KTFD Meclisi Dış İşleri Komisyonunda bildiriler, açıklamalar, kınamalar ve diplomasi metinlerini hazırlarken mutlaka Rauf Bey’e danışır, görüşlerini alır, ondan sonra metni sonuçlandırırdık. Dolayısıyla Genel Sekreteri Kurt Waldheim’in hamiliğinde 1977 Şubatında yaptığı ve Makarios’a kabul ettirdiği 4 maddelik Doruk Anlaşması Rauf beyin diplomatik zaferidir.
Özellikle de 3. Maddesi, Kıbrıs Türk halkının ada üzerindeki varlığını sürdürmesinin zeminini pekiştiren, son derece kurnazca hazırlanmış ve kullanılan kelimeleri, ileriki yıllarda olacakları ve Rumların Megali İdeaları göz önüne alınarak seçilmiş.
Zaten Makarios’un da aradan sadece 6 ay geçtikten sonra kahrından ölmesinin nedeni de bu 3. Madde.
Günümüzde Hristofyas’ın, Güzelyurt’u da isterim, Karpazı’da, Maraş’ı da, Mesarya’yı da taleplerine dur diyebilmemizi sağlayan da işte bu 3. madde.
Gali Fikirler Dizisi, Troutbeck, Glion ve diğer görüşmelerde Rauf beyi daha da yakından tanıma fırsatım oldu.
Annan Planı döneminde yine birlikte çalışma şansı buldum büyük liderimizle. Yoğun bir çalışma süreci geçirdiğimiz o dönem, Denktaş’a hayranlığımın kat be kat arttığı dönem oldu. Müthiş bir temposu, bitmeyen, tükenmeyen bir enerjisi vardı. Beyni adeta, bir süper bilgisayar gibi olayları ve konuları eksiksiz hatırlamakta ve o günkü gelişmelere göre de hemen gerekli stratejiyi belirleyebilmekteydi. Birçoğumuzun uzmanı oldukları konuları bizlerden çok daha iyi ve detayları ile bilmekteydi.
Filistin halkının “Abu Ammar” dediği rahmetlik Yaser Arafat’ı da Rauf beyin sayesinde tanımıştım.
“Rumlarla mücadele edeceksen kendilerini çok iyi bilmeli ve anlamalısın” diyerek Helen dünyasını derinlemesine araştırmanın içine adeta iteklemişti beni.
Makarios’u, Klerides’i, Kiprianou’yu, Papadopulos’u, Lissarides’i, Rum Ortodoks Kilisesini, Rum siyasi partilerini Rauf bey sayesinde tanıdım ve kim olduklarını, ne düşündüklerini, geçmişlerini, ülkülerini ve düşünce tarzlarını derinlemesine öğrendim.
Bu çalışmanın faydalarını hep yaşadım ve hala da yaşamaktayım. Rum liderlerle ilgili yaptığım her öngörü doğru çıktı bu güne değin. 2008 Şubatında yapılacak Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Papadopulos’un kaybedeceğini ve kazanma şansının hiç olmadığını tam 7 ay evvel, Temmuz 2007’de, her hafta sunduğum televizyon programımda söylemiş ve diğer programlarımda da defalarca öngörümden en küçük bir şüphe bile duymadan tekrar etmiştim bu bulgumu.
“Aferin. İyi tanımışsın Rum siyasileri” demişti bana Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra. “Sen Rum Piskoposlarını da iyi tanırsın. Nedir bu Karpaz’a metropolit atamaları” diye sormuştu bir keresinde. Hem de televizyon ekranında, seyircilerin karşısında. Konuyu benden daha iyi bildiğinden hiç şüphem yoktu ama sorması da beni etkilemiş, gururumu okşamıştı.
Beni birçok yönden etkiledi Sayın Cumhurbaşkanımız.
Birçok vasfını ve özelliğini aynen almaya ve adeta kendi kişiliğimin üstüne giydirmeye çalıştım çoğu kez.
Unutamadığım anılarımdan bir tanesi de Mücahitlik dönemimde Temel eğitimden sonra O’na hitaben okumuş olduğum bölük adına yaptığım yeminimizdi. St. Hilarion’daki 2. temel eğitimimden sonra da gene yemini ben okumuş, O’na hitap etmiştim. Beni yanına çağırmış “Türkçen ne kadar da güzel ve akıcı” demişti. Elini mi öptüm yoksa sadece selam durup teşekkürlerimi ifade etmek için “Sağolun” mu dedim pek hatırlamıyorum ama çok onur duymuştum “Liderimiz Denktaş”tan bu sözleri duymaktan. Böyle bir onur herkese nasip olmazdı.
Kendisinden çok şeyler öğrendim, çok bilgiler aldım. En önemlisi de hayat çizgimi, düşünme doğrultumu belirledim ondan aldığım öğretilerle.
O’nu birkaç sayfalık yazıyla anlatmak mümkün değil.
Binlerce yılık şanlı bir geçmişi olan Türk tarihine bir bayrak, bir devlet armağan etti Kurucu Cumhurbaşkanımız, dava adamı ve liderimiz Rauf R. Denktaş bey.
O’nu kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyorum. Allahtan kendisine rahmet, ailesine baş sağlığı dilerken, cennetteki mekanının nur içinde olmasını diliyorum.
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
http://twitter.com@ataatun
18 Ocak 2012
Bir yanıt yazın