ERDOĞAN’LI TÜRKİYE’NİN GERİ SAYIMI

Küresel güvenliğin,istikrar ve gelişmenin siyasetinde ABD'nin sadece askeri değil yeniden yapılandırma,kalkınma gibi insan odaklı yöntemlerine de ihtiyaç giderek azalıyor.
Güvenlik,istikrar ve gelişmenin dengesinde ABD/NATO'nun  Polonya,Romanya,Türkiye ve Baltık Denizi'nde destroyerlerine ve Kuzey Kore'ye karşı Okinowa'da  küresel Füze Kalkanı Savunma Sistemi oluşturmasını,Rusya caydırma gücüne tehdit olarak algılıyor.
İhtilaf Stratejik Saldırı Silahlarında İndirim,Nükleer Enerjiden Barışçıl Amaçlarla Yararlanma İşbirliği Andlaşmaları başlığında kozların paylaşıldığı  İran ve Suriye sorunlarında yoğunlaşmıştır.
Yeni bir ekonomi sistemiyle küresel güç olmak hedefiyle Çin ve Almanya da  böylesi küresel önemde ihtilafı  etkin olarak izliyor.
TBMM iradesi olmaksızın,İslam Birliği vizyonunda Başbakan Erdoğan'ın kendi tasarrufuyla angaje olduğu ABD'nin Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projelerindeki görevi ifası ise Türkiye'yi İran ve Suriye sorunsalının bizzat tarafı haline getirmiş bulunuyor. *
Zaman,ABD'de Başkan seçimi,Rusya'da Devlet Başkanı devir-teslimi nedeniyle İran ve Suriye sorunlarında tansiyonu düşürmek sonra yeni başkanlarla ihtilafları çözmek yönünde gelişiyor.
Nükleer tansiyonun düşürülmesini teminen BM Güvenlik Konseyi 5+1 ülkesi İran ile  23 Mayıs'ta Bağdat'ta ikinci tur müzakerelerde olacaktır.
Suriye sorununda BM Özel Temsilcisi Kofi Annan,en yakın zamanda sorunların  çözülmesine yönelik iç muhalefeti birleştirmek ve  rejimle diyalogu sağlamak çabasındadır. 
ABD küresel çıkarları çerçevesinde işleyen sürecte diplomasi ile baskı kombinasyonunun yeni bir pencere açtığından,Rusya zorluklarına rağmen işletilen diplomatik diyaloğun silahlı cepheleşmeden çok daha iyi olduğundan yanadır.
Her iki ülke bu çerçevede ihtilafın çözümünde  diplomasisini sorunun taraflarına yayarak elini mütemadiyen geliştiriyor... * 
Rusya,Suriye ve İran Başbakan Erdoğan'ın Suriye tehditlerinin BM Özel Temsilcisi Annan'ın barışçıl çözüm planına aykırı olduğu yargısındadır..
Türkiye'nin barış sürecini bozan silahlı Suriye muhaliflerine verdiği destekten,ikide bir NATO'dan yardım talebinde bulunmasından,mültecilerinin durumlarını abartmasından rahatsız olunuyor.
Bu yolla sırtları okşanan muhaliflerin ateşkese uyması gerekirken sadece pazartesi günü Edleb,Rif ve Halep'te halkın yoğun olduğu mahallerde yaptığı bombalı saldırılarda çok sayıda Suriye vatandaşının hayatını kaybetmesi ya da yaralanmasıyla sür-git  barışa engel olunduğuna işaret ediliyor. 
Nitekim Rusya ve İran'ın tavır alması gecikmiyor ve Türkiye  güvenlik,istikrar ve gelişmesini engelleyecek yöne sevk ediliyor. * Bir yanda Rusya Dışişleri Bakanlığının  diplomatik geleneğinde görülmemiş bir usulle  Suriye Demokratik Birlik Partisi(Partiya Yekîtiya Kürdîstan-PYD)Başkanı Salih Müslim Muhammed ile Suriye ve Kürtler sorununu görüşmesi ve PYD'nin taleplerini olumlulaması,
Diğer yanda İran'ın etkilediği ve bölgesel güçlerin rekabet alanı Irak'ta Kürtleri de yakından ilgilendiren sünni ve şiiler arasında siyasi gerilim,Ortadoğu gelişmelerinde aktif rol oynayan Türkiye'nin güvenliği,istikrarı ve gelişmesine  nasıl yansıyacağı anlamında dikkat çekiyor.
Rusya ve İran Türkiye'nin Ortadoğu sorunlarından zayıflatılması ya da  dışlanmasından yararlar mı  umuyor? * PYD Suriye'nin en örgütlü partisidir,Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması siyasetini yapıyor önce Kürt varlığının kabulü ardından Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istiyor. 
PYD, Suriye'de zayıf,dağınık silahlı muhalefetin arkasında  ayaklanmadan nemalanma peşinde uluslararası güçler,Türkiye ve Suudi Arabistan'ın olduğunu biliyor ve planını bu muhalefete muhalefet etmeye dayandırıyor.
Çünkü bu planın ne Alevi ne Kürt sorununu halkların yararına çözemeyeceğine,Türkiye'nin hem ılımlı islam kurma hedefi peşinde hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması için ciddi girişimler içinde olduğuna-üstelik,Suriye rejiminin özel savaş yürütebilecek ordusunun bu güçlerin planı bozmaya muktedir olduğu inanıyor. *
Suriye'de silahlı muhalif güçlerinin ayaklanması ardından PYD'nin girişimiyle 11 Kürt örgütü,Kürt sorununun çözümü için bir protokol imzalamıştır.
Ne ki,ayrı coğrafyalarda Kürtler uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle  Ortadoğu sorunlarına farklı yaklaşmaktadır ve bir parti gibi hareket etmeleri zorlaşıyor.
Bu ayrılık uzun yıllardan beri Kürt birliğini bozmakta -bu yüzden, başkalarından ziyade Kürt'ün Kürt'ü öldürmesine  neden olunmaktadır. *
Irak Kürdistan'ında Barzani,Kürt Birliği gerekçesiyle PYD'nin kendisiyle hareket eden kimi Suriyeli küçük Kürt partisi gibi muhalefete katılmasını ve Sünni harekete destek vermesini istiyor.
Halbuki Beşar El Esad'ın iktidarda kalması halinde Kürt'lere özerklik sözü verdiği-o nedenle PYD'nin silahlı muhalefete karşı muhalefet ettiği söyleniyor.
Türkiye'de PKK,PYD ile demokratik özerklik konusunda tam mutabakattadır.
Yine de Suriye'de yaşayan Kürtler giderek PYD'nin Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması siyasetinin doğruluğunda birleşiyor.
Barzani Kürt Birliğini bozan lider olmamak için ısrarında yumuşarken,Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesinde vaadettiği yardımda ikircikleniyor...
Bu hengamede Ulusal Kürt Konferansının ne zaman toplanacağı kestirilemiyor. *
Fakat PYD'nin demokratik güçlerin eşit temsiliyette bir araya gelerek halkın taleplerini tartışacağı demokratik bir platformda çözüm planı Rusya ile aynı tarafta yer almasına neden oluyor.
Rusya Ortadoğu'da-mesela, Suriye'nin iç işlerine küresel silah dengesini bozabilecek güçlü dış güç olarak Türkiye vasıtasıyla NATO'nun karışmasına meydan vermemeyi -bu suretle,Füze Savar Sisteminin dezavantajlarından sıyrılmayı ve o bölgeden rant kazanımına ortak olmayı planlıyor.
Suriye'de PYD ve Türkiye'de PKK ve çekimserliğe itilen Irak'lı Barzani nezdinde Kürtler,Başbakan Erdoğan'ın kimi projeler doğrultusunda tanrısal egemenliği dünyevi-siyasal alanda da tesis etmenin zorunluluk olduğu-bu suretle,ABD'nin tek lider olduğu dünyasının hiyerarşisinde yer alacağı tutkusuyla Türkiye'yi ABD/NATO taşeronluğuna ilişikleme siyasetinin  önüne itiliyor.
Üstelik Rusya ve Türkiye Uluslararası İlişkiler Sisteminde coğrafik ve jeopolitik olarak birbirine yakın iki ülkedir ve Türkiye'nin en önemli ticari partneri Rusya'nın ticaretteki  dominant durumunu da değerlendirmesi gerekiyor.
Bakınız,kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's dış talepteki yavaşlama ve dış ticaretteki kötüleşme nedeniyle Türkiye'nin  uzun vadeli kredi notunu da düşürmüş bulunuyor.... *
Madem ABD diplomasi ile baskı kombinasyonunun yeni bir pencere açtığından yanadır,Rusya'da -al,öyleyse,diyor.
Dünyanın tek bucak olduğu önyargısında Başbakan Erdoğan,dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenmek üzere Türkiye'yi cendereye aldırmış,Türk milletine "İş,ehli olmayana verilince kıyameti bekle"hadisini öğrenmek kalmıştır.
İran'ın Irak üzerinden yürüttüğü Türkiye politikası ise ayrı bir yazı konusudur. 2.5.2012 - 95665342 433e0fd8 59d4 4dfb 9c10 6b314b43f886 1

Küresel güvenliğin,istikrar ve gelişmenin siyasetinde ABD’nin sadece askeri değil yeniden yapılandırma,kalkınma gibi insan odaklı yöntemlerine de ihtiyaç giderek azalıyor.
Güvenlik,istikrar ve gelişmenin dengesinde ABD/NATO’nun  Polonya,Romanya,Türkiye ve Baltık Denizi’nde destroyerlerine ve Kuzey Kore’ye karşı Okinowa’da  küresel Füze Kalkanı Savunma Sistemi oluşturmasını,Rusya caydırma gücüne tehdit olarak algılıyor.
İhtilaf Stratejik Saldırı Silahlarında İndirim,Nükleer Enerjiden Barışçıl Amaçlarla Yararlanma İşbirliği Andlaşmaları başlığında kozların paylaşıldığı  İran ve Suriye sorunlarında yoğunlaşmıştır.
Yeni bir ekonomi sistemiyle küresel güç olmak hedefiyle Çin ve Almanya da  böylesi küresel önemde ihtilafı  etkin olarak izliyor.
TBMM iradesi olmaksızın,İslam Birliği vizyonunda Başbakan Erdoğan’ın kendi tasarrufuyla angaje olduğu ABD’nin Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projelerindeki görevi ifası ise Türkiye’yi İran ve Suriye sorunsalının bizzat tarafı haline getirmiş bulunuyor.

*
Zaman,ABD’de Başkan seçimi,Rusya’da Devlet Başkanı devir-teslimi nedeniyle İran ve Suriye sorunlarında tansiyonu düşürmek sonra yeni başkanlarla ihtilafları çözmek yönünde gelişiyor.
Nükleer tansiyonun düşürülmesini teminen BM Güvenlik Konseyi 5+1 ülkesi İran ile  23 Mayıs’ta Bağdat’ta ikinci tur müzakerelerde olacaktır.
Suriye sorununda BM Özel Temsilcisi Kofi Annan,en yakın zamanda sorunların  çözülmesine yönelik iç muhalefeti birleştirmek ve  rejimle diyalogu sağlamak çabasındadır. 
ABD küresel çıkarları çerçevesinde işleyen sürecte diplomasi ile baskı kombinasyonunun yeni bir pencere açtığından,Rusya zorluklarına rağmen işletilen diplomatik diyaloğun silahlı cepheleşmeden çok daha iyi olduğundan yanadır.
Her iki ülke bu çerçevede ihtilafın çözümünde  diplomasisini sorunun taraflarına yayarak elini mütemadiyen geliştiriyor…

Rusya,Suriye ve İran Başbakan Erdoğan’ın Suriye tehditlerinin BM Özel Temsilcisi Annan’ın barışçıl çözüm planına aykırı olduğu yargısındadır..
Türkiye’nin barış sürecini bozan silahlı Suriye muhaliflerine verdiği destekten,ikide bir NATO’dan yardım talebinde bulunmasından,mültecilerinin durumlarını abartmasından rahatsız olunuyor.
Bu yolla sırtları okşanan muhaliflerin ateşkese uyması gerekirken sadece pazartesi günü Edleb,Rif ve Halep’te halkın yoğun olduğu mahallerde yaptığı bombalı saldırılarda çok sayıda Suriye vatandaşının hayatını kaybetmesi ya da yaralanmasıyla sür-git  barışa engel olunduğuna işaret ediliyor. 
Nitekim Rusya ve İran’ın tavır alması gecikmiyor ve Türkiye  güvenlik,istikrar ve gelişmesini engelleyecek yöne sevk ediliyor.

*

Bir yanda Rusya Dışişleri Bakanlığının  diplomatik geleneğinde görülmemiş bir usulle  Suriye Demokratik Birlik Partisi(Partiya Yekîtiya Kürdîstan-PYD)Başkanı Salih Müslim Muhammed ile Suriye ve Kürtler sorununu görüşmesi ve PYD’nin taleplerini olumlulaması,
Diğer yanda İran’ın etkilediği ve bölgesel güçlerin rekabet alanı Irak’ta Kürtleri de yakından ilgilendiren sünni ve şiiler arasında siyasi gerilim,Ortadoğu gelişmelerinde aktif rol oynayan Türkiye’nin güvenliği,istikrarı ve gelişmesine  nasıl yansıyacağı anlamında dikkat çekiyor.
Rusya ve İran Türkiye’nin Ortadoğu sorunlarından zayıflatılması ya da  dışlanmasından yararlar mı  umuyor?
*
PYD Suriye’nin en örgütlü partisidir,Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması siyasetini yapıyor önce Kürt varlığının kabulü ardından Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istiyor. 
PYD, Suriye’de zayıf,dağınık silahlı muhalefetin arkasında  ayaklanmadan nemalanma peşinde uluslararası güçler,Türkiye ve Suudi Arabistan’ın olduğunu biliyor ve planını bu muhalefete muhalefet etmeye dayandırıyor.
Çünkü bu planın ne Alevi ne Kürt sorununu halkların yararına çözemeyeceğine,Türkiye’nin hem ılımlı islam kurma hedefi peşinde hem de Kürtlerin bu süreçten kazançlı çıkmaması için ciddi girişimler içinde olduğuna-üstelik,Suriye rejiminin özel savaş yürütebilecek ordusunun bu güçlerin planı bozmaya muktedir olduğu inanıyor.
*
Suriye’de silahlı muhalif güçlerinin ayaklanması ardından PYD’nin girişimiyle 11 Kürt örgütü,Kürt sorununun çözümü için bir protokol imzalamıştır.
Ne ki,ayrı coğrafyalarda Kürtler uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle  Ortadoğu sorunlarına farklı yaklaşmaktadır ve bir parti gibi hareket etmeleri zorlaşıyor.
Bu ayrılık uzun yıllardan beri Kürt birliğini bozmakta -bu yüzden, başkalarından ziyade Kürt’ün Kürt’ü öldürmesine  neden olunmaktadır.
*
Irak Kürdistan’ında Barzani,Kürt Birliği gerekçesiyle PYD’nin kendisiyle hareket eden kimi Suriyeli küçük Kürt partisi gibi muhalefete katılmasını ve Sünni harekete destek vermesini istiyor.
Halbuki Beşar El Esad’ın iktidarda kalması halinde Kürt’lere özerklik sözü verdiği-o nedenle PYD’nin silahlı muhalefete karşı muhalefet ettiği söyleniyor.
Türkiye’de PKK,PYD ile demokratik özerklik konusunda tam mutabakattadır.
Yine de Suriye’de yaşayan Kürtler giderek PYD’nin Demokratik Özerklik ve Kürtlerin haklarının anayasal güvenceye alınması siyasetinin doğruluğunda birleşiyor.
Barzani Kürt Birliğini bozan lider olmamak için ısrarında yumuşarken,Türkiye’nin PKK terörüyle mücadelesinde vaadettiği yardımda ikircikleniyor…
Bu hengamede Ulusal Kürt Konferansının ne zaman toplanacağı kestirilemiyor.
*
Fakat PYD’nin demokratik güçlerin eşit temsiliyette bir araya gelerek halkın taleplerini tartışacağı demokratik bir platformda çözüm planı Rusya ile aynı tarafta yer almasına neden oluyor.
Rusya Ortadoğu’da-mesela, Suriye’nin iç işlerine küresel silah dengesini bozabilecek güçlü dış güç olarak Türkiye vasıtasıyla NATO’nun karışmasına meydan vermemeyi -bu suretle,Füze Savar Sisteminin dezavantajlarından sıyrılmayı ve o bölgeden rant kazanımına ortak olmayı planlıyor.
Suriye’de PYD ve Türkiye’de PKK ve çekimserliğe itilen Irak’lı Barzani nezdinde Kürtler,Başbakan Erdoğan’ın kimi projeler doğrultusunda tanrısal egemenliği dünyevi-siyasal alanda da tesis etmenin zorunluluk olduğu-bu suretle,ABD’nin tek lider olduğu dünyasının hiyerarşisinde yer alacağı tutkusuyla Türkiye’yi ABD/NATO taşeronluğuna ilişikleme siyasetinin  önüne itiliyor.
Üstelik Rusya ve Türkiye Uluslararası İlişkiler Sisteminde coğrafik ve jeopolitik olarak birbirine yakın iki ülkedir ve Türkiye’nin en önemli ticari partneri Rusya’nın ticaretteki  dominant durumunu da değerlendirmesi gerekiyor.
Bakınız,kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s dış talepteki yavaşlama ve dış ticaretteki kötüleşme nedeniyle Türkiye’nin  uzun vadeli kredi notunu da düşürmüş bulunuyor….
*
Madem ABD diplomasi ile baskı kombinasyonunun yeni bir pencere açtığından yanadır,Rusya’da -al,öyleyse,diyor.
Dünyanın tek bucak olduğu önyargısında Başbakan Erdoğan,dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenmek üzere Türkiye’yi cendereye aldırmış,Türk milletine “İş,ehli olmayana verilince kıyameti bekle”hadisini öğrenmek kalmıştır.
İran’ın Irak üzerinden yürüttüğü Türkiye politikası ise ayrı bir yazı konusudur.
2.5.2012

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir