ÇAKMA İSLAMIN KARARGÂHI DÜŞERSE

* - islamcilik demokrasi hayir
ABD’ye küresel güc ve İsrail’e güvenlik sağlamayı teminen Türkiye ve hilafetin temsilcisi Osmanlı’nın ardından oluşan devletlerde İslami hareketler vasıtasıyla,
İslam Birliğinin Vatikan benzeri ekonomik güç olması,
Fakat  değişim sürecinde ülkelerin ekonomik değişkenleri ile sosyo-politik değişkenlerinin birbiriyle etkileştirilmesiyle zayıflatılması ve sağlanan maksimum kârın küresel ekonomiye ilişiklenmesi süreci yaşanıyor.
*
Rusya bu işleyişte ABD’nin küresel güc boyutunda muhaliftir,”Tek egemenliğin,tek kutuplu dünyanın kabul edilemezliği yanısıra modernuygarlık için ahlâkî bir temel olmadığı” ana fikrini -üstelik,Askeri Stratejisine de temel unsur yapmıştır.
 

*

Değişime Suriye’de Beşar El Esad ve İran’da Ahmedinejad rejimleri direniyor.
ABD ve İsrail bu direnişleriyle Suriye ve İran’ın  habire pekiştirdikleri bağımsızlık azminin giderek kontrolden çıkabilir bir tehdite dönüşmesinden endişe ediyor.
İran bir yana-şimdi,umulmadık direnişinde Suriye’de Beşar El Esad’ın yıkılması için ard arda yeni senaryolar oluşturuluyor-fakat, yaşamın sürprizleri de her defasında bir şekilde orta çıkıyor!
*
Bu kez şu olanlara, bakınız!
Çarşamba günü Başbakan Erdoğan, Suriye düğümünü çözmek için Moskova’da Devlet Başkanı Putin ile görüşmektedir.
Aynı gün BM Güvenlik Konseyi ABD,İngiltere,Fransa ve Almanya’nın BM Anlaşmasının 7.maddesini işletmeye yönelik yeni bir karar tasarısını görüşmeye hazırlanmaktadır-ki,
Şam’da Ulusal Güvenlik Kurulu toplantısı esnasında -belli ki,çok profesyonel bir odağın düzenlediği intihar saldırısında Esad’in iki bakanı hayatını kaybediyor-sanki,dünya titretiliyor!
*
Erdoğan-Putin  görüşmesi ardından düzenlenen basın toplantısında,
Erdoğan,”Askeri,siyasi,ekonomik, kültürel pek çok alanda Rusya ile ilişkiler çok daha iyi boyuta ulaşıyor” diyor -sonra,”Cenevre’de yapılmış toplantı önemli bir yol haritasıdır. Bu yol haritası istikametinde atılacak bir adımla netice alınacağına inanıyorum” deyince,
Putin”Rusya,Türkiye’nin Cenevre Grubu’nun kararlarına verdiği desteği selamlıyor. Bu, gelecekteki pozisyonlarımızın yakınlaşması için bir zemindir”yanıtı veriyor! 
*
Fakat Başbakan Erdoğan’ın Rusya dönüşünde yaptığı açıklama şaşırtıcıdır, “Cenevre’de Dışişleri Bakanımız Esad’ın olmadığı bir geçiş hükümetinden bahsetti ve genel hava da zaten orada Esad’sız bir geçiş hükümeti… Bu geçiş hükümeti denilen aslında bir seçim hükümeti. Bir seçim hükümeti kurulsun ve bu seçim hükümeti orada partilerin kurulmasına imkan hazırlasın ve bu kurulan partiler demokratik bir yarış içerisinde Suriye’de halkın iradesini şekillendirsin, yönlendirsin. Ama eğer siz kalkar da hükümeti kurar başında yine Beşar kalırsa, orada hiçbir şey değişmez”diyor!   

*
Çünkü Cenevre Suriye toplantısında, Kofi Annan’ın önerdiği geçiş hükümeti planına destek kararı çıkmıştır.
Sonuç bildirgesi Suriye halkının ortak rızası temelinde oluşturulacak geçiş hükümetinin mümkün olan tarafsızlıkta mevcut yönetimi,muhalifleri ve diğer grupları kapsamasını öngörüyor.

*
Toplantının ardından ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton geçiş hükümetinin kurulmasının şartı olarak, krizden sorumlu tuttuğu”Esad’ın gitmek zorunda”olduğunu,
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,sonuç bildirgesinde Esad’tan bahis olmadığı ve Suriye krizinin  faturasının yalnızca Esad’a kesilmesi halinde  silahlı-terörist muhalif kesime arka çıkma gibi tarafsızlığı zedeleyici bir sonuca ulaşılacağı nedeniyle “Esad’ın gitmesi gerekmiyor” tezleri, Cenevre toplantısını sonuçsuz kılıyor.
Başbakan Erdoğan’ın Cenevre toplantısı sonuç bildirgesine dair Putin’in yanında yapmadığı itirazı Türkiye’de yapması;Rusya Devlet Başkanı Putin vasıtasıyla Türkiye’nin  aldığı Rusya’nın selamını reddetmesi ve Türkiye’nin Rusya ile gelecekteki pozisyonlarını zora sokması anlamına mı geliyor?
*
O sırada Şam’da insanlık dışı saldırının infialiyle BM Güvenlik Konseyinin ABD,İngiltere,Fransa ve Almanya’nın BM Anlaşmasının 7.maddesini işletmeye yönelik yeni bir karar tasarısını görüşülmesi  bir gün ertelenmiştir. 
İsrail’de ise Başbakan Binyamin Netenyahu’nun koalisyon hükümetine geçen ay katılan Kadima Partisi ani bir kararla, yeni hazırlanan askere alma yasasına itirazı nedeniyle hükümetten çekilme kararı alıyor! 
Meclis’te yüzde 60’a yakın çoğunluğu elinde tutan hükümetin ortaya çıkan durumda dağılması olasılığı bulunmuyor.
Suriye ve İran’a yaptırımlar konusunda sert tutumuyla Kadima Partisinin hükümetten çekilmesi Netanyahu hükümetini yumuşatacağı beklentisini oluşturuyor.
Ne ki İsrail’de normal süresinde gelecek Şubat’ta  yapılacak seçimlerinde-şimdi,bir erken seçimle öne mi alınacağı tartışılmaya başlatılıyor.
*
Kasım 2012 ABD Başkanlık Seçimi ve muhtemel bir İsrail seçimi gölgesinde Suriye’den İran’a büyük riskler almanın zamanı değildir.
Nitekim Başkan Obama,Devlet Başkanı Putin’i arıyor ve iki lider sorunun çözüme yönelik pratiklerde farklı duruşlarına rağmen,durumun daha kötüye gitmesine izin vermemek için Suriye’de siyasi geçişi desteklemek konusunda anlaşıyor.
Bu telefon anlaşması Türkiye’nin bir kez daha ABD tarafından yalnız bırakıldığı anlamına geliyor.
*
O arada ertelenen BM Güvenlik Konseyinde, 7.maddenin işletilmesine yönelik karar tasarısı Rusya ve Çin’in vetosuyla reddedilmiştir.
Bu vetolar belki bir kaç ay daha Cenevre Toplantısı çerçevesinde Suriye’de Annan planının şu ya da bu şekilde işleyişine neden olabilecektir -fakat,lider ABD’ye karşı duran Rusya’nın Suriye tezinde  bir süre sonra başarılı olmaması halinde- ya sonrası,derken,
Yarını belirlemede Türkiye’nin Rusya ile ikili işbirliği ve bu işbirliğinin perspektifleri ve her türlü sürprizinin  etkili olacağını görmek gerekiyor.
*
Davutoğlu’nun “Komşularla Sıfır Sorun” dış politikası,he mi?

20.7.2012

Okumaya devam et  KAÇINILMAZ SAVAŞ YAKLAŞIRKEN: SURİYENİN YENİ DURUMU

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir