azalıyor. Tüketim harcamaları azalıyor bu da ticarete ve işletmelere doğrudan etki yapacak. KDV’nin yüzde 2 oranında artırılmasıyla hane halkının giderleri artacak. Konut ve diğer maksatlarla alınan kredilerin geri ödemesinde ciddi sorunlar yaşanacak. Çalışanların işten çıkartılması tehlikesi artıyor, Kıbrıslıların mevduat yatırımları azalıyor. İŞLETMELER İÇİN TEDBİRLER: Eşel mobil sisteminin tasfiyesi nedeniyle üretim maliyeti düşecek, 13’üncü maaşın özel sektörde de kaldırılacak olması nedeniyle giderler azalacak. Böylelikle tüketimin işletme cirolarındaki etkileri darbelenmeye çalışılacak. İşletmelerin gelirleri daralacak veya tüketimin azalması dolayısıyla zararları artacak. Eşel mobilin kaldırılması ve işçi maliyetinin azalması nedeniyle tasarruf sağlanacak. KDV oranının yüzde 2 artırılması ve genel durgunluk (resesyon) ortamı nedeniyle işletmelerin iş hacminin daralacak olması dolayısıyla işten çıkarma veya daha da küçülme tehlikesi artacak. EMEKLİLER VE DİĞER NÜFUS GRUPLARI İÇİN TEDBİRLER: Eşel mobil sistemi tamamen kaldırılacak. Emekli maaşları yüzde 10 oranında azaltılacak ve sosyal ödenekler kaldırılacak veya azaltılacak. Böylelikle emekli maaşları fakirlik sınırının altına çekiliyor. Emeklilerin gelirleri ve dolayısıyla yaşam düzeyleri düşüyor. KDV artışı nedeniyle emekli hane halkının giderleri artıyor”.
“Yabancı ekonomistler” bu raporu hazırladı, hükümet de aynen uygulama sözü verdi ve hayrettir; grev yapmak için havadaki bulutların Toroslar yönünden gelmiş olmasını yeterli bahane sayan sendikalar çıt çıkarmadı.
Çünkü raporu hazırlayanlar Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Komisyonu ve IMF yetkililerinden oluşan Troyka heyeti idi, rapor Güney Kıbrıs için hazırlanmıştı. Hatta Rum gazetelerinin haberlerine göre ekonomiyi teftiş eden IMF ekonomisti Delia Velculescu, AB destek mekanizmasına başvuran Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’a sunturlu bir “fırça” atmıştı..
Hadi cümle “kıprıslıtürkler” ve dahi “linobambakiler”… Birleşin bakalım güneyle.. Güneyle birleşince bir eliniz yağda, bir eliniz balda olacaktı. Kuzeyde oturup, güneyin nimetlerinden faydalanacaktınız.. Kuzeyde oturmaktan vaz geçemiyordunuz, çünkü kuralın olmadığı yerde kendi orman kanunlarınız uygulayabiliyordunuz. Hâlbuki güneyde “yasa ve kural” vardı. Siz sıkıntıya gelemezdiniz. Hiç sıkılmadan Rum kimliği, pasaportuyla Lefkoşa-Girne-Magosa’da yaşamakta beis görmüyordunuz..
Ya kuzeydeki “ekonomi” nasıldır?
YENİ DÜZEN’de Didem Menteş 5 Ağustos 2012’de yazdı:
“BU ÜLKE BATTI.
Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren Türkiyeli göçmen dernekleri, adadaki işçilerin Türkiye’ye geri dönmesinin altında ‘ekonomik sıkıntı’ ve ‘UBP Hükümeti’nin yanlış politikaları’ olduğunu dile getirdi. Türkiye’deki iş oranının artış gösterdiğini dolayısıyla işçilerin göç etmeye başladığını vurgulayan dernekler, Kuzey Kıbrıs’taki Muhaceret Yasası’nın çalışanlara zorluk yaşattığı gerekçesiyle geriye dönüşleri artırdığını belirtti.
Ekonomik olarak Kuzey Kıbrıs ile Türkiye’deki şartların aynı noktaya geldiğini söyleyen göçmen dernekleri, iş sahasının azalmasının dolayı daha iyi koşullar için Türkiye’nin yeniden tercih edildiğini aktardı.
EKONOMİ ÖLDÜ... Göçmenler Derneği Genel Sekreteri Özlem Dinçoğlu: İşçiler ekonominin çökmesi nedeniyle geri dönüş yaptı. Kıbrıslı Türkler de başka ülkelere göç etmeye başladı.
İŞ SAHASI AZALDI… KKTC Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Turan Büyükyılmaz: Af yasası, ekonomik koşulların düşmesi ve iş sahasının azalması nedeniyle Kuzey Kıbrıs’taki işçiler Türkiye’ye döndü.
‘20 BİN HATAYLI DÖNDÜ’… KKTC Hataylılar Derneği Başkanı Bertan Zaroğlu: Muhaceret Yasası’nın yaşattığı zorluklar ve Türkiye’deki ekonomik şartların iyiye gitmesi nedeniyle geri dönüş başladı. Yaklaşık 20 bin Hataylı işçinin geri döndüğünü biliyoruz.
GÜLLÜK GÜLİSTANLIK DEĞİL… Gaziantepliler Derneği Başkanı Mesut Ayar: Türkiye’deki iyi hayat şartları ve UBP Hükümeti’nin kayıt dışılıkta almış olduğu kararlar bu duruma etken.. UBP Hükümeti’nin politikaları yanlış… Başbakan ve Maliye Bakanı ülkenin güllük gülistanlık olduğunu söylüyor. Ekonomi uçuyor diyorlar. Hani nerede güllük gülistanlık, insanlar mutlu değil.
İYİ KOŞULLAR YOK… Maraş Birlik ve Dayanışma Derneği Başkanı İdris Demirsöz: Türkiye’de ekonomik durum iyiye gidiyor. Bu nedenle işçiler de dönüyor. Türkiye’de inşaat sektörü canlandı, işçiler daha iyi koşullarda iş olanağı buldu. Bu nedenle de Türkiye’yi tercih ettiler”.
Vre gumbarolar, bir karar verin.
“Türkiyeli” işçiler iyi mi, kötü mü?
Hani kuzey onlar aracılığı ile asimile ediliyordu?
Hani hastahane acil servislerinde hep Arapça ve Kürtçe konuşuluyor ve sıra bulamıyordunuz?
Hani devlet okullarında çocuklarınıza yer kalmıyordu?
Peki şimdi onlar gidince…
Deniz kıyılarında “eşdeğer” karşılığı aldığınız villalarınızda otururken, Lefkoşa surlar içinde onlara kiraya verdiğiniz harabelerinizden nasıl kira geliri elde edeceksiniz?
Pompacı, otoparkçı, garson, temizlikçi…. kim olacak?
Girne kapısındaki istasyonda en son benzinimi iki Rus’tan almıştım…Magosa’da Gürcü garson hizmet etmişti.
Bir karar verin artık, a)“Türkiyeli işçiler” kalsın mı; b)Troyka’nın suyunu çıkardığı Rum’la hâlâ birleşmek istiyor musunuz?
Özelleştirmeye gideceklerini, 13’üncü maaşı ve eşel mobili kaldıracaklarını, emeklilik yaşını yükseltip maaşları düşüreceklerini duydum da…
Eminim “Troyka ne paranı istiyoruz ne memurunu” gösterisi yapacaksınız da, hangi elçiliğin önünde?
Hadi bir Nicosia’ya geçip şu Alman, Fransız yahut İngiliz elçiliklerinin önünde pankart açsanız da gözünüzü göreyim..
Hadi, bekliyorum….17 Ağustos 2012</p>
<p>57′NCİ ALAY HER YERDE HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ</p> - tmt

LEFKOŞA’DA “ÇARŞI”
Hüseyin MÜMTAZ

Lefkoşa’da (KKTC demek istiyorum) siyasetin içinde bulunduğu durumun fecii halini bir önceki yazımızda incelemiştik.
Siyaseti böyledir de sosyal yapısı nasıldır Lefkoşa’nın?
Sosyal çöküntü içinde olan bir toplum, siyaseten kendisini nasıl kurtaracaktır?
İşte onun için bu kez de “çarşı”yı ele almak istiyoruz. “Çarşı” derken de ekonomi ve sosyal yapıyı kastediyoruz.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de “Çarşı herşeye karşı”dır ama Lefkoşa’da herkes, her şeye karşıdır.
Bütün sendikalar devlete karşıdır, öğretmen sendikaları öğretime; gümrük sendikaları gümrük kapılarına; elektrik sendikaları elektrik üretimine; telefon sendikaları telefon haberleşmesine karşıdır.
Memurlar “çalışmaya” karşıdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan “esnek” öğlen tatili vardır.
Memur, istediği saatte öğlen yemeği arası verebilir. Hiçbir devlet dairesinde, hiçbir zaman bütün memurları tam kadro görme olanağınız yoktur.
Vatandaş, devlete karşıdır. Gider tanımadığı Rum’un kimlik ve pasaportunu alır.
Devlet de devlete karşıdır. Rum kimlikli/pasaportlu “vatandaşına” (politikacı, devlet memuru, sporcu, öğrenci, iş adamı) yurt dışına “izinsiz” gittiği zaman bile harcırah/yolluk verir.
Meclis, tatilde olmadığı zaman haftada bir, a)Meclis çalışanları grev yapmıyorsa, b)Çoğunluk sağlanabiliyorsa ancak toplanır.
Bakanlar Kurulu olağan toplantısı “Başbakan’ın yoğun gündemi” dolayısı ile iptal edilir.
Rum taksileri “t”lerini kapatarak “sorma gir hanı”nın kapısından girer, Rum turist otobüsleri çarşı-pazar dolaşır ama Türk taksi ve otobüsleri güneye geçemez.
Kapılardan Rumların “toplu taşımacılık” yapmasına ses çıkarmayan taksiciler Ercan’dan Türk otobüslerinin tarifeli toplu taşımacılığına karşı çıkarlar.
Vatandaş ise kuralların her çeşidine karşıdır. Herkes istediği her yere, arabasını kıçı üç karış dışarıda park edebilir; her dükkâncı dükkânının önüne istediği en-boy ve genişlikte kaldırım/şemsiye/masa/tabure koyabilir.
Kimse ceza kesemez, çünkü ceza kesecek “görevli” ortada görünmez.
Yoktur..
“Olay”ı ihbar ettiğinizde de, “Kaç kişiyik burda bilin? Ma heryere yetişemeyik ya!” üslûbunda “resmi” bir yakınma duyarsınız telefonda.
Lefkoşa’da herhangi bir “otorite” yoktur. Biraz ciddiyet “mutlaka” İngilizlerden kalmıştır, nemelazımcılık Osmanlılardan, düzensizlik/başıboşluk da 74 sonrası anavatandan ithal edilen göçmenlerden.
Yukarıdan beri sıraladığım olumsuzlukların hiç biri Kıbrıs Türkleri için söylenmemiştir, “kıprıslıtürkler”dir söz konusu olanlar. “k”yı da, “t”yi de aşağılamak için hep “küçük” ve bitişik yazarlar. Burada “karşı oldukları” şey de, “Türk dili yazım kuralları”dır.
Ama ne çare ikincilerin sesleri hep daha fazla çıkar ve çoğu zaman birinciler de sessizce yılanın kendilerine dokunmamasını dilerler..
Yâni ikinciler, yabancı fonlamaların sağladığı yoğun pervasızlık sonucu çirkeflikleri ve edepsizlikleri ile; birincileri “sokakta” sindirmişlerdir.
Rum ve Yunanlıların radikal solcu ve komünist olanları önce Rum/Yunanlı sonra komünisttir ama “bizim” komünistler önce de sonra da her ne hikmetse Rum ve Yunanlıdır.
Sosyal yapının yanında ekonomi de “çökmüştür”.
Çıkış için bağımsız-yabancı ekonomistler tarafından şöyle bir “yapılandırma” önerilmektedir:
“Eşel mobil uygulamasının kaldırılması. Devlet ve KİT maaşlarının (13’üncü maaş da dâhil) azaltılması ve önümüzdeki üç yılda toplam azaltmanın yüzde 15 olması. Kamu ve KİT’lerde maaş zammının sıfırlanması. Kamu ve KİT’lerdeki ödeneklerin sıfırlanması. Her türlü ek mesainin azaltılması. Bakanlık harcamalarının GSMH’ye oranının azaltılması. Kamu görevlisi sayısının azaltılması. Yarı devlet kuruluşların özelleştirilmesi, çalışma ve maaş ayrıcalıklarının kaldırılması. Emeklilik yaşının yükseltilmesi, yeni sağlık planı oluşturulması. Esnek istihdam yöntemleri uygulanması. ÖZEL SEKTÖR İÇİN TEDBİRLER: İşleyişi devam ediyorsa, eşel mobil sisteminin özel sektörde de kaldırılması. 13’üncü maaşın özel sektörde de kaldırılması, maaş zamlarının sıfırlanması.Bunun sonucu olarak devlet, yarı devlet, banka ve özel sektör çalışanlarının gelir ve menfaatleri azalıyor. Tüketim harcamaları azalıyor bu da ticarete ve işletmelere doğrudan etki yapacak. KDV’nin yüzde 2 oranında artırılmasıyla hane halkının giderleri artacak. Konut ve diğer maksatlarla alınan kredilerin geri ödemesinde ciddi sorunlar yaşanacak. Çalışanların işten çıkartılması tehlikesi artıyor, Kıbrıslıların mevduat yatırımları azalıyor. İŞLETMELER İÇİN TEDBİRLER: Eşel mobil sisteminin tasfiyesi nedeniyle üretim maliyeti düşecek, 13’üncü maaşın özel sektörde de kaldırılacak olması nedeniyle giderler azalacak. Böylelikle tüketimin işletme cirolarındaki etkileri darbelenmeye çalışılacak. İşletmelerin gelirleri daralacak veya tüketimin azalması dolayısıyla zararları artacak. Eşel mobilin kaldırılması ve işçi maliyetinin azalması nedeniyle tasarruf sağlanacak. KDV oranının yüzde 2 artırılması ve genel durgunluk (resesyon) ortamı nedeniyle işletmelerin iş hacminin daralacak olması dolayısıyla işten çıkarma veya daha da küçülme tehlikesi artacak. EMEKLİLER VE DİĞER NÜFUS GRUPLARI İÇİN TEDBİRLER: Eşel mobil sistemi tamamen kaldırılacak. Emekli maaşları yüzde 10 oranında azaltılacak ve sosyal ödenekler kaldırılacak veya azaltılacak. Böylelikle emekli maaşları fakirlik sınırının altına çekiliyor. Emeklilerin gelirleri ve dolayısıyla yaşam düzeyleri düşüyor. KDV artışı nedeniyle emekli hane halkının giderleri artıyor”.
“Yabancı ekonomistler” bu raporu hazırladı, hükümet de aynen uygulama sözü verdi ve hayrettir; grev yapmak için havadaki bulutların Toroslar yönünden gelmiş olmasını yeterli bahane sayan sendikalar çıt çıkarmadı.
Çünkü raporu hazırlayanlar Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Komisyonu ve IMF yetkililerinden oluşan Troyka heyeti idi, rapor Güney Kıbrıs için hazırlanmıştı. Hatta Rum gazetelerinin haberlerine göre ekonomiyi teftiş eden IMF ekonomisti Delia Velculescu, AB destek mekanizmasına başvuran Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’a sunturlu bir “fırça” atmıştı..
Hadi cümle “kıprıslıtürkler” ve dahi “linobambakiler”… Birleşin bakalım güneyle.. Güneyle birleşince bir eliniz yağda, bir eliniz balda olacaktı. Kuzeyde oturup, güneyin nimetlerinden faydalanacaktınız.. Kuzeyde oturmaktan vaz geçemiyordunuz, çünkü kuralın olmadığı yerde kendi orman kanunlarınız uygulayabiliyordunuz. Hâlbuki güneyde “yasa ve kural” vardı. Siz sıkıntıya gelemezdiniz. Hiç sıkılmadan Rum kimliği, pasaportuyla Lefkoşa-Girne-Magosa’da yaşamakta beis görmüyordunuz..
Ya kuzeydeki “ekonomi” nasıldır?
YENİ DÜZEN’de Didem Menteş 5 Ağustos 2012’de yazdı:
“BU ÜLKE BATTI.
Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren Türkiyeli göçmen dernekleri, adadaki işçilerin Türkiye’ye geri dönmesinin altında ‘ekonomik sıkıntı’ ve ‘UBP Hükümeti’nin yanlış politikaları’ olduğunu dile getirdi. Türkiye’deki iş oranının artış gösterdiğini dolayısıyla işçilerin göç etmeye başladığını vurgulayan dernekler, Kuzey Kıbrıs’taki Muhaceret Yasası’nın çalışanlara zorluk yaşattığı gerekçesiyle geriye dönüşleri artırdığını belirtti.
Ekonomik olarak Kuzey Kıbrıs ile Türkiye’deki şartların aynı noktaya geldiğini söyleyen göçmen dernekleri, iş sahasının azalmasının dolayı daha iyi koşullar için Türkiye’nin yeniden tercih edildiğini aktardı.
EKONOMİ ÖLDÜ… Göçmenler Derneği Genel Sekreteri Özlem Dinçoğlu: İşçiler ekonominin çökmesi nedeniyle geri dönüş yaptı. Kıbrıslı Türkler de başka ülkelere göç etmeye başladı.
İŞ SAHASI AZALDI… KKTC Karadeniz Kültür Derneği Başkanı Turan Büyükyılmaz: Af yasası, ekonomik koşulların düşmesi ve iş sahasının azalması nedeniyle Kuzey Kıbrıs’taki işçiler Türkiye’ye döndü.
‘20 BİN HATAYLI DÖNDÜ’… KKTC Hataylılar Derneği Başkanı Bertan Zaroğlu: Muhaceret Yasası’nın yaşattığı zorluklar ve Türkiye’deki ekonomik şartların iyiye gitmesi nedeniyle geri dönüş başladı. Yaklaşık 20 bin Hataylı işçinin geri döndüğünü biliyoruz.
GÜLLÜK GÜLİSTANLIK DEĞİL… Gaziantepliler Derneği Başkanı Mesut Ayar: Türkiye’deki iyi hayat şartları ve UBP Hükümeti’nin kayıt dışılıkta almış olduğu kararlar bu duruma etken.. UBP Hükümeti’nin politikaları yanlış… Başbakan ve Maliye Bakanı ülkenin güllük gülistanlık olduğunu söylüyor. Ekonomi uçuyor diyorlar. Hani nerede güllük gülistanlık, insanlar mutlu değil.
İYİ KOŞULLAR YOK… Maraş Birlik ve Dayanışma Derneği Başkanı İdris Demirsöz: Türkiye’de ekonomik durum iyiye gidiyor. Bu nedenle işçiler de dönüyor. Türkiye’de inşaat sektörü canlandı, işçiler daha iyi koşullarda iş olanağı buldu. Bu nedenle de Türkiye’yi tercih ettiler”.
Vre gumbarolar, bir karar verin.
“Türkiyeli” işçiler iyi mi, kötü mü?
Hani kuzey onlar aracılığı ile asimile ediliyordu?
Hani hastahane acil servislerinde hep Arapça ve Kürtçe konuşuluyor ve sıra bulamıyordunuz?
Hani devlet okullarında çocuklarınıza yer kalmıyordu?
Peki şimdi onlar gidince…
Deniz kıyılarında “eşdeğer” karşılığı aldığınız villalarınızda otururken, Lefkoşa surlar içinde onlara kiraya verdiğiniz harabelerinizden nasıl kira geliri elde edeceksiniz?
Pompacı, otoparkçı, garson, temizlikçi…. kim olacak?
Girne kapısındaki istasyonda en son benzinimi iki Rus’tan almıştım…Magosa’da Gürcü garson hizmet etmişti.
Bir karar verin artık, a)“Türkiyeli işçiler” kalsın mı; b)Troyka’nın suyunu çıkardığı Rum’la hâlâ birleşmek istiyor musunuz?
Özelleştirmeye gideceklerini, 13’üncü maaşı ve eşel mobili kaldıracaklarını, emeklilik yaşını yükseltip maaşları düşüreceklerini duydum da…
Eminim “Troyka ne paranı istiyoruz ne memurunu” gösterisi yapacaksınız da, hangi elçiliğin önünde?
Hadi bir Nicosia’ya geçip şu Alman, Fransız yahut İngiliz elçiliklerinin önünde pankart açsanız da gözünüzü göreyim..
Hadi, bekliyorum….17 Ağustos 2012

Okumaya devam et  ELDERS ve GÜVENLİK FORUMU

57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir