TERAZİ’NİN ENDAZESİ

TERAZİNİN ENDAZESİ - huseyin mumtaz

TERAZİNİN ENDAZESİ

Hüseyin MÜMTAZ

Terazi’nin endazesi bozulmaya görsün.. Bozulunca,
kaçınılmaz olarak dirhemlerin kalitesi, yapıldıkları malzemenin niteliği de gündeme
geliyor..

“Ortak akıl” iflâs ediyor, işler çığırından, duygular
zıvanadan çıkıyor.

Fırtınaya yakalanan gemiden ilk “gönüllü tahliyeler”
başlıyor, batacağı düşünülen geminin malları haraç mezat köprü altlarına
düşüyor…

Hatırlıyorsunuz önce Hazır Giyim toptancısı Bay
Boyner ortaya atılmış ve kelimesi kelimesine şunları söylemişti;

“İnsanlarımızın
özgürlüğü, onuru, hakları ülkenin bölünmesinden daha önemlidir, devletin
kendisinden daha önemlidir. Devlet insanları mutlu etmek için vardır”.

TÜSİAD’ın tepkiler üzerine vitesi boşa almasıyla Bay
İmalatçı’nın; Kadıköy vapurunda suya düşen çocuğu kurtarmak üzere denize
atlayan sonra da alkışlanan “fedai”nin kurulanırken kalabalığa dönüp sorduğu
gibi, “Beni kim itti?” moduna girip girmemiş olduğunu merak ediyorum..

29 Mart 2011 tarihli “CEP ANAYASASI” başlıklı
yazımızı şöyle bitirmiştik;

“Son tahlilde…..…..Bay
Boyner’in devleti ülkesi ve milleti ile bölme özgürlüğü varsa; benim de Boyner
ve kuruluşlarının mamullerini almama, boykot etme özgürlüğüm vardır. Kimse
kusura bakmamalıdır”.

“Özgürlükçü
maydanozlar” kervanına, Belçika-Fransa sermayeli Dexia’ya satılan Denizbank da
ortak oluyor anlaşılan..

Denizbank,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da krediye ulaşmakta zorlanan KOBİ’ler için “Büyüyen
Anadolu’ya Kredi Kolaylıkları Programı” (BAKK) başlatmış. Bu program kapsamında
Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ile birlikte KOBİ’lere 100 milyon Euro kredi
kullandıracakmış. Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş,
projenin amacının Avrupa Birliği üyeliği kapsamında Türkiye’de bölgelerarası
kalkınmışlık farkının azaltılması olduğunu söylemiş..

2
Nisan 2011 tarihli Habertürk, bu habere “Türkçe bilmeyenle Kürtçe
konuşuruz” başlığını uygun görmüş.

Geçtiğimiz Aralık ayında Belçika-Fransa sermayeli
Dexia’nın Yönetim Komitesi Üyeliğine de atanmış olan Denizbank Finansal Hizmetler
Grubu Başkanı Hakan Ateş anlaşılan o ki Belçika dersinin Valon-Flaman bölümünü
hiç çalışmamış..

Çalışmamış ki projenin adını “Büyüyen Anadolu”
koyuyor, “Büyüyen Türkiye” değil..

Anadolu
“büyüyor”, büyüdükçe “bölünmek” isteniyor.

Haber,
“G. Doğu’daki şubelerde ikinci dil
kullanabiliriz”
ara başlığı ile şöyle devam ediyor;

“Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesindeki
bankacılık faaliyetlerinde özellikle ATM’lerde Kürtçe diline yönelik bir
çalışmaları olup olmayacağı yönündeki sorumuza ‘Biz müşterilerimize yakın
olmaya çalışan bir bankayız. Türkçe’ye hâkim olmayan müşterimiz varsa biz
onlara da hitap ederiz’ şeklinde cevap veren Hakan Ateş, sözlerine şöyle devam
etti: ‘Dünyada da bunun örnekleri var. Örneğin ABD’de Wells Fargo’nun
ATM’lerinde birkaç lisanda açıklamalar var. Eğer bölgede Türkçe’ye hâkim
olmayan kitle varsa ve ihtiyaç olursa neden olmasın’.”

Wells
Fargo’nun ATM’lerinde hangi “lisanlarda açıklamalar” olduğunu bilmiyorum.
Varsayalım ki, Portekizce, İtalyanca, İspanyolca, Japonca olsun..

Hakan
Ateş’e soru 1) Portekiz, İtalyan, İspanyol veya Japon asıllı Amerikalılar;
Amerika’yı bölüp bir parçasında özerk-muhtar-bağımsız bir bölgede hâkimiyet
kurmak istiyorlar mı?

Ve
soru 2) Bu tür bir kalkışmaya Amerikan Devleti/organları/halkının vereceği
cevabın kapsamı, ölçüsü ve şiddetini tahmin edebiliyor mu?

CIA
bırakır, FBI alır; NCIS bırakır, CSI Miami alır, o bırakır, CSI NY alır..

Alfabe’nin
bütün harfleri “dakkasında” oyarlar adamı..

Peki,
Denizbank bu “çift dilli” ATM’lerini neden sadece “bölgede” kullanmayı
düşünüyor da örneğin bir süre önce “dünyanın en büyük Kürt şehri” olarak takdim
edilen İstanbul’u hiç aklından geçirmiyor?

Geriye
kalan 65 milyonun tepkisinden mi çekiniyor?

Bay
Boyner’e gösterdiğim tepkiyi aynen Bay Ateş’e karşı da sergilemek
durumundayım..

Ne
demişti; “Eğer bölgede Türkçe’ye hâkim
olmayan kitle varsa ve ihtiyaç olursa neden olmasın’.”

Onun üslûbuyla
cevap vereyim; “Bulunduğum bölgede”
eğer Türkçe’den başka dilli bir Denizbank ATM’si görürsem, ihtiyaç halinde ve
icabı mukabili Denizbank’taki hesaplarımı gözden geçirme özgürlüğümü
kullanacağım..

Belki yarın, belki yarından da yakın..

Ürkekçe değil, erkekçe ve yüksek sesle Türkçe
kullanan ATM’ler ve bankalar seçeceğim..

Üzülme
ey okur.. Hiçbir fırtına sonsuza kadar devam etmez.. Patladığı gibi ansızın ve
birden bire ortalık süt liman oluverir.

“Yorulmamak üzere yola çıkanlar” nasıl “yorulmazlar”sa; varacağı limanı gözden
kaçırmayan gemiler de gereksiz safralardan kurtularak elbet menziline
ulaşırlar..

Gerisi teferruattır. 4 Nisan 2011

 

57’NCİ ALAY HER
YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

[email protected]

 

 

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir