ÜÇ AB BİR ABD BİR ÇİN VE BİR ZÜBÜK

Başkan Mario Draghi,"Avrupa Merkez Bankası ulusal hükümetlerin dolduramadığı büyüme boşluğunu doldurabilir mi? Cevap hayır.Ulusal hükümetlerdeki yapısal sorunlarla ilgili girişim eksikliğini ortadan kaldırabilir mi? Bunun da cevabı hayır" diyor. - turkiye abd

Başkan Mario Draghi,”Avrupa Merkez Bankası ulusal hükümetlerin dolduramadığı büyüme boşluğunu doldurabilir mi? Cevap hayır.Ulusal hükümetlerdeki yapısal sorunlarla ilgili girişim eksikliğini ortadan kaldırabilir mi? Bunun da cevabı hayır” diyor.

AB’nin bugünkü yapısının sürdürülemez olduğundan bahisle liderlerin blokun gelecekte nasıl bir şekil alacağına dair karar vermelerini istiyor.
Başkanın önerisini AB Ekonomik ve Mali İşler Komisyonu Başkanı Olli Rehn,”Gerçek bir istikrar kültürüne ihtiyacımız var ve ülkeden ülkeye bulaşan krizleri durdurabilme gücümüzü artırmalıyız. Eğer Euro Bölgesi’nin dağılmasını istemiyorsak yapmamız gereken bu” ifadesiyle destekliyor.
Başka bir eksende Türkiye’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,”TC vatandaşlığı içinde değişik kültürel,etnik,mezhep kimlikleri olabilir ama hiçbir kimlik TC vatandaşlığı kimliğinin önüne geçemez” diyor!

*
Avrupalı liderler Yunanistan’ın siyasi belirsizliği, İtalyan ekonomisi ardından İspanya’nın borçlanma maliyetininin sürdürülemez düzeye yükselmesiyle büyüyen AB krizine çözümde, büyüme ve istihdamı arttırarak çözme yönteminde gerekli kaynağın nereden ve nasıl bulunacağı konusunda çözümsüzdür,
Krizin daralma ve kemer sıkmayla çözümü yönteminde ise halkların demokratik kazanımları karşısında çaresizdir.
AB krizinin geliştiği ilk iki yılda zayıf değerli dolar ve Avrupa’nın deniz aşırı pazarlarda rekabet gücünün zayıflamasından yararlanan ve Avrupa’ya ihracaatını arttıran ABD finans piyasaları ve ekonomisi de -şimdi,oluşan ekonomik belirsizlikle Euro paritesinin düşmesinin baskı oluşturduğunu ve canlanmanın tehlikeye girdiğini görüyor…

*
Ne olduğunu anlamak için filmi biraz başa almak yeterlidir.
Önce ABD biri Çin Ordusu diğeri insan haklarıyla ilgili iki raporla Çin politikasında sertleşmiştir.
Küresel piyasaların güvenlik,istikrar ve büyümesini misyon edinen ABD, Kuzey Kore’nin nükleer silahlanmasını öne sürerek Asya-Pasifiği küresel Füze Savunma Sistemleriyle sarmaktadır.
Çin, bölgesindeki sorunların bölge ülkeleri tarafından ortaklaşa çözülmesi gerekliliğinden yanadır ve ABD’den, Asya-Pasifik’in istikrarla büyümesi için Çin’inde bulunduğu bölge ülkelerinin hak ve çıkarlarına saygı gösterilmesini istiyor.

*
ABD uzun süredir güçlü batı ekonomilerinde canlanmanın önünde en büyük engel olarak bilhassa Çin’in korumacı politikalarını gösteriyor.
Çin’in parasının değerini diğer ülke paralarına karşı düşürmesine – bu suretle, ihracaatçılarına üstünlük sağlarken,ithal malların yerli üreticilere pahalı geldiği için ulusal sanayisini teşvik etmesine itiraz ediyor ve bu itiraza demokratik gelişim ve insan haklarında yetersiz kalan Çinlileri ortak etmeye yelteniyor.
Çin bilhassa insan hakları konusunda ABD’ye kendi ülkesinde ve dünya çapında yaptığı ihlalleri hatırlatıyor.
ABD-Çin ilişkilerinde soğukluk yaşanıyor…

*
Çin dünyanın çok kutuplu hale gelmekte olduğu,ekonomide küreselleşme eğilimiyle birlikte ülkelerin birbirlerine olan bağımlılıklarının da günden güne arttığı düşüncesinde, uluslararası sorunların barışcıl çözümüne hemfikir ve toplumunun orta halli refah düzeyinin ilerletilmesini sosyalizme özgü modernizasyonla sağlamanın hedefindedir.
Son on yılda ihracatı ve ithalatı beş katına çıkarken,yurtdışı yatırımları da yılda ortalama yüzde elli oranında büyümüş,çok taraflı,ikili ve bölgesel ticaretini, bölgesel ve alt bölgeler arası ekonomik işbirliğini geliştirmiş ve serbest ticaret bölgeleri kurmaktadır.
Japonya, Güney Kore, ASEAN, Avustralya ve Güney Afrika’nın en büyük,AB’nin ikinci ve ABD’nin de üçüncü büyük ticaret ortağıdır.

*
Mayıs’ta G-8 Camp David Zirvesi’nde AB ekonomik krizi ve çözümü tartışılıyor.
Fransa krizin büyüme ve istihdamı arttırma ile çözümünden yanadır -ne ki,bunun için gerekli kaynağın nereden bulunacağında çözümsüz kalınıyor,
Almanya ise krizin daralma ve kemer sıkmayla çözülmesinden yanadır-fakat,ulusların ve halkların kazanımlarından ödün vereceklerine dair inanç zayıftır,başarı şansı zor görülüyor.
Ekonomik krizin ABD’nin liderliğinde Suriye ve İran sorunlarına askeri müdahale ile çözümünü de Rusya engelliyor…

*
İspanya’nın durumuyla birlikte Başkan Obama, AB krizinin çözülmesi için,Avrupa’nın yeni bir süper devlete dönüşeceği tartışmalarına yol açan Almanya,Fransa ve İtalya liderleriyle bir telekonferans düzenliyor.
Sonuçta devlet ve hükümet başkanlarından oluşturulan bir komisyonun yönetiminde AB’de gayrisafi milli hasılanın yüzde 3’ünü geçen ülkelere otomatik yaptırım uygulanması,mali disipline uyulması yönünde üye ülkelerin anayasa mahkemelerinden yetki alınması, mali disiplin ve bütçe açıklarının kontrolünde Avrupa Adalet Divanına yetki verilmesi,AB istikrar fonundan yararlanmak için anlaşmanın tarafı olmak şartını kapsayan,Ocak ayında çıkarılan Mali Anlaşmaya uyulması isteniyor.
Mali Anlaşma ulusal meclislerin ülkelerinin AB entegrasyonunda ekonomi ve bütçe alanında etkisizleşmesine, ulusal egemenlikte kazanımların kaybedilmesine yol açıyor.
Başkan Obama AB’ye Avrupa Federal Devleti olmalarını öneriyor -hem de, demokrasiyi ulus devletin ötesine taşımayı amaçlayan liberaller,sosyal demokratlar ve muhafazakarlarca da destekleniyor.
AB dağılmanın ya da fedaralizme gidişin kavşağında bulunuyor.

*

AB ekonomik krizini büyüme ve istihdamı arttırma ile mi,daralma ve kemer sıkmayla mı-üstüne üstlük,Avrupa Federalizmiyle mi çözeceğini düşüne-dursun,
O sırada ABD ve İsrail’in karşı koymasına rağmen Rusya ve giderek Almanya,krizin BRICK ülkeleriyle kurulabilecek ilişkilerle çözümlenebileceğine işaret etmektedir.
Nitekim uluslararası ticaret ve yatırım sektörlerinde Çin Yuan’ı ile ticarette engeller yavaş yavaş ortadan kaldırılıyor.
İngiltere ve Endonezya arasındaki ticaret yuan ile yapılırken, İngiliz şirketleri ticari ilişkilerinde çeşitlenerek gelişiyor, Londra borsası yuan alışverişinde ilk ticaret merkezi olma yolunda ilerliyor.
Barclay Bank,J.P Morgan Chase Bank,Deutsche Bank,HSCB,Bank of Scotland,Standard Chartered Bank gibi önemli kuruluşlar dünya finans piyasalarında para akışlarının yeniden kurulması anlamında yuan kullanmaya hazırlanıyor.
Öte yanda BRİCK grubu üyeleri Brezilya,Rusya,Hindistan,Çin ve Güney Afrika’nın banka ve finans kurumları ticaret ve yatırım sektörlerindeki faaliyetlerini ulusal paralarıyla yapıyor.
Çin geliştirdiği ikili ilişkilerde yuan’ı karşılıklı ticaretin dövizi haline getiriyor.

*
Türkiye, hem ABD hem de AB’nin ekonomik krizini çözmek üzere Suriye ve İran sorunlarına askeri müdahalede bulunmasının ve öncesinde sürdürülen asimetrik savaşın ABD taşeronluğunu yapmaktadır.
Çözüme Türkiye’nin hangi ulusal hedef ve birlikle,hangi ekonomi,hangi siyasi ya da askeri güçle katkı koyacağı tartışılıyor.
Bakan Davutoğlu’nun,”TC vatandaşlığı içinde değişik kültürel,etnik,mezhep kimlikleri olabilir ama hiçbir kimlik TC vatandaşlığı kimliğinin önüne geçemez” ifadesinde Türklüğün olmayışı,Suriye ve İran sorunlarına askeri müdahalede bulunulması halinde Türk vatandaşlarının melekler tarafından korunacağı anlamına geliyor!
“Yahu,bunun okkası kaç yuan?” denileceği günler yakındır…

4.6.2012


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir