YGS’Yİ TARTIŞIRKEN BİLİM SORUNU

<p> YGS'Yİ TARTIŞIRKEN BİLİM SORUNU
Taha Akyol Milliyet Gazetesindeki köşesinde "YGS'yi tartışırken-El Harezmi,Algoritma"başlıklı yazısında,YGS sınavında algoritma-şifre kavramından çıkan tartışmanın  siyaset yanıyla ilgilenmediğini, algoritmanın sızdırılarak yolsuzluk yapılıp yapılmadığıyla ilgili olarak yargının işlemekte olduğunu yazıyor.
O, YGS sınavında algoritmadan hareketle, İslam tarihinde bilimlerin 12.yüzyıla kadar gelişme içinde olduğunu
-mesela, "9.yüzyılda Fars  bilim adamı El-Harezmi'nin matematikte cebirin temelini oluşturmasına rağmen;bugün İslam'da bilimsel düşüncenin neden geri kaldığıyla ilgileniyor.
Okurlarından geri kalmışlık probleminin temelindeki bu muazzam sualin cevabını düşünmesini istiyor!
*
El-cebr;bütünleme:indirgeme,yerine koyma ya da denklemin eşit işaretinin iki yanındaki terimlerden birini öbürünün işaretini değiştirerek yeniden kurma anlamındadır.
Aritmetik somut niceliklerle, cebir ise kullanılan sembollerin değerinin "belirli bir sayılar cismi" dışında kalan soyut nicelikleriyle ilgileniyor.
*
Eski Yunan'da Pythagoras -ki, Ahlak,Siyaset ve Din hocasıdır, MÖ 540'ta "Evren bir sayı uyumudur" diyor!
Bu ifade "somut nicelikleri" göstermesi bakımından bilinen en eski tanımlamadır ve "materyalizmi",
Halbuki  tek tanrılı dinlerin inanç sistemleri (Amentü ya da kredo) getirdikleri tanrı kavramı,ahiret ve aktüel değerleriyle "soyut nicelikleri" gösteriyor ve  "idealizmi" belirliyor.
*
Yahudi dini amentüsü,"Tek tanrı olarak bedeni olmayan,tasvir edilemeyen,her şeyi yaratan ve hükmeden,başlangıcı ve nihayeti olmayan Allah inancına ve ruhun ölümsüzlüğü ve Allah'ın dilediği zaman ölüleri hayata kavuşturacağı",
Hristiyan dini kredoso,"Tanrı,Rab İsa,Bakire Meryem'den Kutsal Ruh,Kutsal Kilise,ölülerin dirileceği",
İslam dini amentüsü,"Allah'a,peygamberlere,meleklere,kitaplara,ahiret gününe ve kadere inançtan"oluşuyor.
Amentü yada Kredo sistemleri esas olarak "soyut nitelikleri" ele alıyor...
*
Cebir bilinmeyen değerlerin işaret ve harflerle sembolize edilerek bulunması esasına dayanıyor ve tek tanrılı dinlere paralel bir seyirle eski Mısır'dan hareketlenip nihayet El-Harezmi'nin "Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap"adlı eseri matematikte cebirin temelini oluşturuyor.
Felsefesi tek tanrılı dinlerin soyut niteliklerinin anlaşılarak yaşamın aktüel değerlerinin belirlenmesi,
Mantığı  iki ayrı yönde düşünülmeye elverişli bir çokluğun alabildiği çeşitli değerlerin ayrı ayrı belirtilmesidir-ki, negatif ve pozitif sayılar bu mantıktan doğuyor.
Ya da cebir; insani aktüel değerlerin yükselmesini teminen yoktan varı,vardan yoku çıkarıyor,topluyor,çarpıyor ve bölüyor!
*
Hz.Peygamberin vefatından sonra El-Harezmi ve daha birçoğu ile sonra  hidayet kaynağı Kuran'a başvuran İslam toplumlarında dini,bilimsel,idari,sosyal,ekonomik ve siyasi sorunlarda ampirik düşünce egemendir.
Ne ki bir süre sonra soyut niceliklere çekilmiş,çekiciliğine kapılmış, giderek düşünce ve anlama yeteneklerini körlenmiş,cezbede şeyhler,muritler,tarikatlar,cemaatlerin manevi coşkunlukları,hikmetli sözleriyle İslam toplumlarında "tümden gelimcilik" egemen oluyor.
İslamın aktüel değerlerinde  bir zaman gelişimlerine neden olan bu metodu zamanla Batı medeniyeti  ancak "tüme varımcı" karakteriyle öğreniyor.
*
El-Harezmi'nin matematik konusunda kitabını  12.yüzyılda Johannes Hispanus Laticeye çeviriyor ve tüme varımcı Batı medeniyetinin faydasına sunuyor.
Mesela 17.yüzyılda Isaac Newton, türev ve integrali buluyor,-ki,türev; evrenin tekrarlanması, integral;tekrarın bütünü oluşturması anlamına geliyor.
18.yüzyılda Simya'yı Kimya'ya değiştiren Antonie Lavoiser Kütlenin Korunumu Kanununu "Yoktan varolmaz,vardan yokolmaz" deyimiyle kuruyor.
Bugün İngiliz fizikçi Stephen Hawking, "The Grand Design-Büyük Tasarım" adlı kitabında, doğa kanunlarını açıklamak için Tanrı'ya gerek olmadığı mesajını veriyor, "Tanrı olabilir ama bilim bir yaratıcı olmadan da evrene açıklık getirebilir" diyor.
Devasa bir evren bilgisi karşında  bilge,sonsuz,yaratıcı Tanrı tasavvuru perspektifinde; insanî yetkinliğin  enginliği sergileniyor.         
"Akıl" yaşamın tüm alanlarında egemendir ve insan aktüeli ötesinde evrene sahipleniyor!
*
Dünya çapında  internet ağı, siber uzay ve siber kültürle insan yerelinden küreselleşiyor, Bilgi ve İletişim  çağı yaşanıyor.
Denetimsiz,açık entellektüel sermaye giderek bütün üretim faktörlerinin önüne geçiyor.
Hükümetler ve devletler girdisi-çıktısı bilgi olan bu  her an değişen dünyada daha çok bilgi üretmek ve kullandırmak üzere şeffaflık,verimlilik ve kaliteyi hedefliyor.
Bu anlayışla  vatandaşların daha çok  entellektüel sermaye üretebilmeleri için bilgilerini geliştirdiği ve paylaştığı platformlar oluşturuluyor ve teşvik ediliyor.
*
Tanrı tasavvurunda insanın; ebedi mutluluğu sorusu kişinin özelini oluşturmakla birlikte o mutluluğa sahip olabilmek için kişinin kendi evren algısında  yetkinleşmesi gerekiyor... İyi bir vatandaş ve iyi bir kul olmanın sırrı bu vasfın kazanılmasındadır.
Evren algısında yetkinleşmiş Batı aklı; hâlâ soyut niceliklere çekilmiş,çekiciliğine kapılmış, giderek düşünce ve anlama yetenekleri körlenmiş,cezbede şeyhler,muritler,tarikatlar,cemaatlerin manevi coşkunlukları,hikmetli sözlerinden miras tümden gelimci siyasal islamı  ya da siyasal islama hapsedilmiş-mesela Türkiye'nin  gücünü ya da fiziksel,ruhsal ve entellektüel  birikimiyle varlığını satın alıyor.
Her satışta olduğu gibi satış gerçekleştikten sonra satılan satanın değil;alanın oluyor!
*</p>
<p>Halbuki kısıtlanmadan yaşamak, seçimleri bizzat yapmak özgürlüğü için aklın ve ilmin rehberliğinde kültürün çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarılmasına,bağımsız, millet egemenliğinde huzur ve refah için akılcı ve bilimci,
vicdan ve düşünce özgürlüğünde,millete ve insanlığa adanmış özgür bireyler  olmak gerekiyor.
Bu temel  bir insan hakkıdır ve Mustafa Kemal'in Laiklik ilkesidir.
*
O yüzden tüm siyasal islamcı ya da gericilere,"Lanet olsun,size"denir!
Taha Akyol'a gelince,o'nun bilim sorunu için evvel emirde  "lâiklik" ile  yüzleşmesi gerekir...
Çünkü Hak; lâik sınırda belirlenir...
Cebir'in felsefesinde akıl pozitifse akılsızlık negatif  ya da  tam tersidir!</p> - secimler

 YGS’Yİ TARTIŞIRKEN BİLİM SORUNU
Taha Akyol Milliyet Gazetesindeki köşesinde “YGS’yi tartışırken-El Harezmi,Algoritma”başlıklı yazısında,YGS sınavında algoritma-şifre kavramından çıkan tartışmanın  siyaset yanıyla ilgilenmediğini, algoritmanın sızdırılarak yolsuzluk yapılıp yapılmadığıyla ilgili olarak yargının işlemekte olduğunu yazıyor.
O, YGS sınavında algoritmadan hareketle, İslam tarihinde bilimlerin 12.yüzyıla kadar gelişme içinde olduğunu
-mesela, “9.yüzyılda Fars  bilim adamı El-Harezmi’nin matematikte cebirin temelini oluşturmasına rağmen;bugün İslam’da bilimsel düşüncenin neden geri kaldığıyla ilgileniyor.
Okurlarından geri kalmışlık probleminin temelindeki bu muazzam sualin cevabını düşünmesini istiyor!
*
El-cebr;bütünleme:indirgeme,yerine koyma ya da denklemin eşit işaretinin iki yanındaki terimlerden birini öbürünün işaretini değiştirerek yeniden kurma anlamındadır.
Aritmetik somut niceliklerle, cebir ise kullanılan sembollerin değerinin “belirli bir sayılar cismi” dışında kalan soyut nicelikleriyle ilgileniyor.
*
Eski Yunan’da Pythagoras -ki, Ahlak,Siyaset ve Din hocasıdır, MÖ 540’ta “Evren bir sayı uyumudur” diyor!
Bu ifade “somut nicelikleri” göstermesi bakımından bilinen en eski tanımlamadır ve “materyalizmi”,
Halbuki  tek tanrılı dinlerin inanç sistemleri (Amentü ya da kredo) getirdikleri tanrı kavramı,ahiret ve aktüel değerleriyle “soyut nicelikleri” gösteriyor ve  “idealizmi” belirliyor.
*
Yahudi dini amentüsü,”Tek tanrı olarak bedeni olmayan,tasvir edilemeyen,her şeyi yaratan ve hükmeden,başlangıcı ve nihayeti olmayan Allah inancına ve ruhun ölümsüzlüğü ve Allah’ın dilediği zaman ölüleri hayata kavuşturacağı”,
Hristiyan dini kredoso,”Tanrı,Rab İsa,Bakire Meryem’den Kutsal Ruh,Kutsal Kilise,ölülerin dirileceği”,
İslam dini amentüsü,”Allah’a,peygamberlere,meleklere,kitaplara,ahiret gününe ve kadere inançtan”oluşuyor.
Amentü yada Kredo sistemleri esas olarak “soyut nitelikleri” ele alıyor…
*
Cebir bilinmeyen değerlerin işaret ve harflerle sembolize edilerek bulunması esasına dayanıyor ve tek tanrılı dinlere paralel bir seyirle eski Mısır’dan hareketlenip nihayet El-Harezmi’nin “Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap”adlı eseri matematikte cebirin temelini oluşturuyor.
Felsefesi tek tanrılı dinlerin soyut niteliklerinin anlaşılarak yaşamın aktüel değerlerinin belirlenmesi,
Mantığı  iki ayrı yönde düşünülmeye elverişli bir çokluğun alabildiği çeşitli değerlerin ayrı ayrı belirtilmesidir-ki, negatif ve pozitif sayılar bu mantıktan doğuyor.
Ya da cebir; insani aktüel değerlerin yükselmesini teminen yoktan varı,vardan yoku çıkarıyor,topluyor,çarpıyor ve bölüyor!
*
Hz.Peygamberin vefatından sonra El-Harezmi ve daha birçoğu ile sonra  hidayet kaynağı Kuran’a başvuran İslam toplumlarında dini,bilimsel,idari,sosyal,ekonomik ve siyasi sorunlarda ampirik düşünce egemendir.
Ne ki bir süre sonra soyut niceliklere çekilmiş,çekiciliğine kapılmış, giderek düşünce ve anlama yeteneklerini körlenmiş,cezbede şeyhler,muritler,tarikatlar,cemaatlerin manevi coşkunlukları,hikmetli sözleriyle İslam toplumlarında “tümden gelimcilik” egemen oluyor.
İslamın aktüel değerlerinde  bir zaman gelişimlerine neden olan bu metodu zamanla Batı medeniyeti  ancak “tüme varımcı” karakteriyle öğreniyor.
*
El-Harezmi’nin matematik konusunda kitabını  12.yüzyılda Johannes Hispanus Laticeye çeviriyor ve tüme varımcı Batı medeniyetinin faydasına sunuyor.
Mesela 17.yüzyılda Isaac Newton, türev ve integrali buluyor,-ki,türev; evrenin tekrarlanması, integral;tekrarın bütünü oluşturması anlamına geliyor.
18.yüzyılda Simya’yı Kimya’ya değiştiren Antonie Lavoiser Kütlenin Korunumu Kanununu “Yoktan varolmaz,vardan yokolmaz” deyimiyle kuruyor.
Bugün İngiliz fizikçi Stephen Hawking, “The Grand Design-Büyük Tasarım” adlı kitabında, doğa kanunlarını açıklamak için Tanrı’ya gerek olmadığı mesajını veriyor, “Tanrı olabilir ama bilim bir yaratıcı olmadan da evrene açıklık getirebilir” diyor.
Devasa bir evren bilgisi karşında  bilge,sonsuz,yaratıcı Tanrı tasavvuru perspektifinde; insanî yetkinliğin  enginliği sergileniyor.         
“Akıl” yaşamın tüm alanlarında egemendir ve insan aktüeli ötesinde evrene sahipleniyor!
*
Dünya çapında  internet ağı, siber uzay ve siber kültürle insan yerelinden küreselleşiyor, Bilgi ve İletişim  çağı yaşanıyor.
Denetimsiz,açık entellektüel sermaye giderek bütün üretim faktörlerinin önüne geçiyor.
Hükümetler ve devletler girdisi-çıktısı bilgi olan bu  her an değişen dünyada daha çok bilgi üretmek ve kullandırmak üzere şeffaflık,verimlilik ve kaliteyi hedefliyor.
Bu anlayışla  vatandaşların daha çok  entellektüel sermaye üretebilmeleri için bilgilerini geliştirdiği ve paylaştığı platformlar oluşturuluyor ve teşvik ediliyor.
*
Tanrı tasavvurunda insanın; ebedi mutluluğu sorusu kişinin özelini oluşturmakla birlikte o mutluluğa sahip olabilmek için kişinin kendi evren algısında  yetkinleşmesi gerekiyor… İyi bir vatandaş ve iyi bir kul olmanın sırrı bu vasfın kazanılmasındadır.
Evren algısında yetkinleşmiş Batı aklı; hâlâ soyut niceliklere çekilmiş,çekiciliğine kapılmış, giderek düşünce ve anlama yetenekleri körlenmiş,cezbede şeyhler,muritler,tarikatlar,cemaatlerin manevi coşkunlukları,hikmetli sözlerinden miras tümden gelimci siyasal islamı  ya da siyasal islama hapsedilmiş-mesela Türkiye’nin  gücünü ya da fiziksel,ruhsal ve entellektüel  birikimiyle varlığını satın alıyor.
Her satışta olduğu gibi satış gerçekleştikten sonra satılan satanın değil;alanın oluyor!
*

Halbuki kısıtlanmadan yaşamak, seçimleri bizzat yapmak özgürlüğü için aklın ve ilmin rehberliğinde kültürün çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarılmasına,bağımsız, millet egemenliğinde huzur ve refah için akılcı ve bilimci,
vicdan ve düşünce özgürlüğünde,millete ve insanlığa adanmış özgür bireyler  olmak gerekiyor.
Bu temel  bir insan hakkıdır ve Mustafa Kemal’in Laiklik ilkesidir.
*
O yüzden tüm siyasal islamcı ya da gericilere,”Lanet olsun,size”denir!
Taha Akyol’a gelince,o’nun bilim sorunu için evvel emirde  “lâiklik” ile  yüzleşmesi gerekir…
Çünkü Hak; lâik sınırda belirlenir…
Cebir’in felsefesinde akıl pozitifse akılsızlık negatif  ya da  tam tersidir!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir