İSLAMCI VE KÜRTÇÜ KADINLARIMIZ

Araştırmacı Adil Gür'ün,"Kadına Yönelik Şiddet" araştırması çarpıcı sonuçlar gösteriyor.
Türkiye kadınlarının yüzde 37.5'i hiç lokantada yemek yememiştir,31'i hiç makyaj yapmamış,52.7'si hiç evlilik yıldönümü bilmiyor.53'ü doğum gününü kutlamamıştır.
Yaş yükseldikçe görücü usulüyle evlenmişlerin oranı artıyor,28 yaş altında yüzde 67.3'ü ,44 yaşın üstünde 39.8'i 'severek evlendim'derken,8.8 kadın beşik kertmesiyle
evlendiğini söylüyor.
Kadınların yüzde 51.2'si 'erkek himayesinden yoksun kadın yaşamını devam ettirmekte zorlanır' fikrindedir! *
Araştırma Türkiye toplumunun hakça olmayan erkek egemen yapısını gösteriyor.
Batı'lı kadınların çalışma koşulları,ücretler,eğitim,siyasal katılım gibi konularda erkeklerle eşit bir konumda olmak için başlattığı toplumsal hareketle kazanımları -bugün, aynı yazgıyı paylaşan,üstelik onlardan daha ağır koşullarında Türk kadınlarının çok ilerisinde bulunuyor.  * Uzmanlar Türk kadını bağımlılığının sadece çağı geçmiş geleneklerinin ürünü değil,her şeyden önce sosyo-ekonomik konumun sonucu olduğunu belirtmektedir.
Türkiye'de kadınların toplumsal konumlarını geliştirmeye yönelik pek çok girişimle yönetimlere katılma oranları yükseliyor-rağmen,yeni kadın tipinin ortaya çıkması için kadının siyasal davranış ve eylemlerinde özerklik kazanmasının ötesinde sosyalleşmede çağdaşlaşmak,cinslerin görev ve sorumluluk paylaşımını yeniden saptamak gerekiyor. Kadın ve erkek paylaşımı endüstrileşme, toplumsal açıdan kentleşme, siyasal açıdan demokratikleşme gibi süreçlerde belirlenmelidir.  *
Atatürk'ün Cumhuriyet Devrimi kadınlara hukuk açısından eşit haklar yanında eğitimde ve iş hayatında eşit olanaklar sağlanmayı da amaçlamış,lâikleşme ile birlikte dinsel ideolojinin neden olduğu cinsiyet temeline dayanan işbölümünü de  çözmüştür. Ne ki Atatürk Devrimiyle  yukarıdan aşağıya gerçekleşmesi amaçlanan  kadın hakları toplumda hâlâ sosyal hakları reddeden geleneksel, baskıcı ve istismar edici kurumların ve İslâm düşüncesini hoyratça kullananların kültürel değerleri ve bu değerlerin belirlediği ahlak ideolojisinin etkinliğini sürdürmesiyle sekteye uğratılmış bulunuyor. * Türkiye Dünya Kadınlar Gününü kutluyor.  Başbakan Erdoğan, Mardin Artuklu Üniversitesi'nde iktidarının kadınların en ileri standartları yakalaması için yoğun mücadele içinde olduğunu, bu amaçla çeşitli ekonomik, sosyal,siyasal ve demokratik reformlar gerçekleştirdiklerini, gerçekleştirmeye de devam ettiklerini söylüyor. 
"Ben hep annemin ayağının altını öptüm.Çünkü orada cennetin kokusu var, başka bir dünya var" ifadesi ardından,Kürtlerin Türkiye aleyhine geliştirdikleri  harekete yönelik, "Kürt kökenli annelerin de kadınların da  PKK terör örgütünün gerçek  yüzünü görmelerini istiyor ve arzuluyorum.'Çekin elinizi artık çocuklarımızın üzerinden' demelerini bekliyorum' söyleminde ziyadesiyle dini ahlak ideolojisinin yansıtıldığı görülüyor.  *
Erdoğan siyaseti,Batı tekniği ve sermayesini kabul eden fakat Batılı düşünceleri şiddetle reddeden Abdülhamit döneminin resmi ideolojisi Pan-İslamizm'den geliyor
Bu siyaset İslam'ın kadın - erkek eşitliğini değil kadın erkek adaletini savunma ilkesini işlemektedir ve yaşam tarzının buna göre ayarlanmasını istiyor. İyi ama tam bu noktada,sosyal hakları reddeden gelenekçi, baskıcı ve istismar edici cemaat benzeri kurumlar insanın yaratılış eksikleri nedeniyle peygamberlerin zuhur ettiğinden hareketle,o odaktan insan fıtratını iman ve ahlak ile zenginleştirildikten sonra hayatta takip edilecek yolda nasıl hareket edileceğini belirlemek üzere hazır ve nazır beklemektedir!
Peygamberden"tebliğ" görevini üstlenen cemaat liderleri,topluma kendi algılarındaki Allah'ın birliğine inanmalarını yalnız Allah'a ibadet ederek tüm yaşamda Allah'ın hükmünden  başka hüküm tanımamalarını bildiriyor. Sonuçta dini eğilimler üzerinden giderek sivil toplum kuruluşları,dini ve mesleki birlikler,esnaflar,üreticiler,ticaret erbabı,sanayiciler ve sermaye sahipleriyle birlikte üretilen ekonomi-politik değerler bir güzel üleşilirken kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle sorgulayan, hakkını arayan,yiğit ve ezilenin yanında bireyler değil,uysal bireyler toplumu oluşturuluyor... Bu siyasette kadın siyasal haklarından daha çok "iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir müslüman» olma motifiyle öne geçiyor.  *
Cizre'de de BDP İlçe binası önünde Kürt Kadınları Dünya Kadınlar Gününü Eş Genel Başkan Gültan Kışanak'ın,Öcalan'dan alıntıladığı"Kadın özgür olmadan toplum özgür olmaz" söylemi altında alkışlar, zılgıtlar ve müziklerle kutlamakta ve Kürt Sorununa çözüm istemektedir.
Toplumsal cinsiyet ayrımında Kürtler için kadın temel cinsiyet olup,bireyin özgürleşmesi için her türlü patriyarşik ve hiyerarşik  saldırıya karşı öncü rolü oynuyor. Çünkü Kürt kadınları Abdullah Öcalan'ın gösterdiği istikamette beşbin yıllık erkek iktidarından sonsuz boşanarak,kadının özgürleşmesi ve giderek toplumun demokratikleşme özgürlüğünün oluşacağı düşüncesinden biçimleniyor. Özgür olabilen beher Kürt kadını için ideoloji; aşk olmak, çoğalmanın bereketini vermek ve o uğurda savaşılmaya layık olmak bilincinden başlıyor.  Bu İstar olmak demektir -ki,İstar aşkı,seksi,bereketi ve savaşı temsil eden MÖ3.asrın Mezopotamya'da Akad Devletinin tanrıçasıdır,meşe ağacıyla sembolize ediliyor.
Meşe ağacı kabalistik kültürde ormanın tüm ağaçlarının koruyucusudur ve -bugün,BDP'nin resmi sembolü olarak kullanılıyor... * Atatürk Cumhuriyetinin kadınlarla ilgili yanının amacı Türk kadınını yüzyıllar boyu sadece neslinin sürdürülmesini sağlayacak bir araç ve erkeğin malı kabul eden görüşü sarsmak,eşit fırsat ve eğitim olanaklarıyla onların doğuştan taşıdıkları yeteneklerini geliştirmek,siyasal haklarla kamu işlerine karşı meraklarını uyandırmaktı.
Bugün -yazık ki, bu Devrime ve Batılılaşmaya candan inanmış bir zümrenin desteğine karşın, büyük kentlerin dışında kırsal kesimde büyük bir kitlenin kazanılamadığı görülüyor.
Dünyada bilgi ve iletişimdeki gelişmeler, ticaretin gelişmesi,yatırımların artmasıyla ülkeler arasındaki sınırların kalktığı ve karşılıklı bağımlılıklar arttığı müthiş deviniminde insanlığın kadını ve erkeğiyle birlikte çok seste tek nefes  olarak daha özgür,bağımsız,sorumlu olması gerekiyor.
İslamcının başka Kürtçünün başka tarafa bakmasıyla şaşılık ardından kadın araştırma sonuçları  toplumsal üzüntü oluşturuyor.
Oysa Atatürk,"Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek,dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz"diyor! 10.3.2012 - islam 1663703 640

Araştırmacı Adil Gür’ün,”Kadına Yönelik Şiddet” araştırması çarpıcı sonuçlar gösteriyor.
Türkiye kadınlarının yüzde 37.5’i hiç lokantada yemek yememiştir,31’i hiç makyaj yapmamış,52.7’si hiç evlilik yıldönümü bilmiyor.53’ü doğum gününü kutlamamıştır.
Yaş yükseldikçe görücü usulüyle evlenmişlerin oranı artıyor,28 yaş altında yüzde 67.3’ü ,44 yaşın üstünde 39.8’i ‘severek evlendim’derken,8.8 kadın beşik kertmesiyle
evlendiğini söylüyor.
Kadınların yüzde 51.2’si ‘erkek himayesinden yoksun kadın yaşamını devam ettirmekte zorlanır’ fikrindedir!

*
Araştırma Türkiye toplumunun hakça olmayan erkek egemen yapısını gösteriyor.
Batı’lı kadınların çalışma koşulları,ücretler,eğitim,siyasal katılım gibi konularda erkeklerle eşit bir konumda olmak için başlattığı toplumsal hareketle kazanımları -bugün, aynı yazgıyı paylaşan,üstelik onlardan daha ağır koşullarında Türk kadınlarının çok ilerisinde bulunuyor. 

*
Uzmanlar Türk kadını bağımlılığının sadece çağı geçmiş geleneklerinin ürünü değil,her şeyden önce sosyo-ekonomik konumun sonucu olduğunu belirtmektedir.
Türkiye’de kadınların toplumsal konumlarını geliştirmeye yönelik pek çok girişimle yönetimlere katılma oranları yükseliyor-rağmen,yeni kadın tipinin ortaya çıkması için kadının siyasal davranış ve eylemlerinde özerklik kazanmasının ötesinde sosyalleşmede çağdaşlaşmak,cinslerin görev ve sorumluluk paylaşımını yeniden saptamak gerekiyor.
Kadın ve erkek paylaşımı endüstrileşme, toplumsal açıdan kentleşme, siyasal açıdan demokratikleşme gibi süreçlerde belirlenmelidir. 

*
Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi kadınlara hukuk açısından eşit haklar yanında eğitimde ve iş hayatında eşit olanaklar sağlanmayı da amaçlamış,lâikleşme ile birlikte dinsel ideolojinin neden olduğu cinsiyet temeline dayanan işbölümünü de  çözmüştür.
Ne ki Atatürk Devrimiyle  yukarıdan aşağıya gerçekleşmesi amaçlanan  kadın hakları toplumda hâlâ sosyal hakları reddeden geleneksel, baskıcı ve istismar edici kurumların ve İslâm düşüncesini hoyratça kullananların kültürel değerleri ve bu değerlerin belirlediği ahlak ideolojisinin etkinliğini sürdürmesiyle sekteye uğratılmış bulunuyor.

*
Türkiye Dünya Kadınlar Gününü kutluyor. 
Başbakan Erdoğan, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde iktidarının kadınların en ileri standartları yakalaması için yoğun mücadele içinde olduğunu, bu amaçla çeşitli ekonomik, sosyal,siyasal ve demokratik reformlar gerçekleştirdiklerini, gerçekleştirmeye de devam ettiklerini söylüyor. 
“Ben hep annemin ayağının altını öptüm.Çünkü orada cennetin kokusu var, başka bir dünya var” ifadesi ardından,Kürtlerin Türkiye aleyhine geliştirdikleri  harekete yönelik, “Kürt kökenli annelerin de kadınların da  PKK terör örgütünün gerçek  yüzünü görmelerini istiyor ve arzuluyorum.’Çekin elinizi artık çocuklarımızın üzerinden’ demelerini bekliyorum’ söyleminde ziyadesiyle dini ahlak ideolojisinin yansıtıldığı görülüyor. 

*
Erdoğan siyaseti,Batı tekniği ve sermayesini kabul eden fakat Batılı düşünceleri şiddetle reddeden Abdülhamit döneminin resmi ideolojisi Pan-İslamizm’den geliyor
Bu siyaset İslam’ın kadın – erkek eşitliğini değil kadın erkek adaletini savunma ilkesini işlemektedir ve yaşam tarzının buna göre ayarlanmasını istiyor.
İyi ama tam bu noktada,sosyal hakları reddeden gelenekçi, baskıcı ve istismar edici cemaat benzeri kurumlar insanın yaratılış eksikleri nedeniyle peygamberlerin zuhur ettiğinden hareketle,o odaktan insan fıtratını iman ve ahlak ile zenginleştirildikten sonra hayatta takip edilecek yolda nasıl hareket edileceğini belirlemek üzere hazır ve nazır beklemektedir!
Peygamberden”tebliğ” görevini üstlenen cemaat liderleri,topluma kendi algılarındaki Allah’ın birliğine inanmalarını yalnız Allah’a ibadet ederek tüm yaşamda Allah’ın hükmünden  başka hüküm tanımamalarını bildiriyor.
Sonuçta dini eğilimler üzerinden giderek sivil toplum kuruluşları,dini ve mesleki birlikler,esnaflar,üreticiler,ticaret erbabı,sanayiciler ve sermaye sahipleriyle birlikte üretilen ekonomi-politik değerler bir güzel üleşilirken kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle sorgulayan, hakkını arayan,yiğit ve ezilenin yanında bireyler değil,uysal bireyler toplumu oluşturuluyor…
Bu siyasette kadın siyasal haklarından daha çok “iyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir müslüman» olma motifiyle öne geçiyor. 
*
Cizre’de de BDP İlçe binası önünde Kürt Kadınları Dünya Kadınlar Gününü Eş Genel Başkan Gültan Kışanak’ın,Öcalan’dan alıntıladığı”Kadın özgür olmadan toplum özgür olmaz” söylemi altında alkışlar, zılgıtlar ve müziklerle kutlamakta ve Kürt Sorununa çözüm istemektedir.
Toplumsal cinsiyet ayrımında Kürtler için kadın temel cinsiyet olup,bireyin özgürleşmesi için her türlü patriyarşik ve hiyerarşik  saldırıya karşı öncü rolü oynuyor.
Çünkü Kürt kadınları Abdullah Öcalan’ın gösterdiği istikamette beşbin yıllık erkek iktidarından sonsuz boşanarak,kadının özgürleşmesi ve giderek toplumun demokratikleşme özgürlüğünün oluşacağı düşüncesinden biçimleniyor.
Özgür olabilen beher Kürt kadını için ideoloji; aşk olmak, çoğalmanın bereketini vermek ve o uğurda savaşılmaya layık olmak bilincinden başlıyor. 
Bu İstar olmak demektir -ki,İstar aşkı,seksi,bereketi ve savaşı temsil eden MÖ3.asrın Mezopotamya’da Akad Devletinin tanrıçasıdır,meşe ağacıyla sembolize ediliyor.
Meşe ağacı kabalistik kültürde ormanın tüm ağaçlarının koruyucusudur ve -bugün,BDP’nin resmi sembolü olarak kullanılıyor…

*
Atatürk Cumhuriyetinin kadınlarla ilgili yanının amacı Türk kadınını yüzyıllar boyu sadece neslinin sürdürülmesini sağlayacak bir araç ve erkeğin malı kabul eden görüşü sarsmak,eşit fırsat ve eğitim olanaklarıyla onların doğuştan taşıdıkları yeteneklerini geliştirmek,siyasal haklarla kamu işlerine karşı meraklarını uyandırmaktı.
Bugün -yazık ki, bu Devrime ve Batılılaşmaya candan inanmış bir zümrenin desteğine karşın, büyük kentlerin dışında kırsal kesimde büyük bir kitlenin kazanılamadığı görülüyor.
Dünyada bilgi ve iletişimdeki gelişmeler, ticaretin gelişmesi,yatırımların artmasıyla ülkeler arasındaki sınırların kalktığı ve karşılıklı bağımlılıklar arttığı müthiş deviniminde insanlığın kadını ve erkeğiyle birlikte çok seste tek nefes  olarak daha özgür,bağımsız,sorumlu olması gerekiyor.
İslamcının başka Kürtçünün başka tarafa bakmasıyla şaşılık ardından kadın araştırma sonuçları  toplumsal üzüntü oluşturuyor.
Oysa Atatürk,”Türk kadınının dünya kadınlığına elini vererek,dünyanın barış ve güveni için çalışacağına emin olabilirsiniz”diyor!

10.3.2012
Okumaya devam et  DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir