Diyanet, kilisenin şamar oğlanı yapılamaz

Ali Serdar Bolat    10 Temmuz 2012 Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet'i kilise karşısında küçük düşürmüştür.
1.- Patrik, Görmez'i kapıda karşılamadı
2.- Patrik, Görmez'in Türkiye Cumhuriyeti aleyhtarı ve gerçekleri çarpıtan açıklamalarını zevkle dinledi.
3- Patrik, Görmez'e verdiği hediye ile, dolaylı olarak, "Alın Allah'ınızı başınıza çalın" demiş oldu. 1
Patrik, Görmez'i kapıda karşılamadı
++++++++++++++++++++++++++++++ Bu davranışı ile Patrik, "Benim makamım senden yüksek" mesajı vermiş oldu.
Görmez, kendisinin ve temsil ettiği Diyanet'in şeref ve haysiyetini korumak için hemen kapıdan geri dönmeli idi.
Dönmeyerek, mesajı kabul ettiğini gösterdi.
Görmez'in ABD, AB ve AKP planlarına uygun hareket ettiği anlaşıldı.
"Yandaş" bir Başkan ile karşı karşıyayız. Patrik, makamının daha yüksek olmasını şuna bağladı:
"Ben dünyanın her yerindeki bütün Ortodoksları temsil ediyorum. Yani Uluslararası, Evrensel, Ekümenik bir makamım var.
Sen ise sadece Türkiye'deki Sünni Müslümanları temsil ediyorsun. Yerel bir makam sahibisin. Benden aşağısın." Halbuki gerçekler tam tersidir.
Atatürk, "Şer yuvası" olarak nitelediği Patrikhaneyi Türkiye'den çıkarmak istemişti.
Ancak Lozan Konferansı'nda Batılı ülkelerin yoğun ısrarları sonunda Atatürk, Patrikhanenin
1- Fatih Kaymakamlığı'na bağlı olması
2- sadece İstanbul'daki Rum vatandaşların dini işleri ile ilgilenmesi, ve,
3- Patrikhane yönetiminin T.C. vatandaşı Rumlardan oluşması
şartıyla Patrikhaneyi kovmaktan vazgeçmişti.
Bu şartlar Lozan Antlaşması'na yazılmıştır. Yani, Diyanet, doğrudan Bakanlığa bağlı olmakla, Kaymakamlığa bağlı olan Patrikhaneden daha yüksek bir makama sahiptir. Ancak, ABD bağımlısı hükümetlerimizin göz yumması ve fiili yardımı sonucunda, Patrikhane, Lozan maddelerini paspas gibi çiğnemiştir.
Önce DP döneminde Atenagoras Amerika'dan getirilip Patrik yapılmış, son olarak da AKP döneminde yabancı papazlara bir günde vatandaşlık verilerek Patrikhane yönetimi yabancılarla doldurulmuştur.
Patrik, sadece İstanbul Rumlarının değil, tüm dünyadaki Ortodoksların başı olduğunu ilan etmiştir.
Fatih Kaymakamı'nı takmamakta, başta ABD Başkanı olmak üzere tüm Batılı yobazlarla buluşup siyaset yapmaktadır.
ABD Başkanı dahil tüm yabancı devlet adamlarına yazdığı mektupları "Konstantinopolis Ekümenik Patriği" olarak imzalamaktadır.
Patrikhanenin internet sitesi de Evrenselliği, Ekümenikliği altını çizerek vurgulamaktadır.
Bunların hepsi suçtur. Bu suçlara göz yumanlar da suçludur. Görmez'in bunları bilmemesi mümkün değildir. Buna rağmen, buluşma sırasında:
"...özellikle Ortodoks dünyasındaki Müslümanların, İslam dünyasındaki Ortodoksların durumlarını birlikte ele almak istedik"
diyerek, Patriğin Ekümeniklik, Evrensellik iddiasını kabul ettiğini tüm dünyaya açıklamıştır.
Lozan'a göre sadece İstanbul'daki Ortodoks Rumların dini işlerini yapmakla görevli olan bir papaz ile uluslararası konuları görüşemezsin efendi. 2
Patrik, Görmez'in Türkiye Cumhuriyeti aleyhtarı ve gerçekleri çarpıtan açıklamalarını zevkle dinledi
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++ 2A
++
Görmez, Patrik'e şunları söyledi:
"Zengin bir tarihi olan bir ülkenin, din adamlarını yetiştirmek için başka ülkelerden yardım alması bizim tarihimize, kültürümüze yakışmıyor.
Tekrar ediyorum: Bu ülkeden herhangi bir dini topluluğun din adamlarını başka ülkelerde yetiştirmek bu ülkenin büyüklüğüne yakışmıyor"
dedi, gerçekleri bilerek tersyüz etti, papazların suçunu Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine attı. Konunun esası Heybeliada Papaz (Ruhban) Okulu'dur.
Okul kapalı olduğu için, Türkiye'deki Rumlar papaz olabilmek için başka ülkelerde okumak zorunda kalıyorlar. Papazlar, "Türkiye okulumuzu kapattı, açmamıza izin vermiyor" diyerek yaygara yapıyorlar.
Okulu kapatan Türkiye değil, papazlar. Açmayan da papazlar.
Peki Türkiye'yi suçlamalarının nedeni nedir? Türkiye'de, Eğitimin Birliği Kanunu'na göre, tüm okullar Bakanlığa bağlıdır.
Müslüman din adamı yetiştiren İlahiyat Fakülteleri de Bakanlığa bağlıdır.
Ancak papazlar, Papaz Okulu'nun Bakanlığa değil, Patrikhaneye bağlı olmasını istiyorlar.
Bu istek T.C. kanunlarına aykırı olduğu için de, okulu açmıyorlar.
Halbuki, "Tamam, kabul ettik, Papaz Okulu Bakalnığa bağlı olsun" deseler, okulu yarın açabilirler. Görmez'in bunları bilmemesi mümkün değildir.
Ama o, yandaş olduğu için, ABD, AB ve AKP görüşünü dillendirmekte, haksız yere ülkesinin aleyhinde demeçler vermektedir.
Gerçekleri çarpıtmakta, bir de Müslüman olduğunu iddia etmekte, her üniversiteye cami istemektedir.
Üniversitelerden kendisi gibi yandaş, gerçekleri eğip büken, ülkesini haksız yere suçlayan nesiller yetiştirmek için her sınıfa bir cami istemektedir. 2B
++
Görmez, bununla da kalmayarak, Türkiye'ye büyük bir iftira daha atmıştır:
‘...sen oradaki Müslümanlara veya dindarlara ne kadar hak verirsen ben o kadar hak veririm veya ne kadar haksızlık yaparsan, ben de (ülkemdeki Hıristiyanlara)  o kadar haksızlık yaparım’ demesini büyük bir ülkeye, büyük bir kültüre, büyük bir medeniyete şahsen hiç yakıştırmıyorum.”
diyerek Türkiye'yi haksız yere suçlamıştır. Papaz Okulu olayı ile Yunanistan'daki Türklere Müftülerini seçtirmeme haksız uygulaması arasında hiçbir bağıntı yoktur.
Eğer olsaydı, Türkiye'nin örneğin "Bartolomeos'u kabul etmiyoruz, onun yerine Falanca'yı Patrik olarak atadık" demesi gerekirdi. Böyle bir şey var mı?
Yunanistan, Türklerin seçtiği Müftüyü kabul etmiyor, kendisi Müftü atıyor. Türkiye bu haksızlığı Rumlara yapıyor mu?
Ülkesini haksız yere suçlayarak aslında haksız olan Hıristiyanları haklı göstermek eğer Müslümanlık ise, halkımız böyle bir Müslümanlık istemiyor efendi. 3
Patrik, Görmez'e verdiğ. hediye ile, dolaylı olarak,
"Alın Allah'ınızı başınıza çalın" demiş oldu.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++ Patrik, daha önce İşadamı İbrahim Danacılar'ın kendisine hediye etmiş olduğu üzerinde Arapça "Allah" yazılı tabloyu Görmez'e hedşye etti.
Sen kendini ve ülkeni bir papaz bozunturu önünde küçük düşürür, bir de haksız yere ülkeni suçlarsan, bu şamarı yemeyi de hak etmiş olursun.
Bir kere, kendisine gelen bir hediyeyi başkasına hediye etmek görgü kurallarına aykırıdır.
İkinci olarak, papaz, bu davranışı ile:
"Bana getirecek başka hediye mi bulamamışlar. Evrensel Patrikhanede Arapların Allahının ne işi var? Alın başımdan gidin, bu azaptan kurtulayım. İsa Efendimizi üzmeyeyim. Alın Allah'ınızı başınıza çalın" demiş oldu. Demokrat Parti'den başlayarak tüm Atatürk düşmanı, gerici, Amerikancı hükümetler, izledikleri bağımlı politikalar sonucunda, Diyanet'i de kilisenin şamar oğlanına çevirmişlerdir.
Kurulacak olan Milli Hükümet, papazın Evrensellik iddialarını tarihe gömecek, Lozan maddelerini titizlikle uygulayacaktır.
Papaz, uçağa atlayıp istediği gibi ülke ülke dolaşıp siyasi görüşmeler yapamayacaktır. ******** http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/07/diyanet-kilisenin-samar-oglan-yaplamaz.html ******** - diyanet

 

Ali Serdar Bolat    10 Temmuz 2012
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet’i kilise karşısında küçük düşürmüştür.
1.- Patrik, Görmez’i kapıda karşılamadı
2.- Patrik, Görmez’in Türkiye Cumhuriyeti aleyhtarı ve gerçekleri çarpıtan açıklamalarını zevkle dinledi.
3- Patrik, Görmez’e verdiği hediye ile, dolaylı olarak, “Alın Allah’ınızı başınıza çalın” demiş oldu.
1
Patrik, Görmez’i kapıda karşılamadı
++++++++++++++++++++++++++++++
Bu davranışı ile Patrik, “Benim makamım senden yüksek” mesajı vermiş oldu.
Görmez, kendisinin ve temsil ettiği Diyanet’in şeref ve haysiyetini korumak için hemen kapıdan geri dönmeli idi.
Dönmeyerek, mesajı kabul ettiğini gösterdi.
Görmez’in ABD, AB ve AKP planlarına uygun hareket ettiği anlaşıldı.
“Yandaş” bir Başkan ile karşı karşıyayız.
Patrik, makamının daha yüksek olmasını şuna bağladı:
“Ben dünyanın her yerindeki bütün Ortodoksları temsil ediyorum. Yani Uluslararası, Evrensel, Ekümenik bir makamım var.
Sen ise sadece Türkiye’deki Sünni Müslümanları temsil ediyorsun. Yerel bir makam sahibisin. Benden aşağısın.”
Halbuki gerçekler tam tersidir.
Atatürk, “Şer yuvası” olarak nitelediği Patrikhaneyi Türkiye’den çıkarmak istemişti.
Ancak Lozan Konferansı’nda Batılı ülkelerin yoğun ısrarları sonunda Atatürk, Patrikhanenin
1- Fatih Kaymakamlığı’na bağlı olması
2- sadece İstanbul’daki Rum vatandaşların dini işleri ile ilgilenmesi, ve,
3- Patrikhane yönetiminin T.C. vatandaşı Rumlardan oluşması
şartıyla Patrikhaneyi kovmaktan vazgeçmişti.
Bu şartlar Lozan Antlaşması’na yazılmıştır.
Yani, Diyanet, doğrudan Bakanlığa bağlı olmakla, Kaymakamlığa bağlı olan Patrikhaneden daha yüksek bir makama sahiptir.
Ancak, ABD bağımlısı hükümetlerimizin göz yumması ve fiili yardımı sonucunda, Patrikhane, Lozan maddelerini paspas gibi çiğnemiştir.
Önce DP döneminde Atenagoras Amerika’dan getirilip Patrik yapılmış, son olarak da AKP döneminde yabancı papazlara bir günde vatandaşlık verilerek Patrikhane yönetimi yabancılarla doldurulmuştur.
Patrik, sadece İstanbul Rumlarının değil, tüm dünyadaki Ortodoksların başı olduğunu ilan etmiştir.
Fatih Kaymakamı’nı takmamakta, başta ABD Başkanı olmak üzere tüm Batılı yobazlarla buluşup siyaset yapmaktadır.
ABD Başkanı dahil tüm yabancı devlet adamlarına yazdığı mektupları “Konstantinopolis Ekümenik Patriği” olarak imzalamaktadır.
Patrikhanenin internet sitesi de Evrenselliği, Ekümenikliği altını çizerek vurgulamaktadır.
Bunların hepsi suçtur. Bu suçlara göz yumanlar da suçludur.
Görmez’in bunları bilmemesi mümkün değildir.
Buna rağmen, buluşma sırasında:
“…özellikle Ortodoks dünyasındaki Müslümanların, İslam dünyasındaki Ortodoksların durumlarını birlikte ele almak istedik”
diyerek, Patriğin Ekümeniklik, Evrensellik iddiasını kabul ettiğini tüm dünyaya açıklamıştır.
Lozan’a göre sadece İstanbul’daki Ortodoks Rumların dini işlerini yapmakla görevli olan bir papaz ile uluslararası konuları görüşemezsin efendi.
2
Patrik, Görmez’in Türkiye Cumhuriyeti aleyhtarı
ve gerçekleri çarpıtan açıklamalarını zevkle dinledi
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
2A
++
Görmez, Patrik’e şunları söyledi:
“Zengin bir tarihi olan bir ülkenin, din adamlarını yetiştirmek için başka ülkelerden yardım alması bizim tarihimize, kültürümüze yakışmıyor.
Tekrar ediyorum: Bu ülkeden herhangi bir dini topluluğun din adamlarını başka ülkelerde yetiştirmek bu ülkenin büyüklüğüne yakışmıyor”
dedi, gerçekleri bilerek tersyüz etti, papazların suçunu Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerine attı.
Konunun esası Heybeliada Papaz (Ruhban) Okulu’dur.
Okul kapalı olduğu için, Türkiye’deki Rumlar papaz olabilmek için başka ülkelerde okumak zorunda kalıyorlar.
Papazlar, “Türkiye okulumuzu kapattı, açmamıza izin vermiyor” diyerek yaygara yapıyorlar.
Okulu kapatan Türkiye değil, papazlar. Açmayan da papazlar.
Peki Türkiye’yi suçlamalarının nedeni nedir?
Türkiye’de, Eğitimin Birliği Kanunu’na göre, tüm okullar Bakanlığa bağlıdır.
Müslüman din adamı yetiştiren İlahiyat Fakülteleri de Bakanlığa bağlıdır.
Ancak papazlar, Papaz Okulu’nun Bakanlığa değil, Patrikhaneye bağlı olmasını istiyorlar.
Bu istek T.C. kanunlarına aykırı olduğu için de, okulu açmıyorlar.
Halbuki, “Tamam, kabul ettik, Papaz Okulu Bakalnığa bağlı olsun” deseler, okulu yarın açabilirler.
Görmez’in bunları bilmemesi mümkün değildir.
Ama o, yandaş olduğu için, ABD, AB ve AKP görüşünü dillendirmekte, haksız yere ülkesinin aleyhinde demeçler vermektedir.
Gerçekleri çarpıtmakta, bir de Müslüman olduğunu iddia etmekte, her üniversiteye cami istemektedir.
Üniversitelerden kendisi gibi yandaş, gerçekleri eğip büken, ülkesini haksız yere suçlayan nesiller yetiştirmek için her sınıfa bir cami istemektedir.
2B
++
Görmez, bununla da kalmayarak, Türkiye’ye büyük bir iftira daha atmıştır:
‘…sen oradaki Müslümanlara veya dindarlara ne kadar hak verirsen ben o kadar hak veririm veya ne kadar haksızlık yaparsan, ben de (ülkemdeki Hıristiyanlara)  o kadar haksızlık yaparım’ demesini büyük bir ülkeye, büyük bir kültüre, büyük bir medeniyete şahsen hiç yakıştırmıyorum.”
diyerek Türkiye’yi haksız yere suçlamıştır. Papaz Okulu olayı ile Yunanistan’daki Türklere Müftülerini seçtirmeme haksız uygulaması arasında hiçbir bağıntı yoktur.
Eğer olsaydı, Türkiye’nin örneğin “Bartolomeos’u kabul etmiyoruz, onun yerine Falanca’yı Patrik olarak atadık” demesi gerekirdi. Böyle bir şey var mı?
Yunanistan, Türklerin seçtiği Müftüyü kabul etmiyor, kendisi Müftü atıyor. Türkiye bu haksızlığı Rumlara yapıyor mu?
Ülkesini haksız yere suçlayarak aslında haksız olan Hıristiyanları haklı göstermek eğer Müslümanlık ise, halkımız böyle bir Müslümanlık istemiyor efendi.
3
Patrik, Görmez’e verdiğ. hediye ile, dolaylı olarak,
“Alın Allah’ınızı başınıza çalın” demiş oldu.
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Patrik, daha önce İşadamı İbrahim Danacılar’ın kendisine hediye etmiş olduğu üzerinde Arapça “Allah” yazılı tabloyu Görmez’e hedşye etti.
Sen kendini ve ülkeni bir papaz bozunturu önünde küçük düşürür, bir de haksız yere ülkeni suçlarsan, bu şamarı yemeyi de hak etmiş olursun.
Bir kere, kendisine gelen bir hediyeyi başkasına hediye etmek görgü kurallarına aykırıdır.
İkinci olarak, papaz, bu davranışı ile:
“Bana getirecek başka hediye mi bulamamışlar. Evrensel Patrikhanede Arapların Allahının ne işi var? Alın başımdan gidin, bu azaptan kurtulayım. İsa Efendimizi üzmeyeyim. Alın Allah’ınızı başınıza çalın” demiş oldu.
Demokrat Parti’den başlayarak tüm Atatürk düşmanı, gerici, Amerikancı hükümetler, izledikleri bağımlı politikalar sonucunda, Diyanet’i de kilisenin şamar oğlanına çevirmişlerdir.
Kurulacak olan Milli Hükümet, papazın Evrensellik iddialarını tarihe gömecek, Lozan maddelerini titizlikle uygulayacaktır.
Papaz, uçağa atlayıp istediği gibi ülke ülke dolaşıp siyasi görüşmeler yapamayacaktır.
********
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2012/07/diyanet-kilisenin-samar-oglan-yaplamaz.html
********
Okumaya devam et  Can Dündar’a ve yaptığı ‘Mustafa ‘ filmine doğru tanı konulmuştur

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir