İsviçreli hukuk profesörü Eugen Huber tarafından yazılan 1 Ocak 1912 tarihli ve 977 madde dört bölümlük İsviçre Medeni Kanunu Türkiye tarafından 1926 yılında aynen tercüme edilerek yürürlüğe girmişti.
Bundan tam 100 yıl önce 01 Ocak 1912’de İsviçre Medeni Kanunu yürürlüğe girdi. 100 yıldır dünyadaki diğer medeni kanunlara ışık tutan İsviçre medeni kanun kitabı (Zivilgesetzbuch- ZGB) olarak adlandırılır. Kanun kitabı pek çok ilkesi değişmeden günümüze gelen 977 madde ve dört ana bölümden oluşur. Yaşama ilişkin düzenlemeler diye adlandırılabilecek bu dört bölüm, kişi hukuku, aile hukuku, miras hukuku ve eşya hukuku başlıklarıyla düzenlenmiştir. Kanun kitabı her okuma yazma bilenin kolayca anlayabileceği bir sadelikte yazıldığından, diğer ülkelerce benimsenmesi kolay olmuştur.
Eugen Huber İsviçre Medeni Kanununu tek başına 15 yılda yazdı
Döneminin ünlü İsviçreli hukuk profesörü Eugen Hubler tarafından hazırlanan kanun Türkiye başta olmak üzere, dünyada bir çok ülkede yerel medeni kanunlarına kaynak kabul edildi. Tamamen veya kısmen alınarak uygulamaya konuldu. 1892 yılında İsviçre Federal Parlamentosu, kantonlar arası farklı uygulamaları gidermek amacıyla, Almanya’dakine benzer bir yasa çalışması yapması için Profesör Eugen Hubler’i görevlendirdi. Hubler 15 yıla yakın kantonlardaki uygulamalar başta olmak üzere, medeni hukuka ilişkin ne varsa araştırdı. Hubler’in amacı hem her konunun içinde olduğu hem de Alman Medeni Kanunu gibi dili karmaşık olmayan, vatandaşın da okuduğunda anladığı bir kanun kitabı yaratmaktı. Eugen Huber’in bu amacı daha sonra Türkiye dahil pek çok dünya devletinin yararına bir çalışma oldu.
Devletler İsviçre Medeni Kanununu alıp kendi bünyelerine kattılar
İsviçre Federal Meclisi 1907 yılı Aralık ayında Huber’in medeni kanun kitabını oy birliği ile kabul etti ve 01 Ocak 1912’de yürürlüğe koydu.Dilinin sade olması ve hakime kanunu yorum yetkisi vermesi nedeniyle, İsviçre Medeni Kanunu Peru, Arnavutluk,Çin Halk Cumhuriyeti, Polonya, Romanya, Bulgaristan tarafından kısmen alınarak kendi medeni kanunlarına uyarlandı. Bunun yanı sıra, kanunun aile hukuku kısmı Letonya, Estonya, Lituanya ve Çekoslovakya tarafından tamamen tercüme edilerek değiştirilmeden kendi yerel hukuk sistemlerine dahil edildi. Almanya da yaptığı medeni kanun revizyonlarında İsviçre Medeni Kanunundan alıntılar yaptı. Türkiye ise kanunu tamamen tercüme ederek, değiştirmeden 1926 yılında kendi medeni kanunu haline getirdi.
Türkiye İsviçre Medeni Kanununun tamamını aldı
Türk Medeni Kanunu, Atatürk devrimlerinin temeli, dinsel hukuk düzeninden laik hukuk düzenine geçişin belgesi, bir hukuk ve uygarlık anıtı olarak kabul edilmektedir.
Atatürk 1923 yılında Bursa’da yaptığı bir konuşmada, yeni Türkiye’nin mecelle (Osmanlı döneminde uygulanan medeni hukuk) ile yoluna devam etmemesi gerektiğini söylemesi üzerine, yeni medeni kanun için çalışmalar başlatıldı. 1923’de Adalet Bakanlığı bünyesinde, başta Mecelle olmak üzere temel bazı yasaları yeniden düzenlemek üzere iki komisyon oluşturuldu. Bu komisyonların hazırladığı yasalar da, yetersiz ve çağdaş olmaktan uzak bulundu. Batılı ülkelerin medeni kanunları incelendikten sonra Türk Medeni Kanununun hazırlanmasında, İsviçre Medeni Kanunu esas alındı. 1912’de yürürlüğe giren İsviçre Medeni Kanunu, dilinin basitliği, kadın-erkek eşitliğine dayalı bir aile düzeni içermesi ve hakime takdir yetkisi vermesi nedeniyle benimsendi.
Avrupa’daki en eski yurttaşlık yasalarından Fransız Medeni Yasası, eskimiş, Avusturya Medeni Yasası, Habsburg Hanedanının “mutlakıyetçi” anlayışını yansıtır nitelikte bulundu. Alman Medeni Yasası ise, çok teknik ve ağır bir dille yazıldığından benimsenmedi.
Türk Medeni Kanunu Tasarısının hazırlanması için hukukçu milletvekillerinden, öğretim üyeleri, yargıç ve avukatlardan oluşan 26 kişilik bir komisyon kuruldu. Bu komisyon, İsviçre Medeni Kanununu Türkçeye çevirdi ve yeni kanun taslağı böylece hazırlandı. Taslak, 20 Aralık 1925’de Bakanlar Kurulu’nda kabul edildi. 17 Şubat 1926’da kabul edildi. 4 Nisan 1926 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yasa, 6 ay sonra, 4 Ekim 1926’de yürürlüğe girdi. Aynı komisyon, İsviçre Borçlar Yasasını Türkçeye çevirdi ve tasarı haline getirdi. 22 Nisan 1926’da kabul edilerek 8 Mayıs 1926 yürürlüğe girdi.
Avrupa’da şaşkınlık yarattı
“Medeni” ve “Borçlar” yasalarının yürürlüğe konulması, Avrupa’da büyük yankı uyandırdı. Hukukçu Sauser Hall, “Türkiye’de Avrupa Hukukunun Benimsenmesi” adlı yapıtında, “İslam devletlerinin en güçlüsü, bin yıllık geçmişe varan töreleri, altı aylık bir sürede yürürlükten kaldırıyor. Tarih, hiçbir ülkede bu kadar köklü ve ani değişikliği örnek gösteremez. Bir ülkede ve bir toplum üzerinde yapılmış bundan daha cesur bir deneyim yoktur” değerlendirmesinde bulunmuştu.
İslam Hukuku üzerine çalışmalar yapan Fransız hukukçu Kont Ostrorog, bir yazısında “Türkiye Cumhuriyeti tarafından Avrupa hukukunun kabulü, Ortadoğu tarihinde, İslam Dininin kabulünden bu yana en önemli olaylardan biridir. “ şeklinde görüş bildirdi.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Selma Stroppel
Editör: A. Günaltay
Yazıları posta kutunda oku