BUGÜNDEN YARINA

ahmetkilicaslanaytar@gmail.com - 7593

Mart’ta Seul Güvenlik Zirvesi’nde,ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev Küresel Füze Savunma Sistemi oluşturulmasındaki ihtilâfları çerçevesinde stratejik saldırı silahlarında indirim,nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanma işbirliği anlaşmalarının geleceğine ilişkin görüşüyorlar.
Zamanla Ortadoğu’dan silahlı ihtilafın yükselmesi yerine Suriye’de BM Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın,Irak’ta radikal Şii Lider Muktada Sadr’ın iyi niyet misyonları ve nükleer sorunda İran’la başlatılan 5+1 formatındaki görüşmelerle diplomasiye yapılan açılım barışa dair iyimserlik oluşturuyor.

*
İki ülke arasında ihtilaf, ABD’nin itikadî ve maddî çıkarlarını realize etmek için küresel olaylarda nerede,ne zaman,nasıl olursa olsun düşmana karşılık vermek yeteneğini öngören askeri stratejisi doğrultusunda İran nükleer programı bahanesiyle Rusya topraklarını Füze Savunma Sistemleriyle kuşatmaya almasından kaynaklanıyor.
Rusya kuşatılmaya karşı bir dizi öneriden sesini yükseltmeye varan -mesela,küresel nükleer saldırılarda ortaklık-aksi halde,asimetrik yanıt vereceğine kadar geniş bir yelpazede tutum izliyor. 
Ne ki ABD pozisyonundan geri adım atmamakta ve gelişen ihtilâfın da öyle kolay aşılamayacağı anlaşılmaktadır.
Nitekim 18-19 Mayıs’ta Camp David’de G-8 Zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yerine Başbakan Dmitry Medvedev’in katılacağı ve  Başkanı Obama ile görüşeceğinin açıklanması,Rusya’nın itilâfın bu zirvede de  çözüleceğine dair umudunun tükendiğini gösteriyor.

İhtilâf sürüyor ve taraflar konumlarında güçlenmek üzere Ortadoğu’da hamle üstüne hamle yapıyor- işte,Başbakan Erdoğan,Kilis’te mültecilere Beşir El Esad’ı kast ederek, 
“Biz,Suriye halkıyla yönetimini birbirinden ayrı görüyoruz.Masum insanları katleden,çocukları katleden zalimler tarih boyunca her zaman er ya da geç cezalarını çektiler,bunlar da yaptıkları zulmün hesabını vereceklerdir”diyor.
Bir süre önce Rus Dışişleri Bakanlığının ağırladığı  Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması için önce Kürt varlığının kabulü ardından sorunun  demokratik çözümü siyasetini olumladığı Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisinin ağırlığını oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyini bu kez ABD Washington’da ağırlıyor.
ABD Kürt Ulusal Konseyini Suriye’nin demokrasiye dönüşümünü sağlamak için muhaliflerle birlikte davranmaları yönündeişlerken,Suriye’nin muhalifleriyle birlikte dönüşüm hedefinden asla vazgeçmeyeceğini açıklıyor.
Halbuki Kürtler zayıf,dağınık silahlı muhalefetin Suriye’de ne Alevi ne Kürt sorununu çözemeyeceğine- üstelik,muhaliflere destek veren uluslararası güçlerin sadece nemalanma peşinde olduklarına-mesela,Türkiye’nin hem ılımlı islam kurma hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması hedefinde olduğuna ve  güçlü Suriye ordusunun bu güçlerin planını bozacağına inanıyor. 
Kofi Annan’ın hem hükümet hem de muhalif güçlerin şiddete son vermesini öngören misyonuna,Şam’da teröristlerin düzenlediği  ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği saldırılarla zarar vermek istenirken,saldırı alanında toplanan Suriyeliler Başbakan Erdoğan’a,”Çocuk Katili” diye slogan atıyor.
Sanki  yüzde 60 katılımlı Suriye Parlamento seçimlerinde Beşşar Esad taraftarı Ulusal Birlik Bloku’nun ezici zaferi gölgelenmek istenirken,İran Suriye’de siyasi reformların uygulanmasına  kayıtsız şartsız desteğini yineliyor…
*
Iraklı Kürtlerin Bağdat hükümetiyle petrol gelirleri uygulaması başta olmak üzere ertelenmiş bir dizi anlaşmazlığı,hakkında  terör eylemlerine destek ve finans sağlamak suçlarından tutuklama kararı bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi’nin Kuzey Irak’a kaçmasıyla su yüzüne çıkmıştır.
Seul  Güvenlik Zirvesi’ni takip eden günlerde  siyasi krizin aşılması için Şii Lider Mukteda Sadr’ın ortaya koyduğu plan çerçevesinde Cumhurbaşkanı Talabani,Başbakan Maliki,Irakiye lideri Allavi,Meclis Başkanı el Nuceyfi,Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ve Arap liderleri anlaşmışlardır.
Bir süre sonra İran’a göre İsrail’in yönlendirmesiyle Kuzey Irak Kürt Bölgesinde bir dergide yayımlanan İslam dinine ve Peygambere hakaret edilen bir makale İslami kesimin yoğun kitlesel protestolarına neden oluyor.
Kürdistan’da ekonomik dengenin bozukluğu ve yolsuzlukların ayyuka çıktığı sosyal yapıda siyasal islamın taban bulması; ABD yanlısı politikalarıyla Gülen cemaatinin Kürdistan  sahasında ekonomik ilişkilerinden örgütlediği islami sermaye kesiminin Türkiye kontaklarına bağlılığı Türk iktidarı ile ABD ve Türkiye’nin  bağımsız devlet olma yönünde  cesaretlendirdiği Barzani’ye yarıyor.
Dengeye ağırlık koymak mecburiyetiyle İran’ın desteklediği Irak Başbakanı Nuri Maliki,Kürdistan’a ve Kerkük’e egemenliğini göstermek üzere Bakanlar Kurulunu Kerkük’te toplama isteği siyasi atmosfer nedeniyle erteleniyor -fakat,Maliki ile Barzani arasında meydan okuma iyice ortaya çıkıyor.
Bu esnada Türk iktidarının Interpol’ün kırmızı bülteninde yer alan firari Cumhurbaşkanı Yardımcısı  Haşimi’ye desteğinin sürdüğünü ve iade etmeyeceğini açıklaması da, Erdoğan’ın Maliki’ye meydan okuyuşu anlamına geliyor. 

*
Kürtler ABD’nin itikadî ve maddî çıkarlarını realize etmek için küresel olaylarda nerede,ne zaman,nasıl olursa olsun düşmana karşılık vermek yeteneğini öngören askeri stratejisi ve Füze Savunma Sistemleriyle toprakları  kuşatılan Rusya ve nükleer programı nedeniyle çok güçlü baskılanan İran’ın egemenlikleri adına kurdukları tezgahın önemli aktörü haline geliyor.
Mesud Barzani’nin Kuzey Irak merkezli dar bölgeli Kürt siyasetini güvenceye almak için ABD ve Türkiye eksenli ilişkileri derinleştirmek isteği,Kürtlerin Suriye’de ve Türkiye’de ki demokratik taleplerini baskıya almak anlamındadır ve çevre Kürtlerince eleştiriliyor- yanısıra, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin de dar bölge Kürt siyasetine karşı olduğu biliniyor.
Bu suretle bilhassa Suriye ve Türkiye Kürtlerinin demokratik talepleri konusunda başka çıkarlara yönelmesinin önü açılıyor.
 
*
ABD’nin müdahalelerine karşı Rusya yürüttüğü asimetrik savaşta izini saklı tutmanın mükemmel örneğini verirken,Türkiye’nin böylesine açığa düşmesi ve Kürt gözünün başka çıkarlara açılmasına fırsat vermesi, ABD’nin müdahalelerine verdiği destekten aldığı utanılası güven duygusundan mıdır yoksa istihbaratından  savunma gücüne acemiler mangası  gibi olmasından mıdır?

11.5.2012

ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir