Türkiye-Suriye Krizindeki Matruşkalar…

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, USGAM Başkanı

Türkiye-Suriye ilişkileri, Şam’ın “kazara” olarak düşürdüğünü açıkladığı Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F-4 keşif uçağı ile birlikte  Soğuk Savaş sonrası dönemde ikinci büyük krize ya da “vekaleten yürütülen savaş”ta yeni bir sürece sahne oluyor. Bir diğer ifadeyle Türkiye, bölgede “direnç cephesi” tarafından ortaya konulan “planlı bir kriz” ve “meydan okuma” ile karşı karşıya.

Dolayısıyla krize giden süreci, aktörleri (özellikle “direnç cephesi” boyutuyla), yöntem ve hedefleri, bundan sonraki olası gelişmeler açısından tarihsel örnekleriyle irdelemekte ve iki ülke arasındaki krizlerin doğasını karşılaştırmalı bir şekilde ortaya koymakta fayda var. Ne de olsa matruşkalaşan bir kriz ile karşı karşıyayız.

Bu kapsamda sorulması gereken ilk soru da, bu aşamaya nasıl gelindiği şeklinde olacaktır. Bu soruya sağlıklı bir şekilde verilecek cevap, hiç kuşkusuz bizleri “Bundan sonra ne olacak, neler olabilir?”in yanıtına götürecektir.

Çok değil, neredeyse daha düne kadar “Türkiye-Suriye-Ürdün-Lübnan” arasında mevcut işbirliğinin çok uluslu ve kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesini, uzun vadeli stratejik ortaklığın ve aralarındaki dayanışmanın geliştirilmesini ve ekonomik entegrasyona doğru ilerlenmesini esas alan bir “Ortak Pazar” kurulması ve bunun Ocak 2011 itibarıyla da devreye sokulması hedefleniyordu. Hatta öyle ki, bizzat Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu söz konusu işbirliğinin yalnızca dört dost ve kardeş ülke için değil aynı zaman bölgede bulunan diğer ülkeler için de açık olduğunun önemle altını çiziyordu.

Şimdilerde ise bırakın dört ülke ve bölgeyi, bu projenin ikinci önemli sacayağı konumunda bulunan, ortak bakanlar kurulu toplantısı yaptığımız ve en uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye ile artık çok farklı noktalarda bulunuyoruz. İran ve Irak ile devam eden gerginliklere burada değinmiyorum bile.

Dolayısıyla,  “entegrasyondan-çatışmaya” başarısı diye herhalde buna deniliyor…

Krize tekrar dönecek olursak…

Öncelikle bu gerginlik Türkiye-Suriye arasındaki ilk ciddi bunalım değil. Hatay sorunu ile başlayıp, su meselesi ile devam eden “yapısal nitelikteki krizler” silsilesi ve uluslararası sistemin yapısından-konjonktürel gelişmelerden kaynaklanan “dönemsel krizler”, iki ülke arasındaki ilişkilerde ara ara kendini göstermiştir.

Bir diğer ifadeyle, Türkiye-Suriye arasında nedenleri itibarıyla iki tür kriz söz konusudur. Birincisi iki ülke arasındaki özel meselelerden kaynaklanan ve “yapısal” olarak nitelendirebileceğimiz krizler olup, taraflar daha çok burada “etken” durumdadırlar. İkincisi ise iki ülkenin iradesini fazlasıyla zorlayan-aşan uluslararası sisteme ve konjonktürel gelişmelere endeksli “dönemsel” mahiyetteki krizler olup, taraflar “edilgen” pozisyondadırlar.

Dolayısıyla bu iki tür krizin; nedenleri, gelişimi, etkileri ve sonuçları itibarıyla çok iyi irdelenmesi, bu son krizin daha net bir şekilde anlaşılması ve olası seyri açısından oldukça büyük bir ehemmiyet taşımaktadır. O zaman, öncelikle sormamız gereken sual; “Bu kriz, hangi tür krize girmektedir?” sorusu olacaktır. Cevap için Soğuk Savaş’ın başlangıç yıllarına gitmemiz gerekiyor.

Nitekim, günümüzdekine benzer kriz ilk defa Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında, 1950’lerde iki ülke arasında başgöstermiş ve bölgede aktif bir dış politikaya soyunan Türkiye’nin ideolojik-jeopolitik-güvenlik kaygıları ekseninde gelişen düşüncesi çerçevesinde Suriye’ye müdahalesi o yıllarda da gündeme gelmiştir.

Bir diğer ifadeyle, “İki Kutuplu Sistem”de ABD-SSCB arasında başlayan güç mücadelesinde Sovyetlerin Ortadoğu’daki etkinliğinin önüne geçme noktasında, Batı adına bölgede etkin bir rol üstlenmeye çalışan Türkiye, “komünizme karşı bir sed” olarak sınır komşuları Suriye ve Irak’ta meydana gelen rejim değişiklikleri üzerine bugünküne benzer bir tavır sergilemiştir.

Dönemin Başbakanı Menderes’in bu keskin çıkışları, daha sonraki süreçte genel de İslam dünyasında özelde ise Ortadoğu’da Türkiye’nin bölgede ABD adına hareket eden bir “Truva Atı” olarak adlandırılmasına yol açmış ve farklı bir Türkiye imajı oluşmuştur.

O dönemin “Yeni Ortadoğusu”nun hami-hakim rolüne soyunan Türkiye, “siyaset-strateji-araçlar” ahenksizliğinde, aktif dış politika adı altında bir kez daha ön plana çıkartılmış ve “Truva Atı” algısı, Türkiye’nin bölge ile ilişkilerinde gölgesini hep hissettirmiştir.

Türkiye’nin o dönemde bölgeye bir “model ülke” olarak pazarlandığını da bu arada hatırlatmakta fayda var. Türkiye’nin laik ve demokratik yapısının bir “model” olarak ilk defa pazara çıkarıldığı ve yine çok kötü bir şekilde pazarlandığı yıllar, yine o yıllar olmuştur.

İkinci türe örneği, bir sonraki yazımızda ele alacak ve son krizin geleceğini bu kapsamda hep birlikte irdelemeye devam edeceğiz.Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, USGAM Başkanı - images 2

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, USGAM Başkanı - images 2

KONU HAKKINDA DAHA FAZLA:

GİRİŞ TARİHİ:

GÜNCELLEME:

Bu gibi içeriklerin devam etmesini istiyor, Akademik yayınları veya vatandaş gazeteciliği destekliyorsanız, maddi katkıda bulunabilirsiniz.

İçerik desteği, sponsorluk veya işbirliği teklifleri için bizimle irtibata geçebilirsiniz.

Turkish Forum Editör, İngilizce, Almanca, Türkçe. Sitemizde Medya takibi ve editörlük yapmak isteyenler bizimle irtibata geçebilirler.

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bugün Gündem
  1. pavarotti de güzel söyler Oçi Çorniye’yi

  2. Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!? Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme,…

  3. KUR’AN! Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile…

  4. KUR’AN-İçki?! Robotlaşmış Kullar?! Kafayı içki içenlere takmış, onları cehennemlik-kâfir ilan eden din satıcıları-yobazlara inat, Yüceler Yücesi Yaratıcı aşağıdaki ‘içki’ ile…

  5. İlginç, bir sürü insan hakkında haklı haksız yurtdışına çıkış yasağı var ama sadece spesifik olarak TMSFye borcu olanların yasağını kaldırmak…

  • Bir Günah Gibi

    Bir Günah Gibi

    Kimin yazdığını bilmiyorum, ancak çok duygusal bir kişinin yazdığına emin olduğum bir şarkı sözü vardır. Aslında şarkı bir Rus halk şarkısından gelmekte, ‘Oçi Çorniye’. Şarkının […]


  • Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf; Kullara Tapınma? KUR’AN!?

    Tasavvuf konusu; ilk başlarda KUR’AN merkezli nefsi terbiye etme amaçlı ortaya çıkmışsa da; sonralarda kişileri yüceltme, söylediklerini buyruk kabul etme zaafı ile kutsallaştırılmışlara-kullara tapınma haline […]


  • SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    SEÇİMLERDE SEÇMEN; YA T.C. YA DA YIKIM VE KAOS DİYECEK

    Türkiye’de önümüzdeki dönemde yapılacak seçimler için, herkesinde gördüğü gibi, ABD bilerek kendine bağlı işbirlikçilerle beraber R.T.E. -K.K. üzerinden Türkiye’ye anti demokratik ve totaliter içerikli iki […]


  • PROTEİN EKSİKLİĞİ

    PROTEİN EKSİKLİĞİ

    Ülkelerin gelişmesini, proteinli gıdalarla beslenen gençler ve kuşaklar sağlar. Her Japon çocuğu mutlaka yumurta yer, et, balık, fındık, badem yer, süt içer. Her Alman çocuğu […]


  • Türkiye’ye turist yağacak…

    Türkiye’ye turist yağacak…

    Alınan onca önleme rağmen Rus turistlerin Türkiye tercihi önlenemiyor. Geçenlerde yazmıştık. Rusya, iç turizme yönelik önlemler almaya başlamıştı. Ancak, görülüyor ki Rus turistler Türkiye’den hali […]


  • Kocaseyit

    Kocaseyit

    1929’da Havran’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ,Nahiye Müdürüne , ” Havran köylerinden birinde bir Seyit Onbaşı olacaktı onu bulup getirin” der. Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmeyen Nahiye Müdürü “Emriniz olur.Buluruz […]


  • SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    SEÇİM SİSTEMİNİN GÜVENİRLİĞİ

    Erkam Tufam yurtdışında yaşayan bir gazeteci. Niye yurtdışında, nasıl çıkmış gibi sorular beni ilgilendirmiyor. Bir yazımda vurgulamıştım; ‘ben söze bakarım’! O kişinin söylediklerinin ne kadarı benim […]


  • Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Diploması Gizlenen Cumhurbaşkanı Kim?

    Yukarıdaki başlık sayın Emin Çölaşan’ın  dünkü  yazısının başlığıdır.  Sayın Sultan Uçar    “Diploma kayalara çarpmış’başlığı ile sayın Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamış. Sayın Fatih Portakal ise “En azından […]


  • Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Bir Şahin’in inanılmaz yolculuğu

    Kuşlar yılın farklı zamanlarında besin kaynaklarının mevcudiyetine ve iklim koşullarına bağlı olarak kışı geçirecekleri alanlara veya üreme alanlarına göç ederler. Göç eden kuşların çoğu Avrupa, […]


  • Orta Asya’da Türkler

    Orta Asya’da Türkler

    Türkmenistan’daki ‘Türk’ ile Türkiye’deki ‘Türk’ aynı insanları mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, neden ikisinin arasında isimleri başka insanlara atıfta bulunan ülkeler var? İran, Irak, Suriye […]


  • Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    Tercihleri ile Yavaş Yavaş Ölümü Seçmek veya Seçmemek

    “Yavaş yavaş ölürler okumayanlar” diyor şair. Yaşam Tercihimizde Yavaş Yavaş Ölümü Mü? Yoksa Yaşamı Anlayarak Ölmek mı? Brezilyalı şair Martha Medeiros’un 1961 yılında yazdığı “Ağır […]


  • Yine bir deprem uyarısı…

    Yine bir deprem uyarısı…

    Depremler tehlikesi halen devam ediyor. Uzmanlar yeni depremler konusunda yeni uyarılarda bulunuyor. Şimdi de Bingöl masaya yatırıldı. Bingöl’de de deprem olabileceği konusunda yeni uyarılar geldi. […]


  • Fal?-Nazar?-Büyü?

    Fal?-Nazar?-Büyü?

    KUR’AN!Fal?-Nazar?-Büyü? (Mâide,3)”Fal oklarıyla-kehanet yoluyla gelecekte sizleri neyin beklediğini öğrenmeye çalışmak fısktır-kötü bir eylemdir; çünkü bu yoldan çıkmaktır.” Fal ile ilgili uyaran ayetten sonra kendimize şu […]