Alman Başkonsolos ‘Türkiye ve Almanya birbiri için yaratılmış’

Söyleşi Alman Başkonsolos’un İzmir ve Türkiye için çok sıcak mesajları ile dolu. - 44504

Söyleşi Alman Başkonsolos’un İzmir ve Türkiye için çok sıcak mesajları ile dolu. - 44504Yeni Asır, 3 yıllık görev süresi dolan ve İzmir’den ayrılmaya hazırlanan Başkonsolos Stefan Schneider ile bir söyleşi gerçekleştirdi.

Söyleşi Alman Başkonsolos’un İzmir ve Türkiye için çok sıcak mesajları ile dolu.

– Herr Schneider, İzmir’e gelirken neler hissettiniz?

İzmir’i ve Türkiye’yi çok merak ediyordum. Benim çok istediğim bir görev yeriydi ve Alman Dışişleri Bakanlığı beni seçtiği için çok mutlu oldum.

-İlk izleniminiz ne oldu. En çok ne etkiledi sizi?

İlk izlenimimi Haziran 2008’de İzmir’e uçakla geldiğimde pencereden edinebildim. Hava güneşliydi. Alsancak üzerinden İzmir’e indik. Bu esnada Kordon’u ve tüm sahil şeridini güneş ışığında ve derin bir maviyle çevrelenmiş olarak gördüm. Bu an, bir davetti sanki. Beni en çok etkileyen, insanların misafirperverliği ve rahatlığı, ayrıca bu ülkenin çok çeşitliliği ve kentin ılımlı atmosferi oldu.

 

– İzmir’le ilgili özel anılarınız var mı?

Sadece bir değil birçok anım var: Gün batımları, Efes’teki konserler, Opera prömiyerleri ve özellikle de beni yaptığım iş ile ilgili değil, beni insan olarak çevrelerine dahil eden birçok dost ile güzel tanışıklıklarım.

 

– Emekli olduğunuzda İzmir’de yaşamak ister misiniz?

Hayalim Urla’da zeytin ve portakal ağaçları ile çevrili küçük bir taş ev. Buranın, yerleşik yaşayan yabancıların çoğunlukta olduğu değil, Türk çevremin tam da ortasında bir yer olmasını isterim.

 

-Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?

Bu sorunun cevabını da özellikle kadın okurlarına bırakıyorum. Genelde Amerikalı dizi kahramanı “Dr. House”a benzetiliyorum. Bu kişinin yakışıklılığını değerlendirmek başkalarına kalmış. Bense kendimden memnunum.

– Bekar olduğunuzu biliyoruz. İzmirli kadınlardan hiç evlenme teklifi aldınız mı?

Alman bir deyim şöyle diyor: “Bir centilmen keyfini çıkartır ve susmayı bilir.”

 

Okumaya devam et  Öğrencilere Game of Thrones izleten subaylar ordudan atıldı

– 3 yıl az değil. Geri dönerken neler hissediyorsunuz?

Melankolik, düşünceli ve müteşekkir.

 

BURASI MEMLEKETİM

-İzmir’de mi Almanya’da mı daha çok tanıdık ve dostunuz var?

Dünyanın her bir yerinde dostlarım var. Ancak hiçbir görev yerimde İzmir’deki kadar çok dost edinemedim.

 

– Yerinize gelecek olan meslektaşınıza İzmir’le ilgili neler söyleyeceksiniz?

Halefime buradaki insanları methedeceğim ve ona bu kentin ve bu ülkenin çok çeşitliliğini anlatacağım. Ona Türkiye’nin bu tablosunu tüm renkleri ile algılamasını, buna açık olmasını ve bu tabloyu Almanya’ya da taşımasını önereceğim. Bana göre dikkat etmesi gereken şey ise gerçek dostları, taktikçilerden ayırt etmesi.

 

-İzmir sizin için ne ifade ediyor?

Berlin ve Paris’in yanı sıra memleketim.

 

-İzmirliler sizi neden bu kadar çok sevdi?

Bu sorunun cevabını sayın okurlara bırakmamı anlayışla karşılarsınız umarım. Ancak buradaki insanların sevgisini mutluluk ve minnet ile hissediyorum.

 

-Almanya-Türkiye maçında Türk bayrağı salladınız. Neden?

Türk futbolunu ve Türk taraflarının Alman takımları ile olan dayanışmalarını takdir ediyorum. Berlin’de konvoylarda ellerinde Alman bayrağı olan Türk ve Alman-Türk taraftarları gördüm. Geçen yıl düzenlenen Almanya-Türkiye eleme maçında bu jeste karşılık vermek adına ben de Türk bayrağını taşıdım.

 

-Yemek kültürlerimiz farklı ama en çok hangi yemeklerimizi sevdiniz?

Tüm balık yemeklerini, ama en çok tuzda sinarit…

 

-Hiç kokoreç yediniz mi?

İzmirli dostlarım sayesinde bu özel yemeği tattım. En çok da çok acılısını seviyorum.

 

En çok nereyi sevdi?

Bir İzmirli olarak bu soruyu yanıtlamakta zorlanıyorum, ama gene de düzenli aralıklarla gittiğim bazı yerler var:

– Sıkça çay içmeye gittiğim Kemeraltı

– Karşıyaka, Bostanlı’nın balık çorbaları muhteşem

– Cafe ve birahaneleri ile Alsancak

Okumaya devam et  Kara Fatma

– Galeri K2, galerisi ile İzmir’deki çağdaş sanatın öncülerinden

– Fransız Kültür Merkezi

– ‘La Cigale’

– Goethe-Institut

– Rakısı, balığı ve kavunu ile Urla

– Ayrıca Antalya’nın eski semti ve sahil barları, kaplumbağaları ve dinginliği ile Dalyan, emsalsizliği ile Olympos, turistlerin henüz çok keşfetmediği Teos ve kalbimde taşıdığım birçok yer…

 

Veda mesajı: Olduğunuz gibi kalın

“Olduğunuz gibi kalın: Candan, bonkör, yeniliklere açık, eğlenmeyi seven, misafirperver ve hoşgörülü, neşeli ve ülkenizin çeşitliliğini yansıtan iyi birer örnek”.

 

Türkiye’nin önemi arttı

“Türkiye iyi değerlendireceğinden emin olduğum büyük bir ekonomik kalkınma süreci yaşıyor. Umarım bundan Alman-Türk ekonomik ilişkiler ve iki taraflı ticaret de faydalanabilir. Türkiye ve Almanya birbirleri için yaratılmış ticari partnerlerdir. Türkiye’ye uluslararası siyasetteki artmış ve büyük önemi ile bol şanslar diliyorum.(kaynak-Yeni Asır)


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir