SURİYE VE KÜRT SORUNUNDA REJİ KULİS SAHNE

Kemal Kılıçdaroğlu partisini, "CHP dayatıyor demesinler diye içeriği birlikte geliştirmeye karar verdik" tavrıyla yeni Anayasa'ya ortak etmiş görünüyor.
Kürtçülüğe karşı da benzer yaklaşımdadır, partisini Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve  O'nun inkilâp ve ilkelerine dair herhangi bir doğrultu,yön ve ölçekte olmaksızın,"Sadece usule ilişkin bir yol haritası sunacağız"ifadesiyle sahnede tutmaya çalışıyor! *
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Öcalan hâlâ İmralı'da mı" sorusuyla gündeme taşıdığı, Abdullah Öcalan'ın cezaevinde olup olmadığı tartışması,Aydınlık Gazetesinin,
"MİT'in Bursa'daki merkez misafirhanesinde"iddiasıyla yeni boyut kazanmıştır.  
Adalet Bakanı Sadullah Ergin,Öcalan'ın akibetiyle ilgili açıklamasında-yemin etse başı ağrımaz,"İmralı'da!İnfaz şartlarında bir değişiklik yok.İnanmayan gitsin baksın"diyor.
Kesin yalanlamanın olmayışı,"Öcalan,programlı tedavi denilerek,sık sık İmralı dışına çıkarılıyor,her seferinde bir hafta 10 gün gözükmüyor"iddiası doğruluğunun teyidi sayılıyor. * 
O halde Bursa/Çekirge MİT misafirhanesinde hükümet ve Öcalan arasında müzakerelerin sürdüğünü  anlamak gerekiyor. 
Kürt Sorununun müzakerelerle çözülmesi tarafların her birinin en üst noktayı hedeflediği, karmaşık konular içinden,bütün kuralların ve tahminlerin her an değişebileceği, değişen şartlarda teklif ve karşı tekliflerde bulunma niteliğini,hamle yapma ya da geri adım atma zekâsını,anlaşma için orta noktada buluşma cevvaliyetini gerektiriyor.
İleri Demokrasiyle bu kaliteyi savunan bir hükümetin Kürtçülük gibi kamuoyuna mâlolmuş bir sorunu gözlerden kaçırmasının anlamı bulunmuyor!  *
Müzakere Öcalan'ın 2009'da cezaevi yönetimine teslim ettiği ancak savunmasıyla ilgisi olmadığı için ve  devletin menfaatlerine aykırı bulunması nedeniyle el konulan,10 ilke ve 3 aşamalı yol haritası çerçevesinde yapılmaktadır!
10 ilke;Demokratik Ulus İlkesi,Ortak Vatan,Demokratik Cumhuriyet,Demokratik Anayasa,Demokratik Çözüm,Bireysel ve Kollektif Hakların Ayrılmazlığı,İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük,Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi,Ahlak ve Vicdan,Demokrasilerin Öz Savunması İlkesidir.
3 Aşamalı çözüm planını ise PKK'nın çatışmazlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi,TBMM onayından geçen Hakîkat ve Uzlaşma Komisyonu'nun teşkili, demokratikleşme'nin anayasa ve yasalara işlenmesi süreci oluşturuyor. 
Ek olarak örgütün silahlı güçlerinin yurt dışına çıkarılması,genel af ilanı,vatandaşlıktan çıkarılan ve mülteci konumuna düşmüş olanların yurda dönüşleri öngörülüyor... * Öcalan'ın ilkeleri ve çözüm aşamalarını gösterdiği yol haritası -şu aşamada, Kürtlerin bağımsızlığı gibi temel bir talebi göstermemektedir.
O nedenle silahın PKK'nın sigortası olduğu düşüncesinde Kürtçü Hareketin önde ismi Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana,liderinin izinde,"Türk Halkıyla birlikte yaşamayı geliştirmek için PKK'nın silahlı mücadeleyi sürdürmesinin gereğinin kalmadığı tesbitine değişiyor.
Ardındansüren müzakerelerin Çekirge-Ankara-Kandil üçgeninde seçilmiş kuryesi olduğunu gösterir söylem ve eylemlere  girişiyor. *
"Ben Kürt sorununu Tayyip Erdoğan'ın çözeceğine inanıyorum" açıklamasının oluşturduğu tartışmaya PKK ve BDP tepki veriyor-bu suretle,müzakereleri Türk halkı gözünden kaçırmaya yönelik gayret sarfediliyor. Zana, Mesud Barzani ile -şimdi, Başbakan Erdoğan ile Başbakanlık Resmi Konutu'nda biraraya  gelince Kürt Sorunu çözümünde en kritik temaslardan biri oluşuyor. Gelişmeleri Türk Halkının gözünden kaçırmada Başbakan Erdoğan daha mahirdir ve Zana ile görüşmesi ardından farklı ve önemli mesaj içeren bir yol izliyor.
Terör olaylarının artmasıyla ilgili Suriye'ye gönderme yapıyor,"Bu örgüt Kürt olmadığını,Müslüman hiç olmadığını,Türkiyeli de olmadığını artık bu son saldırılarla tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıklığa kavuşturmuştur"diyor! *
Çünkü,Suriye kökenli Bahoz Erdal'ın, Hakkari/Dağlıca'da Yeşiltaş Karakolu'na tertiplediği baskın,hem hükümet hem BDP kanadında gelişen yeni şartlar yönünde müzakerelerde yeni hamlelerde bulunma gerekliliğine yol açıyor!
Hükümet çevreleri polis ve askerin kış aylarında düzenlediği kritik operasyonların terör örgütüne ağır darbe vurduğu,örgütte iç çekişmelere neden olduğu ve yönetici kadronun  birbirine düştüğü bilgisini yaymakta, Suriyeli Kürtlerin giderek PKK yönetimini tuttuğuna işaret etmektedir.
BDP çevresi ise Leyla Zana'nın silahların bırakılması yolundaki talebini giderek destekliyor,Eşbaşkan Selahattin Demirtaş,PKK'dan silahlarını bırakmasını istiyor-fakat,PKK silahlı mücadeleye devam edeceğini bildiriyor! * Demokratik Birlik Partisi Suriye'nin en örgütlü partisidir,Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması siyasetini yapıyor önce Kürt varlığının kabulü ardından Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istiyor.
Parti Suriye'de zayıf,dağınık silahlı muhalefetin arkasında ayaklanmadan nemalanma peşinde uluslararası güçler,Türkiye ve Suudi Arabistan'ın olduğunu öngörmekte ve planını bu muhalefete muhalefet etmeye dayandırmaktadır.
Çünkü ne silahlı muhalefetin ne de uluslararası güçlerin ve Türkiye'nin  Suriye Kürt sorununu halkların yararına çözemeyeceğine,Türkiye'nin hem ılımlı islam kurma hedefi peşinde hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması için ciddi girişimler içinde olduğuna ve Suriye rejiminin özel savaş yürütebilecek ordusunun bu güçlerin planı bozmaya muktedir olduğu inanıyor. *
Üstelik Suriye sorununa birinci dereceden taraf Rusya  Suriye Demokratik Birlik Partisinin taleplerini olumlamaktadır-bu nedenle,OrtaDoğu gelişmelerinde aktif rol oynayan Türkiye'nin güvenliği,istikrarı ve gelişmesinin de potansiyel engelleyicisidir.
Ayrı coğrafyalarda Kürtler bu denge çerçevesinde uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle  Ortadoğu sorunlarına farklı yaklaşmaktadır -çünkü,öncelikle bir parti gibi hareket etmeleri zordur.
Mesela Suriye'de, Demokratik Birlik Partisinin demokratik güçlerin eşit temsiliyette bir araya gelerek halkın taleplerini tartışacağı demokratik bir platformda çözüm planı, Rusya ile aynı tarafta yer almasına neden oluyor.
Türkiye'de ise Kürtçülük geleceğini silahlı tehdit ardından müzakerelerde arıyor ve belki Rusya'dan da medet bekliyor. *
Başbakan Erdoğan  hem ılımlı islam kurma hedefi hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması için Suriye'nin Türkiye'nin keşif görevlisi bir RF-4E tipi Phantom jet'ini düşürmesi ardından yeni bir yol haritası sunuyor.
Türk jetinin uluslararası hava sahasında vurulduğundan bahisle Türkiye'nin bu saldırgan eylem karşısında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını mahfuz tutarak kararlılıkla hareket edeceğini ve terör eylemlerinin toplumsal barışın tesisi ve sorunun çözümüne yönelik irade ve bu yönde atılacak adımları sabote etmemesi gerekliliğine ikazda bulunuyor.
Teminen Suriye'de bir tampon bölgenin kurulması ya da Suriye hava sahasının uçuşlara kapatılması gereği işleniyor... *
Fakat Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,Suriye'nin Türk jetini düşürdüğü olaya ilişkin verilere sahip olduğunu ve olayın Suriye hava sahasında gerçekleştiğini açıklaması ardından,Wall Street Journal gazetesi ABD'li yetkililere atfen düşürülen Türk keşif uçağının Suriye hava sahasında vurulduğunu öne sürüyor. Hem Rusya hem ABD'den yapılan bu iddialar Türkiye'nin açıklamalarıyla çelişirken, Suriye'nin pozisyonunu destekliyor.
Ne tampon bölge kurulması ne de Suriye hava sahasının yasaklanma olasılığı kalmıyor. * Başbakan Erdoğan,Leyla Zana görüşmesi ardından Ankara İl Kongresinde konuşmasında,"Ne terör tehditine ne de kukla diktatörlerin kışkırtmalarına asla ve asla boyun eğmeyecek,2023 hedeflerimizden asla vazgeçmeyeceğiz"diyor!
Kemal Kılıçdaroğlu ise ekrandadır ve  "Hiçbir anne ağlamasın istiyorum.Bu cennet vatanda beraber yaşayalım,ne ayrı gayrımız var"tiradını atıyor, o'da bu usulle dikkatleri üstüne çekiyor... 2.7.2012 - turkish army turk ordusu operasyon savas
Kemal Kılıçdaroğlu partisini, “CHP dayatıyor demesinler diye içeriği birlikte geliştirmeye karar verdik” tavrıyla yeni Anayasa’ya ortak etmiş görünüyor.
Kürtçülüğe karşı da benzer yaklaşımdadır, partisini Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve  O’nun inkilâp ve ilkelerine dair herhangi bir doğrultu,yön ve ölçekte olmaksızın,”Sadece usule ilişkin bir yol haritası sunacağız”ifadesiyle sahnede tutmaya çalışıyor!
*
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Öcalan hâlâ İmralı’da mı” sorusuyla gündeme taşıdığı, Abdullah Öcalan’ın cezaevinde olup olmadığı tartışması,Aydınlık Gazetesinin,
“MİT’in Bursa’daki merkez misafirhanesinde”iddiasıyla yeni boyut kazanmıştır.  
Adalet Bakanı Sadullah Ergin,Öcalan’ın akibetiyle ilgili açıklamasında-yemin etse başı ağrımaz,”İmralı’da!İnfaz şartlarında bir değişiklik yok.İnanmayan gitsin baksın”diyor.
Kesin yalanlamanın olmayışı,”Öcalan,programlı tedavi denilerek,sık sık İmralı dışına çıkarılıyor,her seferinde bir hafta 10 gün gözükmüyor”iddiası doğruluğunun teyidi sayılıyor.

O halde Bursa/Çekirge MİT misafirhanesinde hükümet ve Öcalan arasında müzakerelerin sürdüğünü  anlamak gerekiyor. 
Kürt Sorununun müzakerelerle çözülmesi tarafların her birinin en üst noktayı hedeflediği, karmaşık konular içinden,bütün kuralların ve tahminlerin her an değişebileceği, değişen şartlarda teklif ve karşı tekliflerde bulunma niteliğini,hamle yapma ya da geri adım atma zekâsını,anlaşma için orta noktada buluşma cevvaliyetini gerektiriyor.
İleri Demokrasiyle bu kaliteyi savunan bir hükümetin Kürtçülük gibi kamuoyuna mâlolmuş bir sorunu gözlerden kaçırmasının anlamı bulunmuyor! 

*
Müzakere Öcalan’ın 2009’da cezaevi yönetimine teslim ettiği ancak savunmasıyla ilgisi olmadığı için ve  devletin menfaatlerine aykırı bulunması nedeniyle el konulan,10 ilke ve 3 aşamalı yol haritası çerçevesinde yapılmaktadır!
10 ilke;Demokratik Ulus İlkesi,Ortak Vatan,Demokratik Cumhuriyet,Demokratik Anayasa,Demokratik Çözüm,Bireysel ve Kollektif Hakların Ayrılmazlığı,İdeolojik Bağımsızlık ve Özgürlük,Tarihsellik ve Şimdilik İlkesi,Ahlak ve Vicdan,Demokrasilerin Öz Savunması İlkesidir.
3 Aşamalı çözüm planını ise PKK’nın çatışmazlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesi,TBMM onayından geçen Hakîkat ve Uzlaşma Komisyonu’nun teşkili, demokratikleşme’nin anayasa ve yasalara işlenmesi süreci oluşturuyor. 
Ek olarak örgütün silahlı güçlerinin yurt dışına çıkarılması,genel af ilanı,vatandaşlıktan çıkarılan ve mülteci konumuna düşmüş olanların yurda dönüşleri öngörülüyor…

*
Öcalan’ın ilkeleri ve çözüm aşamalarını gösterdiği yol haritası -şu aşamada, Kürtlerin bağımsızlığı gibi temel bir talebi göstermemektedir.
O nedenle silahın PKK’nın sigortası olduğu düşüncesinde Kürtçü Hareketin önde ismi Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana,liderinin izinde,”Türk Halkıyla birlikte yaşamayı geliştirmek için PKK’nın silahlı mücadeleyi sürdürmesinin gereğinin kalmadığı tesbitine değişiyor.
Ardındansüren müzakerelerin Çekirge-Ankara-Kandil üçgeninde seçilmiş kuryesi olduğunu gösterir söylem ve eylemlere  girişiyor.
*
“Ben Kürt sorununu Tayyip Erdoğan’ın çözeceğine inanıyorum” açıklamasının oluşturduğu tartışmaya PKK ve BDP tepki veriyor-bu suretle,müzakereleri Türk halkı gözünden kaçırmaya yönelik gayret sarfediliyor.
Zana, Mesud Barzani ile -şimdi, Başbakan Erdoğan ile Başbakanlık Resmi Konutu’nda biraraya  gelince Kürt Sorunu çözümünde en kritik temaslardan biri oluşuyor.
Gelişmeleri Türk Halkının gözünden kaçırmada Başbakan Erdoğan daha mahirdir ve Zana ile görüşmesi ardından farklı ve önemli mesaj içeren bir yol izliyor.
Terör olaylarının artmasıyla ilgili Suriye’ye gönderme yapıyor,”Bu örgüt Kürt olmadığını,Müslüman hiç olmadığını,Türkiyeli de olmadığını artık bu son saldırılarla tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıklığa kavuşturmuştur”diyor!
*
Çünkü,Suriye kökenli Bahoz Erdal’ın, Hakkari/Dağlıca’da Yeşiltaş Karakolu’na tertiplediği baskın,hem hükümet hem BDP kanadında gelişen yeni şartlar yönünde müzakerelerde yeni hamlelerde bulunma gerekliliğine yol açıyor!
Hükümet çevreleri polis ve askerin kış aylarında düzenlediği kritik operasyonların terör örgütüne ağır darbe vurduğu,örgütte iç çekişmelere neden olduğu ve yönetici kadronun  birbirine düştüğü bilgisini yaymakta, Suriyeli Kürtlerin giderek PKK yönetimini tuttuğuna işaret etmektedir.
BDP çevresi ise Leyla Zana’nın silahların bırakılması yolundaki talebini giderek destekliyor,Eşbaşkan Selahattin Demirtaş,PKK’dan silahlarını bırakmasını istiyor-fakat,PKK silahlı mücadeleye devam edeceğini bildiriyor!
*
Demokratik Birlik Partisi Suriye’nin en örgütlü partisidir,Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması siyasetini yapıyor önce Kürt varlığının kabulü ardından Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istiyor.
Parti Suriye’de zayıf,dağınık silahlı muhalefetin arkasında ayaklanmadan nemalanma peşinde uluslararası güçler,Türkiye ve Suudi Arabistan’ın olduğunu öngörmekte ve planını bu muhalefete muhalefet etmeye dayandırmaktadır.
Çünkü ne silahlı muhalefetin ne de uluslararası güçlerin ve Türkiye’nin  Suriye Kürt sorununu halkların yararına çözemeyeceğine,Türkiye’nin hem ılımlı islam kurma hedefi peşinde hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması için ciddi girişimler içinde olduğuna ve Suriye rejiminin özel savaş yürütebilecek ordusunun bu güçlerin planı bozmaya muktedir olduğu inanıyor.
*
Üstelik Suriye sorununa birinci dereceden taraf Rusya  Suriye Demokratik Birlik Partisinin taleplerini olumlamaktadır-bu nedenle,OrtaDoğu gelişmelerinde aktif rol oynayan Türkiye’nin güvenliği,istikrarı ve gelişmesinin de potansiyel engelleyicisidir.
Ayrı coğrafyalarda Kürtler bu denge çerçevesinde uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle  Ortadoğu sorunlarına farklı yaklaşmaktadır -çünkü,öncelikle bir parti gibi hareket etmeleri zordur.
Mesela Suriye’de, Demokratik Birlik Partisinin demokratik güçlerin eşit temsiliyette bir araya gelerek halkın taleplerini tartışacağı demokratik bir platformda çözüm planı, Rusya ile aynı tarafta yer almasına neden oluyor.
Türkiye’de ise Kürtçülük geleceğini silahlı tehdit ardından müzakerelerde arıyor ve belki Rusya’dan da medet bekliyor.
*
Başbakan Erdoğan  hem ılımlı islam kurma hedefi hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması için Suriye’nin Türkiye’nin keşif görevlisi bir RF-4E tipi Phantom jet’ini düşürmesi ardından yeni bir yol haritası sunuyor.
Türk jetinin uluslararası hava sahasında vurulduğundan bahisle Türkiye’nin bu saldırgan eylem karşısında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını mahfuz tutarak kararlılıkla hareket edeceğini ve terör eylemlerinin toplumsal barışın tesisi ve sorunun çözümüne yönelik irade ve bu yönde atılacak adımları sabote etmemesi gerekliliğine ikazda bulunuyor.
Teminen Suriye’de bir tampon bölgenin kurulması ya da Suriye hava sahasının uçuşlara kapatılması gereği işleniyor…
*
Fakat Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov,Suriye’nin Türk jetini düşürdüğü olaya ilişkin verilere sahip olduğunu ve olayın Suriye hava sahasında gerçekleştiğini açıklaması ardından,Wall Street Journal gazetesi ABD’li yetkililere atfen düşürülen Türk keşif uçağının Suriye hava sahasında vurulduğunu öne sürüyor.
Hem Rusya hem ABD’den yapılan bu iddialar Türkiye’nin açıklamalarıyla çelişirken, Suriye’nin pozisyonunu destekliyor.
Ne tampon bölge kurulması ne de Suriye hava sahasının yasaklanma olasılığı kalmıyor.
*
Başbakan Erdoğan,Leyla Zana görüşmesi ardından Ankara İl Kongresinde konuşmasında,”Ne terör tehditine ne de kukla diktatörlerin kışkırtmalarına asla ve asla boyun eğmeyecek,2023 hedeflerimizden asla vazgeçmeyeceğiz”diyor!
Kemal Kılıçdaroğlu ise ekrandadır ve  “Hiçbir anne ağlamasın istiyorum.Bu cennet vatanda beraber yaşayalım,ne ayrı gayrımız var”tiradını atıyor, o’da bu usulle dikkatleri üstüne çekiyor…
2.7.2012


Okumaya devam et  AB’den Türkiye’ye Suriye desteği

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir